İran'ın nükleer programı: İsrail’in İran’ın tesislerini vurma olasılığı artıyor mu?
Kızıldeniz'in turkuaz sularında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn deniz kuvvetleri birkaç gün önce ilk kez bir ABD savaş gemisiyle ortak tatbikat düzenledi. İsrail'in liman kenti Eilat'ın kuzeyindeki bir hava üssünde de geçen ay İsrail ve yedi ülkenin katıldığı bir savaş tatbikatı yapılmıştı
23 Kasım 2021 15:10
Kızıldeniz'in turkuaz sularında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn deniz kuvvetleri birkaç gün önce ilk kez bir ABD savaş gemisiyle ortak tatbikat düzenledi.
İsrail'in liman kenti Eilat'ın kuzeyindeki bir hava üssünde de geçen ay İsrail ve yedi ülkenin katıldığı bir savaş tatbikatı yapılmıştı.
Bu tür tatbikatlar, son zamanlarda büyük askeri manevralar yapan İran'a uyarı niteliği taşıyor.
İsrail hükümeti ordunun İran'ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemeye hazır olması için 1,5 milyar dolar ayırdı. Siyasi ve askeri liderler, hemen hemen her gün İran'a uyarıda bulunuyorlar.
'İran'ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyiz'
İran'ı yakından izleyen gözlemciler ve analistlere ne olabileceğini sordum.
İsrailli bir güvenlik yetkilisi, "İsrail savaşmak istemiyor ama İran'ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyiz. Nükleer programlarındaki gelişmelere bakarak askeri olanlar da dahil tüm seçenek ve senaryolara karşı hazırlanıyoruz" dedi.
İran ile beş büyük ülke (İngiltere, Çin, Fransa, Almanya ve Rusya) ve dolaylı olarak ABD arasında Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen 2015 tarihli nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik görüşmeler 29 Kasım'da Avusturya'nın başkenti Viyana'da tekrar başlayacak.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı, İran'ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırmış ve uluslararası yaptırımların bir kısmının kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer tesislerini denetime açmasını sağlamıştı. Ancak plandan, 2018'de dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından, İsrail'in de onayıyla vazgeçildi.
Şimdi bu konudaki görüşmeler yeniden başlayacakken, İran 25 kg uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirdiğini açıkladı. Böylece nükleer silah yapımı için gereken zenginleştirme oranına bir adım daha yaklaşmış oldu. İran ayrıca 210 kg uranyumu da yüzde 20 oranında zenginleştirdi.
Tahran, nükleer programının barışçıl olduğunda ısrar etse de, İranlı uzmanlar bile saflık oranı bu kadar yüksek uranyumun daha önceleri sadece nükleer silah sahibi ülkelerde bulunduğunu söylüyorlar.
İsrailli savunma uzmanları, İran'ın isterse bir ay içinde bir nükleer silah yapmaya yetecek kadar zenginleştirilmiş uranyum üretebileceğine dikkat çekiyor. Ancak böyle bir silah için balistik füze üzerine monte edilecek bir savaş başlığı yapılması gerekli. Bunun da 18 ile 24 ay arasında yapılabileceği belirtiliyor.
Diplomasinin başarı şansı az
Küdus Strateji ve Güvenlik Enstitüsü'nde çalışmakta olan eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror, İran'ın nükleer emelleriyle ilgili ilk uyarısını 1990'ların başında askeri istihbaratta görevliyken yapmış.
Amidror, "İran bomba yapmaya her geçen gün daha fazla yaklaşırken, İsrail oturup bekleyemez. Yakında bunun nasıl durdurulacağı konusunda bir karar alması gerekecek" diyor ve ekliyor:
"İran'ı bombalamaktan başka çare yok."
İsrail daha önce iki kez, ilkinde 1981 yılında Irak'ın, ikincisinde 2007'de Suriye'nin nükleer reaktörlerini bombalamıştı.
Ancak analistler, İsrail'in İran'ın çok daha gelişmiş nükleer programını durduracak kadar karmaşık bir saldırı düzenleme yeteneği olup olmadığından kuşkulu. Zira İran'ın nükleer programı bazılarında yeraltı tesisleri de bulunan birçok farklı mekanı kapsıyor. Böyle bir saldırının bedelinin ne olacağı da cabası.
İran nükleer tesislerine saldırı düzenlenmesi halinde, herkesi "şoka uğratacak" bir karşılık vereceğini bildirmişti. Tahran'ın hem kendi kuvvetleri ile hem de tüm bölgeye yayılan silahlı gruplarla birlikte hareket edebileceği düşünülüyor. Bu gruplar arasında, Lübnan'da elinde on binlerce roket bulunan Hizbullah, Suriye ve Irak'taki Şii milisler, Yemen'deki isyancı Houthi hareketi ve Gazze Şeridi'ndeki İslami Cihad militanları da var.
Tüm risklere rağmen, yalnızca İran'ın nükleer planlarının birkaç yıl ertelenmesi için bile saldırmaya değeceğini düşünen şahin görüşlü İsralliler bulunuyor.
Ancak resmi tercih, hala görüşmeler yoluyla çözüm bulmak. Eskiden İsrail'in dış istihbarat servisi MOSSAD'da araştırma yapan bir birimi yöneten Sima Shine "diplomasinin başarıya ulaşmasını umarım, ancak şu anda buna fazla bir şans tanımıyorum" diyor.
Shine, İran'ın bir yandan zenginleştirilmiş uranyum üretmeye devam ederken, nükleer görüşmeleri sadece zaman kazanmak için kullanmasından endişe ediyor.
Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü'nden İran uzmanı Alex Vatanka ise Tahran'ın ideolojik olarak nükleer programına çok bağlı olduğunu vurguluyor. Avrupalıların ve ABD'nin kuşkularına rağmen İran'ın Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na dönmek istediğine inanan Vatanka, Tahran'ın son zamanlardaki davranış ve taleplerini ise "elini kuvvetlendirmek için" yaptığını düşünüyor.
Bundan sonra neler olacağı konusunda uzmanlar arasındaki görüş ayrılıklarına rağmen yaklaşan görüşmelerin bölge açısından hassas bir döneme rastladığı konusunda herkes hemfikir.
İran nükleer silah geliştirirse, Suudi Arabistan, Türkiye ve Mısır'ın da bu örneği izlemek isteyeceği yorumu yapılıyor.
Washington, Orta Doğu'daki "sonsuz savaşları" bitirmek istediğini söylüyor. Ancak söz konusu İran olunca "diğer seçeneklere" de bakacağını belirtiyor ve askeri açıdan gözdağı veriyor.
Kısa süre önce düzenlenen bir İsrail hava tatbikatında, yeraltındaki nükleer tesisleri hedef almakta kullanılabilecek türden bir bomba taşıyan bir Amerikan uçağı da sembolik olarak İsrail semalarında boy gösterdi.
Strateji uzmanlarının da vurguladığı gibi işi çelişkili tarafı şu ki, İran'a askeri saldırı düzenlemek için yapılan ciddi hazırlıklar, böyle bir saldırıya gerek kalmasını önlemenin en iyi yolu olabilir.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir