İspanya’da yaşanan son 40 yılın en ağır siyasi krizine ilişkin değerlendirmelerde bulunan İspanya Dışişleri Bakanı Alfonso Dastis, Madrid yönetiminin, Katalanların bu kadar ileriye gidebileceğini düşünmediğini söyledi. Dastis, “Bu insanların bölünme ve parçalanmayı provoke edecek kadar ileri gideceklerini düşünmemiştik” dedi.
Barcelona'daki Katalonya Özerk Bölge Parlamentosu, 27 Ekim'de Madrid’den bağımsızlığını ilan etmişti. Ancak bağımsızlık ilanından sonra hiçbir ülke Katalonya’ya destek vermemişti. Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk da tek muhataplarının Madrid hükümeti olduğunu vurgulamıştı.
Katalonya Özerk Bölgesi'nde 1 Ekim’de yapılan ve katılanların yüzde 93’ünün bağımsızlıktan yana oy kullandığı referandum öncesinde İspanya Anayasa Mahkemesi; halk oylamasını yasa dışı ilan etmiş, Madrid hükümeti de Katalanların özerkliğini iptal etme tehdidinde bulunmuştu. Parlamentonun bağımsızlık ilanından sonra Madrid, Katalan hükümetini feshetmiş ve yönetimi devraldığı bölgede 21 Aralık’ta erken seçimlerin yapılmasına karar vermişti.
İspanya polisi aşırı güç kullandı mı?
Hafta sonunda Barcelona'ya giden İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, Katalanların yarattığı “ayrılıkçı kargaşanın” erken bölgesel seçimlerin ardından sona ereceğini söyledi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ise yaşanan gerilimde İspanyol güvenlik güçlerinin de kısmen suçu olduğunu savunuyor. Örgütten yapılan açıklamada, "Tartışmalı referandumun yapıldığı gün Katalonya'daki göstericilere karşı İspanyol polisi tarafından aşırı şiddet uygulanarak, barışçı göstericilere copla müdahale edilmiş ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olunmuştur” denilmişti.
Bu iddialara ilişkin DW’nin sorularını yanıtlayan İspanya Dışişleri Bakanı Dastis, güvenlik güçlerinin aşırı şiddet kullandığını reddetti. Alfonso, “Bazı durumlarda şiddet kullanılmış olabilir ancak bu aşırı şiddet değildi, bu önceden planlanmış bir şiddet değildi, mahkemenin verdiği yetkiye dayanarak insanların provokasyonuna gösterilen bir tepkiydi” şeklinde konuştu.
Katalonya'nın kendi kaderini tayin hakkı var mı?
Katalonya’nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, İspanya Senatosu acil durum yetkilerini kullanarak, anayasanın 155’inci maddesinin uygulanmasına onay vermişti. Rajoy, yaklaşık 7,5 milyon Katalan’ı korumak için aldıkları bu önlemin, krizden çıkışın tek çaresi olduğunu söylemişti. Atılan bu adımla, diktatör Francisco Franco’nun devrildiği 1975 yılından bu yana ilk kez merkezi hükümet ülkedeki 17 özerk bölgeden birinde kontrolü doğrudan eline almış oldu.
İspanya Dışişleri Bakanı Dastis, Birleşmiş Milletler'in halklara koşulsuz olarak tanıdığı kendi kaderini tayin hakkının ise göreceli bir kavram olduğunu savundu. Dastis, "İnsanlara inançları, dinleri veya renkleri nedeniyle ayrımcılık uygulamayan devletlerde kendi kaderini tayin hakkı olarak adlandırılan durum bulunmuyor” dedi.
"Biz onlara saygı gösteriyoruz. Ancak bazı haklar, siz ne kadar var olduğunu iddia etseniz de aslında yoktur” diyen Dastis, hükümetinin "Katalonya’da yaşayan, Katalan, İspanyol ve Avrupalı olarak kalmak isteyenlerin haklarını koruduğunu” da sözlerine ekledi.
"Puigdemont Katalanların ihtiyaçlarını dikkate almıyor”
Madrid, anayasanın 155'inci maddesini uygulamaya koyarak Katalonya Özerk Bölge Başkanı Carles Puigdemont ve bütün Katalan bakanları görevden almıştı. Katalonya'daki emniyet birimleri İspanya İçişleri Bakanlığı’na bağlanmış, bölge parlamentosu feshedilmişti. Puigdemont ve dört bakan güvenlik gerekçesiyle Brüksel’e kendi istekleriyle sürgüne gitmişlerdi. İspanya ise Puigdemont ve bakanlar hakkında uluslararası yakalama ve tutuklama kararı çıkarmıştı.
Katalan liderin tutumunu değerlendiren Dastis, Puigdemont'un “son derece basit düşündüğünü ve kendisi dışında herkesin yanlış yaptığına inandığını” belirtti ve ekledi: “Ama bence gerçek bunun tam tersi.”
Dastis, Madrid'in Katalan lidere "uçurumun kenarından dönmesi için” her türlü fırsatı sunduğunu belirterek, Puigdemont'un “Katalan halkının ihtiyaçlarını dikkate almadığını” dile getirdi.
İspanya Senatosu Başkan Yardımcısı Pedre Sanz, Aralık ayında yapılacak erken seçimlerin yine yasa dışı bir tutum izleyecek bir hükümetin kurulmasına yol açması halinde, 155'inci maddenin tekrar uygulamaya konulacağını duyurmuştu. Bu Katalonya’nın yine özerkliğini kaybetmesi anlamına gelecek.
Dastis, böyle bir tehdidin olup olmadığına ilişkin soruyu ise şu sözlerle yanıtladı: "Böyle bir tehdidin bulunduğunu düşünmüyorum. Katalonya’da demokrasi istediğimizi gösterdik ve Katalan halkının sandık başına gitmesine izin vererek ne olacağını görmek istiyoruz. Bunu engelleyecek olanlar ise Katalan yasalarını ve anayasayı dikkate almayacak ve ihlal edecek olanlardır.”
Carolin Schmitt
© Deutsche Welle Türkçe