T24 - "İran'a uygulanacak yeni yaptırımları oylamak" için New York'ta toplanan BM Güvenlik Konseyi 12 "evet" oyu ile daha önceki 3 yaptırımın devam niteliğinde olan son yaptırım paketini de onayladı. Türkiye ve Brezilya oylamada hayır oyu kullanırken, Lübnan "çekimser" kaldı. Lübnan'ın bu tavrının İngiltere ve Fransa'nın baskıları nedeniyle olabileceği de ifade edildi. Başbakanlık'tan Türkiye'nin oylamadki tavrı ile ilgili olarak "İran'la imzalanan uranyum takas anlaşmasının arkasındayız" açıklaması gelirken, İran yaptırım kararıyla ilgili olarak "BM'nin yaptırım kararı durumu daha da karmaşık hale getirecek ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya almayacağız" dedi. Oylamada evet oyu kullanan ve BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üyesiden biri olan Çin kararla ilgili olarak, yaptırımların İran'ın masaya çekme amacı taşıdığını söyledi. Türkiye'nin oylamadaki tavrı ile kendisini Batı'dan ayırdığını ifade eden Washinton'da da görev yapan, eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı emekli
büyükelçi Faruk Loğoğlu, Türk hükümetinin yaptırımlar konusundaki tutumunu da doğru bulduğunu söyledi. Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı yazılı açıklamada da, çözümün diplomasi ve diyalogta olduğunu belirtilirken, yaptırım kararının "diplomatik gayretlere zarar vermesinden endişe duyulduğu" bildirildi. ABD Başkanı Obama da konuyla ilgili yaptığı açıklamada yaptırım kararına rağmen İran ile diplomasi kapısını kapanmadığını belirtti. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ise kararın "değersiz, kullanılmış bir mendil gibi çöpe atılması gerektiğini söyledi. İsrail de kararın doğru yönde atılmış bir adım olduğunu belirtirken, Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon yaptırımların onaylanmasının "tarihi bir" an olduğunu ifade etti.
İran'ın uranyum zenginleştirme programı çerçevesinde nükleer bomba yapabileceği endişeleri nedeniyle ABD'nin bir süre önce oluşturduğu ve daimi üyelerin üzerinde mutabık kaldığı yaptırım metni, Güvenlik Konseyi'nde 12 "evet" oyu ile kabul edildi. Oylamada Türkiye ve Brezilya "hayır" oyu kullanırken, Lübnan çekimser kaldı. Lübnan'ın bu tavrının Fransa ve İngiltere'nin baskıları ve Lübnan'ın Devlet Başkanı'nın Batı'ya dönük bir kişi olmasının neden olabileceği ifade edildi.
Karar ve yaptırım neyi içeriyor?
Kararda, İran'ın nükleer ya da balistik programına katılan İran Atom Enerjisi Kurumu'na bağlı İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi Başkanı Cevad Rahiki'ye ve toplam 40 İran kuruluşuna, uluslararası alanda mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı getirilmesi öngörülüyordu. Bu 40 kurum arasında 15'i İran Devrim Muhafızlar'ına, üçü İran Deniz Hatları'na bağlı kuruluş bulunuyor.
İran'ın uranyum zenginleştirme, yeniden işleme tabi tutma ve ağır su projelerini askıya almadığı kaydedilen kararda, İran'ın Konsey'in bu konuda kendisine çağrıda bulunan 2006, 2007 ve 2008 yıllarındaki kararlarına uymadığı ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile işbirliği yapmadığı gerekçesiyle çeşitli önlemler alındığı belirtildi.
Kararda, İran'ın UAEK'ye bildirmeden uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirdiği, bundan büyük endişe duyulduğu ve İran'ın nükleer programının dünyada nükleer silahların yaygınlaşması kapsamında risk oluşturduğu bildirildi.
Türkiye ve Brezilya'nın İran ile uranyum takas anlaşmasına da atıfta bulunulan kararda, Türkiye ve Brezilya'nın diplomatik çabalarının "güven artırıcı önlem" olarak hizmet edebileceği belirtildi, bununla birlikte İran'ın nükleer meselenin özünü çözmeye yönelik çabalarda bulunması istendi.
