T24 - İsviçre'de 29 Kasım Pazar günü bir "ilk" yaşanacak. Camilerin minarelerinin yasaklanıp yasaklanmaması ilk kez referanduma sunulacak.
Deutsche Welle'nin bu ilginç referanduma ilişkin haberi şöyle:
Bir Avrupa ülkesinin bugüne kadar böyle bir konuda halkoylamasına gittiği vaki olmamıştır: İsviçre’de inşa edilen camilerin minaresi yasaklansın mı, yasaklanmasın mı? Referandum Pazar günü...
Siyasi gözlemciler, İsviçre’deki cami minarelerine ilişkin yapılacak referandumun, bir anlamda Avrupa’nın göbeğindeki bir Hrıstiyan ülkede yaşayan yaklaşık 400 bin Müslümanın topluma ne ölçüde uyum gösterdiğine de ışık tutacağını belirtiyorlar.
İsviçre kamuoyunda haftalardan, hatta aylardan beri dini inançlar, hoşgörü, terörizm ve toplumun İslamlaştırılması gibi konular etrafında tartışma yürütülüyor. Bu konuda halk oylamasına gidilmesi için sağ eğilimli bazı politikacılar başı çekiyor. Minare karşıtı girişime İsviçre’nin en büyük siyasi partisi olan milliyetçi-muhafazakâr İsviçre Halk Partisi’nden de destek geliyor.
Kiliseler Müslümanlardan yana
Bu parti dışındaki tüm siyasi partiler, İsviçre hükümeti, Parlamento ve de kiliseler Müslümanlardan yana görüş bildiriyor. Öyle ki İsviçre Protestan Kiliseler Birliği, Katolik Kilisesi ve Yahudi Cemaati, bu girişimin din özgürlüğüne saldırı anlamına geleceğini gerekçe göstererek, uyarıda bulunuyorlar. Ülkedeki ekonomi çevreleri de bu girişimle dış dünyaya açık bir ülke olan İsviçre’nin imajının zedeleneceğini belirtiyorlar, ayrıca olası bir minare yasağının İsviçre ürünlerinin boykot edilmesine yol açacağından da endişe ediyorlar.
İsviçre İslamlaşıyor iddiası
Minarelere karşı çıkanların başında gelen İsviçre Halk Partisi üyesi Walter Wobmann, “minareler kabul edilirse, bunun arkasından sıra müezzinlerin ezan okumasına gelir” şeklinde endişeler olduğu uyarısında bulunuyor. Wobmann’a göre bunun arkasından da şeriat tehlikesi bulunuyor. Başka bir şahin politikacı olarak tanınan parlamento üyesi Ulrich Schlüer de İsviçre’nin adım adım İslamlaştırıldığını, İsviçre halkının buna dur deme zamanının geldiğini şu sözlerle savunuyor:
"Minare dini bir sembol değil. Şeriat kanunları ile İsviçre yasalarını aynı noktada buluşturmak için kullanılan siyasi bir simge. Ancak şeriat kanunları İsviçre hukukuna çok büyük bir tezat oluşturuyor. Asıl sorun bu."
Ancak gözlemciler İsviçre Müslümanlarının 1962’den bu yana sadece dört minare inşa ettiklerine, yeni bir cami minaresi yapılmasına da bundan yalnızca bir süre önce izin çıktığına işaret ediyorlar.
İslam karşıtı kampanya
Minare karşıtları mesajlarının İsviçreliler tarafından iyi algılanması için “roketli” afişlerini de her yere yapıştırıyorlar. Bu afişin üzerinde bir tarafta siyah çarşafa bürünmüş bir kadınını resmi, diğer yanda göğe uzanan roket biçimindeki minareler yer alıyor. Ve roketlerin karanlık gölgesi İsviçre bayrağını kapatıyor. Sadece girişim karşıtları değil, BM İnsan Hakları uzmanları bile bu afişi “kışkırtma” olarak algılıyor ve eleştiriyor.
8 milyon nüfuslu İsviçre’de yaşayan 400 bin kadar Müslüman ise uçuk olarak nitelendirilen bu kampanyayı korku ile izliyor. Ülkedeki Müslüman sivil toplum kuruluşları özellikle toplumsal ve dinler arası diyalog çerçevesinde faaliyette bulunan tüm Müslümanların ayrımcılığa uğradığını belirtiyorlar. Zürih Müslümanlar Cemaati Başkanı Taner Hatipoğlu şunları söylüyor:
"Minare inşaatını durdurmak istiyorlar. Buna gerekçe olarak da Müslümanların neden olduğunu düşündükleri tüm diğer sorunları öne sürüyorlar. Eğer halk "minare yasağına evet" derse, sorunlar çözülmeyecek. Öne sürdükleri sorunlar çözülecek olsa, yasağı ilk ben kabul ederdim. Kampanya, İslamiyete ve Müslümanlara saldırı amaçlı kullanılıyor. Buradaki temel sorun, Müslüman cemaatin önemsizmiş gibi gösterilmesidir ve bence bu, tehlikeli bir girişim."