Politika

İnan Kızılkaya: Sözün bittiği yer dersek hayatı ve kendimizi inkâr etmiş oluruz

“Gerçekliği tespit eden ama üzerine düşen sorumluluğu takati kalmadığından yerine getiremeyen, yeni bir toplumsal ruh hali gelişti”

17 Ağustos 2017 16:41

“Terör örgütü propagandası yapma” suçlamasıyla tutuklanan, kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya, tutuklu bulunduğu Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi’nden gönderdiği yazıda, “Bütün bu karanlık tabloda gazeteciler ile birlikte gazetecilik mesleğinin kendisi artık hedef tahtasında. Korkunun ecele faydası yok. Sözün bittiği yer dersek hayatı ve kendimizi inkâr etmiş oluruz” ifadelerini kullandı.

“Kapatma, gözaltı, tutuklama ve katledilme politikalarına karşı gerçekleri ortaya çıkarmayı düstur edinen bir geleneğin köklerinin derin olduğunu” belirten Kızılkaya, “Öyle kolay kolay da kurumaz. Bu günlerde sorgusuz-sualsiz itaate zorlanan toplum, iktidarın tekeline aldığı görsel, işitsel medyada neyi görüyorsa onu gerçek sanıyor. İktidar sınır içi ve ötesinde yaşananlara ilişkin farklı kaynaklardan haber alınmasını istemiyor. Çaresizliğin pompalandığı halklar ve bireyler her zamankinden daha fazla soluksuz bırakılıyor” ifadelerini kullandı.

İnan Kızılkaya’nın Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde yayımlanan “Mankurtlaşmaya karşı” başlıklı yazısı şöyle:

Tarih 16 Ağustos 2016. Öğleden sonra Özgür Gündem hakkında alınan “geçici kapatma” kararını polisler tebliğe gelmişti. Yasal mermili silahları bellerinde ve ellerinde. Maç Sokağı’nın olduğu tüm giriş çıkışları kapatmışlardı. Yemekhanenin bulunduğu en üst katta “geçmiş olsuna” gelen misafirleri uğurladıktan sonra polislerin geldiğini gördük. TOMA’lar, zırhlı araçlar, akrepler, çevik otobüsü, minibüsler ile sokak adeta ablukaya alınmıştı. Editöryanın bulunduğu 2. Kata indiğimizde robokop sivil ve çevik polisler de peşimizden doluştu. Bir editörümüzün 6 yaşındaki (o esnada orada bulunma bahtsızlığıyla) çocuğu bu ani baskın karşısında korkudan ağlamaya başladı. Rica minnet çocuğu o hengamede babası dışarı çıkardı. Sakin olun çağrımıza kulak asmayan polislerden birkaçı “Biz devletiz, devlet” diye bağırıyordu. Sonrası malumunuz linç edilircesine gözaltına alındık.

Eğer sohbet imkanımız olsaydı, polislere medeni bir ortamda yani eşit koşullarda Latin alfabesinde kullanılan ve devletin 29 harfe sığmayan tüm hallerini yaşayan gazeteyi anlatabilirdik. Çeyrek asırlık serencamıyla değil Türkiye’nin, gazetenin insanların hayatına girdiği tüm dünyada ödediği bedeller ile, gazeteciliğin hakikat çizgisi kimliğini yüzlerine haykırabilirdik.

1990’ların yeni dünyasında yıkılan sosyalist blokla birlikte dünyayı/toplumu değiştirme dürtüsü ağır bir yara aldı. “Tarihin sonu”nu ilan edenler, halklara itiraz hakkının geçersizleştiğine dair menkıbeyi yutturmaya çalıştı. 1980 darbesinin yükünü üzerinden atamayan kitlelerin dumura uğrayan bilincine eklenen sinizm ülkemizde de karşılık buldu. Yani gerçekliği tespit eden ama üzerine düşen sorumluluğu takati kalmadığından yerine getiremeyen, yeni bir toplumsal ruh hali gelişti.

