Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Irak’ın Koço Köyü’nde Ezidilere yönelik yaptıkları katliamdan kurtulan Xelef Xwedêda, İlyas Salih Qasim, Xidir Hesen Ehmed nasıl kurtulduklarını anlattı. 600 erkeğin katledildiği bilgisini veren tanıklar, “IŞİD hepimizi sıraya koyup kurşun yağdırdı. Biz cesetlerin altında kalarak kurtulduk!” diyerek anlattı.
Özgür Gündem yer alan habere göre, Irak’ta IŞİD katliamından kurtulan 3 Ezidi, yaşadıklarını anlattı. Gazetede yer alan haber şöyle:
Xelef Xwedêda: “DAIŞ, Müslüman olmamızı istedi, kabul etmedik. Sonra tüm köylüleri okulda topladılar; para, telefon, kadınların altınlarını, ne varsa aldılar. Erkekleri grup grup arabalara bindirdiler ve köyün hemen dışında katlettiler. Kadın ve çocuklarımıza ne yaptıklarını bilmiyoruz...”
Doçkayla üzerimize kurşun yağdırdılar
İlyas Salih Qasim: “Cuma günü saat 11.00 dolaylarında BKC ve Doçka yüklü araçlarla köye geldiler. Bizi köyün 1 km dışına güneyine götürdüler. Bir anda üzerimize kurşun yağdırdılar. Kim kımıldıyorsa bir kez daha tarıyorlardı. Hemen yanımda 85 yaşında bir yaşlı insan vardı, onu da katlettiler.”
Cenazelerin altında kalarak kurtulduk
Xidir Hesen Ehmed: “Hepimizi arabalara doldurup köyün dışına götürdüler. Üzerimize kurşun yağdırdılar. Cenazelerin altında kalan birkaç kişi kurtulabildi. Ben de öyle kurtuldum çünkü.. Daha sonra kaçarak Şengal Dağı’na ulaşabildik. Okulda olan kadın ve çocuklara ne yaptıklarını bilmiyoruz.
Önce Müslüman olmamızı istediler, kabul etmedik. Ardından Pazar gününe kadar zaman tanıdılar. Sonra tüm köylüleri okulda topladılar; para, telefon, kadınların altınlarını, herkeste ne varsa aldılar bizden. Erkekleri grup grup arabalara bindirdiler ve köyün hemen dışında katlettiler. Kadın ve çocuklarımıza ne yaptıklarını bilmiyoruz…”
Şengal’in Koço köyündeki IŞİD katliamından kurtulan ve Şengal Dağı’na sığınan 3 köylü yaşadıkları vahşeti bu sözlerle özetledi.
Biri köyün doktoru olmak üzere 3 köylü, Pazar günü sabah erken saatlerde, yaralı halde Şengal dağlarına ulaşmayı başardı. HPG gerillaları tarafından karşılanan 3 köylü, yapılan ilk müdahalenin ardından tedavi edilmek üzere Batı Kürdistan'a (Rojava) gönderildi.
Yaşadıklarını ve tanık olduklarını ANF’ye anlatan bu köylüler, ahlaki ve insani ölçü tanımayan vahşetin şokunu üzerlerinden atamamışlardı. Köylüler, o acı dolu bakışlarla yaşadıklarını anlattılar.
Yaralı köylülerin anlatımına göre, IŞİD çeteleri bundan 12 gün önce (6 Ağustos) girdikleri Koço köyündeki halkın tüm silahlarını topladılar. Kendilerinden zorla Müslüman olmalarını isteyerek köylülere Pazar gününe kadar Müslüman olmaları için mühlet verdiler. Ancak Êzîdî Koço köylüleri bunu kabul etmediler. Çeteler bunun üzerine köylülere bir şey yapmayacaklarını söylediler.
Sonra kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm köy halkını köy okulunda topladılar. Orada köylülerin üzerindeki para, telefon, altın ve hatta kadınların parmaklarındaki yüzüklere kadar ne varsa gasp ettiler. Çok geçmeden tüm erkekleri gruplar halinde arabalara bindirdiler. Köyün dışına çıkar çıkmaz hepsini katlettiler.
