Politika

İslam Dergisi'nin idealist gençlerine ne oldu?

Hürriyet Gazetesi Yazarı Soner Yalçın yazısında, adı Deniz Feneri Yolsuzluğu'na karışan RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın 1980'li yıllarda İslam Dergisi'nde ba#

03 Ekim 2008 03:00

Hürriyet Gazetesi Yazarı Soner Yalçın yazısında, adı Deniz Feneri Yolsuzluğu'na karışan RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın 1980'li yıllarda İslam Dergisi'nde başlayan gazetecilik yaşamının ve siyasal bağlarının  izlerini günümüze kadar irdeliyor.


12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra İslami kesimde ardı ardına dergiler çıktı. Bunlardan biri de "İslam Dergisi"ydi. Derginin sahibi Nakşibendi Gümüşhanevi Dergáhı’ydı. Başyazarı, dergáhın şeyhi M. Esad Coşan’dı. Genel Yayın Yönetmeni Hasan Hüseyin Ceylan, Yazı İşleri Müdürü Zahid Akman’dı. Dış Haberler Şefi Fehmi Koru’ydu. Derginin para işlerine ise, adı Deniz Feneri olayına karışan Zekeriya Karaman bakıyordu! Ankara’da bir şirketin mescidinde kırık bir daktilo ve bir masayla başlayan idealler zamanla nasıl bir dönüşüme uğradı?

12 Eylül 1980 askeri darbesi, İslami kesimde dergiler dönemini başlattı. Neredeyse her tarikatın, dergáhın, cemaatin dergisi vardı:

"Sızıntı", "Zafer" Fethullah Gülen Cemaati’nin dergileriydi.

"Altınoluk" Nakşibendi Erenköy Cemaati’nin dergisiydi.

"Öğüt", "İcmal" Kadiri Haydar Baş çevresinin çıkardığı dergilerdi.

"Köprü", "Bizim Aile" Mehmet Kutlular ekibinin çıkardığı dergilerdi.

"Fetih", "Genç Akademi" Süleymancılar’ın dergileriydi.

"Dava" radikal Nurcular’ın dergisiydi.

"Girişim" radikal İslamcı Kürtlerin dergisiydi.

"Şehadet", "Tevhid" Hizbullah’ın dergileriydi.

"İktibas" tasavvuf karşıtı Ercüment Özkan çevresinin çıkardığı dergiydi.

"Rönesans" Adnan Oktar çevresinin dergisiydi.

"Kitap Dergisi", "Mavera" İslamcı edebiyatçıların dergileriydi.

"Hareket", "Ülke" İslamcı sosyalistlerin dergileriydi.

"Tezkire", "Umran" İslamcı entelektüellerin dergileriydi.

1980’ler; kendi ifadelerine göre, "İslami uyanışın" başladığı yıllardı.

Kuşkusuz aralarında farklılıklar vardı ama hepsi idealistti. Coşkuluydu. Fedakárdı. Tek istekleri "İslami bir toplum" yaratmaktı.

Sonra... Sonra ne mi oldu?..

Yeni bir dergi:İslam

Tarih: 1 Eylül 1983.

Nakşibendi Gümüşhanevi (İskenderpaşa) Dergáhı’nın yarı resmi yayın organı "İslam" Dergisi çıktı. Aylıktı.

Derginin başyazarı "Halil Necatioğlu" idi. Aslında bu isim; Profesör Mahmud Esad Coşan’ın müstear adıydı. Prof. Coşan müstear isim olarak, babası Halil Necati Coşan’ın adını kullanmıştı.

M. Esad Coşan sıradan bir başyazar değildi. Gümüşhanevi Dergáhı’nın şeyhi Mehmed Zahid Kotku’nun kızı Muhterem ile evliydi. 1977 yılında kayınpederinin bizzat elinden tutarak kürsüye çıkarması üzerine İskenderpaşa Camii’nde hafta sonları hadis dersleri vermeye başladı. İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiydi.

