İran’da kadınlara yönelik politikaları ve zorunlu başörtüsünü protesto ettiği gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırılan 36 yaşındaki iç mimar Nasibe Şemsai, geçen mayıs ayında 3 gün boyunca dağlarda yürüyerek Türkiye’ye geldi. Dağlardan üç günde geçtiğini anlatan Şemsai, “Zorunlu örtünmeye karşı çıktığım için başıma gelmeyen kalmadı. Kaçakçı yolda tecavüz etmeye kalkıştı. İran’da çıplak arandım Türkiye’de ise iç çamaşırlarım hariç tüm kıyafetlerim çıkarıldı. Onurumu zedeleyecek olaylarla karşılaştım. Kadınlar haklarını alana kadar mücadeleye devam edeceğim” dedi.
Sahte pasaportla İtalya’ya gitmeye çalışırken yakalanan ve geri gönderme merkezinde tutulan Şemsai, 15 Aralıkta serbest bırakıldı. Başından geçenleri anlatan kadın hakları aktivisti Şemsai, Cumhuriyet’ten Kübra Köklü’ye konuştu.
Şemsai hakkında çıkarılan tutuklanma kararına kadar geçen sürede başından geçenleri, “Zorunlu örtünmeye karşı sivil ve şiddetsiz eylemler gerçekleştirdim. İran’ın en yüksek dağlarına çıkarak inkılap kızlarının simgesi haline gelmiş olan beyaz başörtüyü salladım, otobüslerde kadın haklarını anlatan broşürler dağıttım. Evim basılarak gözaltına alındım, 15 gün boyunca bir hücrede tutuldum. Bu süreçte hep psikolojik işkenceye ve çıplak aramaya maruz bırakaldım. Adli kontrol şartıyla serbest kaldım ancak 12 yıl hapis cezası aldığımı öğrenince eve koşarak gidip sırt çantamı aldım. Ailemle ya da arkadaşlarımla vedalaşmadan geçmişimi, beni ben yapan her şeyi geride bırakarak bir saat içinde evden ayrıldım” diyerek özetledi.
Şemsai, İran’ın Türkiye’ye en yakın olan şehri Makü’ye doğru yola çıktığını ve bu yolda karşılaştığı olayların hayatını çok etkilediğini belirterek şunları kaydetti:
“Makü’de bir kaçakçıyla buluştum o da beni sınıra kadar götürdü. Kaçakçı Türkiye’ye gitmek istediğim için benden 10 bin Avro ve telefonumu aldı. Yolda tecavüz etmeye kalkıştı ancak kendisine direnç gösterdim. Sınırı dağdan yürüyerek geçmeye çalıştık. Dağcı olmama rağmen yolda çok zorlandım, ayaklarımda ciddi yaralar oluştu. Dağda aç ve susuz yürürken askerler bizi fark etti ve üzerimize ateş açtı. Herkes kaçtı ancak ben olduğum yere bayıldım, uyandığımda ise etrafımda kimse yoktu. Tek başıma yürüyerek Türkiye’ye girdim ve kaçakçıyı aradım. İstabul’a gitmek için anlaştık ama o beni Konya’ya gönderdi. Konya’dan da bir taksiye binerek İstanbul’a geldim. İranlı muhalifler geri gönderildiği için Türkiye’de kalmak istemedim. Kaçakçının verdiği sahte Alman pasaportuyla İtalya’ya gitmek isterken havaalanında yakalandım.”
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.