"Şiddet, İsrail demokrasisinin temellerini yok ediyor. Şiddetin yargılanması, kökünün kazınması ve izole edilmesi gerekir..." İsrail'in eski başbakanı İzak Rabin, Tel Aviv'deki Kral Meydanı'nda bu sözleri söyledikten kısa bir süre sonra kurşunların hedefi oldu. Rabin'i öldüren Yahudi terörist Yigal Amir, aynı zamanda İsrail'i de 1995 yılında derin bir krize sürükledi.
Birçok İsrailli bugün o günleri hatırlıyor. Ülkede ultra-sağcılarla liberaller arasındaki uçurum her geçen gün, üstesinden gelinemeyecek kadar çok genişliyor ve derinleşiyor.
Geçen perşembe günü Kudüs'te eşcinsellerin yürüyüşüne katılan 16 yaşındaki bir genç kızın bıçaklanarak öldürülmesi ve Batı Şeria'da da Filistinli bir bebeğin kundaklanan bir evde can vermesi İsrail'de ultra-Ortodoks Yahudilerle ilgili korkuları yeniden alevlendirdi. Yanan çocuğun anne ve babasının hayati tehlikesi devam ediyor.
Politikacıların nefret söylemleri
"En sağdan en sola bu suçları, bu korkunç cinayetleri onaylayan tek bir İsrailli politikacı bile yok" diyen Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'nden Gideon Aran, öte yandan bazı politikacıların ırkçı, aşırı sağdan Arap karşıtı ve homofobik söylemlerle nefreti körüklediğini belirtiyor.
Aran, "Bunları yapan sadece birkaç çılgın var. Ancak geleneksel sağda duygusal düzeyde kendiliğinden oluşmuş gizli bir ittifak söz konusu. Bu hükümetteki koalisyona kadar uzanıyor" diyor.
Daha önce nefret, fanatizm ve terörün her türüyle ellerindeki tüm olanaklarla mücadele etme sözü veren İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da Araplara karşı kin ve nefreti alevlendirmekle suçlanıyor. Netanyahu, 17 Mart'taki genel seçimler öncesi Arap seçmenlerin toplanarak sandıklara akın ettiği ve sağcı hükümetin tehlikeye girdiğini söylemiş, bu açıklamaları nedeniyle uluslararası toplum tarafından yoğun biçimde eleştirilmişti.
Netanyahu'nun seçtiği koalisyon ortağı Yahudi Evi partisi de Arap düşmanı ve homofobik söylemleriyle sık sık tepki topluyor. Bugünkü Adalet Bakanı Ayelet Şaked'in, 2014 yılında Facebook hesabında İsrailli bir yazarın sözlerinden paylaştığı bir alıntı da büyük bir öfkeye neden olmuştu. Şaked yaptığı alıntı ile Filistinli çocukları "küçük birer yılan" olarak nitelendirerek sivillerin bombalanmasını haklı gösteren ifadelere yer vermişti.
Şaked'in partisinden bir başka milletvekili Bezalel Smotrich de eşcinsellerin yürüyüşünde meydana gelen saldırıya İsrail basınındaki tepkileri 'tuhaf, antidemokratik bir cadı avı' olarak adlandırdı. Smotrich eşcinsellerin yürüyüşü için daha önce de 'vahşi hayvan geçidi' benzetmesi yapmıştı.
Yahudiler ve Yahudi olmayanlar
Öte yandan şiddete eğilimli ultra-dinci çevrelerde Yahudilerin katıldığı eşcinseller yürüyüşünü hedef alan saldırı ağırlıklı olarak kınanıyor.
Profesör Aran bunun nedenini şöyle açıklıyor: "İsrail'deki sağcı radikaller Yahudiler ve Yahudi olmayanlar arasında kesin bir ayrım yapıyor. Radikallerin büyük çoğunluğu Yahudileri hedef alan bir eylem yapmıyor. Bu, yıllardır aşılmayan kırmızı bir çizgiydi."
Bu nedenle Kudüs'te eşcinselleri hedef alan bıçaklı saldırı, ultra-Ortodoks radikal Haredi cephesini ikiye böldü.
Aran, bu cephedeki radikallerin büyük çoğunluğunun en azından kamuoyuna yapılan açıklamalarda eylemi kınadığını ifade etti. Batı Şerida'daki yerleşimci ultra-Ortodokslardan da benzer açıklamalar yapıldığını kaydeden Aran, "Büyük çoğunluk Duma'da bebeğin öldürülmesini kınadı. Ancak eylemi destekleyen kişiler de var" diye sözlerini sürdüren Aran, bu şiddet eylemlerinin radikal yerleşimcileri zayıflattığını söyledi.
Yeni önlemler kararlaştırıldı
İsrail Güvenlik Kabinesi hafta sonu düzenlediği olağanüstü oturumda aşırı sağcı saldırıları masaya yatırdı ve radikal Yahudilere karşı daha sert önlemler alınmasını kararlaştırdı. Buna göre, aşırıların şiddet eylemleri terör suçu olarak nitelendirilecek ve şüpheliler bir suç duyurusu olmadan da gözaltına alınabilecek.