Karara göre İran'a halihazırda uygulanan BM silah ambargosu oldukça genişletiliyor, İran'ın nükleer programıyla ilgili olan İran bankalarına yönelik sıkı denetim ve yaptırım getiriliyor. Ayrıca kararda, uluslararası alanda tüm İran bankalarıyla olan alım-satım işlemlerinin sıkı denetimi ve İran'a giden ve İran'dan gelen gemilerin yasaklanan kargo taşımaları yönüne ciddi şüphe duyulması durumunda açık sularda sıkı kontrolü de öngörülüyor.
Konseyin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ile Almanya (5+1 ülkeleri) arasında 5 aydır müzakere edilen karar tasarısı üzerinde en sonunda geçen ay uzlaşma sağlanmış ve tasarı 18 Mayıs'ta Konsey'in 10 geçici üyesine sunulmuştu.
Türkiye'nin oylamadaki tavrı
Yaptırım
kararının 15 üyeli Konsey'de 12 oyla kabul edilmesi bekleniyordu.
Oylamada
17 Mayıs'taki uranyum takas anlaşmasına aracılık eden Türkiye ve
Brezilya'nın ret veya çekimser oy kullanması beklendiği, Türkiye'nin
vereceği oy, İran'a sert yaptırımlar uygulanmasını isteyen ABD ile
ilişkilerinde de belirleyici olacağı bildirilmişti.
Reuters
haber ajansı, ABD'nin Türkiye ve Brezilya'yı çekimser oy kullanmaları
için ikna etmeye çalıştığını bildirmişti.
Oylamada İran ile
yakın ilişkileri bulunan Lübnan'ın da çekimser oy kullanması
beklenmekteydi.
Toplantı 1 saat geç başladı
Türkiye
saati ile 17:00'de başlaması gereken oylama, Türkiye ve Brezilya'nın
tavrı ve kulis çalışmaları nedeniyle 1 saat gecikmeli olarak 18:00'de
başladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Güvenlik
Konseyi'ndeki İran'a yaptırım kararıyla ilgili, gerek Batı ülkeleri
gerekse İran tarafı ile temaslarını sürdürerek, her iki tarafa da
çeşitli telkinlerde bulundu.
Görüşmelerde, Davutoğlu, Batılı
ülkelere Türkiye'nin yaptırımlar konusundaki tutumunu ve endişelerini
aktarmaya devam ederken, uranyum takası anlaşması ile yakalanan fırsatı
kaçırmamalarını tavsiye ettiği bildirilmişti.
Davutoğlu, İran
tarafına da itidal yoluyla, görüşme masasından kalkmaması için
telkinlerde bulunmaya devam etmişti.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama ile dün gece (9 Haziran 2010) İran
konusunda bir telefon görüşmesi yaptığı da belirtilmişti.
'Anlaşmayı uygulamamız için yeterli zaman tanınmalı'
BM Güvenlik Konseyi'nde Türkiye adına konuşan BM daimi temsilcisi Ertuğrul Apakan Türkiye'nin yaptırımlara karşı oy kullanacağını şöyle açıkladı:
Biz hiçbir ülkenin nükleer silahına sahip olmasını istemiyoruz. Bu Türkiye için çok önemli konulardan biridir. Türkiye İran'ın nükleer programlarının barışçıl olduğunu uluslararası alanda bir kez daha teyit ediyoruz. Türkiye ve Brezilya bu yüzden İran ile anlaşmayı imzalamıştır. Bu anlaşma sorunun kapsamlı çözümüne yardımcı olmayı amaçlamıştır. Bu anlaşmanın uygulanması için yeterli ölçüde zaman tanınmalı. Aleyhte oy veriyor olmamız, bu alandaki çalışmalarımızda farklı bir şekilde yönlendirebilmemiz içindir. Bu soruna barışçıl bir çözüm bulma gayretimiz sürecek. Uluslararası toplumun kaygılarını da paylaşıyoruz elbette."
