Medya

"İnsanlar neden yurt dışından Türkiye'ye hapse girmek için geliyor?"

Emre Kongar: Niçin olanakları olduğu halde, yurtdışına gitmiyor, kaçmıyor, kuzu kuzu bekliyorlar?

17 Kasım 2016 13:04

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, gazetesinin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın Almanya dönüşü Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındığını hatırlatarak "Anlaşılan, hapse girmek için gelenlerin birinci gerekçesi, suçsuz olduklarına, cezalandırılmalarına yol açacak herhangi bir eylem ya da söylemde bulunmadıklarına olan derin inançları" dedi.

Emre Kongar'ın "Niçin hapse geliyorlar 2" başlığıyla yayımlanan (17 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Yanıtı karmaşık bir soru: 
Yurtdışındayken hakkında gözaltı veya tutuklama kararı verilen insanlarınbazıları, niçin hapse girmeye geliyor? 
Ya da hapse atılacağını bilen bazı kişiler, niçin olanakları olduğu halde, yurtdışına gitmiyor, kaçmıyor, kuzu kuzu bekliyor?

***

Hemen belirtmeliyim ki, bu yazı, iktidar medyasının mide bulandırıcı “Hain”kampanyalarına katılmak ya da bu kampanyalara karşı çıkmak için yazılmamıştır...
Bu yazı, yurtdışından gelerek hapse girenleri, siyasal ve hukuksal açıdan karalamak ya da aklamak için de değil, sadece, yaşadığımız günlere tanıklık etmek ve olup bitenleri sosyolojik ve psikolojik açıdan irdelemek için yazılmıştır.

***

Bu yazıya hazırlık olarak, salı günü hapse girmek için yurtdışından dönenlerle ilgili dört parça habere yer vermiştim: 
Bu haberlerin ilk ikisi “Birinci Silivri Trajedisi” döneminde hapse girmek için gelen subaylara ilişkindi... 
Son ikisi “İkinci Silivri Trajedisi” döneminde hapse girmek için yurda dönen sivillerin gerekçelerini kendi ağızlarından aktarıyordu.
İlk bakışta Birinci ve İkinci Silivri Trajedilerinin muhatapları arasında sanki bir “asker-sivil” farkı, hatta siyasal ve ideolojik duruş farkı da var gibi geliyor insana; ama bu aldatıcı bir izlenim... 
Biraz derinliğine baktığınızda her iki Silivri Trajedisinde yaşananların, muhataplar, duruşlar, ideolojiler değişik de olsa, aynı gerekçelerden kaynaklandığını görüyorsunuz!

***

Hapse girmeye gelenlerin gerekçeleri bir yazıya sığmayacak kadar çok; o nedenle bugün en önemli gördüğümle başlıyorum: 
Anlaşılan, hapse girmek için gelenlerin birinci gerekçesi, suçsuz olduklarına, cezalandırılmalarına yol açacak herhangi bir eylem ya da söylemde bulunmadıklarına olan derin inançları: 
Geliyorlar, çünkü hapse atılsalar da masum olduklarına inanıyorlar! 
Bu masumiyet inancı sadece ahlaki ve vicdani alanlarla da sınırlı görünmüyor: 
Mevcut hukuk sistemi içinde de, ceza yasalarına göre suç olan bir eylemde bulunmadıklarını düşünüyorlar. 
Sanıyorum, bu husus çok önemli: 
Çünkü sadece kendilerini suçlayanların ahlak ve vicdanlarına değil, doğrudannesnel hukuk kurallarına, yasalara güveniyorlar! 
Böylece eninde sonunda beraat edeceklerini, özgürlüklerine kavuşacaklarını düşünüyorlar. 
Elbette bu güven, bu düşünce, yasalardan başlıyor, Anayasa’ya, Anayasa’nın koruyucusu olan Anayasa Mahkemesi’ne ve oradan da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve onun mahkemesi olan AİHM’ye kadar gidiyor. 
Nitekim bu gerekçenin doğruluğu ve haklılığı, “Birinci Silivri Trajedisi” döneminde “Hapse girmeye gelenler” açısından, tarih ve hukuk önünde onaylandı: 
Hapse atılanlar aklandı, onları hapse atanlar suçlandı ve hapse atıldı. 
“Birinci Silivri Trajedisi”nde yurda gelip hapse giren subaylar çok net ve kesin ifadelerle suçsuzluklarını dile getirmişlerdi. 
“İkinci Silivri Trajedisi”nde de aynı ifadeleri görüyoruz: 
Örneğin hapse girmek için ülkesine gelen Meral Camcı bu masumiyet inancını ve düşüncesini şöyle dile getirmiş: 
“Haklı olmanın iç huzuru ve onuruyla eğer karşılığı budur diyorlarsa buyursunlar. İçinde olarak içinden, başımız dik savunmamızı da yaparız, çıkar yolumuza devam da ederiz.” 
Örneğin, aynı biçimde Türkiye’ye dönerek hapse giren Akın Atalay, tümünü kongar. org’daki “Güncel” köşemde yayımladığım mektubunda, masumiyetine ilişkin inancını şöyle vurgulamış: 
“Kendisi FETÖ/PDY örgüt üyeliğinden sanık bir yargı görevlisi, hayatı bu örgütle mücadeleyle geçmiş, müktesebatı bu mücadelenin örnekleriyle dolu insanları ve kurumları aynı örgüte yardım etmekle suçlamaya çalışıyor. Kimi bu zırvayainandırabilirsiniz?”

***

Hemen belirtelim ki, bütün masum olduğuna inananlar ülkeye dönüp hapse girmiyor... 
Yukarda açıklamaya çalıştığım neden, hapse geliş nedenlerinden sadece bir tanesi. 
İnsanoğlu karmaşık, çok yönlü ve üstelik değişken bir mahluk: 
Tutum ve davranışlarını irdelemek, açıklamak kolay değil... 
Hele kriz zamanlarında ve baskı altında kimin, nasıl davranacağını kestirmek hiç kolay değil. 
Ama Allah kimseyi, masumiyetini kanıtlamak için hapis yatmak zorunda bırakmasın!