Dünya
Deutsche Welle

İtalyan kamu medyası Renzi’nin hizmetinde

İtalyan hükümeti beklenmedik bir hamleyle devlet televizyon ve radyo kurumundaki en önemli koltuklara yeni isimler atadı. Eleştirel gazeteciler işten atılırken enformasyon alanında tek tip uygulamaya kayılıyor.

12 Ağustos 2016 12:35


İtalya’nın devlet televizyonu RAI’da üçüncü kanalın ana haber programı yöneticiliği yapan Bianca Berlinguer için veda etmek çok zor oluyor. Devlet televizyonunun en tanınmış haber spikeri sözünü sakınmıyor: “Son zamanlarda yukarıdan yoğun baskı vardı. Siyasetin en üst kademelerinden kaba ve bayağı saldırılara maruz kalıyorduk. Ama programımız direnmeyi başardı. Umarım direnmeye devam eder”. Ancak sevilen yöneticinin görevden alınmasının ardından bu pek kolay olmayacak. Berlinguer, işini kaybeden tek eleştirel isim değil. Hükümetin talimatıyla RAI çatısı altındaki en önemli televizyon ve radyo programlarının personelinde gidilen değişiklikler, muhalifler tarafından “Renzizm” olarak adlandırılıyor.

İtalya Başbakanı Matteo Renzi, anayasa reformu için sonbaharda yapılması öngörülen referandum öncesinde yoğun propaganda yapmayı amaçlıyor. Hükümet bu reformun İtalya’nın acilen ihtiyacı olan modernizasyon için gerekli olduğunu iddia ediyor. Hükümet, anayasa reformu, referandum ile onaylandığı takdirde meclisin bir kısmı feshedilerek yasa çıkarılmasının kolaylaşacağını ve büyük tasarrufa gidileceğini savunuyor. Anayasada öngörülen değişikliklere karşı çıkanlar ise meclisin zayıf düşeceğini ve tüm gücün hükümet başkanının elinde toplanacağından çekiniyor. Muhalifler, kamu medyasındaki ‘temizlik operasyonlarının bu hedefe ulaşmak için bir araç olduğunu ve gelecekte hakim olacak atmosfer hakkında fikir verdiğini’ söylüyor.

Freccero: Berlusconi döneminde sözkonusu değildi

Siyasi partilerin ve hükümetin kamu medya kuruluşlarında doğrudan belirleyici olmaları İtalya için alışılmadık bir durum değil. Geleneksel olarak sağ, merkez ve sol partiler üç ulusal kanalın çizgisini belirlerdi. Gazetecilik açısından bir tarafsızlık söz konusu değildi, ancak en azından siyasi bir denge mevcuttu ve kanalların seyirci sayıları da meclisteki koltuk dağılımı ile yakın oranlardaydı. Mecliste dengeler değişince ve çoğunluk el değiştirince RAI’da da koltuk sahipleri değişirdi.

Carlo Freccero ülkenin en parlak televizyoncularından biri sayılıyor. Kariyerine Silvio Berlusconi’nin özel kanallarında başlayan Freccero, daha sonra RAI televizyonuna transfer oldu ve burada eleştirel ve dinamik yeni yayınlarla ülkedeki televizyonculukta yeni bir sayfa açtı. Berlusconi iktidara gelince, görevinden ayrılmak zorunda kalan Freccero, tek tip televizyona karşı mücadelesinden ise hiç vazgeçmedi. Bugün daha da azimli olduğunu belirten televizyoncu “Renzi tüm RAI kanallarını tek tip hale getirmek ve kontrol altına almak istiyor. Berlusconi döneminde bile böyle bir şey söz konusu değildi” şeklinde konuşuyor.

Freccero bir yandan hükümetin sözde başarılı politikalarının haberlerde sürekli göklere çıkarılmasından, diğer yandan da seçmenlerin görüşlerini oluşturması için büyük önem taşıyan eleştirel isimlerin kamu medyasından uzaklaştırılmasından şikayetçi. Ülkedeki tek bağımsız televizyon kanalı olan LA 7’ye koınuşan Freccero, “Azınlıkların da yine sesini duyurabilmesi gerek. Protesto etmenin, medyanın gerçekten nasıl işlediğini dile getirmenin vakti geldi” diyor. RAI kanallarında böyle bir eleştiri çoktan sansürlenmiş olurdu.

"Yoğun müdahale bumerang etkisi yapabilir"

Siyasi amaçla atanan personel genelde program kalitesinin yükseleceği anlamına gelmez. RAI çatısı altındaki radyo programlarının yeni sanat direktörü de buna açık bir örnek. Bankacılık eğitimi almış olan ve sunuculuğu da orta kararın üzerine çıkmayan yeni sanat direktörü, görünüşe göre yukarıdan aldığı talimatlar doğrultusunda hiciv içeren tüm eğlence programlarını iptal etti. Ancak hükümet yanlısı haber programlarının tek sesliliği, yayın akışının maskaralıklar ve hafif sohbet programlarına boğulması seyirci sayısının azalmasına ve kamu radyo ve televizyon sisteminin zayıflamasına neden oluyor. İşten çıkarılan popüler isimler ise Matteo Renzi’nin karşısına tatsız rakipler olarak çıkabilir.

Bianca Berlinguer’in adı, haber programı yöneticiliğinden ayrılmak zorunda kalışından hemen bir gün sonra gelecek genel seçimlerde Renzi’nin karşısına çıkabilecek olası adaylar arasında geçmeye başladı. İtalya’da zaten kadın bir başbakan fikrine destek giderek artıyor, ayrıca siyasetin Berlinguer’in kanında olduğu da söylenebilir. Ünlü televizyoncu bugün bile saygıyla anılan efsanevi komünist lider Enrico Berlinguer’in kızı ve İtalyan Solu'nun mirasçısı olarak bugün birçok solcu için iktidar düşkünü Matteo Renzi'den daha inandırıcı.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle