T24 - Bugün sinemanın zenginlere ait olmadığını, inanç işi olduğunu gösteren Ahmet Uluçay'ın birinci ölüm yıldönümü.
Geçtiğimiz yıl bugün kaybettiğimiz, 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' filmiyle tanınan Ahmet Uluçay'ı ölüm yıldönümünde onun hayatından ve filmlerinden ilham alarak yönetmenliğe başlayan Halil İbrahim Gökcan* yazısıyla anıyoruz.
''Türk sinemasının imkânsızlıklar ağacından meyve yiyen, çocuk ruhlu yönetmenini kaybetmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Çocuk yaşta ruhuna aşıladığı sinema aşkıyla inancını hiç kaybetmeyen, ona değişik gözle bakan gözlere bir gün susarak vereceği cevabı sabırla bekleyen yönetmen…
1960'lı yıllarda, ilkokuldayken köye gelen seyyar sinemacı sayesinde sinemanın büyülü dünyasına girdi. Zamanının çoğunu köydeki bir arkadaşıyla beraber sinema makinesi yapıp köyünde sinema gösterimi yapmayı düşünerek geçirdi. Onun içindeki sinema sevgisini fark edebilmek çöplerden film topladığını biraz hissedebilmek yeterlidir herhalde.
Ailesi sinema zenginlerin işidir diyerek her ne kadar vazgeçirmeye çalıştıysa da onu vazgeçirmek mümkün olmamış, hatta Ahmet Uluçay imkânsızlıklarını zekâ ve yaratıcılığı sayesinde imkâna çevirebilmiştir.
Yakın arkadaşıyla beraber Almanya’dan gelen bir gurbetçiden aldıkları kamera sayesinde hayallerini filme çevirebilme şansları olabilmişti. Ama bu şansta bile bir imkânsızlıklar karşılamıştı onları. Kamera kayıt yapmıyordu ve bataryası yoktu. Kamerayı bir VHS kaydediciye bağlayıp, sadece elektriğin olduğu yerlerde çekim yapabiliyorlardı. Bu kısıtlamayı bile yaratıcılığı sayesinde rahatça atlatabilmiştir. ‘Optik Düşler’ filminin mezarlık sahnesini yaptığı maketlerle evde çekmiştir.
İlk kısa metrajlı filmi 1994 yılında gösterime girdi. Daha sonra çektiği kısa filmler onun sinemasının şekillenmesini sağlamış ve sinema çevresinde dikkat çekmeyi başarmıştı.
Çektiği; Optik Düşler (1993), Bizim Köyün Orta Yeri Sinema (1995), Minyatür Kosmosda Rüya (1995), Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak (1994), İnci Deniz Dibinde (1996), Bizim Köyde Bayram Sabahı (1998), Epilectic Film (1998), Uzun Metrajın Resmi (1999), Exorcist (2000) adlı kısa metrajlı filmleri Yurt çapında katıldığı festival ve yarışmalardan birçok ödülle döndü. Aldığı ödüller onu daha sonra ‘Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2002)’ uzun metrajlı filminin yapımcısı olacak Ezel Akay ile tanışmasını sağladı. Ahmet Uluçay kendi çocukluk döneminden de biyografik izler taşıyan film projesini tamamlayabilmek için başka işlerde çalışmak zorunda kaldı. Enteresan yönetmen inançlarının karşılığını Ulusal ve Uluslar arası festivallerde aldığı 40 dolaylarında ödüllerle aldı.
Uzun metrajlı filmle beraber çevresinde değişik karşılanan Uluçay 2007 yılında ‘Kaza’ adlı bir kısa film de çekti. Son olarak ‘Bozkırda Deniz Kabuğu’ adlı uzun metrajlı filmin yarısını çekebilen yönetmen 30 Kasım 2009’da ebediyete uğurlandı.
O köyünden ayrılmadı ve işin köyde-kentte değil kafada bittiğini herkese kanıtladı. Orjinalliğinden hiçbir şey kaybetmeyen yönetmen ayrıca hiçbir zaman popüler olma kaygısı taşımadı. Kim bilir beklide bu yüzden bu kadar değerli bir insan gereken önemi göremedi. Ona gereken değeri verememek hepimizin ayıbıdır!
Dağıtmış olduğun inançla, sinemanın şövalye ruhlu çocukları seni unutmadı, unutturmayacak. Unutmadık Seni Kalbimizdesin…!''
*Halil İbrahim Gökcan 16 Nisan 1992 Eskişehir doğumlu bir sinema hayranı. En yakın arkadaşlarıyla gittiği köy gezisi ona, hayatının Ahmet Uluçay’ın hayatına benzediğini fark ettirir. Arkadaşlarıyla yaşadığı köydeki arkadaşlık ortamını filme çekmeye karar verir. Ama o filmini çekemediği gibi, hayatın kendisinin filmini çektiğine inanır. Daha sonra tiyatro eğitimi alarak, oyunlar çıkarır ve kendisini tiyatro ve sinema alanında geliştirmeye devam eder. Hayatının en büyük olayını Ahmet Uluçay'a ulaşmak ve onun kültürünü içinde hissetmek olarak nitelendiren Halil İbrahim'in, en büyük ideali Ahmet Uluçay'a verdiği sözü tutmak olmuştur. Şu ana kadar 6 kısa film çeken Özcan, yakın zamanda Ahmet Uluçay ile ilgili 'Denize İnen Sokak' isimli belgeselin yapımına başlayacak.