IŞİD, Kobanê yenilgisinin ardından bu kez Cizir Kantonu’na saldırdı. 23 Şubat’ta Habur Nehri’nin güneyinde bulunan Süryani köylerine yoğun saldırı düzenleyen IŞİD, bu köylerde yaşayan 283 sivili kaçırdı. Sivillerin akıbeti hâlâ bilinmiyor, nerede tutuldukları, hayatta olup olmadıkları gibi soruların cevapları IŞİD’de. Sosyal paylaşım sitelerinde yer alan bir iddiaya göre, “IŞİD, 10 sivili öldürdüğünü açıkladı.” Ama bilginin gerçekliği de henüz belli değil.
Türkiye medyası ve hükümeti Kobanê ve Şengal saldırılarının başladığı ilk günlerdeki sessizliğinde. Süryaniler ise dünyanın her yerinde IŞİD saldırılarını anlatmak için eylemler yapıyor.
Telefonla ulaştığımız ilk isim Süryani Askeri Meclisi (MFS) Sözcüsü Kino Gabriel. Süryani Askeri Meclisi, Cizir Kantonu’nda Süryanilerin kurduğu ve YPG/YPJ ile birlikte savaşan askeri birimin ismi. Gabriel, 23 Şubat gecesi yaşanan saldırıları bekleyip beklemedikleri sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“DAİŞ saldırılarını bekliyorduk. Aslında iki yıldır YPG ile birlikte Haseke’de, Riş Ayno (Sere Kaniye) ve Cizir Kantonu’nun pek çok yerinde El Nusra ve DAİŞ’e karşı savaşıyoruz. 8 Şubat’tan 22 Şubat’a kadar DAİŞ ile aramızda çatışmalar sürüyordu ancak bunlar çok şiddetli çatışmalar değildi. Biz 8 Şubat’ta Habur nehrinin güneyinde bulunan üç köy Tıl Hırmıs, Tıl Şamiram, Tıl Gebeş bizim elimize geçmişti. (Bu köyler 23 Şubat saldırısının ardından yeniden IŞİD’e geçti.) Biz (MFS/YPG) 22 Şubat’ta Tıl Hamis’te DAİŞ’e karşı saldırıya geçmiştik. Bu nedenle 23 Şubat’taki saldırıları beklemiyorduk. DAİŞ gece saat 3-4 sıralarında köylere saldırmaya başladı. Önce havan topları attı, sonra bombalar ve silahlarla saldırdı. O gece orada hazır bulunan MFS askerleri bir yandan saldırılara karşılık verirken bir taraftan da sivilleri nehrin öbür tarafına geçirdi. Bu çatışmalar sırasında MFS son kurşununa kadar savaştı. Arkadaşlarımız siviller kaçabilsin diye şehit olacaklarını bile bile çatıştılar. MFS’ye destek veren iki kadın iki erkek sivil Süryani de o gece şehit oldu.”
Habur bölgesinde son durum ne?
“Habur bölgesinde toplam 50 köy var. Bunun 12’si Süryani, üçü Arap köyü olmak üzere 15’i DAİŞ’in kontrolünde, geri kalanlar bizde. Tıl Hırmıs, Tıl Tal, Qabr Şamiye, Tıl Baloa, Tıl Kharita, Tıl Meghada, Tıl Goran, Abu Tena, Tıl Talaa, Tıl Şamiram, Tıl Feda, Tıl Elcezire o gece saldırıya uğrayan ve DAİŞ’e geçen köyler. Şu anda da Tıl Gebeş, Tıl Hırmıs, Tıl Temir’de yoğun olarak çatışmalar devam ediyor. Yakın zamanda özgürleşen Tıl Hamis (geçiş noktası) 22’sinde IŞİD’in elindeydi.”