Bu toplu kıyımdan sadece 4 kişi, üst üste yığılan cesetlerin altında kalarak yaralı kurtulabildi. Katledilenlerin cesetleri, önceden kazılmış çukurlara atıldılar.
Yaralı köylülerin verdiği bilgilere göre Koço köyü katliamında 600 (altı yüz) erkek vahşice öldürüldü.
Çeteler önce erkekleri köyden çıkardıkları için yaralı kurtulanlar dahi kadın ve çocukların akıbetini bilmiyor. Kadınlar ve çocuklardan söz açılınca sözler boğazlarında düğümleniyor, konuşamıyorlar.
3 yaralı köylü yaşadıklarını şöyle anlattı:
Her şeyimizi gasp ettiler
Xelef Xwedêda: "DAIŞ köyümüze gireli 12 gün oldu. Önce bize zarar vermeyeceklerini söyleyerek 'gelin müslüman olun' dediler. Şeyhimiz ve muhtarımız Ehmed Casim da, 'biz Êzîdîyiz, Müslüman olamayız' dedi. Bunun üzerine 'size Pazar gününe kadar zaman tanıyoruz' dediler. Pazar günü gelip geçti, tekrar çeteler geldi ve 'Size bir şey yapmayacağız, herkes işinin başına gitsin. Sizi köyden çıkaracağız ve siz de gidin akrabalarınıza ulaşın' dediler. Önceki gün (15 ağustos günü) öğlen saatlerinde geldiler ve köyün etrafını sardılar. 10-12 araba vardı, hepsi Doçka (uçaksavar) yüklüydü.
Kadın, çocuk, yaşlı tüm köylüleri okulda topladılar. Burada para, altın ve kadınların parmaklarındaki yüzükler, telefon ve diğer her şeyimizi aldılar. Okulda bir kez daha Müslüman olmamızı istediler. Ama biz kabul etmedik. Bunun üzerine bizi köyden çıkaracakları bahanesiyle her 15 kişiyi bir araca bindirerek köyün dışına götürdüler. Orada hepimizi sıraya dizdiler ve sonra da üzerimize kurşun yağdırdılar."
İki kurşun yedim, cenazelerin altında kaldım
"Benim de içinde bulunduğum sırayı taradıklarında bir köylü üzerime yığıldı. O esnada sırtıma ve ayağıma 2 kurşun isabet etti. Acıya rağmen hiç ses çıkarmadım. Çeteler yere yığılmış cenazelerin üzerinde gezerek hala canlı kalanlara kurşun sıkarak öldürüyordu. Yaklaşık bir saate kadar orada kaldıktan sonra gittiler. Gittiklerinden emin olduktan sonra kalkıp koşmaya çalıştım. Köye yakın çalıların arasında saklandım."
600 erkek vardı, hepsini katlettiler
"Bir süre sonra çetelerin bir aracı tekrar cenazelerin yığıldığı yere döndü. Birkez daha ölülere kurşun yağdırdılar. Yarım saat sonra ise cenazelerin oraya bir dozer geldi ve bir çukur kazarak cenazeleri topluca içine attılar. Köyde yaklaşık 600 erkek vardı. Hepsini katlettiler.
Hava kararıncaya kadar çalıların arasında saklandım. Daha sonra köyden çıkıp Şengal dağlarına çıktım. Kadın ve çocuklara ne yaptılar, bilmiyorum. Bizi onlardan önce okuldan çıkardılar. Belki de onları okulda katletmişlerdir. ”
Kimsenin dışarı çıkmasına izin vermediler
İlyas Salih Qasim (Koço köyünün doktoru): "DAIŞ (IŞİD) çeteleri köyümüze ilk geldiğinde Ebu Hamza adlı emirleri (sorumluları) köydeki tüm silahların toplanmasını istedi. Bunun üzerine tüm silahlarımızı topladılar. Ertesi gün geldiklerinde ise, Müslüman olmamızı istediler. Bize Pazar gününe kadar da mühlet verdiler. Aynı şeyi Hatimiyê köyüne de söylediler. Ancak Hatimiyê köylüleri hemen kaçarak kendilerini kurtardılar. Bunun üzerine hepsi bizim köye gelerek üç ayrı yerde üs kurdular.
