74 yaşındaki eğitimci İbrahim Oktugan’ın, Irak asıllı 17 yaşındaki öğrencisi Y.K. tarafından öldürülmesi, okullardaki güvenlik önlemlerini tartışmaya açtı.
Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, bugünkü yazısında konuya ilişkin Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmakk ve Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Haydar Urfalı'nın görüşlerini aktardı.
“Eğer devlet olarak eğitimciye sahip çıkmaz, değer veren bir yaklaşım sergilemez, öğretmenleri okul bekçisi konumuna indirgerseniz, kolay hedef haline de getirmiş olursunuz” diyen Irmak, şunları kaydetti:
“İkinci olarak, okul güvenliği konusunda çok geriyiz. Okul kapılarına metal dedektör ve bir güvenlik görevlisi konulmalıdır. Yetmez! Okullar- duvarları elbette cezaevleri gibi yükseltilsin demiyoruz- ancak herkesin kolaylıkla girebileceği bir konumdan da acilen kurtarılmalı. Geçtiğimiz günlerde bir kongre için Fransa’ya gittiğimizde okul ziyaretleri yaptık, ki gittiğimiz okullara girebilmek için, tam 15 dakika bekledik ve bir güvenlik aramasından geçtik. Çünkü dünya artık eski dünya değildir. Sadece eğitimciler değil dışarıdan gelebilecek riskler karşısında çocuklarımızın da güvenli olabilmesi için güvenlik tedbirleri alınması zorunludur. Şu an sadece birkaç okulda, okul-aile birliği bütçesinden karşılanarak alınan ve kullanılan metal dedektörler var. Oysa 2014’teki 19. Milli Eğitim Şurası’nda bu tedbirler zaten konuşulmuştu ancak ödeneksizlikten hayata geçirilemedi. Eğitim emekçileri büyük bir tedirginlik içinde. Ayrıca, öğretmenlerimizin öğrencileri üzerinde, ‘şikâyet edileceğim’ korkusu ile artık bir yaptırımı da kalmamıştır. Bunlar değiştirilmeden mutlak okul güvenliğinden söz edilemez.”
Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Haydar Urfalı da 19. Milli Eğitim Şurası’nı hatırlatarak, “O zaman okul kapılarına güvenlikçi ve metal dedektör konulması konusu çok tartışıldı ve bu, bildiri şeklinde de yayınlandı ama uygulamaya geçirilmedi” dedi. Urfalı, şöyle devam etti:
“Günün sonunda nöbetçi öğretmenler ile güvenlik sağlanmaya çalışılıyor ama öğretmenin asıl görevi güvenlikçilik değil ki... Öğretmenin girenin, çıkanın ve hatta onların ne taşıdığının kontrolüne yetkisi olmadığı için bu işin profesyonel bir el tarafından yapılması şart. Okullara bir dönem İŞKUR aracılığı ile güvenlik görevlisi tahsisi yapıldı ama devamı gelmedi. Ekonomik gücü iyi okulların bazıları bir ya da iki güvenlik görevlisi çalıştırabiliyor ancak onlar da okul ile bahçe kapısı arasındaki denetimi sadece göz ile sağlıyorlar. Dedektör, X-Ray cihazı gibi aletler olmadan tam teşekküllü bir kontrol olmuyor. Bir dönem Milli Eğitim ve İç İşleri Bakanlığı protokolü ile ‘Okul Polisi’ uygulaması yapıldı. Polisler okul dışı ve çevresi ile görevliydi. Okul içinde bir şiddet vakası olursa müdürün daveti ile içeri de girebiliyorlardı ama burada da sıkıntı istihdamın kısıtlı olmasından dolayı polisin her zaman okul çevresinde olamamasıydı. Dolayısıyla endişeliyiz ve okul güvenliği konusunda acil çözüm bekliyoruz.”
TIKLAYIN - Okul müdürünün öldürülmesine karşı eğitim sendikalarından çağrı: Öğretmenler 10 Mayıs'ta iş bırakacak
TIKLAYIN - İstanbul'da lisede dehşet: Okuldan atılan öğrenci, müdüre kurşun yağdırdı
TIKLAYIN - Öğrencisi tarafından vurulan okul müdürü Oktugan yaşamını yitirdi