18 Mayıs 2010 03:00
Zonguldak’ta 30 maden işçisinin göçük altında bulunduğu madenin önündeki endişeli bekleyiş, işçilere hâlâ ulaşılamaması üzerine yerini gerginliğe bıraktı. Yetkililerin, ikinci göçük olan kömür göçüğüne ulaşmanın bile 4 günü bulacağını söylemesi, ailelerin umutlarını iyice azalttı. Madeni ziyaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da gerginlikten nasibini aldı. Erdoğan’a saldırmak isteyen bir kişi gözaltına alındı, polis arbedeyi önlemek için havaya ateş açtı.
Gelik’te kurtarma çalışmalarının sürdüğü kuyunun önündeki mucize nöbeti üçüncü gününde.
Kızılay’ın kurduğu çadırlardan artık haykırışlar ve bağırışlar yükselmeye başladı. Yerin 540 metre altında mahsur kalan yakınlarına ulaşılmasını bekleyen aileler bir yandan yorgunluk ve uykusuzluğa direnmeye çalışırken, bir yandan da kuyudan gelebilecek iyi haberi bekledi.
Kuyu önünde belirsizliklerle dolu 3 gün geçiren işçi yakınlarının sinirleri, yaşadıklarına daha fazla dayanamadı. Gün içinde sık sık yanlarına gelerek kendilerine bilgi vermek isteyen bakanlara tepki gösteren işçi yakınlarının hedefi, daha sonra gazeteciler oldu.
Zaman aleyhimize çalışıyor
Kurtarma çalışmaları ile ilgili söylentilerin artması üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Çelik, TTK Genel Müdürü Burhan İnan’ı da yanlarına alarak önce madenci yakınlarına, sonra da gazetecilere bilgi verdi. Madenin planı üzerinde kurtarma çalışmalarını anlatan İnan, 4 metrelik bir göçüğün geçildiğini söyledi.
Taş ve kayalardan göçüğün ardından 20 metrelik bir boşluğa ulaşıldığını, ancak bu bölümün tavanının çökme riski taşıdığını belirten İnan, kurtarma çalışmalarını sürdüren ekiplerin can güvenliği için bu bölgeyi sağlamlaştırmaya ihtiyaç olduğunu ifade etti.
‘Tarih veremeyiz’
İnan, “Bunun için 4 gün gerekiyor. Ondan sonra önümüzde bir kömür göçüğü var. Mesafesini ve sonrasını bilemiyoruz. Kömür göçüğünden sonra işçilerin bulunduğu bölüme ulaşmamız için 150 metrelik bir mesafemiz var. Çalışmaların ne zaman sona ereceği ile ilgili tarih veremeyiz” dedi.
Bakan Yıldız “Patlamanın yaşandığı bölgeye yaklaşıldıkça şartlar ağırlaşıyor. Son noktasına kadar ümidimizi koruyoruz ama zaman aleyhimize gelişiyor” derken, Çelik de taşeron sisteminin uzun yıllardır süregeldiğini ve kazayla ilgisi olmadığını savunarak “Bir ihmal varsa sorumlularına hesabı sorulur” dedi.
Tüzüğe göre, ocaklarda karbonmonoksit gazı 50 ppm oranına çıktığında çalışma durduruluyor. Karbonmonoksitin 600 ppm üzerinde olduğu ortamda gaz maskesiz bulunmak ise ölüme neden oluyor.
Bir kilometrelik bölümü sorunsuz geçen ekipler, 800 metrelik bölümde grizuya bağlı olarak yoğun gazla karşılaştı. 2000 ppm ölçülen gaz oranı, havalandırma çalışmasıyla sabaha kadar 900 ppm, öğle saatlerinde de 600 ppm seviyesine düşürüldü.
'Öğlen saatlerinde ulaşırız'
TTK Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Özçelik, “25-30 civarındaki kurtarma ekibi 3-4’er kişilik gruplar halinde çalışarak göçüğün oluştuğu bölgeye ulaştı. Şu anda 8-10 metrelik bir göçük var. Ekiplerimiz göçüğe müdahale etmeye başladı. Göçük açıldıktan sonra hava akımı sağlanacak ve gaz oranı daha da düşürülmeye sağlanacak. Bunun için yer altına havalandırma şebekesi döşendi” dedi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) İş Güvenliği Uzmanı Vedat Küçükbükücü de, “Grizu patlamasında ocakta mahsur kalan arkadaşlarımıza yarın (bugün) öğlen saatlerine kadar ulaşmamız mümkün görünmüyor” dedi.
