Claudio Magris’in bir derdi var. Tuna Boyunca, El Yordamıyla ve İtalya’nın en saygın edebiyat ödülü olan Premio Strega’yı kazanan Mikrokosmoslar adlı kitapları dünyanın birçok dilinde olduğu gibi Türkçe’de de ilgi gören 1939 doğumlu İtalyan yazar, bu aralar en sevdiği kahvehaneyi kurtarmak için kampanya yürütüyor.
Magris, doğduğu liman şehri Trieste’nin entelektüel tarihinin bir parçası saydığı Caffè San Marco’nun kapatılmasına karşı bir makale kaleme aldı. 1914’te açılan ve bir zamanlar James Joyce, Italo Svevo gibi yazarların sık sık uğradığı bir mekân olan Caffè San Marco’nun, tarihi ve atmosferiyle bütün dünyada tanındığını belirten Magris, Corriere delle Serra gazetesinde şunları yazdı:
“Burası huzur içinde olduğunuz bir yer, okuyabileceğiniz, yazabileceğiniz, sohbet edebileceğiniz bir yer… Şehrin kalbi; sükûnetle atan kuvvetli bir kalp.”
Kendisi de çoğu zaman Caffè San Marco’da oturup yazı yazan Magris, kahvehanenin sahiplerinden kapıya kilit vurmamalarını istiyor.
Sahiplerin kimliği ise şaşırtıcı gelebilir: Kısaca “AG” olarak bilinen Assicurazioni Generali, yani İtalya’nın en büyük sigorta şirketi. Caffè San Marco’nun işletmecisi Franco Filipi bir süre önce vefat etti ve AG, onun yerini alacak bir işletmeci bulabilmiş değil.
Triesteliler, kahvehanenin ya tamamen kapatılmasından ya da bugünkü atmosferine ve tarihine tamamen aykırı biçimde, yeni moda “hızlı kahve” zincirlerinden birine dönüşmesinden korkuyorlar. Magris de zaten makalesinde, yeni bir işletmecinin burasını bir lokantaya ya da farklı tarzda bir işyerine dönüştürmesinin, kahvehaneyi kapatmakla eşanlamlı olacağını vurguluyor.
Trieste Şiir ve Dayanışma Derneği Başkanı Gabriella Valera ise Caffè San Marco’nun sadece tarihiyle değil, bugün de önemli bir buluşma yeri olduğunu hatırlatıyor:
“Bu sadece şehrin geçmişi değil. Aynı zamanda bugünü ve yarını…”
Şiir ve Dayanışma Derneği cuma akşamı yapacağı eylemle, Caffè San Marco’nun açık kalması için mücadeleyi yaygınlaştırma hedefinde… Sonuç ne olur bilmiyoruz ama eyleme gösterilen tepki Gezi Parkı’nda yaşananlara benzemeyeceğini tahmin etmek güç değil.
Kaynak: www.actualitte.com ve The Guardian
