28 Haziran 2016'da Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen ve 45 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısıyla ilgili davada yargılanan 6 sanığın tahliye kararında, Yargıtay 3. Ceza Daire’nin beş üyesinden Celal Albay, sanık Rıza Coşkun için aksi görüş bildirdi.
Tutuklu sanıklardan Rıza Coşkun hakkında; sanığın IŞİD silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden 46 yıl ağırlaştırılmış kararın bozulmasına ve 8 yıl 5 aydır tutuklu olması, 5271 sayılı CMK’nın 102/2. maddesinde öngörülen 7 yıllık tutukluluk süresinin aşılması nedeniyle de sanığın tahliyelerine karar verilmişti.
Nefes yazarı Aytunç Erkin, Yargıtay 3. Ceza Daire üyesi Celal Albay’ın sanık Rıza Coşkun’la ilgili verilen karara katılmadığını belirttiği şu görüşlerini aktardı:
“Sanık Rıza Coşkun’un eylemin gerçekleştirilmesinden bir gün önce Pendik ilçesinde ankesörlü telefondan 27.06.2016 tarihinde 2 kez ve eylemin gerçekleştirildiği 28.06.2016 tarihinde ise en son saat 15:01’de 1 kez olmak üzere toplamda 3 defa İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısını gerçekleştiren faillerden Rakhim Bulgarov’u arayarak iletişime geçtiği…
“Kullandığı ankesörlü telefon kartının kendi aracından ele geçirildiği, silahlı ve bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren saldırgan ile neden görüştüğüne ilişkin beyanında ‘yurt dışını arayacağını söyleyen tanımadığı bir kişiye ankesörlü kartını verdiği’ şeklindeki savunmasının iki gün arda arda tanımadığı bir kişiye telefon kartı vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı…
“Yine sanığın telefonunun eylemin gerçekleştirildiği 28.06.2016 tarihinde gece geç saatlere kadar saldırının meydana geldiği Atatürk Havalimanı’nın bulunduğu Bakırköy’den sinyal verdiği, sanığın ele geçen dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemelerde DAEŞ terör örgütü ile ilgili bazı fotoğraflar, marşlar ve dökümanlar tespit edildiği hususlara nazara alındığında…
“DAEŞ terör örgütü üyesi olan sanığın düzenlenecek saldırıdan haberdar olduğu ve yapılan iş bölümü gereği eylemcilerin saldırıdan canlı kurtulmaları halinde onları güvenli bölgeye nakletmeye çalışacağı hususu sabit olduğundan…
“Sanığın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan müşterek fail; nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçlarından ise TCK’nın 39. madde uyarınca yardım eden sıfatı ile cezalandırılması karar verilmesi gerektiğinde; sanığın TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nın 309. madde uyarınca verilen mahkumiyet kararının onanmasına, TCK’nı 39/1. maddesi delaletiyle nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçlarından cezalandırılması için bozma ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sanığın silahlı terör örgütü üyesi olarak cezalandırılması ve nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçlarından ise beraat kararı verilmesi gerektiğine dair çoğunluk görüşüne katılmıyorum.”
TIKLAYIN - Yargıtay'dan Atatürk Havalimanı katliamı kararı: 6 IŞİD mensubu, "fazla ceza tayin edilmesi" gerekçesiyle tahliye edildi
TIKLAYIN - DMM'den 6 IŞİD'linin serbest bırakılmasına açıklama: Saldırının faili değiller, örgüt üyeliği ve örgütün finansmanından yargılanıyorlar