Şeyh Mehmed Zahid Kotku, Ankara’ya geldiğinde mutlaka damadının evinde misafir oluyordu. Damadını seviyor, saygı duyuyordu. Dergáh çevresinde artık herkes biliyordu ki, Şeyh Zahid Kotku’dan sonra dergáhın postnişine Prof. Coşan oturacaktı.

Ama bir sorun vardı. 1970’li yılların sonunda dergáh ile partinin/MSP’nin arası açılmaya başladı. Şeyh Zahid Kotku, Erbakan’ın "Akıncılar" gibi radikal hareketlere sıcak bakmasına karşı çıktı. Sonra bir gün Erbakan’a, eniştesi Prof. Osman Çataklı aracılığıyla haber gönderdi: "Necmi partinin başından çekil!"

Erbakan dergáhın dinsel otoritesine karşı geldi. Gümüşhanevi Dergáhı ile gerginliği sürerken 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu. Tutuklamalar sorunu geçici olarak unutturdu.

Darbeden hemen sonra da Şeyh Zahid Kotku vefat etti. Prof. Coşan yeni şeyh oldu.

Erbakan, dergáhta değil akademide yetişen yeni şeyhe "biat" etmedi. 19 Temmuz 1983’te Refah Partisi’ni kurdu.

Prof. Esad Coşan ise, RP’nin kuruluşundan bir buçuk ay sonra "İslam" Dergisi’ni çıkardı.

Derginin künyesi

Prof. Esad Coşan, İslam Dergisi’nde genellikle Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden tanıdığı öğrencileriyle birlikteydi.

İslam Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hasan Hüseyin Ceylan’dı.

Yazı İşleri Müdürü ise Aykut Zahid Akman’dı.

Hasan Hüseyin Ceylan ve Aykut Zahid Akman, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden sınıf arkadaşıydılar. Ankara’da yaşıyorlardı. Şeyhleri Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılmıyorlardı. Dergi çalışmalarından arta kalan zamanlarda, Prof. Coşan’ın Ankara Demetevler Özelif Sitesi’ndeki "hadis sohbetlerini" organize ediyorlardı.

İslam Dergisi, Ankara’da bir şirketin mescit olarak kullandığı küçük odasında, bir masa, bir eski daktilo ile yayın hayatına başladı.

Darbe günleri nedeniyle biraz ürkek yayın çizgileri vardı. Dergi içerik olarak, daha çok tasavvuf, geleneksel medrese ile radikal söylemlerin iç içe geçtiği bir politika takip etti.

Hasan Hüseyin Ceylan tarafından yazılan "Unutulan Sünnetlerimiz" bölümünde, Hz. Muhammed’in yaşamından örnekler verildi; okurlara günlük yaşama ilişkin tavsiyelerde bulunuldu: "Futbol karşılaşmalarında giyilen şort, erkeğin göbeği ile diz kapağı arasını örtüyorsa caizdir."

Dergi, genellikle yurtdışındaki İslami gelişmeleri haber verdi; Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği’ne ateş püskürüyorlardı. İran-Irak Savaşı’nda İran’ı destekliyorlardı. Ama Humeyni’ye mesafeliydiler.

Dünyayı ikiye bölmüşlerdi; Müslümanlar ve káfirler. Avrupa Birliği’ne karşıydılar. Kendilerini, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e yakın görüyorlardı.

İslam Dergisi’nin dış haberler sayfasını kim hazırlıyordu biliyor musunuz; Fehmi Koru!

Dergiye, Zahid Akman’ın ağabeyi Turgut Akman’la evli gazeteci Nuriye Akman da gönüllü destek veriyordu.