Tarih sahnesine geç kalmanın dezavantajıyla çıkan Kürtler kabuğunu kırarak, bu gidişata karşı ters bir akıntı yaratmaya çalıştı. Sadece kendi derdini değil, iktidarın yedeklediği ve boyun eğdirdiği farklı toplumsal kesimlerle de temas kurdu. Ta en başında kendisini tecrit eden iktidarın karşısına alternatif bir yaşamı örme inancıyla tüm memnuniyetsizleri hedef kitlesi saydı. Bu amaçla yayın hayatına başlayan Özgür Gündem, çaresizce kafasını giyotine uzatan insanlara farklı bir haber ulaştırma ve bilgi edinme olanağı sağladı. Ve tabi ki iktidarın şimşeklerini üzerine çekmesi uzun sürmedi. 90’lar boyunca sürdürülen inkar, imha siyasetinden fazlasıyla payını aldı. Aynı gün (1994-3 Aralık) İstanbul ve Ankara büroları bombalanan ve ertesi gün çıkan bir gazeteden bahsediyoruz. Halkların bilgesi Apê Musa ve onun küçük generalleri olan gazete dağıtımcısı çocukların Sûr’un sokaklarından “gazte gazete” çığlıklarının inlediği zamanların mirasıdır süregelen.

Kapatma, gözaltı, tutuklama ve katledilme politikalarına karşı gerçekleri ortaya çıkarmayı düstur edinen bir geleneğin kökleri derindir. Öyle kolay kolay da kurumaz. Bu günlerde sorgusuz-sualsiz itaate zorlanan toplum, iktidarın tekeline aldığı görsel, işitsel medyada neyi görüyorsa onu gerçek sanıyor. İktidar sınır içi ve ötesinde yaşananlara ilişkin farklı kaynaklardan haber alınmasını istemiyor. Çaresizliğin pompalandığı halklar ve bireyler her zamankinden daha fazla soluksuz bırakılıyor.
Bir nevi yurttaş-insanı mankurtlaştırmaya zorluyor. Hani efsaneye göre, bilinçsiz köle haline getirme hikayesi. Kişinin başı kazınır, ıslak deve derisi sarılır ve güneşe bırakılır. Gerilen deri başı sıkar ve kişi aklını yitirir. Kişi bilinçsiz ve isteneni yapan bir köleye dönüşür.

“Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, itirazınız beyhude bir çabadır” anbean işleyen ve üreten iktidar mekanizmasının ideolojik aygıtları, bu kahır zamanları sineye çekmemizi emrediyor. Gayrimeşru 15 Temmuz darbesi bastırıldıktan sonra, sosyalistler ve Kürtlerin fix menüde tepelenecekler listesi değişti ve genişledi. Kendisini güncelleyen iktidarın mazlumiyet sosyolojisinin büyümesi, yeni siyasal mücadele olanaklarını da beraberinde getirir. Gazetecilik için ise, toplumun her hücresini iğdiş eden iktidarı teşhir edecek olayların zenginliği anlamını taşır. Mankurtlaşmanın panzehri de bu durumu fark edip gerçeğe sarılmadır.

Bütün bu karanlık tabloda gazeteciler ile birlikte gazetecilik mesleğinin kendisi artık hedef tahtasında. Korkunun ecele faydası yok. Sözün bittiği yer dersek hayatı ve kendimizi inkar etmiş oluruz. Tevfik Fikret’in dizeleriyle;
“Evet, sabah olacaktır
Sabah olur
Geceler Tulu-i Haşre kadar sürmez.”

APÊ MUSA
Yasın tutulur mu?
Uykusuz çocuklara bir ninni
Vebali boynunda kapkara bir hınç
Katledilen yalnızca bir can mı?
Şimdi tam zamanı
Sancıyan yerin üzerine
Bir ayet yazılır
Gecenin yurdunu üşüşmüş
Celladın kırbacına tükür sevgili
Ve haykır,
Sırtımda kırbacı şaklatan deyyus bilsin,
Derinin acısı kalındır geçer
Sızısı tenin incedir kalır
İnan Kızılkaya
Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi