Kültür-Sanat

İncesaz 15. yaşını Kuruçeşme Arena'da hayranlarıyla kutlayacak

yaşadığımız yılların İstanbul müziğini yapan İncesaz 15. yaşına giriyor

10 Haziran 2012 00:59

HÜLYA KARABAĞLI/ Ankara 

İncesaz, 11 Ağustos günü Kuruçeşme Arena'da hayranlarıyla 15. yaşını sürpriz konuklarla kutlayacak. Çok sayıda ödüllü film ve belgesellerin müziklerini yapan İncesaz Gurubu'nun kurucusu Cengiz Onural, T24'e, "Rüzgar gibi geçti" dedi.

 

'Türkiye devlet yönetimi geleneği  fasişttir'

 

Onural, T24'e, sanat kurumlarının yeniden şekillendirilmesine yönelik  iktidar  kanadından gelen hamleleri, "Türkiye devlet yönetim geleneği ise faşisttir. Ezelden beri bilim insanını ve sanatçısını ezmek, kendi hoşuna gidecek şeyleri söyletmek ister" yanıtı veriyor. Onural'a göre, bu faşist gelenek, "Söylemeyeni yok eder, mahveder, sürer... Bugün de hiç şaşırtıcı olmayan şekilde tarih tekerrür etmektedir"

 

Zapt-ı rapt yaparsanız sonrası karanlıktır

 

Toplumları, yenilik, aydınlık ve gelişme noktasına taşıyan iki alana dikkat çeken Onural: Bir toplumda yeniliğe, aydınlığa, gelişmeye, ileriye dönük düşünceleri dile getirebilen yalnız iki kurum vardır; Bilim ve sanat. Bu nedenle bunların özgür ve bağımsız bırakılmaları gerekir. Bunları zapt’u rapt altına almak, ağızlarını kapatmak isterseniz, toplumun duyularını yok etmiş olursunuz. Sonrası karanlıktır.

 

Aydınlık toplumlar saçmalamalara izin verir

 

Onural'a göre, Aydınlık toplumlar bilim insanlarının ve sanatçıların herşeyi, tam olarak 'herşeyi' söylemelerine izin verir.Saçmalamalarına da izin verirler. Belli olmaz en büyük hakikatler bazen başta saçma görülen fikirlerin arkasında gizlidir.

 

Ciddi muhlalif olmadığım için baskıya maruz kalmıyorum

 

Bir sanatçı olarak üzinde baskı hisetip histemediği sorusuna Onural, samimiyetle yanıt veriyor. İktidara oynamadığım ve ciddi mualif bir tavrım olmadığı için pek bir baskıya maruz kaldığım da söylenemez. Eğer olsaydı da, kalacağımdan hiç şüphem yok.

 

Muhafazar sanat olmaz

 

Cengiz Onural, "Bana göre tanımı gereği muhafazakar sanat olmaz. İslam sanatlarından olan hat, tezhip gibi sanatlar için bile böyledir bu. Muhafazakarlığından dolayı bir müddet yerinde sayan bir sanat, sonunda sanat olma özelliğini kaybeder, zanaata, hünere dönüşür, ta ki bir gerçek sanatçı çıkıp o alana yepyeni bir anlam yükleyene, yeni bir bakış açısı getirene kadar."

 

Dedesinin kemençesi

 

Mühendislikten ağır basan müzisyenliğe geçiş yapan  Cengiz Onural'in bu yolculukta  en büyük pay dedesine ait.  "Benim müzik hikayemi dedem başlattı. Aslında bir bakıma da o devam ettiriyor hala.
Birçok yaylı enstrüman çalmıyorum. Yalnızca kemençe çalmaya çalışıyorum. Onda da daha öğrenci konumundayım. Sevgi ve hevesim devam ediyor".

Onural'in müziklerini yaptığı filmler  şöyle:
Yeşim  Ustaoğlu'nun Magnafantagna (1986), 
Yeşim Ustaoğlu'nun Bir Anı Yakalamak (1987),
Zeki Demirkubuz'un Masumiyet (1997)
Turgut Yasalar'ın Leopar'ın Kuyruğu (1998),
Deli Yürek: Bumerang Cehennemi (2001),
Tayfun Pirselimoğlu'nun Hiçbiryerde (2002)
Çağan Irmak'ın Issız Adam (2007), 
Çağan Irmak'ın Dedemin İnsanları (2011)