Politika

İngiltere'nin boykotçusu Sinn Fein: Bizim model BDP'ye uymaz

İngiltere'de parlamentoyu boykot eden Kuzey İrlanda'nın İngiltere egemenliğinden koparak İrlanda...

27 Haziran 2011 03:00

T24 - İngiltere'de parlamentoyu boykot eden Kuzey İrlanda'nın İngiltere egemenliğinden koparak İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmesi mücadelesi veren Sinn Fein partisinin vekili Pat Doherty, "Bizim model BDP'ye uymaz" dedi.



Doherty'nin Akşam'dan Şenay Yıldız'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Satır arası...

YSK'nın Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürmesinin ardından BDP destekli bağımsız milletvekillerinin boykot kararı alması Türk siyasi tarihinde daha önce görülmemiş bir ilkin tartışılmasına yol açtı. BDP destekli vekillerin 'Somut adım atılıncaya kadar parlamentoya gitmeyiz' resti, kendilerine oy veren seçmenlerin temsili açısından da önemli bir demokrasi sorunu olarak karşımızda duruyor. Dünya ise aynı partiden milletvekillerinin seçildikleri mecliste topluca yemin etmeyip, görev yaptıkları süre boyunca boykotçu olarak kalmalarının ilk örneğini Kuzey İrlanda'nın İngiltere egemenliğinden koparak İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmesi mücadelesi veren Sinn Fein ile yaşadı. Her ne kadar Belfast, Hayırlı Cuma Anlaşması ile yönetim yetkilerinin önemli kısmını Londra'dan devralmış olsa da, Sinn Fein İngiltere Parlamentosu'ndaki boykot eyleminden vazgeçmiş değil. Bugün parlamentoya seçilmiş 5 milletvekili bulunan partinin boykotçu vekillerinden Pat Doherty ile hem Sinn Fein'in siyasetini; hem de Türkiye örneğini konuştuk. Doherty, röportaj boyunca bir kez bile 'Kuzey İrlanda' ifadesini kullanmadı; 'İrlanda' diyerek 'Tek bir İrlanda vardır' şeklindeki tavırlarını da net bir şekilde hissettirdi.

Sinn Fein'in boykotçu milletvekillerinden Pat Doherty, BDP destekli milletvekillerinin boykot girişimi için şu değerlendirmeyi yapıyor: 'Bu, iki farklı senaryo. Bizim için İngiltere Parlamentosu'nu boykot etmek, 100 yıldan fazladır devam ettiğimiz siyasi bir pozisyon. Bizimki 'aktif boykotçuluk'. Türkiye'de ise sorun çözülürse, milletvekilleri koltuklarına oturmaya hazır'

Türkiye'nin günlerdir tartıştığı ve BDP destekli bağımsız milletvekillerini boykot kararına götüren süreci, dünyanın en ünlü boykotçu partisi olan Kuzey İrlanda'daki Sinn Fein ile konuştuk. Sinn Fein'in İngiltere Parlamentosu'nu boykot eden 5 milletvekilinden biri olan Pat Doherty'nin yaptığı önemli değerlendirmeler şöyle:

- Sinn Fein milletvekillerinin İngiltere Parlamentosu'nda (Westminister) yemin edip, milletvekili olarak koltuklarına oturmayı reddetmesinin tarihsel nedenlerini hatırlatır mısınız?

Sinn Fein'in İngiltere Parlamentosu'ndaki (House of Commons) boykotçu (abstentionist) siyaseti, bizim 1900'lerdeki kuruluşumuza kadar dayanan, oldukça köklü bir siyaset. Sinn Fein, İngiltere Hükümeti'nin İrlanda adası üzerindeki hak iddiasını hiçbir şekilde tanımıyor. Bu, sadece İngiltere Kraliçesi'ne bağlılık yemini etmekle ilgili bir durum değil. Sinn Fein, daha önceleri yaşanan tarihi süreçlerden dolayı Dublin'deki parlamento (İrlanda Cumhuriyeti Parlamentosu) ve Kuzey'deki eski Stormont rejimine karşı boykot (abstentionism) siyasetini izlemişti. 1986 yılında Dublin Parlamentosu'na yönelik boykotçu tavrımızdan vazgeçtik ve Hayırlı Cuma Anlaşması sonrasında kuzey meclisinde (Kuzey İrlanda'daki yerel parlamento) sandalyelerimize oturmaya karar verdik.

- Türkiye'de milletvekillerinin boykot kararı endişe ile karşılandı. Sizin böyle bir yolu seçmeniz, İngiltere'deki atmosferi nasıl etkilemişti?

Sinn Fein milletvekilleri hiçbir zaman İngiltere Parlamentosu'ndaki koltuklarına oturmadılar. 1918'deki seçimlerin hemen ardından, Sinn Fein milletvekilleri İrlanda'da kaldı ve İrlanda Parlamentosu'nda oturdular. Elbetteki, 1916 isyanının hemen ardından gelişen bu durum, farklı bir siyasi atmosfer içinde gerçekleşti. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından İngiltere'nin koloni imparatorluğu çatırdamaya başlamıştı. Bugüne bakacak olursak, Sinn Fein milletvekillerinin boykotçu pozisyonunun İngiliz Parlamentosu'nda görev yapan diğerlerinin kafasında önemli bir etkisi olduğunu zannetmiyorum. Herkes bizim pozisyonumuzu biliyor ve ona göre yaşıyor.


'Siyasi taktikti, prensibe dönüştü'

- Bu durum seçmenleriniz açısından eksik temsil problemine yol açmıyor mu? Şu anda Türkiye'de boykot meselesiyle ilgili tartıştığımız unsurlardan biri de bu...

Biz, İngiltere Parlamentosu'ndaki pozisyonumuzu 'aktif boykotçuluk' olarak değerlendiriyoruz. Sandalyelerimize oturmuyoruz, ama orada temsil ettiğimiz vatandaşlara yardım etmek ve birleşik İrlanda ajandamızı gündeme getirmek için ofislerimiz ve personelimiz bulunuyor. Sinn Fein milletvekillerine oy verenler, bizim boykotçu olduğumuzu bilerek veriyorlar. Boykotçuluk, oldukça eski bir siyasi taktiktir. Elbette ki, ideal bir dünyada Türkiye'deki meclise seçilenler, sandalyelerine oturabilecek konumda olmak isterlerdi. Günün sonunda partileri ve kendi siyasi projeleri için en doğrusunun ne olduğuna onlar karar verecekler.

- Hiçbir şekilde İngiltere Parlamentosu'nda temsili düşünmediğinize göre; boykotçuluk sizin için bir taktik mi, siyaset biçimi mi, yoksa prensip mi?

Biz boykotçuluğu İrlanda'daki siyasi kurumlar bağlamında bir siyasi taktik olarak gördük. Ama durum bu amacın ötesine geçince, 1986 ve 98'de pozisyonlarımızı değiştirerek, yukarıda saydığım iki parlamentoda yerimizi aldık. İngiltere Parlamentosu'nun ise yabancı ülke parlamentosu olarak görüyoruz. Bu nedenle hiçbir şekilde orada oturmayı düşünmüyoruz ve bu bizim için bir prensip kararı.

- İngiliz Parlamentosu'nu tanımadığınıza göre, Sinn Fein neden bu meclis için milletvekili adayı gösteriyor?

Sinn Fein'in seçimlere katılmasının nedeni bizim Cumhuriyetçi birleşik İrlanda platformu için temsilci seçmemiz. Biz İngiltere Parlamentosu'nun varlığını tanıyoruz; ama onun İrlanda'nın bu bölümü (Kuzey) üzerinde iddia ettiği yönetim hakkını tanımıyoruz.


'İrlanda bağımsız oldu'


- Boykotçuluk sizin için iyi bir strateji mi? Bu yolla hedeflerinize ulaşabildiniz mi?

1918 seçimlerinin ertesinde İrlanda'nın en azından güneyinin bağımsızlığına kavuşması için boykotçu siyaset hayati öneme sahipti. Bugünün koşullarında bakarsak, İngiltere'nin hem bu bölge (Kuzey İrlanda) hem de İrlanda'nın tümü ile normal ilişkiler kuramamasına yol açması bakımından önemli.

- Türkiye'de yaşadığımız örnekte, kendisini daha önce boykotçu olarak açıklamayan bir parti böyle bir yola başvuruyorlar. Bu, seçmen açısından adil bir durum mu?

Bu, olayda adı geçen temsilcilerin yanıtlaması gereken bir soru. Kendilerini destekleyen insanların hislerini benden daha iyi tahlil edip, seçmenlerinin destekleyeceği şekilde davranış geliştiriyor olmalıdırlar diye düşünüyorum.


'600 vekilin 18'i Kuzey'den'


- Türkiye Parlamenter sistemin işlediği bir üniter devlet ve bu anlamda bizim koşullarımız biraz farklı. Böyle bir sistemde meclisi boykot eden milletvekilleri kendi seçmenlerinin çıkarını koruyabilir mi?

Bunu bekleyip görmek gerek. Ayrıca, boykotçuluk mu, başka bir taktik mi izlenecek, bu da bizim değil, BDP'nin vereceği bir karar. Türkiye'de olumlu mu etkisi olur, olumsuz mu, ona ben yorum yapamam. Biz başka ülkelerdeki partilerin tercihleri konusunda yorum yapmayız. Ama bizim örneğimizde temsil sorunu yaratmıyor. Gerçek şu ki, İrlanda'nın bu bölgesinden seçilmiş olan milletvekillerinin İngiltere Parlamentosu üzerinde çok küçük etkinliği var veya hiçbir etkileri yok. 

- Ne kastediyorsunuz?

600'ün üzerinde milletvekili bulunan bir mecliste sadece 18 milletvekili İrlanda (Kuzey İrlanda)' dan seçiliyor. Bu da ya çok az veya hiç etkinlikleri yok demektir. Zaten mevcutların da çoğu çok az parlamento oturumlarına katılır ve sadece belli konularda konuşur.

- Türkiye'deki milletvekillerinin aldığı boykot kararını sizinkine benzetiyorlar. Siz bunu nasıl görüyorsunuz?