Başbakanlık: İran ile imzalanan anlaşmanın arkasındayız
BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımalr için gerçekleştirilen oylamada Türkiye'nin "haytı" oyu vermesiyle ilgili olarak Başbakanlık, "'Türkiye, Tahran Anlaşmasında attığı imzanın arkasında durmuştur. Zira Türkiye başından beri diplomasi yolunun açık tutulmasını ve sorunun diplomasi yoluyla çözülmesini savunmuştur" açıklamasını yaptı.
Bu arada Başbakan Erdoğan oylama öncesi, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Brezilya Devlet Başkanı Lula Da Silva, Lübnan Başbakanı Said Hariri ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
İran: Karar, durumu daha da karmaşık hale getirecek
Kararın ardından İran'dan yapılan açıklamalarda BM'nin yaptırım kararının durumu daha da karmaşık hale getireceği belirtilirken, "Uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya almayacağız" denildi.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da kararın "değersiz, kullanılmış bir mendil gibi çöpe atılması" gerektiğini söyledi.
Çin: Amaç İran'ı masaya oturtmak
Oylamanın ardından Çin'den yapılan açıklamada, yeni yaptırım kararlarının İran'ı masadan uzaklaştırmak değil masaya çekmek amacı taşıdığı belirtildi.
Daimi üyelerden olan Çin, oylamada yaptırımlar için "evet" oyu vermişti.
Loğoğlu: Türkiye kendisini Batı'dan ayırdı
Washinton'da da görev yapan, eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, İran'a yaptırım için ret oyu kullanan Türkiye'nin kendisini hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden, hem de batılı müttfefiklerinden ayırdığını söyledi.
Loğoğlu, NTV'de Banu Güven'in sorularını yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye kendisini hem BMGK üyelerinden, hem de batılı müttefiklerinden ayırmıştır. Üstelik bu tutum, İran'ın nükleer sorununu çözecek bir tutum da değildir.
Türkiye ret oyu vermekle 'ben bu yaptırım kararına uymayacağım' diye mesaj veriyor. Gerçekten böyle mi yapacağız, yoksa buna kısmen ya da tamamen uyacak mıyız, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Önemli olan bu yaptırımların sorunun çözümüne yardımcı olup olmayacağı. Ben Türk hükümetinin yaptırımlar konusundaki tutumunu doğru buluyorum. Çünkü yaptırımlar bugüne kadar etkili olmadı.
Diyalog zamanıdır. Obama'nın İran'la doğrudan teması en doğru yol olacaktır.”
Dışişleri Bakanlığı: Diplomasi, çözüm için tek çıkar yol
Oylamanın ardından Türk Dışişleri de konuyla ilgili bir açıklama yaparken, diplomasinin sorunun çözümü için tek çıkar yol olduğu, kararın da "meselenin
diplomasi yoluyla barışçıl şekilde çözümüne yönelik fırsat penceresine
halel getirmesinden ve diplomatik gayretlere zarar vermesinden" endişe
edildiği belirtildi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan BM'nin İran'a yaptırım kararıyla ilgili olarak yapılan yazılı açıklamanın tam metni şöyle:
"BM Güvenlik Konseyi bugün (9 Haziran) İran’a karşı yeni bazı ilave yaptırımlar içeren bir kararı kabul etmiştir. Sözkonusu oylamada, başından bu yana meselenin diplomasi yoluyla hallini savunan ülkemiz tarafından olumsuz oy kullanılmıştır.
Sayın Başbakanımız Türkiye’nin kararıyla ilgili başta ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Brezilya Devlet Başkanı Silva De Lula olmak üzere dünya liderleri ile görüşmüş ve süreçle ilgili istişarede bulunmuştur. Sayın Başbakan yaptırım kararının diplomatik sürece zarar vereceğinin ve Türkiye ile Brezilya’nın girişimleri ile Tahran’da varılan anlaşmanın uygulanmasını zora sokacağının altını çizmiştir. Sayın Bakanımız da mevkidaşlarıyla aynı paralelde temaslar sürdürmüştür.
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararının, 17 Mayıs 2010 tarihli Tahran Ortak Bildirisi’yle açılan, İran’ın nükleer programına ilişkin meselenin diplomasi yoluyla barışçıl şekilde çözümüne yönelik fırsat penceresine halel getirmesinden ve diplomatik gayretlere zarar vermesinden endişe etmektedir.
Çözüm yolunda diplomasi haricinde alternatif bulunmadığına inanan ülkemiz, bu yönde ilgili tüm tarafların bölgesel istikrar ve uluslararası meşruiyet açısından ciddi sorumluluk taşıdığını düşünmektedir. İlgili taraflarla diyalogun sürdürülmesi ve diplomatik alandaki tüm fırsatların sonuna kadar değerlendirilmesi tek çıkar yoldur.
İran ile P5+1 arasında diplomatik müzakere sürecinin yeniden başlatılmasına yönelik bir güven arttırıcı adım teşkil eden 17 Mayıs Ortak Bildirisi temelinde İran’ın attığı adımları olumlu bulduğumuz daha önce de tarafımızdan dile getirilmiştir. BM Güvenlik Konseyi Kararı bu adımlara yanıt teşkil etmemektedir. Ülkemiz, yaptırımların bölgesel barış, huzur ve istikrara katma değer getirmediğini geçmişteki deneyimler ışığında yakından bilmektedir.
Öte yandan İran’ın Tahran Anlaşmasına bağlılığını sürdürmesini, diplomatik çözüm zemininde kalmasını ve önümüzdeki dönemde uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi suretiyle nükleer programı hakkında oluşmuş bulunan şüpheleri izale edici bir tutum içine girmesini bekliyoruz.
Başından beri meselenin tarafları arasında diplomatik çözümü kolaylaştırıcı istikamette gayret gösteren ve Ekim 2009’dan bu yana ilk defa somut ilerleme sağlanmasında temel bir rol oynayan Türkiye, sürecin bundan sonraki aşamalarında da üzerine düşeni yerine getirmeye hazırdır. Samimi beklentimiz ve ümidimiz, yaptırım kararının yaratacağı ağır atmosfere rağmen, başta İran olmak üzere ilgili tüm tarafların, bundan sonra da diyalogdan ödün vermeden meselenin barışçıl çözümü yönündeki gayretlerini sürdürmeleridir.
Varılan bu noktada Türkiye, barış ve diyaloga inanan dünya kamuoyunun çağrısına kulak verilerek diplomasi ve uzlaşma fırsatının kaçırılmaması gerektiğini içtenlikle savunmaya devam edecektir.
Gün, tüm süreci BM Güvenlik Konseyi’nde alınan son karara indirgeme günü değil, barış ve eşitliğe inanan tüm dünya kamuoyu olarak karşılıklı diyaloğu kesmeden diplomasiye şans tanıma günüdür."
Obama: Yaptırımlar İran'a açık bir mesaj
ABD Başkanı Barack Obama, BM Güvenlik Konseyi'nin yeni yaptırımları kabulünü "İran'a açık bir mesaj" olarak nitelendirdi.
Obama, yaptırım kararına rağmen İran ile müzakere kapısının hala açık olduğunu belirtirken "İran'ın haklarını tanıyoruz, ancak bu haklar sorumluluklar da getiriyor" dedi.
Obama, bu kez İran'ın karşılaştığı en geniş yaptırımların söz konusu olduğunu ifade etti.
İsrail: Doğru yönde atılmış bir adım
İsrail Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Silvan Şalom, BM'nin kararından sonra yaptığı açıklamada, "Bu doğru yönde atılmış bir adımdır" dedi, İran'ın nükleer zenginleştirme faaliyetlerini durduramaması halinde ilave yeni önlemlerin düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
Halen ABD'de bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dani Ayalon da karardan duyduğu memnuniyeti, "Bu tarihi bir an" sözleriyle dile getirdi; "Kendi dar menfaatleri doğrultusunda oy kullananlarla barış ve istikrar doğrultusunda oy kullanan ülkeler hakkında tarihin hüküm vereceğini" söyledi.
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ve Dışişleri Bakanı Yardımcısı Ayalon, İsrail'in bu ülkedeki temsilcileri ve Yahudi toplumu liderleriyle görüşmeler için Amerika'ya gitmişti.