Dünya

İsrail: 'Çok geç olmadan' bombalayalım

İsrail medyasının bu haftaki ana gündem maddesi, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Ehud Barak’ın “çok geç olmadan” İran’ın nükleer tesislerini bombalama kararı aldığı oldu

12 Ağustos 2012 15:19

İran’ın nükleer programı konusunda anlaşmaya varma amacıyla bu yıl sıfırdan başlatılan diplomatik görüşmelerde uzlaşılacağına dair umutlar tükenirken İsrail cephesinden askeri operasyon sesleri hiç olmadığı kadar yükseldi.

İsrail medyasının bu haftaki ana gündem maddesi, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Ehud Barak’ın “çok geç olmadan” İran’ın nükleer tesislerini bombalama kararı aldığı oldu. Gazete manşetleri ve televizyon kanallarının hararetli tartışma programlarına göre Netanyahu ve Barak, ülkenin ana müttefiği ABD’nin yanı sıra İsrail yönetici elitinin itirazlarına rağmen her şeyi göze aldı.

Son bir yıldır İsrail’den İran’ın uranyum zenginleştirme programı sayesinde nükleer bomba geliştirme kapasitesine ulaştığına dair endişeler dile getirilirken ABD Başkanı Barack Obama askeri operasyon ihtimaline karşı çıkıyordu. Birçok analiste göre İsrail tek başına hareket edemeyeceği için operasyon planları rafa kalkmıştı. Ancak Netanyahu ve Barak ikilisinin bu kadar çabuk vazgeçmeyeceğine dair ilk işaret İsrail’in saygın gazetesi Yedioth Aharonoth’tan geldi. Ülkenin en prestijli iki diplomasi muhabiri Nahum Barnea ve Şimon Shiffer’in imzasını taşıyan manşete göre ‘Netanyahu ve Barak İran’a sonbaharda saldırma kararı aldı.’


Askere ikna turları


Netanyahu ve Barak ikişer kere generalleri ve istihbarat kurumlarının üst düzey isimlerini toplantıya çağırsa bile tek bir ismi bile ikna edemedi. Yedioth Aharonoth’a göre İran’a karşı ABD’nin desteği olmadan başlatılacak bir saldırıya karşı çıkanlar listesinde Genelkurmay Başkanı Benny Gantz, İsrail Savunma Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Amir Eschel, askeri istihbaratın şefi Tümgeneral Aviv Kochavi, dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın şefi Tamir Pardo, iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in şefi Yoram Cohen, hatta Cumhurbaşkanı Şimon Peres bile yer alıyor. Merkez sağ Maariv gazetesinin bu hafta yayımladığı ankete göre de halkın sadece yüzde 33’ü İsrail’in İran’a saldırmasını destekliyor.


Tüm gün yayın yaptılar


İsrail’in önde gelen kanallarından Channel 2 de cuma günü tüm yayınını Netanyahu ve Barak’ın bu sonbaharda İran’a saldırmaya “neredeyse kesin olarak” karar verdiğine ayırdı. Channel 2’nin son derece detaylı yayınına göre istihbarat raporları İran’ın uranyum zenginleşirmede düşünülenden çok daha fazla ilerlediğini gösteriyor. Buna göre İsrail bir yıl sonra İran’ın nükleer tesislerini hedef alırsa bunun etkisi az olacak. Channel 2’ye göre Netanyahu ve Barak İran’a olası saldırının askeri, diplomatik ve ekonomik sonuçlarını Tahran’ın bomba geliştirmesi halinde yaşanacaklarla kıyasladı. İkili tüm senaryoların Tahran’ın bombası olması ihtimalinden iyi olduğuna karar verdi.


Beyaz Saray uyardı


İsrail medyasındaki tartışmalar sürerken ABD yönetiminden uyarı gecikmedi. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney cuma günü yaptığı basın toplantısında İsrail ve ABD’nin İran’ın nükleer programının amacı konusunda hem fikir olduğunu belirtti. Ancak Carney, “Aynı zamanda gözlerimiz İran’ın programının üzerinde ve İran silah üretmeye doğru dönüm noktası denilebilecek bir düzeye ulaşırsa bundan haberimizin olacağını söylemek istiyorum” diyerek ‘bizden habersiz hareket etmeyin’ uyarısında bulundu.


Darbeyi göze mi aldılar?


Binyamin Netanyahu ve Ehud Barak’ın savaş konusundaki ısrarına askerin karşı çıkması “darbe girişimi olur mu” spekülasyonlarını da beraberinde getirdi. Zira İsrail ve Arap devletleri arasında gerçekleşen Altı Gün Savaşı’na günler kala, Haziran 1967’de İsrail Başbakanı Levi Eshkol ABD’nin desteğini aramak için saldırı kararını geciktirirken ordudan müdahale gelmişti. O dönemde orduda görev alan Tümgeneral Ariel Şaron Genelkurmay Başkanı Yitzhak Rabin’i darbe yapmaya ikna etmişti. Savaşın gerekli olduğunu düşünen generaller, liderlere “yan odaya geçmelerini” söyleyerek radyodan savaş ilanı yapmıştı. ABD’nin saygın haber dergisi Newsweek, 45 yıl sonra bu sefer tam tersi yönde aynı konuşmaların yapıldığı yorumunda bulundu.