Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz bombası nedeniyle yaralanan Aydın Aydoğan, Beşiktaş Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü’ndeki işinden haksız bir şekilde atıldığını savunarak belediyeden atılan işçilerin yerine Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın akrabalarının işe alındığını öne sürdü.
İşten çıkarmaları Beşiktaş Belediyesi önünde protesto eden Aydın Aydoğan, “Siyasi kimliğimden ötürü işe alındım. Çalıştığım günden beri şahsıma psikolojik baskı ve mobbing uygulanmaktadır. Bunlara bir kaç örnek vermek gerekirse bağlı bulunduğum birimde yalnızca bana öğlen yemeği verilmemiştir. En ağır şartlarda çalıştırılmış bulunmaktayım. Defalarca Başkan ve yardımcılarını uyarmama rağmen, bu sürekli artarak devam etmiştir” dedi.
İşe yeni alınanların çalışmayıp, oturduğu yerden para aldıklarını savunan Aydoğan, bu durumu dile getirdiği zaman 21 Temmuz’da belediye binasında 5 kişi tarafından darp, hakaret ve tehdit edildiğini söyledi. Aldığı darp raporu ile savcılığa başvurduğunu dile getiren Aydoğan, tehditlerden kaynaklı şikayetini geri aldığını ifade etti.
Aydın Aydoğan konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
“Beşiktaş Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü Dost Eller biriminde 08/04/2015 tarihinden beri çalışmaktayım. Burada siyasi kimliğimden ötürü çalıştığım günden beri şahsıma psikolojik baskı ve mobbing uygulanmaktadır. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse; bağlı bulunduğum birimde yalnızca bana öğlen yemeği verilmemiştir. En ağır şartlarda çalıştırlmış bulunmaktayım. Defalarca başkan ve yardımcılarını uyarmama rağmen bu sürekli artarak devam etmiştir. Burada çalıştığım birimde yaklaşık 3 ay önce 58 kişi işten çıkarılmıştır. Hazinedar kendisi "Geldiğimden beri 600 kişiyi çıkardım, tasarruf ettim" diyerek bununla övünüyor zaten. Yerine kaç kişi aldın sayın başkan? Şahsımın işten çıkarılmasına neden olan olaylar buradan itibaren başlamıştır. Yeni gelen işçilerin birçoğunun başkanın akrabaları ve hemşehrileri olduğu anlaşılınca, buradaki eski çalışanlar üzerinde baskı oluşturmak ve bazı birimleri kapatmak sureti ile işten atmalar başladı. Yeni gelenler çalışmıyor, oturup maaş alıyorlardı. Buna birkaç kere müdahale edince 21/07/2017 tarihinde belediye binasında 5 kişi tarafından darp, hakaret ve tehdit edildim.
Raporlarımızı savcılığa sunmuş bulunmaktayız. Bununla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavalığı 2017/118544 sorusturma numarası ile soruşturma başlatmıştır. Bundan sonra "Şikayetini geri almazsan işten çıkarırız" diye tehditler artarak devam etmiştir. Ben de "Şikayet etmedim sadece bana yapılanı kayıt altna aldım" dedim. İzinli olduğum gün, hastanede iken beni darp eden 5 kişi bizzat başkanın direktifi ile tutanak tutarak 25'nci maddeden devamsızlık yaptığımı belediye insan kaynaklarına bildirmişlerdir. İnsan kaynakları ifademi istedi, ifade ve hastane raporlarını sunmama ragmen çıkışım tarafıma hiç bir tebligat yapılmadan 21/08/2017 tarihnde 29'uncu maddeden yapılmış.
Burada da kötü niyetli olduklarını anlıyoruz. İşsizlik ödeneği almamam için böyle yapıyorlar. 18/09/2017 tarihinden itibaren belediye binasına güvenlikçiler tarafından başkanın talimatı var diye, "bana bir tebligat yapılmadı" dememe rağmen alınmadım. Defalarca aşağıda bekleyip başkana sordum, cevap alamadım. Ben de işe iade davası açtım. Bakırköy 21'nci İş Mahkemesi 2017/554 nolu dosyada şahitlerin de adının olduğu dava başlamış bulunmaktadır.
Benim gibi onlarcası böyle. Benimkinin tek farkı, siyasi bir ismimin olması. Hazinedar artık başına geleceği biliği için kimseden korkmuyor ve dinlemiyor. Bu hukuki boşluktan çok güzel nemalanıyor ama unutmasın Gökçek ve Kadir abin bile gitti. FETÖ'den yurt dışı yasaklı tek belediye başkanısın. 15 Temmuz darbesi ve sonrası AKP ve onun genel başkanı sayın Erdoğan'ın getirdiği OHAL kanunlarının yarattığı hukuki boşluktan ve kaygan zeminden tüm devlet kurumları ve belediyeleri aynı şekilde muzdariptir.
Devlet kurumlarında herkes muhbir olmaya özendiriliyor. OHAL de artık bir öç alma, karşı tarafı sindirme, korkutma ve şantaja dönmüş bulunmaktadır. İnsanları muhbir olma, muhalefeti sindirme, sevmediğin bir kişi hakkında uydurma bahanelerle görevden almalar ve cadı avına bir çeşit siyasi öç mekanizmasına dönmüştür. Bu her devlet kurumunda aynıdır. Bugün benim başıma gelen budur. Burada benim siyasi kimliğim hasebi ile başkanın siyasi hışmına uğramış bulunuyorum. Bugün Hazinedar hakkındada azmettirmekten suç duyurusunda bulunacağım.
Şunu kısaca belirtmek istiyorum arkadaşlar: "OHAL de bu HAL de MURAT gidecek her HAL de" diyoruz bu hak arama emek mücadelesidir. Zulüm kimden olursa olsun hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Zulüm bizdense ben sizden değilim.”