Koronavirüs
Deutsche Welle

İtalya’da hayat nasıl normale dönecek?

10 Nisan 2020 20:58

Esma Çakır

COVID-19 salgını nedeniyle sosyal ve ekonomik hayata ilişkin kısıtlamalarla dördüncü haftasını dolduran, verilerde hafif iyimser düşüşlerin başladığı İtalya, normal hayata dönmenin yollarını arıyor.

Hükümet ve ona bağlı Bilim Kurulu, karantina tedbirlerinin belirlendiği gibi 14 Nisan’dan itibaren kaldırılmaması konusunda hemfikir. Ülkede genel görüş, hem ekonomik hem sosyal bakımdan “kısmen” de olsa normal yaşama dönüşün Mayıs başından önce başlamasının mümkün olmadığı yönünde. Hatta okulların da Eylül ayından önce açılması beklenmiyor. Hükümet yetkilileri ve uzmanların açıklamaları, virüsle yaşamaya alışmayı beraberinde getirecek olan bu aşamanın uzun, zorlu ve hatta daha stresli olacağına işaret ediyor. DW Türkçe, görünmeyen düşmanın tehdidiyle kendi kendini kırmızı alana hapseden ilk ülke olarak öncü olan İtalya’yı bu ikinci aşamada nelerin beklediğini uzmanlara sordu.

Padova Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Viroloji Anabilim Dalı Başkan Prof. Dr. Andrea Crisanti, ülkede ne zaman normale dönüleceğine konsantre olunmasını eleştiriyor ve "Asıl mesele, ‘nasıl normale dönüleceği.' Bilimsel görüşlere önem vermeden tarihlerin tartışılıyor olması beni çok endişelendiriyor” ifadesini kullanıyor.

Test miktarı yetersiz kalıyor

Ülkede yapılan test miktarının yetersizliğinin, gerçek vaka sayısının bilinmemesine yol açtığını belirten Crisanti "Bunu bilmeden ülkedeki kilidi açamayız. Bizler önümüze konan verilere ilişkin yorumlar yapıyoruz, ama bunlar gerçek değil. Çok paran olduğunu düşünerek hisse senetlerine yatırım yapıp, aslında çok paran olmadığını anlamak gibi. Yani aslında riskli bir vizyonumuz var. Derhal virüs bulaştıran musluğu kapatmalı, hızlı şekilde pozitifleri tespit edip çevresindeki herkesi izole etmeliyiz. Risk altındaki insanların haritasını çıkarmalıyız” diye konuşuyor.

İtalya'da 9 Nisan'a kadar olan 50 günü aşkın sürede yaklaşık 854 bin kişiye test yapıldı. Tedbirler kaldırıldığında salgının yeniden budaklanması tehlikesine karşı henüz ülkenin tam olarak hazırlıklı olmadığını düşünen Crisanti, sosyal mesafenin korunmasının güç olduğu evlerde de maske takılması gerektiğini belirtiyor. Viroloji uzmanı, "Evde virüs bulaştırılması riski, diğer şartlardan 100 kat daha fazla” diyerek, halkın çoğuna maske dağıtılması gerektiğinin altını çiziyor. Ülkede büyük bir maske krizi olduğunu da hatırlayan ünlü virolog, bunları yapmadan “normale dönüş” kararının, başlanan yere çok kısa sürede geri dönülmesine yol açacağını da ekliyor.

Virüsle yaşamaya alışmanın ne anlama geldiğini sorduğumuz Andrea Crisanti, bunu şöyle açıklıyor: "Ben virüsle değil de ‘riskle yaşamak’ diye adlandırırdım bu dönemi, çünkü amacımız virüsü sıfırlamak olmalı. Sağlık sistemi güçlendirilmeli ve vaka gruplarını kümelere ayırarak, onların tedavisinde daha kararlı bir yol izlemeliyiz. Yani şimdiye dek elde edilen sonuçları pekiştirmek ve virüsün en zayıf olduğu dönemde onu ortadan kaldırmak için doğru zamanın olacağı bir geçiş dönemi bu.”

"Tedbirler hemen gevşetilmemeli

Milano’daki Sacro Cuore Üniversitesi profesörlerinden Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Srefavo Vella da tünelin ucunda bir ışık göründüğünü, ancak tedbirlerin hemen gevşetilmemesi gerektiğini söylüyor. İtalya’nın asıl mücadelesinin şimdi başladığını ifade eden Vella "Bu virüs aşırı bulaşıcı. Her şeyin bittiğini düşünmemeliyiz, çünkü bitmedi. Bu virüs, gerçekten kötü bir canavar ve bizi çok seviyor, bizimle kendini buluyor, onun kurbanlara ihtiyacı var” diyor. "İkinci aşama, alışkanlıklarımızı değiştireceğimiz dönem olacak” diyen Vella sosyal mesafenin önemine dikkat çekiyor: "Bizim de Türkler gibi yoğun bir sosyal yaşamımız var ve bir arada olmayı çok seviyoruz. Ancak elimizde bu virüse karşı şu an tek ilaç olan sosyal mesafeyi korumayı sürdürmek zorundayız.”

Vella da maske kullanımının koruma ve korunma için çok önemli olduğunun altını çizerek, "Semptom göstermeyenlerin –ki onlar bir buzdağı gibi- bu virüsün yayılmasında ne kadar etkili olduğunu anladık… Demek ki ikinci aşamada maskeyle gezmek önemli olacak” diyor.

