Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre, Elazığ depreminin yaşandığı günün hemen ertesinde Resmi Gazete'de yayımlanan acele kamulaştırma kararı tartışma ve soru işaretlerine yol açtı. Kararla İzmir'in Urla ilçesi Zeytineli köyü koylarını içine alan 511 parsel taşınmaz, tapuda Hazine adına tescil edilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildi. Daha önce sit alanı olan ve içerisinde zeytin ağaçlarının bulunduğu geniş alan, geçen yıllarda sit alanı dışına çıkarılmıştı. Kamulaştırma nedeniyle topraklarını kaybedecek olan vatandaşlarla DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası'na üye 100 bini aşkın işçi, kararın şokunu yaşıyor. CHP ve İyi Parti milletvekilleri de konuyu TBMM gündemine taşıdı.
Kamulaştırılacak parseller arasında denize sıfır 61 dönüm arsası bulunan Genel-İş Sendikası'nın Başkanı Çalışkan, arsayı 1975 yılında dönemin Genel-İş Başkanı Abdullah Baştürk tarafından işçiden toplanan aidatlarla satın alındığını, ancak sit alanı olması nedeniyle 45 yıldır çivi dahi çaktırılmadan boş bekletildiğini söyledi. Sendika üyesi işçilerin ağırlıklı olarak temizlik, çöp toplama, kanalizasyon ve asfalt gibi ağır işlerde çalıştıklarını, aldıkları maaşlarla otellerde tatil yapma imkânı bulamadıklarını anlatan Çalışkan, bu kararla işçilerin tatil hayaline de darbe vurulduğunu belirterek şunları söyledi:
“12 Eylül darbesini yapanlar, o tarihte yeni bitirdiğimiz ancak içine bile giremediğimiz genel merkez binamızla Ören'de işçiye tatil kampı yapmak için satın aldığımız 10 dönümlük arsadaki inşaatlarımıza el koymuştu. Genel merkezimiz önce Anayasa Mahkemesi binası yapıldı, şimdi de SGK kullanıyor. Ören'deki inşaatlarımız çürüdü gitti.”
“Hakkımızı kimseye yedirmeyiz”
İşçilerin tatil umudu olan Urla'daki arsaya el konulduğunu ifade eden Genel-İş Sendikası'nın Başkanı Remzi Çalışkan şunları söyledi:
“Hiçbir işçimiz o arsalara yapılacak lüks otellere gidemez. İşçinin malının kimlere peşkeş çekileceğini, nasıl bir rant alanına dönüştürüleceğini bekliyoruz. Ancak, emek örgütü olarak 100 bini aşkın işçinin hakkını kimseye yediremeyiz. Hukuk yoluyla hakkımızı arayacağız. Gerekirse AİHM'e gideceğiz. Kamulaştırmanın kaldırılması için arsamızda yapacağımız eylemler de dahil her yolu deneyeceğiz.”