Benim görebildiğim kadarıyla, bunlar iki farklı senaryo. Bizim için İngiltere Parlamentosu'nu boykot etmek, 100 yıldan fazla bir süredir devam ettiğimiz siyasi bir pozisyon. Türkiye örneğinde, seçilmiş bir milletvekilinin sorununun çözülmesine ilişkin spesifik bir konu var. Öyle görünüyor ki, eğer bu sorun çözülürse, diğer seçilmiş milletvekilleri koltuklarına oturmaya hazır görünüyorlar. Bu nedenle, konunun tatmin edici bir şekilde çözümüne odaklanılmalı. Bizim için böyle bir şey söz konusu değil. Sinn Fein milletvekilleri İngiltere Parlamentosu'ndaki koltuklarına oturmayacak.


IRA'nın siyasi kanadı

1905 yılında kurulan Sinn Fein, kendisini Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığına veya İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmesine adamış siyasi parti. İrlandaca 'Sadeceler bizler' anlamına gelen Sinn Fein'in üst yönetimi, İngiltere'nin Kuzey İrlanda'da işgalci olduğuna inanan ve çoğu geçmişte silahlı mücadele etmiş kişilerden oluşuyor.

Onlar, kendilerinin IRA'nın siyasi kanadı olarak görülmelerine şiddetle karşı çıkıyorlar ama kendileri dışında kimseyi ikna edemiyorlar. Partinin Belfast'taki genel merkezinin duvarında açlık grevinde yaşamını yitiren IRA militanlarından Boby Sands'ın resmi yer alıyor.


İngiltere Parlamentosu bizi etkilemiyor

- Sinn Fein'in İrlanda ile birleşme mücadelesi verdiğini biliyoruz. Ama yine de İngiltere Parlamentosu'nda mücadele ederek sesinizi duyurmak yerine neden boykotu tercih ediyorsunuz?

Yıllar içerisinde mücadelemiz oldukça genişledi ve milletvekili sayımızı artırdık. Ancak, Hayırlı Cuma Anlaşması siyasetin odağının Londra'dan İrlanda adasına kaymasına neden oldu. Bugün Kuzey'deki yönetimin insanların günlük hayatları üzerinde İngiltere Parlamentosu'ndan çok daha fazla etkisi var. 

- İnsanlar sandalyelerinize oturmayacağınızı bile bile neden size oy veriyor? Temsil görevinizi yerine getirmeyerek, bir anlamda insanların oylarını bloke etmiş olduğunuz şeklinde eleştiriler de var. Siz buna nasıl yaklaşıyorsunuz?

İnsanlar Sinn Fein'e pek çok farklı nedenden dolayı oy veriyorlar. Bizim birleşik İrlanda siyasetimiz kuşkusuz bunlardan en öne çıkanı. Ayrıca, Sinn Fein insanların barınma, çalışma hakları ve devlet yardımları gibi konularda seçim bölgesinde rakipsiz derecede kusursuz hizmetler sunmakta. Meclise gitmemek, insanların oylarının bloke edilmesi anlamına gelmiyor.

-  Sizi ilgilendiren konularda söz hakkınızı kaybetmiş olmuyor musunuz yine de böyle bir tavır alarak?

Dediğim gibi, İrlanda'daki pek çok kişi İngiltere Parlamentosu'nun kendi günlük yaşamları üzerinde ya çok az, ya da hiç etkisi olmadığını görüyor. Burayı (Kuzey) ilgilendiren pek çok karar, Stormont (Kuzey İrlanda'daki meclis) yolu ile alınıyor ve Sinn Fein de bunun bir parçası. İngiltere Parlamentosu düzeyindeki işleri ise oradaki ofislerimiz kanalıyla yürütüyoruz.

-  Ancak, Hayırlı Cuma Anlaşması sonrasında Kuzey İrlanda kendi meclisine kavuştu. Daha öncesinde bu süreç nasıl işliyordu?

Hayırlı Cuma Anlaşması öncesinde de yerinden yönetim söz konusuydu. Hatırlamalısınız ki, yıllarca sokaklarımızda savaş devam etti ve bu da buradaki siyasetin temel odak noktasıydı. İngiliz Parlamentosu o zamanlardan beri buradaki siyasetten ayrışmıştı.

-  Bugün Stormont (Kuzey İrlanda Parlamentosu) Kuzey İrlanda için bu kadar güçlü konumda olmasaydı da bugünkü pozisyonunuzu bu kadar güçlü savunabilir miydiniz?

Biz İngiltere Parlamentosu'nu boykot ediyoruz ve bunun için de burada çok büyük destek görüyoruz. İnsanlar Stormont'taki güç paylaşım kurumlarını ise farklı algılıyor ve bizim orada temsil edilmemizi istiyor.


Londra'dan maaş almıyoruz


- Yemin etmeseniz ve koltuğa oturmasanız da vekilliğiniz devam ediyor. Milletvekili olarak maaş alıyor musunuz Londra'dan?

Sinn Fein milletvekilleri maaşlarını almazlar. Ofislerimizin ve personelimizin masraflarını karşılamak üzere normal masraflarımızı alıyoruz.