İtalya Sağlık Bakanlığı müsteşarlarından Sandra Zampa da, yeni dönemde maske kullanımının sokaklarda ve işyerlerinde zorunlu olup olmayacağını Bilim Kurulu’yla birlikte tartışmakta olduklarını söyledi.

"Ekonomik krizler bazen virüsten daha yıkıcı

Yaklaşık 60 milyon nüfuslu İtalya’da, salgın geride binlerce can kaybının yanı sıra, felce uğramış bir ekonomi bırakıyor. Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Vella, üretimin tam kapasite başlatılması ve ticari işletmelerin yeniden açılmasının çok dikkatli planlanması gerektiğini söyleyerek, "Ekonomik krizlerin, bazen virüslerden daha öldürücü, daha yıkıcı olduğunu düşünüyorum. Yani ekonomi de korunmalı, ama şu an virüsü yenmeliyiz” diye konuşuyor.

Eski başbakanlardan, ekonomi profesörü Mario Monti de DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, hükümetin şu ana kadar işletmelere ve ailelere desteğe ilişkin açıkladığı paketleri doğru buluyor. Monti, ancak şunları da ekliyor: "Hükümet, işletmeler ve ailelere daha fazla likidite ve kredi desteği sağlamalı. İtalya’nın aşırı kamu borcu var ve bu koronavirüsün suçu değil, yıllardır süre gelen bir sorun. Salgından dolayı önümüzde ekstrem şekilde sorunlu bir dönem var ve buna sağlıklı bir kamu bütçesiyle girilmesi iyi olur.”

Monti, hükümetin ve halkın, kendilerinden beklenen daha büyük olgunlukla bu krize göğüs gerdiğini belirtiyor. Eski Başbakan, İtalyanların bu sağlık krizi döneminde devletin değerini de anladığını ifade ederek, "Halk, bu gibi durumlarda toplum sağlığı gibi temel bir konuyu sadece devletin garanti edebileceğini anladı. İtalyan halkının, bundan sonraki dönemde vergi ödeme konusunda da aynı tavrı sürdürmesini umuyorum” diyor. 

İtalyan gazeteleri, Başbakan Giuseppe Conte'nin sağlık konusundaki koruyucu ilkeleri terk edemeyecekleri, ama sosyal ve ekonomik bakımdan ülkenin daha fazla durmaya dayanamayacağı görüşünde olduğunu aktarıyor.

Tam kapasite ile faaliyetler başlamalı mı?

İtalya Sanayiciler Birliği Confindustria ve hükümet arasında üretim merkezlerinin ve ticari işletmelerin en kısa sürede tam kapasite açılmasına ilişkin tartışmalar yaşanıyor. Birliğin bünyesindeki Çalışma Grubu üyelerinden ekonomist Ciro Rapacciuolo, tarihinde İtalya’da hiç görülmeyen bir şey yaşandığını ve hâlihazırda işletmelerin yüzde 60’ının kapalı olduğunu söylüyor. Ekonomist, ikinci çeyreğin sonunda Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın geçen yıla oranla yüzde 10 düşmesinin beklendiğini anlatıyor. Bunun ilk kez olacağını vurgulayan Rapacciulo, yüz binlerce işletmenin iflas edebileceği senaryolarını şöyle değerlendiriyor: “Likidite krizi uzun süre çözülmezse, haftalar, aylar sürerse, bu, ödeme gücü krizine, ondan da iflasa dönüşür.”

La Sapienza Üniversitesi ekonomi profesörlerinden Fabio Sabatini ise bir sağlık krizinin karşısında ekonomiyi ön plana alarak, sıkı tedbirlere başvurulmamasının, işletmelerin kapatılmasının çok büyük hata olduğunu söylüyor ve “Bu, tam da ekonomik bakımdan bir hata. Çünkü salgın kontrolsüz bir şekilde yayılmaya devam ederse ekonomiye daha ağır bir darbe olur. İtalya bu nedenle geldiği noktayı kaybetmemek için üretimi ve işletmeleri tam kapasite hemen tekrar hayata geçirmemeli” diyor.

“İkinci aşama daha stresli olacak”

İtalya’nın bu yeniden uyanışında, dikkate alınması gereken bir unsur daha var: Ruh sağlığı. COVID-19 salgını başladığından bu yana, özellikle hastalara ve sağlık çalışanlarına, “acil servis” etiketi altında videolu terapiler uygulanıyor. Bu projede yer alan Psikolog Maddalena Castelletti, salgınla mücadelenin ikinci aşamasının daha stresli olacağını şu sözlerle ifade ediyor: "İş arkadaşlarımızla, ticari faaliyetlere geri dönüldüğünde, mağazalar açıldığında, ilişkilerimize geri dönmeye alışmak, insanlara ne zaman, ne kadar yaklaşabilirim diye düşünmek çok zor olacak. Yani alışmadığımız biçimde bizi daha az doğal kılacak bir dizi kurallar. Bu bizim için duygusal bakımdan çok büyük bir stres kaynağı olacak. Çünkü kriz bitti mi bitmedi mi onu da net olarak bilemeyeceğiz. Yani ikinci aşamada, beynimiz tehlikede olmaktan güvende olmaya geçiş sürecini anlamakta zorlanacak. Benim ve birçok meslektaşımın görüşüne göre ikinci aşama, şu an içinde bulunduğumuz durumda daha stresli olacak.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle