Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 1 Mayıs 2009 etkinliklerini Taksim'de kutlama kararı aldı. Bu amaçla işçiler, Konfederasyon'nun Şişli'deki genel merkez binasından Taksim'e yürüyecek.
Cemal Subaşı / Tempo24
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), geçen hafta gerçekleştirdiği 'başkanlar kurulu' toplantısında, yerel seçim sonuçlarını değerlendi. Ayrıca bu yıl 1 Mayıs'ı nerede kutlayacaklarını kararlaştırdı.
Valilik geçen yıl izin vermedi
Buna göre DİSK, geçen yıl olduğu gibi yine işçilerle birlikte Taksim'e yürümek isteyecek. Geçen yıllarda İstanbul Valiliği 'provokasyonlara açık' gerekçesiyle Taksim'de miting yapılmasına izin vermedi. Hatta polis, 1 Mayıs 2008'de DİSK'li işçileri Şişli'deki genel merkez binasına adeta hapsetti. Üzerlerine su sıktı, bina içine gaz bombası attı.
Taksim, polise açık
Son yıllarda Taksim'de sadece 'Emneyet Müdürlüğü'nün kuruluş günü için' etkinlikler düzenlendi. Bu durum 'Taksim, işçiye kapalı polise açık' şeklinde değerlendirildi.
Gücünü Taksim için kullanacak
DİSK, 1 Mayıs'ta Türkiye'nin diğer illerinde büyük çapta miting yapmayacak. Tüm gücünü Taksim için kullanacak. Bu amaçla işçiler otobüslerle İstanbul'a taşınacak.
Yanıtı merak edilen soru şu; İstanbsul Valiliği, işçilerin Taksim ısrarına karşı nasıl bir tavır takınacak?
DİSK'in yayınladığı 'başkanlar kurulu' kararı şöyle:
İŞÇİLER VE EMEKÇİLER, İŞSİZLİK VE YOKSULLUĞA YANITINI 1 MAYIS’TA VERECEKTİR!
1 Nisan 2009 tarihinde toplanan DİSK Başkanlar Kurulumuz’un, içinde yaşadığımız süreçte dünyanın ve ülkemizin temel sorunu olan ekonomik krizin temelden etkilediği veya tetiklediği gelişmeler ve bu çerçevede 29 Mart yerel seçim sonuçlarıyla, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs gündemiyle ilgili değerlendirmesi aşağıdadır:
A) YEREL SEÇİMLER, ÖNEMSENMESİ GEREKEN BİR UYARIDIR!
29 Mart yerel seçimlerinde, özelleştirmeye, ranta, yolsuzluğa ve partizanlığa dayalı uygulamalara, muhtaç vatandaşlara adil sosyal yardımlar götürmek ve herkesi belediye hizmetlerinden eşit yararlandırmak yerine, sadaka toplumu yaratmaya çalışan politikalara bir uyarı yapılmıştır.
Diğer taraftan seçimlerde “tek parti-tek lider” özlemlerine, “sadaka kültürü”ne, yoksulluk ve yolsuzluklara karşı da bir duruş sergilenmiştir.
Seçimler, halkın güven duyduğu ve önerdiği adayları sahiplendiğini ortaya koyan sonuçları da üretti. Emekten yana siyaset yapan partiler tarafından dikkate alınması gereken bir mesajdır bu.
Kürt sorununun görmezlikten gelinemeyeceğini, demokratik, özgürlükçü ve barışçı yaklaşımlarla bu sorunun aşılması gerektiği de gündeme taşınmıştır.
B) İŞÇİ SINIFINI HENÜZ KRİZ VURMADAN HÜKÜMET VE SERMAYENİN “ÖNLEMLERİ” VURDU!..
Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor ve toplumsal bir soruna dönüşüyor. İşsizlik hızla yaygınlaşırken, hayat pahalılığı, gerileyen ücretler ve işsizlik çalışanların geçim koşullarını ağırlaştırıyor.
Hükümetin sermayenin çıkarları doğrultusunda ve işçi sınıfı açısından hiçbir karşılığı olmayan önlem olarak hazırladığı “5 ayrı ekonomik paketin” krize çare olmadığı da ortadadır. Çünkü resmi verilere göre Aralık 2008’de işsiz sayısına yaklaşık 1 milyon 300 bin kişi eklenerek, resmi işsiz sayısı 3 milyon 274 bin kişiye, resmi işsizlik oranı ise %13,6’ya ulaşmıştır. Bu, son 20 yılın en yüksek işsizlik oranıdır!
Resmi istatistik kurumu TÜİK’in işsiz olarak dikkate almadığı iş bulma ümidi olmayanlar ve mevsimlik işçiler de bu sayıya dahil edildiğinde işsiz sayısı 6 milyona ulaşıyor. Gerçek işsizlik oranı ise %22,5’e. Henüz Ocak-Mart 2009 dönemine ait veriler açıklanmamıştır.
Kriz, sigortasız çalışmayı yaygınlaştırmakta, mevcut sosyal güvenlik sistemi ise işçilerin güvencesiz çalışmalarını engellemek şöyle dursun, işten çıkartılan binlerce işçiyi sosyal korumadan mahrum bırakmaktadır. Bu açıdan, işsizlik sigortası koşullarının iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Hayat pahalılığı artıyor! Tüketici fiyatları Şubat 2009’da %10,4’e tırmanmış, son
5 Şubat 2009’da temel gıda ürünlerinde enflasyon %12,3 ve konut harcamalarında %20’ye yükselmiştir.
Türkiye sanayi sektöründe üretim beşte bir oranında azalırken, kapasite kullanım oranı 1979’dan beri ilk kez %65’in altına düşmüştür.
Bütün bu göstergeler ve IMF isteklerinin yerel seçim sonrasına ertelenmiş olması önümüzdeki dönemde krizin ağırlaşarak yayılacağının kanıtlarıdır.
C) İŞÇİ SINIFI KRİZE TEPKİSİNİ 1 MAYIS’TA GÖSTERECEK!
1 Mayıs her zamanki tarihsel öneminin yanında ayrıca içinde bulunduğumuz koşullarda her zamankinden daha farklı olarak özel bir anlam kazanmıştır.
Bilindiği gibi 1 Mayıs bütün dünyada “İŞÇİ SINIFININ BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ” olarak kutlanmaktadır. Türkiye’de ise 1 Mayıs’lar ne yazık ki hâlâ bir ‘tabu’ ve gerginlik kaynağı olarak toplumsal hayatımızdaki yerini korumaktadır.
1 Mayıs 1977, bütün toplumu derinden etkileyen siyasal cinayetlerin ve büyük provokasyonların başlangıcıdır. 1 Mayıs 1977’de 500.000 kişi 1 Mayıs’ı kutlarken kontrgerilla tarafından tezgahlanan saldırıya uğraması ve onlarca yurttaşımızın hayatını kaybetmesi toplumsal hafızamızda canlılığıyla durmaktadır. Üzerinden 32 yıl geçmesine karşın katillerin yargılanmamış olması, toplumsal barışın sağlanması ve demokratik bir hukuk devletinin oluşturulmasının önündeki temel etkenlerden biridir.
2008 1 Mayıs’ında hükümetin yürüttüğü antidemokratik ve yasaklı tutumla, 1977 yılında yapılanların güncel başka bir varyasyonu olarak işçi sınıfının önüne konulmak istenmiştir. Konfederasyonlarımızın ve 1 Mayıs katılımcılarının kararlı, sağduyulu ve sorumlu yaklaşımı sonucunda, bu uygulama ulusal ve uluslararası kamuoyunca titizlikle değerlendirilmiştir.
· 1 Mayıs çalışanların bayramı kabul edilerek, tatil günü olarak hemen yasalaşmalıdır.
· 1 Mayıs 1977’de yaşanan katliamın aydınlatılması ve sorumlularının yargılanması için TBMM Araştırma Komisyonu kurulması taleplerimizi yinelemekteyiz.
Bu nedenle DİSK, merkezi olarak 2009 1 Mayıs’ında emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, kitle örgütleri ve emek dostlarıyla birlikte Taksim’de olma kararlılığındadır.
Uluslararası sendikal hareketin, gerek ITUC ve gerekse ETUC’un 1 Mayıs’ı Türkiye’de Taksim’de kutlamak için yürüttükleri çabaları coşkuyla karşılıyoruz.
Emekçiler krize karşı yanıtlarını ve taleplerini 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda verecek!
İşsizlik ve yoksulluk “kader” değildir!
Krizin bedelini ödemeyeceğiz!
Eşit, özgür, demokratik ve sosyal bir Türkiye istiyoruz!