Pek çok İsviçreli, işin çok fazla ciddiye binmeyeceği ve ülkeleri üzerinde toplanan kara bulutların yeniden dağılacağı umudunu taşıyor. AB'nin anlaşmalar konusunda çok sert adımlar atmayacağı ve Brüksel'den gelen son açıklamaların sadece kuru gürültü olduğu umudu mevcut. AB Komisyonu sözcüsü haftasonunda yaptığı açıklamada, araştırma programı Horizon konusundaki işbirliğinin dondurulduğunu ayrıca öğrenci değişim programı Erasmus Plus'a şimdilik İsviçre'nin dâhil edilmeyeceğini duyurmuştu.
İsviçre Federal Meclisi'nin en büyük kanadı olan Ulusal Konsey üyesi Hrıstiyan Demokrat politikacı Kathy Riklin ise Avrupa'dan gelen mesajların ciddiye alınması gerektiği görüşünde: "Halk kısmen bunun ne anlama geldiğini algılayamıyor, diye düşünüyorum. Bu araştırma ağının İsviçre için ne anlama geldiğini yeterince anlatamadık. Ama daha başka acı verici sonuçlar da ortaya çıkacak.“
İsviçre, AB'nin milyarlarca euroluk araştırma programı Horizon'da on yıldır yer alıyor. AB, sadece 2014-2020 yılları arasındaki süreç için programa 80 milyar euroluk kaynak ayırdı. Program, AB ülkelerinden firma ve üniversitelerin ortak araştırma projelerini teşvik ediyor. Kathy Riklin, önemli olanın para değil, uluslararası ağlar içerisindeki bilimsel alışveriş olduğunu belirtiyor. İsviçre'nin programda yer alarak büyük ilerlemeler kaydettiğini ifade eden Riklin, üniversitelerin izolasyona sürüklenmesinden endişe ediyor.
Riklin, "Horizon programı, İsviçre için bir başarı modeliydi. Pek çok araştırma projesine katılabildik ve üniversiteler bu durumdan çok memnun. Eğer bu devam etmezse, İsviçre için büyük bir hayal kırıklığı ve bilim dünyası için büyük bir kayıp anlamına gelecektir“ diyor.
Erasmus programı
Aynı durum her yıl 3 bin kadar İsviçreli öğrenci ve profesöre AB ülkelerinde eğitim-öğretim imkânı veren öğrenci değişim programı Erasmus için de geçerli. İsviçre belirsiz bir tarihe kadar iki programdan da çıkarıldı.
İsviçre'nin Horizon ve Erasmus programlarından çıkarılmasının, ülkenin AB iç pazarından yavaş yavaş dışlanması aşamasının sadece başlangıcı olduğu ifade ediliyor. İsviçre AB ile işbirliğinden büyük kazançlar sağlasa da AB üyesi olmak istemiyor. Bern hükümeti bu nedenle 50 yıldır Brüksel ile sürekli ikili anlaşmalar yapıyor.
Avrupa Parlamentosu'nun Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili Alman milletvekili Andreas Schwab, aslında İsviçre'nin uzun süredir AB'nin sessiz üyesi olduğunu belirtiyor: "Hâlâ iki fark var: İlki İsviçre uygulamaya koyması gereken önlemler üzerinde karar sürecine katılamıyor. İkincisi, sınır ötesi işbirliği alanlarında kısmen katılım sağlayabiliyor. Örneğin dış sınırların korunması konusunda.“
İsviçreli Hrıstiyan Demokrat politikacı Riklin, İsviçre ekonomisinin AB'ye yakınlaşmasından büyük kâr elde ettiğine dikkat çekiyor ve "Aslında ekonomik canlanma Avrupa'da insanların serbest dolaşımıyla geldi. Ve son iki yıldır aniden halka çok fazla göçmen olduğu söylenmeye başlandı. Bu, insanları korkuttu” ifadelerini kullanıyor.
İsviçre'de yabancılaşma korkusunun büyük olduğunu vurgulayan Riklin, çoğu İsviçrelinin son halk oylaması nedeniyle AB'nin her şeyi sorgulamaya başlayacağına inanmadığını belirtiyor. Riklin ayrıca anlaşmaların çoğunun AB lehine olduğu görüşünde.
Ancak İsviçre ile AB ülkeleri arasında ticaret hacminin dağılımında dengesizlikler var. İsviçre ihracatının üçte ikisi AB'ye giderken, İsviçre'nin AB ülkelerinin ihracat istatistiklerindeki payı yüzde 7'yi bile bulmuyor. Riklin, tüm anlaşmaların iptal edilmesinin İsviçre ekonomisi için büyük bir darbe olacağını söylüyor. Ancak durumun bu noktaya gelmesini de beklemiyor. Son anketlere göre, İsviçrelilerin yüzde 74'ü AB ile ikili anlaşmaların kurtarılması gerektiği görüşünde.