T24 - Büyük Marmara depreminin 11’inci yıl dönümünde Prof. Dr. Işıkara’dan yine ürkütücü açıklamalar geldi. Işıkara bu kez tarih de verdi ve 4 yıl içinde Marmara’da büyük bir deprem olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi...
Resmi rakamlara göre, 17 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, binlerce binanın yıkıldığı ve geride birçok acı hatıra bırakan felaket 11’inci yılını doldurdu. Tam 11 yıldır İstanbul ve Marmara bölgesi, her an deprem olabileceği korkusuyla diken üstünde yaşıyor. Deprem uzmanlarından özellikle yıl dönümlerinde gelen birbirinden farklı ve çelişkili felaket açıklamaları da korkularımızı artırıyor. Meşum gecenin yıldönümü nedeniyle anma törenlerinin yapıldığı dün de, gün boyu uzmanlardan çeşitli açıklamalar geldi... Bunların içinde en ürkütücü olanı ise 17 Ağustos sırasında Kandilli Rasathanesi’nin başında olan ve halkın ‘Deprem dede’ adını taktığı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın sözleriydi.
‘Bizden geçti’ demeyin
Şu anda Türk Kızılayı Genel Başkan Başdanışmanı olan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Adapazarı’nda katıldığı bir radyo programında Marmara Bölgesi’nde 2014 yılına kadar deprem olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi. İşte Işıkara’nın korkutan açıklamaları: “2010- 2014 yılları arasında Marmara’da deprem olma olasılığı çok yüksek. Sakarya, Bbizden geçti’ demesin, olası bir depreme hazırlıklı olsun. 1939’dan sonra oluşan deprem zincirinin batıya doğru hareketiydi bu. ‘Bunun batısında yeni ve 7’nin üzerindeki bir şiddette deprem olacak’ demiştik ve Sakarya’yı da uyarmıştık. Ama bizi dinlemediler. Biz ‘enkaz altından insanları nasıl kurtarırız’ diye düşünüyoruz. Oysa ‘insanlar enkaz altında nasıl kalmaz’ bunu konuşmak lazım. Artık ileriye dönük ne yapılmalı, nasıl yapılmalı buna yönelmeli. Eleştirmekten çok bunu yapmak lazım.”
Karpuzcu bile müteahhit
Prof. Dr. Işıkara, müteahhitlik mesleğinin de sorgulanması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu mesleğin yasallaşması gerek. Önüne gelen müteahhit oluyor. Hatta karpuzcu bile müteahhitlik yapıyor. 1998 yılında Adana- Ceyhan depremi sırasında buna şahit oldum. ‘Yıkılan binanın müteahhiti kim’ diye sordum, ‘karpuzcu’ dediler. Bu ülkede karpuzcular, berberler müteahhitlik yaparsa sonucu ne olur gerisini siz düşünün. Nitekim sonucunu da gördük.”