Politika

İsmet Berkan: Başbakan gizli bir Ergenekoncu mu?

Radikal gazetesi yazarı İsmet Berkan, Başbakan Tayyip Erdoğan için "gizli bir Ergenekoncu olup olmadığını" düşündüğünü söyledi.

27 Ağustos 2010 03:00

T24 - Radikal gazetesi yazarı İsmet Berkan, Başbakan Tayyip Erdoğan için "gizli bir Ergenekoncu olup olmadığını" düşündüğünü söyleyerek "Ergenekoncular'a göre ‘Devlet’ kalıcıdır, ‘hükümet’ler ise gelir ve geçer" diyerek Abdullah Öcalan'la "Devlet"in görüştüğünü belirten Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül için, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül dahil pek çok kişi bile farkında olmadan Ergenekoncularla aynı zihniyet dünyasında, kutsal ve kadim devletten söz ediyor, kendisini ve fikirleri gelip geçici ama devleti ve onun düşüncesini kalıcı sayıyor" dedi.


İsmet Berkan'ın Radikal gazetesinde "Erdoğan gizli bir Ergenekoncu mu?" başlığıyla yayımlanan (27 Ağustos 2010) yazısı şöyle:




Erdoğan gizli bir Ergenekoncu mu?


Evet evet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan söz ediyorum. İçime onun gizli bir Ergenekoncu olup olmadığıyla ilgili şüphe düşüren şey ise, geçen gece Show TV’de Ali Kırca’ya verdiği mülakatta söylediği bir cümle.


Biliyorsunuz, İmralı’da ömür boyu hapis cezasını çekmekte olan PKK lideri Abdullah Öcalan ile PKK’nın Ramazan’da ateşkes yapması için pazarlık olup olmadığı, onunla görüşülüp görüşülmediği tartışılıyor.


Başbakan bu konudaki bir soruya, ‘Hükümet değil ama devlet konuşur’ dedi.


Ben de bu cümleyi okuyunca derin bir şüpheye kapıldım. Acaba Başbakanımız da Ergenekoncularla aynı zihniyet dünyasını mı paylaşıyordu? Başbakan farkında olmadan Ergenekoncu muydu?


Ardından Adalet Bakanı başta pek çok hükümet üyesi de benzer açıklamalar yaptılar, hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile aynı şeyi söyledi, ‘Devlet organları görüşür, görüştü’ dediler.


Bu sözler, gerçekten çok tuhaf. İnsan ister istemez soruyor: Devlet nedir, hükümet nedir?


***


‘Devlet’ ile, hem de büyük D harfi ile yazılan cinsten ‘Devlet’ ile ‘hükümet’ (evet küçük h harfi ile yazılan hükümet) arasında fark olduğuna inanır bazıları.


Onlara göre ‘Devlet’ kalıcıdır, ‘hükümet’ler ise gelir ve geçer.


Öyleyse, esas olan ‘Devlet’tir, ‘hükümetler’ onu değiştiremez, kendi istedikleri gibi yönlendiremez, hükümetler en fazla o ‘Devlet’in kendilerine tanıdığı kadarlık bir alanda oynayabilirler.


Bu durumu kabullenmeyen, daha geniş bir alanda oynamak isteyen hükümetler hemen ‘Devleti ele geçirmeye çalışmak’la suçlanırlar, o çeşit hükümetler gerekirse belden aşağı yöntemlerle devrilmeye çalışılırlar, hatta devrilirler!


Ergenekon tam olarak budur, bu düşünme biçiminin adıdır, böyle düşünenlerin kurduğu örgütün adıdır.


***


Esasen Ergenekon bir zihniyet olduğu, hemen hemen hepimiz tarafından da neredeyse içselleştirilmiş bir zihniyet olduğu için onunla mücadele etmek çok zor.


Baksanıza Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül dahil pek çok kişi bile farkında olmadan Ergenekoncularla aynı zihniyet dünyasında, kutsal ve kadim devletten söz ediyor, kendisini ve fikirleri gelip geçici ama devleti ve onun düşüncesini kalıcı sayıyor.


Oysa devlet ne kutsaldır ne de kadim. İçinde yaşadığımız rejimde zaten hiçbir şey ne kutsaldır ne de kadim.


***


Böyle konuşurken ‘Devlet’ soyut bir kavram gibidir ama gündelik hayatta, hele hele Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündelik hayatında ‘devlet’ gayet somut bir şeydir; elle tutulur, gözle görülür bir şey.


Ama siz Başbakan olarak başında kendinizin durduğu, siz o gün kendinizi yorgun veya iş yapamayacak gibi hissetseniz ya yavaşlayacak ya da durma noktasına gelecek olan organizasyonun hâlâ soyut, sizden öte bir gücü olduğuna inanıyorsanız, o zaman o soyut gücü temsil etme iddiasındakilere teslim olursunuz.


Siz Başbakan olarak elinizin altındaki mekanizmanın tamamının sorumluluğunu üstlenmek, tamamı için hesap vermek durumunda olduğunuz sorumluluğunu hissetmiyorsanız, o zaman o mekanizmanın bazı bölümlerinden hesap da soramazsınız.


***


Abdullah Öcalan’la devlet görüştü hükümet değil, terörle mücadeleyi devlet yürütüyor hükümet değil...


Bu cümlelerin anlamsızlığı ve boşluğu bir tek beni mi rahatsız ediyor bu memlekette?