Timi Pepple daha iyi bir yaşam umuduyla İngiltere'ye geldi ve yanındaki parasının kısa süre içinde tükenmesinden sonra kendisini sokaklarda buldu. Bu çaresiz halinde, yardım için Londra'da yaşayan Nijeryalı topluluğundaki bağlantılarından yardım istedi.
28 yaşındaki Pepple "Bana yardım edeceklerini söylediler" diyor.
Timi Pepple daha sonra "patron" adını verdiği kişi adına çalışmak için İskoçya'nın Aberdeen kentine gönderilmiş.
Kimlik belgeleri elinden alınmış ve bir sürü başka Nijeryalı genç erkekle birlikte yerde uyuduğu bir evde kalmış.
Gündüzleri evi temizlemiş, akşamları ise bir gece kulübünün tuvaletlerini temizleyip, traş losyonu ve şeker satmış.
"Patron her gece gelir ve topladığımız parayı alırdı" diyor.
Timi'nin hikayesi, İngiliz Polisi'nin Nisan 2017'ye kadarki 12 aylık dönemde kayıtlara geçirdiği 2 bin 200'den fazla modern kölelik vakasından biri.
Bir önceki yıla göre yüzde 160'lık bir artış görüldü.
İngiltere'de kölelikle mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına göreyse asıl sayı çok daha yüksek, 13 bini bulabilir.
Yardım kuruluşları Londra'nın "modern kölelikte büyüyen bir merkez" olduğu uyarısında bulunuyor ve çoğu kurbanın ülke dışından geldiğini söylüyor.
Köleliğe zorlanan insanları bulmak zor değil. Çevremizdeler, çoğunlukla hiçbir şey kazanmadan, araba yıkıyorlar, inşaatlarda, güzellik salonlarında çalışıyorlar.
Çoğu İngiltere'ye, inşaat sektöründe iş vaat edilen, dört çocuk babası Ekvator vatandaşı Jose gibi büyük umutlarla gelmiş.
"İşteki ilk günümde büyük bir ofisin tuvaletlerini temizlemeye gönderildim. Hep bunun geçici olduğunu söylediler ama haftalar geçti" diyor.
Jose diğer beş kişiyle birlikte aynı odada kalıyormuş. "Endişelenme, paraya ihtiyacın yok, karnını doyuruyoruz işte diyorlardı sürekli" diye anlatıyor.
Salvation Army yardım kuruluşundan Diane Payne giderek artan sayıda göçmenin "kandırıldığını, tuzağa düşürüldüğünü ve ticaretinin yapıldığını" söylüyor.
İnsan kaçakçılığı kurbanlarıyla ilgilenen Hestia adlı yardım kuruluşu, dünyanın her yanından gelen insanlara yardım ve destek sağladıklarını söylüyor.
Geçen yıl ele aldıkları vakaların yüzde 35'ini Arnavutluk, yüzde 17'sini Nijerya, yüzde 6'sını Vietnam, yüzde 5'ini ise Hindistan vatandaşları oluşturmuş.
Çin, Polonya, Romanya ve Pakistan vatandaşlarının da sık sık kurbanlar arasında yer aldığını söylüyorlar.
Arnavutlar genelde cinsel istismar için kaçakçılığı yapılan kadınlardan oluşurken, Vietnam'da çeteler genelde depolarda çalışmak veya esrar yetiştirmek için hedef alınan erkekler ve yetimlerden oluşuyor.
Nijeryalılara ise genelde kuaförler, dükkanlar veya evlerde çalıştıkları işler veriliyor.
Diane Payne "Genelde taktikleri kurbanları borçlandırmak ve İngiltere'ye çalışmaya gelirlerse mali yardım yapılacağı vaadinde bulunmak" diyor.
30 yaşındaki Vietnamlı Tran Van Nam'ın başına gelen de buydu.
Balıkçı teknesi hasar aldığında, yerel bir mafya örgütlenmesinden yenisini almak için para istedi. Karşılığında iş gücünü önerdi.
"Onlara çalışarak günde 20 dolar ödüyordum ama uzun süre yapamadım" diyor.
Bir gün evine dört kişi gelmiş ve İngiltere'ye gitmeye zorlamışlar.
Sonunda İngiltere'deki bir depoda kaçak olarak DVD paketleme işinde çalışmaya başlamış. Başarısızlıkla sonuçlanan bir kaçma girişiminin ardından, bir esrar çitfliği işleten bir başka çeteye verilmiş.
"Metal çubuklarla acımasızca dövüyorlar ve zincire vuruyorlardı. Tam bir korku içinde yaşıyordum" diyor.
Sadece İngiltere'ye insan kaçakçılığı yapılan ülkelerin değil, getirilen insanların profili de değişti.
Payne "Daha önce cinsel istismara odaklanılıyordu ve kurbanların büyük çoğunluğu kadındı" diyor.
Ancak yardım kuruluşları köle olarak çalıştırılan daha çok sayıda erkek görüldüğünü söylüyor.
Hestia'nın raporunda erkeklerin modern köleliğin kurbanları olarak pek görülmeyebileceği vurgulanıyor. "Utanç ve aşağlanma duyguları erkek kurbanların ihbarda bulunma ihtimalinin düşmesi anlamına geliyor" deniyor.
Bu durum da erkek kurbanların yeniden satılması veya diğer çetelere verilmesi riskini arttırıyor.
Uzmanlar İngiltere'deki çeteler ve kartellerin, giderek daha karmaşık bir yapıyla kurbanlarını ülkenin çeşitli yerlerine gönderdiklerini söylüyor.
Timmi Pepple "Bir başka adam bana iş vereceği vaadiyle yaklaştığında İskoçya'daki evden kurtulmuştum ve yine sokakta yaşıyordum. Gittim ve çok daha kötü koşullarla karşılaştım. Kızartma tavasından kurtulup, ateşin üzerine düşmüş gibiydim. Dövüldüm, ağzım ve burnum kanıyordu ama beni tehdit ettikleri için yine polise gidemedim"diye anlatıyor başına gelenleri.
Pepple iki kez denedikten sonra kaçmayı başarmış. Şimdi güvenli bir evde yaşıyor ve "patronu" polis soruşturması altında.
Tran Van Nam da kurtarıldı ve İngiltere'ye yaptığı iltica başvurusunun sonucunu bekliyor.
Jose Arias işe giderken, yolda kaçmış. "Bir saat boyunca koştum ve arkama bile bakmadım" diyor.
Ucuz bir motelde saklanmış ve bir akrabası Ekvador'a dönüş biletini almış.
"Daha iyi yaşam vaadinin ömür boyu hapis cezası gibi olacağını bilmiyordum. Bugün, bu çağda köle olabileceğiniz aklıma bile gelmemişti"
İşverenlere daha sıkı kontroller getiren Modern Kölelik yasasını 2015'te çıkartan İngiltere, bu konudaki küresel mücadeleyi yürüten başlıca ülkelerden.
Yetkili makamlar, her zamankinden daha çok vakayı araştırıyor.
Ancak bu sorunun farkındalığının artmasından mı, yoksa kurban sayısındaki yükselişten mi?
Payne "Her ikisi de" diyor. "Daha çok vakayı tespit ve ihbarda gelişme oldu, ancak bu aynı zamanda yıldan yıla büyüyen kârlı bir piyasa.