Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Soner Yalçın, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un emniyet ve yargı içindeki Gülen cemaati yapılanmasını anlattığı kitabının Cuma günü satışa çıkacağını yazdı.
Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabını Gülen cemaati hakkında bugüne kadar yazılan en iyi kitap olarak nitelendiren Soner Yalçın, Uzun’un kitabını “daha iyi” olarak niteleyerek adının da “Emniyet İstihbaratın Kilit İsmi Anlatıyor: İN Baykal Kaseti, Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar” olduğunu belirtti.
Soner Yalçın’ın Sözcü gazetesinin bugünkü (8 Ocak 2014) nüshasında yayımlanan, “Baykal tuzağının perde arkası” başlıklı yazısı şöyle:
'Baykal tuzağının perde arkası'
Haluk Hepkon… Kırmızı Kedi Yayınları‘nın sahibi.
Tunca Arslan… Kırmızı Kedi Yayınları’nın editörü.
İkisi de benim bin yıllık dostlarım.
Geçen hafta…
Haluk Hepkon telefonla aradı; “Akşam sana uğramak istiyoruz, müsait misin?”
“Buyurun” dedim.
Geldiler.
Kısa hal-hatır sorma faslından sonra Haluk Hepkon cebinden bir flash disk çıkardı. “Şuna bilgisayarında bir göz atar mısın?”
Meraklandım, “Ne var onun içinde?”
Dudaklarına müstehzi gülümseme yerleştirerek, “Sabri Uzun’un kitabı” dedi.
Kimin?.. Kimin?..
Sorumu, “Sabri Uzun’un kitabı” diye yineledi.
Şaka mı bu?
“Yani” dedim; “Flash diski bilgisayarıma sokup Sabri Uzun’un kitap taslağını okuyacağım, öyle mi?”
Bu kez onlar şaşırdı…
Bilirim… İnsanoğlunun belleği acı olayları hemen unutma eğilimindedir!
“Arkadaşlar, Odatv Davası’nı ne çabuk unuttunuz? Neydi bizim hakkımızdaki iddialar?”
Anımsadılar. Gülmeye başladılar. Ben de onlara katıldım.
Ama sonra tüm ciddiyetimle, “Kesinlikle o flash diski bilgisayarıma sokmam” dedim.
Haklı değil miyim; okuyup siz karar verin…
Büyük tezgah
Tarih: 14 Şubat 2011…
Cemaatci polisler bize/Odatv‘ye operasyon düzenlediler.
Polisler el koydukları; 35 ayrı bilgisayar hard diski, 3095 DVC Pro/Betacam arşiv kaseti, 1906 CD/DVD, 471 Mini DV kaset ve 21 VHS kaseti 48 saat içinde “incelediler” ve “suç delillerini” buldular!
Bugün artık ortaya çıktı ki, üç bilgisayara bizzat Cemaatçi polisler tarafından dosyalar konulmuştu. Ve…
Tarih: 26 Ağustos 2011…
(Soruşturma No:2011/1657; Esas No:2011/605; İddianame No:2011/425)
İddianame bu virüslü dosyalarla oluşturuldu. İddiaları şuydu:
“SABRİ UZUN” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
ODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Sabri Uzun” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Sabri’nin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım, kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim, Ahmet Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simon’dan daha kapsamlı olmalı. Nedim’i kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size katılacak. Emin ve Sabri’ye moral verin. Sabri adıyla çıkmasına zorlayın. Çabuk olması şart. Seçimden önce yetişsin.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.”
Beğendiniz mi talimatlarımı?.. Şaka bir yana…
Çünkü bu gibi “örgütsel dokümanlar” nedeniyle 2 yıl Silivri Cezaevi‘nde yattım/yattık.
Evet… Dün hakkımızda neler yazıldı. Ama bugün; bu “belgelerin” bilgisayara Cemaatçi polisler tarafından konulduğu konusunda herkes hemfikir! (Cemaatçiler bile kabul ediyor ama “biz koymadık” diyorlar!)
Hayatım boyunca Sabri Uzun’la tanışmadım; telefonla bile konuşmadım.
Davadan önce; bir kez Nedim Şener ve bir kez de Ahmet Şık ile telefonda konuştum, o telefon görüşmeleri de kavgayla sonuçlandı! Üçümüzün de Ergenekon soruşturmalarına bakışımız birbirimizden farklıydı.
Ahmet Şık soruşturmaları destekliyordu.
Nedim Şener, iyiler ve kötülerin bir torbaya doldurulduğunu düşünüyordu.
Biz Odatvciler kumpas olduğuna inanıyorduk.
Sonuçta… Cemaat hepimizi Ergenekon yalanıyla hapse attı.
Aradan 4 yıl geçti…
Kaderin cilvesi; bin yıllık dostlarım, Sabri Uzun’un kitap taslağını bana getirip okumamı istiyor! Keşke gelirken, Ahmet ile Nedim’i de getirselerdi!
Kestirip attım, “Hayatta okumam; bunu kimseye anlatamayız; insanlar ‘sahiden bunlar örgütmüş’ der; siz ne biçim arkadaşsınız.”
Haluk Hepkon bilgisayar büyüklüğündeki cep telefonunu açtı, “Tamam okuma ama cep telefonumdan sadece göz gezdir” dedi.
Gazeteciyim; merak da etmiyor değilim…
“Aman Allah’ım”
Bir yanda Tunca Arslan kitabın içeriğini anlatıyor…
Diğer yanda Haluk Hepkon kitapta önemli bulduğu bilgileri paylaşıyor…
Ve bu arada hem ikisini de dinleyip hem de kitap taslığına göz gezdiriyorum.
“Aman Allah’ım” dedim…
Abartmıyorum; hem bir “sanık”, hem de Ergenekon-Balyoz soruşturmalarını yakından takip eden bir gazeteci olarak, her sayfasını şaşırarak okudum.
Bu kitabın yazarı sıradan biri değil; polis teşkilatının en deneyimli istihbaratçı emniyet müdürü!
Cemaat hakkında bugüne kadar yazılmış en iyi kitap kuşkusuz Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabı.
İddia ediyorum Sabri Uzun’un kitabı daha iyi; çünkü Cemaat’in kumpaslarını olay olay, isim isim açıklıyor! Hanefi Avcı Edirne ve Eskişehir’de görev yaparken Sabri Uzun istihbaratın en tepe noktalarındaydı ve itibarıyla Cemaat hakkında daha çok bilgiye sahibti.
Cemaat bunu biliyordu. Ve kitaptan öğreniyoruz ki, Sabri Uzun ile pazarlık yapmışlardı; “Sus, yoksa seni de Odatv kapsamına sokup Silivri Cezaevi’ne atarız!”
Aksi durumda duruşmalarda yapacakları açıklamalardan çekiniyorlardı.
Demek Odatv bilgisayarına konulan o virüslü dosyanın amacı buydu: Sabri Uzun’u susturmak!
Hep söylüyorum; gerçekler günü geliyor mutlaka yazılıyor işte.
Kitaba göz gezdirmeyi bitirdim.
Kitabın kurgusu ve ismi konusunu konuştuk.
Ben kitap adı olarak şunu önerdim: “İstihbaratçı Emniyet Müdürü Sabri Uzun Anlatıyor: Baykal Tuzağının Perde Arkası”…
Geçen pazar günü bir grup arkadaşımızla kahvaltı yaparken Haluk Hepkon kitabın kapağını gösterdi:
“Emniyet İstihbaratın Kilit İsmi Anlatıyor: İN
Baykal Kaseti, Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar”…
Sabri Uzun‘un “İN” kitabını yazmaya yarın devam edeceğim…
NOT: Sabri Uzun’un, “İN” kitabı, cuma gününden itibaren kitabevlerinde olacak.