14 Mart 2025 13:49
Güncelleme: 14 Mart 2025 13:59
T24 Haber Merkezi
İş Sağlığı Ve Güvenliği (İSİG) Meclisi 2013 yılında plastik enjeksiyon makinasına sıkışarak hayatını kaybeden çocuk işçi Ahmet Yıldız'ın 25. doğum gününde “Çocuk İşçiliği ile Mücadeleye” başlıklı bir açıklama yayımladı.
İSİG Meclisi'nın yaptığı açıklamada çocuk işçi Ahmet Yıldız ve iş cinayeti şöyle anlatıldı:
“Ahmet 13 yaşındaydı. 14 Mart 2013 tarihinde Adana Yüreğir’de Keresteciler Sitesi’nde çalıştığı Koç Plastik adlı işyerinde pres makinesine sıkıştı. ‘Otomobil çarptı, plakasını alamadık’ denilerek ağır yaralı olarak getirildiği hastanede hayatını kaybetti. Hastanede yapılan muayene/otopsi sonucu iş kazası geçirdiği belirlendi.
Ahmet, Şanlıurfa’dan göç eden kalabalık bir ailenin çocuğuydu. Şehit Öğretmen Sait Korkmaz İlkokulu 7. sınıf öğrencisiydi. Okul harçlığını kazanmak için öğleden sonraları evlerine yakın bir yerde çalışmaya başladı. Kayıtdışı olan bir işyerinde yine kayıtdışı olarak çalışmaktaydı. (Türkiye’de yasal olarak çocukların ağır ve tehlikeli işkollarında çalışmasının; ayrıca 14 yaşından küçük çocukların da her koşulda çalışmasının yasak olduğunu hatırlatalım.) Ortacı olarak işe alınmıştı. Haftalık 100 TL’ye çalışıyordu. (Mart 2013 için 42,5 Euro).
Birçok işyerinde yapıldığı gibi işlerin daha çabuk bitirilebilmesi için pres makinesinin siviçi devre dışı bırakılmıştı. Ahmet çalışırken kafası plastik enjeksiyon makinesinin presine sıkıştı. Ahmet’i hastaneye götürmeden önce makine ve kan izleri temizlendi. Doktorlara trafik kazası geçirdiği söylendi. Bu durum geçirdiği kazanın niteliği ve tedavisi için de yanlış yönlendirmeyi içeriyordu. Ahmet’i hastaneye getiren iki kişinin verdiği çelişkili ifadeler vardı. Bir doktor durumu fark etti, iş kazası raporu tuttu ve savcılığa bildirimde bulundu. İşyeri sahibi gözaltına alındı ve bilirkişi raporunda da işyeri sahibinin tam kusurlu olduğu belirtilince tutuklandı.”
Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen 1. duruşmada hâkim sanığın tutukluluğuna karar verdi. Ailenin avukatı olayın “kaza” olarak değil “olası kastla insan öldürme” olarak değerlendirilmesini ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesini talep etti. Başlatılan mahkeme süreci şu şekilde devam etti:
-2. duruşma 23 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşti ve işveren “taksirle öldürme” gerekçesiyle yargılanmaya başladı.
-Mahkemede kick boks sporcusu olduğunu ve dünya ikinciliğinin bulunduğunu söyleyen işveren, “Hem okul hem iş nasıl olacak? dedim. 16 yaşında olduğunu söyledi. Babasının iflas ettiğini eve ekmek götürmek için mutlaka çalışması gerektiğini belirtti. Ben de dayanamayarak işe aldım. Öğleden sonra gelip 3-4 saat çalışıyordu. Bakkal, çay işleri ile hammadde temizliği işinde çalışıyordu. Olay günü ben bir makinayla ilgilenirken Ahmet de ortalıkta dolaşıyordu. Makinanın içinde kalan işi almak istemiş. Kaza bu şekilde olmuş. Oysa makinada iş kaldığında bana haber verirdi. Çok üzgünüm. Haziran ayında yapılacak olan şampiyonaya hazırlanmam gerekiyor. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
-Oğlunun ölümünden sorumlu tuttuğu işverenden 1. duruşmada şikayetçi olan baba ise 2. duruşmada şikayetinden vazgeçti. Maddi ve manevi zararlarının karşılandığını söyleyerek “Olay bir kaza. Kader. Kasıt yok. Barıştık. Allah’ın takdiri” dedi.
-Duruşmada, işvereni yüzde yüz kusurlu bulan bilirkişi raporu okundu. İşverenin avukatları iki uzman tarafından oluşturulan bilirkişi raporunun en az üç kişi tarafından oluşturulması gerektiğini öne sürerek reddini istedi. Bilirkişi raporundaki tespitler için ise işveren, piyasada çok farklı enjeksiyon makinelerinin bulunduğunu gücünün ancak bunu almaya yettiğini kaydetti.
-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın müdahil olduğu davaya müdahil olmak isteyen Adana Barosu’nun ve Gündem Çocuk Derneği’nin talebi reddedildi. Duruşmada Ahmet Yıldız'ın ailesinin avukatları müvekilleri ile sanık tarafının anlaştığını ifade etti.
-Ancak davanın kamu davası olması sebebiyle yargılama devam etti. Mahkeme savcının hazırladığı iddianame doğrultusunda taksirle öldürmeden tutuklu işveren için 2 ila 6 yıl arasında hapis cezası verebilecekti. Mahkeme eğer suçun bilinçli taksirle işlendiğine kanaat getirirse ceza 1/3 oranında artabilecekti. Mahkeme başkanı, dosyanın Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilerek bilirkişi heyetince incelenmesini isteyip duruşmayı 21 Haziran tarihine erteledi.
-21 Haziran 2013’teki 3. duruşmada ise mahkeme, toplanması gereken deliller büyük ölçüde toplandığı için işverenin tahliyesine karar verdi ve tutuksuz olarak yargılanmasına devam edildi.
-1 Ekim 2013’te dava sonuçlandı. İşveren taksirle öldürme suçundan beş yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Ceza sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 4 yıl 2 aylık hapis cezasına (1/6 oranında) indirildi. Ardından sanığın aile ve meslek sahibi olması, eylemin “kusurlu” eylem sayılması ve pişmanlık durumu nedeniyle günlük 20 lira üzerinden 30 bin 40 lira adli para cezasına çevrildi (Ekim 2013 için 11 bin Euro). İşverenin bu cezayı 24 aylık taksitler halinde ödemesi kararlaştırıldı.
-Yapılan temyiz başvurusu sonucu Yargıtay “cezanın bilinçli taksir sonucu olduğunu belirtip para cezasına çevrilmemesi gerektiğini” belirtse de yerel mahkeme kararını onadı. Kurumların mahkemeye müdahil olmasının reddedilmesinin bir hak ihlali olduğunu belirtse de doğrudan bir zarar oluşmadığı için davaya müdahil olamayacaklarını belirtti. Sonuçta hukuken Ahmet’in adına davayı sürdürebilecek kimse kalmadı ve çocuk işçi ölümlerinde cezasızlık zincirine bir halka daha eklenmiş oldu.
Hatice (12) ve Resul (13) öyle bir icat yaptı ki… |
© Tüm hakları saklıdır.