Kino Gabriel, Süryani askeri birimin içinde kadınların da savaşıp savaşmadığı sorusuna şu karşılığı veriyor:
“MSF’nin içinde Süryani kadın askerler de var. Onlar da çatışmaların başından beri bizimle birlikte IŞİD’e karşı savaşıyorlar. Farklı cephelerde yer alıyorlar. Ayrıca Sutoro (Süryani polis yapılanması) yapılarının içinde de Süryani kadınlar var. Habur’daki savunma yapılarımızın adı Habur Savunma Birlikleri olarak geçiyor. Ancak onlar da tüm Sutoro yapısıyla birlikte hareket ediyor. Yine bu savunma birliklerinde de kadınlar görev alıyor.”
IŞİD burada da tıpkı Kobanê ve Şengal’de olduğu gibi ağır silahlarla saldırıyor. YPG/MFS güçleri ise bu ağır saldırılar karşısında yeterli donanımda ve sayıda silahlara sahip değil. Ellerinde bulunan tüm malzemelerle savaşa gittiklerini söyleyen Kino Gabriel, “Tüm arabaları savaş arabası yaptık” diyor. YPG ve MSF’ye çatışmalarda destek veren koalisyon güçleri de 23 Şubat’tan bu yana sadece 26 Şubat’ta IŞİD’i üç kez bombalamış.
Saldırılardan sonra Habur bölgesinde yaşayan siviller Haseki ve Qamişlo olmak üzere iki merkezde toplanmış. Sadece Habur nehrinin güneyindeki köyler değil, kuzeyindeki köylerde yaşayan kadınlar ve çocuklar da güvenlik önlemiyle çıkarılmışlar. Darrin Metta 23 Şubat gecesi Habur’un kuzeyinde bulunan Tıl Misas köyünden Qamişlo’ya gelmiş. Darin sabaha karşı çatışma sesleriyle uyanmış ve tüm köy meydanda toplanmış:
“Biz pazartesi gecesi silah sesleriyle uyandık. Tüm köylü köyün meydanında bir araya geldik. Bizim köyümüz Habur nehrini öbür tarafında. DAİŞ nehrin karşı tarafındaki köylere saldırmıştı. O köylerden kaçanlar bizim köylerimize doğru geliyordu. Köyden bazıları gitmek istedi, bazıları kalmak istedi. Ben köyümü, evimi bırakmak istemedim ama eşim 4 çocuğumu da alıp gitmemi istedi. Köyün erkekleri savaşmak için köyde kaldı. Benim eşim de zaten Habur savunma biliklerinde asker. Daha sonra öbür köylerden gelenlerle birlikte MFS’nin getirdiği arabalarla Qamişlo’ya geldik.”
“Benim ailemden 15 kişi, teyzelerim, çocukların hepsi kayıp. Onları DAİŞ kaçırdı. Onları telefonla çok aradık ama ulaşamadık. Akrabalarım Tıl Elcezire ve Tıl Şamiram köyünde yaşıyorlardı. Tıl Şamiram köyünde nehrin suyu çok az, köylüler orada karşı tarafa suyun içinden yürüyerek geçtiler. DAİŞ’de su az olduğu için arabalarla kolayca karşı tarafa geçiyor. Halamın oğlu Tıl Şamiram köyünde oturuyor. O gece nehri geçen insanlara yardım ederken DAİŞ geldi ve onun karısını ve 4 çocuğunu kaçırdı. şimdi hiçbirinden haber alamıyoruz. Geceleri uyuyamıyorum akrabalarımı düşünmekten iyiler mi? Hayattalar mı? Diye sormadan duramıyorum. Biz burda hiçbir şeyden korkmuyoruz. MFS ve YPG askerleri bizi koruyacak ve topraklarımızı geri alacak inanıyorum. Biz zaten yıllardır hep topraklarımızı bırakmak zorunda kaldık, öldürüldük, artık ne öldürülmeyi, ne de topraklarımızı bırakmayı kabul etmiyoruz. Dünyada sesimizi duysun, bize yardım etsin.”
‘Neden biz sürekli zorla göç ettiriliyoruz?’