Köyden hiç kimsenin çıkmasına izin vermediler. Amcamın oğlu ve aynı zamanda aşiret reisimiz olan Ahmet kalp hastasıydı ve doktora gitmesi gerekiyordu. Ama doktora götürmemize bile izin vermediler. Bir gün sonra gelip 'size dinden, diyanetten söz etmeyeceğiz. İşinizi yapın' dediler.
Ama Cuma günü saat 11.00 dolaylarında BKC ve Doçka yüklü araçlarla köye geldiler. Tüm köy halkını; kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden herkesi okulda topladılar. Köyde 250 ev vardı. Okulda 500'den fazla insan toplamışlardı. Okulda herkesin üzerindeki para, telefon, altın ve kadınlarımızın parmaklarındaki yüzükleri bile aldılar. Ardından her 15 erkeği bir araca bindirerek götürdüler. Onların inançlarına katılmayacağımızı söylediğimiz ve onlar da bize diyanetten bahsetmeyeceklerini söyledikleri için bizi köyden kovacaklarını, diğer akrabalarımıza ulaşmak için köyden çıkarıp salıvereceklerini sanıyorduk."
Kim kımıldasa tarıyorlardı
"Arabalara ilk bindirilen grubun içindeydim. Bizi köyün yaklaşık bir km güneyine, Abbas Qasim merdivenin yanına götürdüler. Bir su havuzu vardı orada. Bu arada çetelerden biri cep telefonuyla fotoğraf çekiyordu. Sonra biranda üzerimize kurşun yağdırdılar. Biri kımıldıyorsa bir kez daha tarıyorlardı. Ayağıma ve kafamın hemen dibine bir mermi değdi. Ama hiç kımıldamadım."
Arap köyü korkudan bizi kabul etmedi
"On dakika sonra bir sessizlik oldu. Oradan gittiklerini düşünerek kalkıp var gücümle oradan kaçmaya başladım. Bir bostana varınca içine uzandım. 3 kişi daha ardımdan geldi. Ama belki bizi burada da bulurlar diyerek bize komşu Arap köyü Biskê Cinubî'ye doğru gitmeye başladık. Akşam hava kararıncaya kadar orada kalmak istedik. Ama 'evimizi yıkacaksınız' diyerek bize izin vermediler.
Mecburen köyden ayrılıp bir yerde saklandık. Saat 15.00’an 19.00’a kadar orada kaldık. Sonra yola düştük ve Til Qeseb, Şengal ve Hemdan'dan geçtik. Hemêdan yakınlarında çok yoğun mermi sıkılıyordu. Bir an için öleceğimizi sandım.
Bir gün sonra Şengal dağlarının Deriyê Mihrikan geçidine vardık. 4 kişi kurtulduk oradan; ama belki bizden başkaları da kurtulmuştur.
Til Qeseb köyü halkını da aynı şekilde katlettiler. Bu çetelerde hiçbir ahlak ve vicdan yoktur. Hemen yanımda 85 yaşında bir yaşlı insan vardı, onu da katlettiler."
200-300 kadın ve çocuk vardı
Xidir Hesen Ehmed adlı genç: "Hepimizi arabalara doldurup köyün dışına götürdüler. Orada üzerimize kurşun yağdırdılar. Cenazelerin altında kalan birkaç kişi kurtulabildi. Ben de öyle kurtuldum çünkü.. Daha sonra kaçarak buraya (Şengal Dağı) ulaşabildik. Okulda 200-300 dolayında kadın ve çocuk vardı!"