Gündem

İsmail Saymaz: Reyhanlı'daki trafik canavarı, Suriyeli cihatçı örgütün lideriymiş

"Şahabetin'in Suriye'deki örgütünü bizim topraklarımızdan yönetmesi yetmezmiş gibi, ülkemizde korunduğu da anlaşılıyor"

26 Kasım 2021 08:16

Gazeteci İsmail Saymaz, bugünkü yazısında Antakya’nın Reyhanlı sınırına yakın mesafede yaşanan trafik kazasına dikkati çekti. Kazayı gerçekleştiren Tevfik Şahabettin’in avukatının dosyadan bilgi vermemesini, buna karşı ölen kişileri temsil eden bir avukat bulunmamasını şüpheli bularak konuyu araştırdığını söyleyen Saymaz, “Şahabettin'in etrafındaki koruma zırhının sebebi ne?” sorusunun peşine düştüğünü yazdı.

Saymaz, ölen Hüseyin Gün'ün kuzeni Volkan Gün’ün kazaya ilişkin olarak, “kazanın Allah'ın takdiri olduğunu, sürücüyü tanıdığını, ‘Savcı gibi sorgu yapmaması’ ve olayı kurcalamaması gerektiğini” söylediğini aktardı. Saymaz, irdelediği “Şahabettin'in etrafındaki koruma zırhının sebebi ne?” sorusuna yazısında, “Aslında Suriye'deki eli kanlı Selefi-Tekfirci örgütlerden Nurettin Zenki Tugayı'nın lideri Sheikh Tawfiq Shahabuddin olması mı?” yanıtını verdi.

Yazısında Hürriyet Gazetesi'nin eski dış haberler muhabirlerinden Ali Örnek’in Nurettin Zenki hakkında kendisine aktardığı şu bilgileri paylaştı:

“Zenki Tugayı, 2011'de Tevfik Şahabettin tarafından kuruldu. Şahabettin, iki yıl sonra ailesiyle Reyhanlı'ya yerleşti ve örgütü buradan yönetti. 2014 yılında New York Times muhabirlerini ilçede ağırladı. Nurettin Zenki, Halep'te çok etkindi. Doğu Halep'teki Şeyh Nacar adlı sanayi sitesini yağmaladı. Söktükleri makineleri ve çaldıkları arabaları Türkiye'de sattı. Nurettin Zenki'ye bağlı Ammar Tugayı, eşcinselleri damdan atarak, öldürdü. 2016'da Filistinli bir çocuğun kafasını kesti ve propaganda için bu vahşetin videosunu yayınladı. Bu örgütün El Kaide'yle davrandığı da oldu, çatıştığı da. İdlib'in alınması için kurulan 'Fetih Cephesi' adlı askeri koalisyonda birlikteydiler. Daha sonra El Kaide tarafından İdlib'den sürüldüler. Şimdi Afrin'de faaliyetine devam ediyor. İnsan hakları raporlarında, çocukların kafasını kesmekle, eşcinselleri yüksekten atıp öldürmekle, gazetecileri fidye için kaçırmakla, yağma ve talanla suçlanıyor.”

“Şahabetin'in Suriye'deki örgütünü bizim topraklarımızdan yönetmesi yetmezmiş gibi, ülkemizde korunduğu da anlaşılıyor. Öldürdüğü masumların yakınları bile avukat tutma gereği duymuyor. ‘Allah'ın kaderi’ diyerek, Şahabettin'i arkalıyor? Türkiye, bu yükü daha fazla taşıyamaz, taşımamalı” diyen Saymaz devamında şu görüşlerini aktardı:

“Suriye ile masaya oturmalıyız. Bir iyi niyet göstergesi olarak İdlib'den başlayıp komşumuzun topraklarını adım adım boşaltmalıyız. Bırakalım, Suriyeliler kendi topraklarında bütünlüklerini sağlasın, terörist örgütlere karşı mücadele etsin. Türkiye Cumhuriyeti, Nurettin Zenki Tugayı gibi insanlık suçu işlemiş Selefi-Tekfirci örgütlerin koruyucusu olarak asla anılmamalı. Attığımız bu adım karşılığında, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü için çalışmalıyız.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.