Rojava devrimi sonrasında Cizir Kanton yönetiminde PYD ile birlikte söz sahibi olan Süryani Birlik Partisi’nden Başbakan Yardımcısı Elizabet Gouriye de saldırılar karşısında isyan ediyor. Konuşmaya “Neden bizim tarihimiz bu kadar soykırımlarla, zorunlu göçlerle, saldırılarla dolu” diye başlayan Gouriye, söze şöyle devam ediyor:
“1915 soykırımının 100. yılında neden Süryani halkı yeni bir saldırıyla karşı karşıya? Neden bu coğrafyanın en kadim halkı sürekli kendi toprağına yabancılaştırılıyor? Neden biz sürekli zorla göç ettiriliyoruz? Bütün bu soruları hem tüm dünyaya, hem de kendimize soruyoruz.”
“Kaçırılanları arıyoruz, ‘Irak Şam İslam Devleti’ diyorlar”
Kanton yönetimi, saldırılar sonrasında Haseki ve Qamilo’ya giden sivillere yardımları organize etmeye başlamış. Boş evlere ve kiliselere yerleştirilen sivillerin ihtiyaçları yönetim tarafından giderilmeye çalışılıyor. Gouriye anlatıyor:
“Köylerden kaçan 900 aile Haseke’ye, 200 aile de Qamişlo’ya gitti. Buralardaki kilise ve boş evlere yerleşiyorlar. Bizler teker teker bu aileleri ziyaret ediyoruz. İhtiyaçlarını tespit ederken ailelerinden kimlerin eksik olduğunun da kayıtlarını tutuyoruz. Toplam 283 sivil DAİŞ tarafından kaçırıldı. Bunların 160’ı Tıl Şamiram, 82’si Tıl Elcezira, 21’i Tıl Goran, 12’si Tıl Hırmis, 3’ü Qabr Şamiye, 5’i Tıl Feda köylerinden kaçırıldı. Hiç birisinden haber alamıyoruz. Bunlardan kaç tanesi kadın, çocuk, erkek bilmiyoruz. Kaçırılanlardan bazılarının telefonlarını DAİŞ açıyor. Telefonu açıp Irak Şam İslam Devleti diyor. Yakınlarını arayan Süryaniler bu cevap karşısında konuşamıyor ve hemen telefonu kapatıyor. Bu yaşadığımız acı karşısında uluslararası kamuoyundan yardım beklerken Esad rejimi köylerinden kaçmak zorunda kalan halkımızı Lübnan’a gönderdi. Bir kez daha Süryaniler topraklarından koparılıyor. Bizim yardıma ihtiyacımız var, sadece Avrupa’daki Süryaniler ve Süryani Mavi Haç bize yardım gönderiyor. Cizir Kantonu uzun zamandır ambargolarla hayata devam ediyor. 3-4 ay önce Smelke (Zaho’dan Rojava’ya açılan sınır kapısı) kapısı gidiş gelişlere ve ticarete açıldı. Kapı çok yoğun çalışmıyor ama bize az da olsa nefes aldırdı. Türkiye ise tıpkı Kobanê’ye yaptığı gibi bize de kapıları kapattı. Ama bugünki Tıl Hamis zaferiyle moralimiz oldukça yüksek. Cizir Kanton’nun da halkta genel olarak bir tedirginlik yok. Herkes burada kalıp toprağını savunmak istiyor. Zaten MFS ve YPG güçleri DAİŞ’e karşı savaşıyor. Biz DAİŞ’in eline geçen köylerimizi de geri alacağız. Artık kendi savunma güçlerimiz var, topraklarımız için mücadele edeceğiz.”
Suriye’deki Süryani Ulusal Meclisi Başkanı Bessam İshak, Avrupa Süryani Birliği Temsilcisi Metin Rhawi ve PYD Demokratik Parti Temsilcisi Zuhad Kobani bir basın açıklaması yaptı. Bu açıklama ile kaçırılan sivillerle ilgili bir umut kapısı aralandı. İsveç’in Upsala şehrinde yapılan toplantıda Zuhad Kobani, “YPG, IŞİD’in Habur bölgesinden kaçırdıkları Asuri-Süryaniler’in karşılığında ellerindeki IŞİD tutuklarını takas etmeye karar verdi” dedi.