Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eski Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol, 11 Temmuz tarihinde Ankara’daki evinden gözaltına alındı. Aykol kesinleşen dosyasından aldığı 3 yıl 9 ay hapis cezası için Sincan 2 No’lu F tipi cezaevine götürüldü. Gazetecilik mesleği nedeniyle 63 dosyadan yargılanan Aykol hakkında İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi çağrı yaptı. İHD, "Hüseyin Aykol ve cezaevindeki tüm gazeteciler serbest bırakılmalı, gazetecilik faaliyetlerinin cezalandırılmasından vazgeçilmeli, yargılamalar ve gazeteciler üzerindeki baskılar derhal sonlandırılmalıdır" dedi.
Bugün itibariyle Türkiye'de cezaevlerinde 137 gazeteci olduğunu kaydeden İHD'nin yaptığı açıklama şu şekilde:
"17 Temmuz 2019 tarihinde 12. duruşması görülen ve Özgür Gündem Gazetesi’nin eş genel yayın yönetmenleri Eren Keskin ve Hüseyin Aykol il gazetenin yazı işleri müdür Reyhan Çapan ve yazar Hasan Başak’ın yargılandığı davada Eren Keskin’in dosyası ayrılmış, bu dosyada yargılaması devam eden Hüseyin Aykol, Reyhan Çapan ve Hasan Başak için esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, Başak ve Aykol’un “suç işlemeye alenen tahrik”, “suçu ve suçluyu övme”, “örgüt propagandası yapmak”; Reyhan Çapan’ın da “suç işlemeye alenen tahrik”, “suçu ve suçluyu övme”, “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” şuçlarından cezalandırılmasını talep ederek gazetecilik mesleğinin örgüt propagandası kapsamına dahil ederek haksız yere ceza talep etmiştir.
30 yıldır fazladır özgür basında çeşitli kademelerde ara vermeksizin çalışan Hüseyin Aykol tabiri caizse ömrünü bu mesleğe adamıştır Gazetenin birçok kademesinde yönetici olarak da çalışmış, bunun yanında sıra 15 yıldan fazla bir süredir de hapishanelerdeki mahpusların da sesi olmaya çabalamıştır. Türkiye’nin her yerindeki hapishanelerden gelen mektuplar ile onların sesi ve sözü olmaya devam etmiştir. 30 yıllık süre zarfında defalarca gazeteleri kapatılmış, çalışanları ve dağıtımcıları katledilmiş, gazete büroları bombalanmış ve onlarca çalışan cezaevine girmiştir. Hüseyin Aykol böyle bir geleneğin içinden gelen ve gazetecilik faaliyetine cezaevine girdiği güne kadar da devam eden bir gazetecidir.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımladıkları Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye 2018’de ve 2019 yılında 180 ülke arasından 157. sırada yer almıştır. Yine aynı raporda, “Dünyada en fazla profesyonel gazetecinin hapiste olduğu ülke konumundaki Türkiye’nin sistematik olarak önleyici gözaltına ve bazen müebbete varan uzun hapis cezalarına başvurduğu” da ifade dilmiştir.
Türkiye cezaevlerinde bugün itibariyle 137 gazeteci dört duvar arasında özgürlüklerinde mahrum edilmiş bir şekilde tutulmaktadır. Muhalif haber yapan gazeteler KHK ile kapatılmış hala muhalif yayın ajanslar mahkeme kararlarıyla kapatılmasına devam edilmekte, matbaalara kayyum atanmakta, basın çalışanları ve gazeteciler gözaltına alınmakta ve hapis cezaları ile cezalandırılmaktadır. İktidarın baskı politikaları ile halkın haber alma hakkı gasp edilmekte; gazetecilerin haber alma ve haber yapma hakkı engellenmekte, tek seslilik dayatılmaktadır. İktidar tarafından yönlendirilen ve havuz medyası olarak adlandırılan medya organlarına bakıldığında tek sesliliğin nasıl kurumsallaştığı çok rahat görülmektedir.
Oysa basın özgürlüğü Anayasa ile güvence altına alınmıştır ve güvence altına alınmasının en temel sebebi ise bu hakkın çok temel bir özgürlük olması ve herhangi bir iktidar değişikliği ile de değişmeyecek olmasıdır. Basın özgürlüğü demokratik bir ülkede olmazsa olmazdır. Ne yazık ki bu hak gazetecilere ceza olarak dönmektedir.
Hüseyin Aykol ve cezaevindeki tüm gazeteciler serbest bırakılmalı, gazetecilik faaliyetlerinin cezalandırılmasından vazgeçilmeli, yargılamalar ve gazeteciler üzerindeki baskılar derhal sonlandırılmalıdır. Gazetecilik yargılanamaz, halkın haber alma ve gazetecilerin haber yapma hakkı engellenemez."