Denetim tam anlamıyla yapılmıyor
Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı 2006 yılında Karadon Ocağı’nın özelleştirilmemesi için ‘Demokrasi Platformu’ kurup bir dizi eylem yaptıklarını ancak sonuç alamadıklarını belirtiyor: “2004’ten sonra TTK’nın çalıştığı yere, özel firmalar girdi. İş sağlığı ve işçi güvenliği açısından sakıncalar oluştu. Denetim tam anlamıyla yapılmıyor. İşçi eğitimleri yetersiz, örgütlenme imkânsız. Denetleme yapacak maden mühendisleri ücretini taşeron şirketlerden alıyor. Böyle bir yapıda nasıl bir denetlemeden söz edilebilir ki?”
Türk-İş: İLO sözleşmesi imzalanmalı
“Denetim ve yaptırımlar yeterli olmadığı sürece ölümler devam edecek” diyen Dev Maden Sendikası İş Sağlığı ve Güvenliği Sorumlusu Tevfik Güneş, “Bursa ve Balıkesir’den sonra sıra Zonguldak’a da geldi. Adeta, ölüm madenlerde sistematik bir şekilde geziyor” diye ekliyor.
Özelleştirmelerle, taşeronların devreye girmesiyle sorunların hız kazandığını belirten Güneş şöyle diyor:
Bilgiden yoksunlar
“TTK’nın en büyük sorunu bu. İşin doğrudan kömür üretimi, sevkiyatı, galeri açması, nakliye, pek çok safhada koordineli ve tek merkezden yapılması gerekiyor. Bunlar ayrı ayrı taşeronlara veriliyor. Ne yazık ki işçiler birçok bilgiden yoksun durumda. Teknoloji, bilgi, birikim olmadan içeri insan sokulması bir cinayettir.”
Güneş, bakanlığın acil olarak denetim yapmasını istiyor: “Devletin ilgili birimleri denetimlerde gevşek davranmasalar, güvenlik önlemlerine ilişkin tavizsiz politikalar izleseler ve yaptırımlarını devreye geçirseler asla bu tür kazalar olmaz. Zonguldak’taki madenlerde, eğimler nedeniyle yoğun teknoloji kullanılması zor. Burada insan gücü, tecrübe lazım.”
“İLO sözleşmesi hemen imzalanmalı” diyen Türk-İş de taşeronlaşma konusunda şu açıklamayı yapıyor:
“İşçilere güvencesiz çalışma dayatılıyor, bu da can kayıplarını içeren kazaları beraberinde getiriyor. Madende taşeron olarak çalışan 30 işçinin halen mahsur durumda olması, bu olumsuz tablonun en çarpıcı ve acı göstergesi olduğu gibi, yeterli denetim yapılmadığını da gözler önüne sermektedir.
Türkiye, madenlerde iş sağlığı ve güvenliğini düzenleyen 176 sayılı ILO Sözleşmesi’ni bir an önce imzalamalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı bir an önce çıkarmalıdır.”
Ölümler Avrupa’nın 4.5 katı
Her yıl binlerce madencinin hayatını kaybetmesine neden olan maden kazaları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve gelişmiş ülkelerin kırsal kesiminde meydana geliyor. Dünyada en çok maden kazası yaşanan ülkelerin başında ise Çin geliyor.
Çin Çalışma Güvenliği Bakanlığı’nın verilerine göre, global maden kazalarının yüzde 80’i, dünya kömür ihtiyacının yüzde 35’ini sağlayan Çin’de yaşanıyor. Bu durum, madenciliği Çin’in en tehlikeli mesleği olarak birinci sıraya yerleştiriyor.
- 2009’da Çin’de madenlerde 2 bin 631 kişi öldü. 2002 yılında bu rakam 6 bin 995’ti.
- 5 Nisan 2010’da ABD’de yaşanan kömür madeni kazası, ülkede son 26 yılın en büyük faciası oldu ve 29 işçi can verdi. Ancak ABD, madencilik için en güvenli ülkelerden biri...
- 18 Kasım 2007’de Ukrayna’nın Donetsk bölgesindeki kömür madeninde metan gazı patlaması sonucu 101 madenci öldü.
- Son olarak dün İsveç’in kuzeyinde yer alan Malmberg demir cevheri madeninde bir asansör kazası yaşandı. Asansörün yüz metre düşmesi sonucu iki kişi hayatını kaybetti.
- Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre Avrupa kıtasında yer alan ülkelerde 2004-2006 yılları arasında iş kazasında ölen maden işçisi oranı yüz binde 20.15 (ILO’ya bu tarihler arasında istatistik bildiren 25 ülkenin ortalaması)
- Aynı dönemde Türkiye’de iş kazalarında hayatını kaybeden maden işçisi oranı yüz binde 92.47. Yani Türkiye, Avrupa ölçeğinde birinci sırada.
- Türkiye’de maden işçisi ölümleri oranı, Avrupa ortalamasının yaklaşık 4.5 katı.
- Türkiye, 2000’li yıllar boyunca iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranının yüz binde 70’in altına hiç düşmediği tek ülke.
‘Taşeron firmanın çalıştığı bölgede olması düşündürücü’
Zonguldak Kilimli’deki madende patlamanın neden kaynaklandığına ilişkin çok sayıda tahmin ve iddia ortaya atılıyor. Elektrik tesisatı ve kaynak yapılması nedeniyle ocakta biriken gazın alev almış olabileceğini belirten yetkililer, TTK’nın en önemli ocaklarından biri olan Karadon ile kurtarma çalışmalarının yürütüldüğü Gelik’in teknik şartlar bakımından hiçbir eksiğinin olmadığına dikkat çekti.
Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun patlamanın olduğu gün 13.00 ve 13.30 saatleri arasında sensörlerden elde edilen verileri gördüklerini belirterek, uzaktan kontrol grizu sistemlerinin çalıştığının anlaşıldığını söyledi. Torun, taşeron firmanın çalıştığı bölümde kazanın olmasının da düşündürücü olduğunu kaydetti. Torun, “Bundan önce de bizim taşeron sistemine yönelik itirazlarımız oldu. Ve bu itirazlarımızı daha önce de dile getirdik. Taşeronun, sistemsel bir sorun olduğunu düşünüyoruz. İki başlı bir yönetim nedeniyle denetim sıkıntısı yaşanabiliyor” dedi.
‘Konuşacağınıza ocağa girin’
Dinçer ve Yıldız, ocak ağzında bekleyen işçi yakınlarıyla konuşup çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yıldız, “Umut ediyoruz ki 2-3 saat içerisinde göçükten bir menfez açıp işçilere ulaşmaya çalışacağız” dedi. Bu sırada “Patlama olduktan sonra buraya gelip lak lak konuşuyorsunuz” diye tepki gösteren bir işçi yakını polislerce uzaklaştırıldı. “Burada konuşacağınıza ocağa girin. Gelmişsiniz burada konuşuyorsunuz. Benim çocuğum var ocakta. Ocağa girin” diyen bir kadın da baygınlık geçirdi.
Gül, gitmekten vazgeçti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Zonguldak’ta kurtarma çalışmalarının sürdüğü maden ocağına yapacağı ziyarette alınacak önlemler nedeniyle çalışmaların olumsuz etkilenebileceği gerekçesiyle son anda vazgeçti. Gül, dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’i, Çankaya Köşkü’nde kabul ederek, maden ocağındaki kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı.
Sabah kaza sayısı verdi, öğlen yeni kaza yerindeydi...
Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, CHP’li Ali Rıza Ertemür’ün yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, Türkiye’deki maden kazalarındaki içler acısı tabloyu ortaya çıkardı. Bu haber ANKA’da önceki gün sabah saatlerinde yerini buldu. Önceki gün öğlen saatlerinde ise Zonguldak’taki patlamanın haberi geldi. Dinçer bu kez olay yerinde, işçilerin ailelerini teselli ediyordu. Dinçer’in açıkladığı Türkiye’deki içler acısı tablo:
- 2002-2008 yılları arasında 47 bin 969 iş kazası meydana geldi, 559 kişi hayatını kaybetti.2 bin 313 kişi ise sürekli iş göremezlik raporu aldı.
Baba umutsuz
Maden ocağında oğlu ve 2 damadı mahsur kalan Ahmet Alkin de umudunu yitirmeden bekleyenlerden. “Ben de yıllarca madende çalıştım, onların ne durumda olduklarını çok iyi biliyorum. Allah’tan ümit kesilmez ama tecrübelerime dayanıyorum, kurtulma şansları yok” diyen Alkin, oğlu Erdem ve damatları Ahmet Karabektaşoğlu ile Adem Çengel’in aynı ocakta çalıştıklarını söyledi. Alkin “Adem’in annesi yatalak. Durumu hâlâ kendisine bildirmedik” diyor.
Bir uğultu duyduk, sonra...
TTK Karadon Müessesesi maden ocağındaki patlamadan yaralı kurtulan elektrikromekanik servisi şefi Ceyhun Girgin, patlama sırasında yaşadıklarını anlattı. 18 yıldır çalışan 2 çocuk babası Girgin (40), kablo tesisatı döşediklerini belirterek şöyle konuştu: “Kuyu başından yaklaşık 40 metre aşağıdaydık. 8 kişiydik. 2 kablo çekmiştik. Üçüncü kabloyu çekerken kuyu dibinden bir uğultu geldi. Daha sonra bir savrulma, toz bulutu oluştu. O sıcaklığı ve gazı hissettim. Bir anda hayatım gözümün önünden geçti. Daha sonra yukarıya çıkarıldık. Hastaneye geldiğimizde şok durumundaydık. Patlamanın ardından asansörün hareket etmesi için döşediğimiz kabloyu kesmek zorunda kaldık. Kabloyu kesmeseydik bizi yukarıya çekemezlerdi. Çünkü kafes hareket etmezdi. Bizi yukarıya çıkaran tüm arkadaşlarımıza duacıyız.”
Hamile Arzu eşini bekliyor
Yetkililerden gelen haberlerin kötü olması, kuyu girişinde de moralleri bozdu. Göçükten dün canlı bedenler değil acı hikâyeler çıktı. Onlardan biri de, barutçu olarak çalışan Erkan Taşdemir’in öyküsü. 11 ay önce evlenen Taşdemir’in (27) eşi Arzu 4.5 aylık hamile. Bebeğine zarar gelmemesi için umudunu evde yaşıyor. Maden önündeki nöbet ise TTK’nın emniyet servisinde çalışan baba Hüseyin Taşdemir’e ait.
Hayali emeklilikti
Göçükteki bir diğer işçi de Hasan Akbaba. 5 yıldır madende çalışan 2 çocuk babası Akbaba, emekli olabilmek için yerin altına girmiş. Emekli olmak için askerlik dönemindeki primini ödemesi gereken Akbaba, bir bankadan kredi alarak ödemeyi gerçekleştirmiş. Bankaya borcunu ödedikten sonra madeni bırakmaya karar veren Akbaba, eğer göçükten çıkarsa bu hayalini gerçekleştirecek.
Nişanlısı dört gözle bekliyor
Göçük altındaki işçilerden Veli Akyüz de 20 gün sonra Sevim Güçlücan ile evlenecekti. 8 ay önce madende işe başlayan Akyüz’ün düğün masraflarını karşılamak için madende işe başladığı öğrenildi.
Aşkım ikimizin geleceği için
Günlerdir neredeyse her dakika ağlayan maden işçilerinden Sadık Kocakaya’nın eşi Dilek Kocakaya da mutlu haber bekleyenlerin başında geliyor. Eşinin çalıştığı taşeron firmayı şikâyet etmek istediğini anlatan Kocakaya “İzin gününde bile tek başına tulumbaya gönderiyorlardı. Bin lira için köle gibi çalıştırdılar. Ama ne yapsın, başka iş yoktu. ‘Aşkım ikimizin geleceği için’ diyordu” dedi.
İstanbul’dan geldiler
İşçilerden Ekrem Akkaya’nın (26) da 3 ay önce maddi sıkıntılar nedeniyle İstanbul’dan gelerek Zonguldak’a yerleştiği ve madende çalışmaya başladığı öğrenildi. Akkaya’nın 4 aydır evli olduğu eşi, şimdi kocasından gelecek iyi haberi bekliyor.
Yolları düzeltin talimatı
Saat 19.50’de OBA helikopteriyle Ankara’ya dönen Başbakan Erdoğan’ın talimatı üzerine Gelik beldesindeki yolların onarımına başlandı. Bozuk olan yolların onarılması için talimat verdiği öğrenilen Erdoğan’ın, kentten ayrılmasının ardından Zonguldak Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü’ne ait çok sayıda iş makinesi, çukurları doldurarak yolu asfaltlamaya başladı.
Umut ‘kurt madenciler’de
Kurtarma çalışmalarına katılan tahlisiye uzmanı Tacettin Türker, ilk göçüğü geçtikten sonra ikinci göçükte büyük kayalarla karşılaştıklarını, bu nedenle çalışmaların çok yavaş ilerlediğini söyledi.
Türker “Bu arkadaşlarımız içinde yaşlı, emekli olmuş madenciler var. Biz bunlara ‘kurt madenciler’ diyoruz. Bunlar patlama olduktan sonra ocağa gelen hava borularını kırarak kendilerine temiz hava sağlamış olabilir. Tek umudumuz bu” dedi. 8 metrelik ilk göçüğü geçtikten yaklaşık 20 metre sonra ikinci bir göçükle karşılaştıklarını belirten Türker, bu göçüğün öncekinden büyük olduğunu söyledi. Göçük ağzının 20 - 25 metrekarelik bir alanı kapladığını anlatan Türker şunları söyledi: “Hem gaz ortamı, hem kayaların büyük olması nedeniyle teknik imkânlardan faydalanamıyoruz. Manuel çalışıyoruz. Büyük taşları kırmak zor oluyor. Demir bağlar ezilmiş, kırılmış. Elle, demir testereyle keserek almak zorundayız. Bu da vakit kaybına neden oluyor.”
© Tüm hakları saklıdır.