T24 - Kitaplarının gölgesinde kalan yazarlar vardır. Gustave Flaubert ‘Madam Bovary’yi, Reşat Nuri Güntekin ‘Çalıkuşu’ romanını bu nedenle pek de sevmez. Yaşar Kemal de, isminin duyulmasında belki de en çok etkili olan kitabı ‘İnce Memed’i aslında hiç sevmezmiş.
Tarih Vakfı tarafından Prof. İlhan Tekeli’nin bütün eserlerinin onuncu cildinin yayımlanması dolayısıyla Pera Müzesi’nde düzenlenen kokteyldeyiz. Aynı zamanda Türkiye Bilimler Akademisi üyesi olan Prof. Tekeli onuruna düzenlenen kokteyl, kolayca tahmin edilebileceği gibi akademik bir toplantıya dönüşüyor hemen. Bir tarafta Prof. Zafer Toprak, hemen yanında Prof. Cemil Koçak, iki adım ötemizde Prof. Fikret Adanır, Orhan Pamuk’u andıran fiziğiyle kardeşi Prof. Şevket Pamuk gözümüze çarpan ilk isimler.
Yaşar Kemal geliyor
Hürriyet gazeteinden Sefa Kaplan'ın haberine göre salon, ünlü romancı Yaşar Kemal’in eşinin kolunda gelişiyle birdenbire dalgalanıyor. Bir hayli zayıflamış ‘Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’ yazarı. Bir ayağı da haiften aksıyor. Bunun için diğer koluna da Prof. İlhan Tekeli’nin ağabeyi ünlü mimar Doğan Tekeli giriyor. Buna rağmen neşesi yerinde Yaşar Kemal’in, “Ben bunun çocukluğunu bilirim” diyor İlhan Tekeli’yi göstererek, “O günden bugüne hiç değişmedi.”
Sıra konuşmalara geliyor. Tarih Vakfı Genel Sekreteri Doç. Murat Güvenç konuşuyor önce. Arkasından Prof. İlhan Tekeli ve derken Yaşar Kemal’e uzatılıyor mikrofon. Yaşar Kemal, romanlarının arka planı diyebileceğimiz bazı şeyler anlatıyor. Söz gelişi, ‘Binboğalar Efsanesi’ için İlhan Tekeli’den nasıl bilgi desteği aldığını, Çukurova’ya ilk traktörün ne zaman geldiğini de yine ondan öğrendiğini söylüyor ve kahkahalar arasında bitiriyor konuşmasını.
'O kitabı sevmem'
Fırsattan istifade yanına yaklaşıp traktöre ilişkin bilgiyi ‘İnce Memed’ romanında kullanıp kullanmadığını soruyoruz. “Hayır” diyor Yaşar Kemal, “o sırada İnce Memed yayımlanmıştı zaten.”
Hemen arkasından da, kendisine asıl ününü sağlayan ‘İnce Memed’le olan ilişkisini belki de ilk kez anlatıyor: “Ben İnce Memed’i sevmem aslında, roman olarak çok beğenmem. Bu nedenle, onu müstear bir isimle yayımlamak istemiştim. Çünkü benim için edebi değeri çok fazla değildi. Ama o sırada Cumhuriyet’ten attılar beni. Ben de kitabı Dünya Gazetesi’ne götürdüm. Bunu duyunca Nadir Nadi devreye girdi ve İnce Memed’i geri aldı. Ben hâlâ onun müstear isimle yayımlanmış olması gerektiğini düşünürüm.”
Bedii Faik versiyonu
Dünya Gazetesi sahibi ve başyazarı Bedii Faik de, ‘Basın Matbuat Derkeen... Medya’ isimli anılar serisinin üçüncü cildinde bu konudan söz etmişti bir miktar. Ana hatlarıyla hikâye aynıydı ama Bedii Faik, Yaşar Kemal’i Nadir Nadi’ye kendisinin gönderdiğini söylüyordu. Yaşar Kemal ise Nadir Nadi’nin devreye girdiğini bilhassa vurguluyor.
Bir Çukurova destanı
İNCE Memed’in ilk cildi 1955’te basıld. Kitap o kadar beğenildi ki, Yaşar Kemal daha sonra devamı niteliğinde üç cilt daha yazdı. İnce Memed’i asıl öne çıkartan, 70’li yıllarda Kemal Tahir’le Yaşar Kemal arasında patlak veren ‘Eşkiya dünyaya hükümdar olur mu’ mealindeki tartışmaydı. Türkiye Defteri’nin sayfaları arasında kalan bu tartışma, günümüzde yaşanan pek çok olaya da ışık tutacak nitelikteydi.
Müstear isimle yayınlamak istemiş
Bütün büyük romancılar kendi ününü zaman zaman gölgeleyen romanından memnuniyetsizliğini dile getirir. Yaşar Kemal de ‘İnce Memed’in kendi isminin önüne geçmesinden şikâyetçi. Üstelik, çok beğenmediği, müstear isimle yayımlamak istediği bir kitabın gölgesinde...