İslam Dergisi, ANAP’a yakındı; çünkü bu partinin kadrosu içinde, başta genel başkanı Turgut Özal olmak üzere, Gümüşhanevi Dergáhı’na bağlı politikacılar vardı. Ancak ANAP’ın serbest piyasacı, AB’ye yakın siyaseti bu yakınlığın daha ileri gitmesine engel oldu.

RP arasında gerginlik ise her geçen yıl arttı. Parti, İslam Dergisi’nin parti binalarına girişini yasakladı.

Ayrılık gerçekleşiyor

1990’lı yıllarda RP yükselişe geçti. Artık büyük şehirlerde yeni bir dönem başlamıştı. İstanbul, Ankara gibi şehirleri RP adayları kazanmıştı.

Bu seçim başarısına rağmen İslam Dergisi, Erbakan’a hálá soğuktu.

Ancak...

1984 yılında Şeyh Zahid Kotku’nun adını alacak kadar dergáha bağlı olan Aykut "Zahid" Akman ve Hasan Hüseyin Ceylan gibi isimler, Şeyh Coşan’dan ayrılıp Erbakan’a biat ettiler.

O yıllar faaliyete geçmek için hazırlıklar yapan Kanal 7 televizyonunun başına da İslam Dergisi İdari Müdürü Zekeriya Karaman getirildi.

İslam Dergisi’nin yazı işleri kadrosundan Ferman Karaçam da Kanal 7 radyonun başındaydı artık.

Fehmi Koru, İslam Dergisi’nden sonra Erbakan’ın ekibine dahil oldu; Milli Gazete’ye geçti; başyazarı oldu. Sonrası malum...

Hızlı yükseliş

İslam Dergisi’nden kopanlar ödüllerini hemen aldılar.

Milletvekili oldular. Şirketler kurdular. Belediyelere fuar organizasyonları yaptılar.

YİMPAŞ parasıyla "Politik Araştırmalar Merkezi" kurdular.

ABD’ye bursa gönderildiler. Televizyon yöneticisi oldular.

Büyüdüler... Ünlendiler...

Bu arada, 28 Şubat kararları, Erbakan’ın yıldızını söndürdü.

Ve zamanında Şeyh Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılıp Erbakan’a biat edenler yine hemen çark ettiler. Recep Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin gölgesine girdiler. "Yola devam" ettiler!

Fakat bir fire verdiler: Hasan Hüseyin Ceylan konuşmalarıyla RP’nin kapatılmasına neden olmuş; siyaset yapması beş yıl yasaklanmıştı. Cezası bitince, İslam Dergisi’nde birlikte çalıştığı bacanağı, AKP milletvekili genel başkan yardımcısı Akif Gülle’nin kulisiyle AKP’ye girmeye çalıştı. Olmadı. AKP, Hasan Hüseyin Ceylan’ı kabul etmedi.

Diğerlerinin yıldızı parlamaya devam etti.

Geçmişte karşı çıktıkları her şeyi bu kez kendileri yapıyordu. Popüler dünyanın figürleriydiler artık. Her gün televizyon ekranındaydılar.

450 milyon dolarlık Armada İş Merkezi’nin sahibi oldular!

Diğer şirketleri, işleri, yatırımları, Deniz Feneri’ni yazmaya gerek var mı?

Artık milyon dolarları telaffuz ediyorlardı. Her şey ne kadar kolay ve çabuk oluvermişti!

İnsan sormadan edemiyor: İslam Dergisi günlerini hiç anımsıyorlar mı?

O idealist-özverili gençlerin tüm çabaları sadece sınıf atlamak için miydi?

"İslam toplumu" kurmak için büyük söz sarf edenler, sadece birkaç yıl içinde nasıl da ufalıvermişlerdi böyle.

Neyse, hayat devam ediyor işte. Haziran 1998’den beri çıkmayan İslam Dergisi, on yıl aradan sonra ekim ayında yeniden çıkıyor. "Bir lokma bir hırka" felsefesine bağlılıklarını sürdürenlere duyurulur.

(Soner Yalçın, Hürriyet)