Medya

"İmara açılan Yedikule Bostanları ecdat mirası değil mi?"

Yalçın Bayer: İBB Meclisi'nin CHP'li üyeleri Kadir Topbaş'a 'zor' sorular yöneltti

22 Aralık 2016 14:19

İBB Meclisi aralık ayı meclis toplantılarında CHP'li üyeler, İBB Başkanı Kadir Topbaş’a "Ecdad Mirası" diyerek Topçu Kışlası'nı yeniden inşa etme konusundaki ısrarıyla ilgili sorular yöneltti. "Yedikule Bostanları ecdat yadigarı değil mi?" diye soran Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, meclis üyelerinin "'Ecdat Mirası' olan Yedikule Bostanları’nı korumak yerine inşai faaliyete açmanızın nedeni nedir?" diye sorduklarını aktardı. 

Yalçın Bayer'in Hürriyet gazetesinin bugünkü (22 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Beşiktaş ‘imarla’ yükseliyor' başlıklı yazısı şöyle:

Beşiktaş geri görünüm ve etkilenme bölgeleri plan değişikliği İBB’den ‘elbirliğiyle’ geçti... Yani AKP ve CHP tarafından...

2960 sayılı kanunun özel bir kanun olduğunu ve amacın Boğaziçi bölgesinde nüfus yoğunluğunu artırcak yapılanmayı sınırlamaktı. Bu nedenle Boğaziçi bölgesinde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’na aykırı hükümleri uygulanamaz. (3194 sayılı kanun/ madde: 4)

15.12.2016’da İBB meclisinde kabul edilen plan değişikliği ile Beşiktaş geri görünüm ve etkilenme bölgesinde mevcut imar planı notları yerine Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına karar verildi. Bir sürü sakıncası olduğunu söylüyor mimarlar. Şöyle ki:

Tek bir plan notu ile bütün planın yok sayıldığını...

Boğaziçi Kanunu’na ve İmar Kanunu’na aykırı olduğunu...

‘Beşiktaş Geri Görünüm Bölgesi’nde yapılaşmayı 2-3 kat artıracağını...

Boğaz’dan bakıldığında Beşiktaş bölgesinde 7-8 kat binaların görüleceğini...

Unutulmasın, Üsküdar’da binalara binanın yüksek köşesinden kot verilmesi ile ilgili madde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile iptal edilme aşamasında olduğu halde bu görmezden gelinerek yoldan kot verilmesine cüret edildi.

Özetle, kim hazırlamışsa bu ‘rantları’ iyi hesap etmiş.

Günün sözü

“TÜRKİYE büyük bir badire atlattı. FETÖ darbe girişimi başarılı olsaydı ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum, Türkiye bakımından bir felaket olurdu. Buna karşı tedbir alınmasını anlıyorum ama tedbiri alırken hukuk devleti sınırları içinde kalmak ve orantılı güç kullanabilmek lazım.”

(Eski AİHM yargıcı, eski CHP milletvekili ve Barış İçin Demokrasi hareketinin öncüsü Rıza Türmen)

Yedikule Bostanları ecdat yadigarı değil mi?

İBB Meclisi aralık ayı meclis toplantılarında CHP üyeleri M. Berke Merter, Esin Hacıalioğlu, Hasan Tapan, Seyitali Aydoğmuş, Zeynel Yılmaz ve İsmail Koç, Kadir Topbaş’a “Taksim Gezi Parkı’nın bulunduğu alana ‘Ecdad Mirası’ diyerek Topçu Kışlası’nı yeniden inşa etme konusunda ısrarını sürdürürken, kendisine ‘zor’ sorular yöneltti.

“Ecdat Mirası’ olan Yedikule Bostanları’nı korumak yerine inşai faaliyete açmanızın nedeni nedir? Yedikule Bostanları’nda bulunan tescilli Osmanlı yapıları ile ilgili bir çalışmanız var mıdır? Moloz dökülerek devre dışı bırakılan 30 dönümlük alanı temizleyerek yeniden tarım faaliyetlerinin yürütülebileceği bir alana çevirecek misiniz? Yedikule Bostanları’na yapılacak rekreasyon alanları kapsamında kaç bina yapılacaktır ve bu binaların kaçı ticari faaliyet yürütecektir?

Söz konusu projeyi uygulamanız halinde bölgede faaliyet gösteren bostancıların zararlarını nasıl karşılayacaksınız?”

Öyle mi, böyle mi? anlamak istiyorum

SORU 1: Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi birlikte de olacak. Cumhurbaşkanlığı için 3 aday olsa, hiçbiri % 50’den fazla oy alamazsa (% 40, % 35, % 25 oy alsalar)

En fazla oy alan mı cumhurbaşkanı olacak? O zaman ‘milli irade’ olur mu?

Yoksa en fazla oy alan 2 aday yeniden seçime katılacak mı?

Bu konuda bir açıklama yok.

SORU 2: Cumhurbaşkanı seçildi, 5 yıl görev yaptı. Bir daha seçildi, görev süresinin 4’üncü yılında Meclis’i fesih etti. 5 yılı doldurmadığı için bir daha aday olacak, seçilirse 5 yıl daha görev yapacak. Yine 4’üncü yılında Meclis’i fesih edip yeniden aday olup seçilecek.

Böylece ölünceye kadar bu oyun devam edecek. Çünkü bu konuda hiçbir kısıtlama yok.

Öyle değil mi?

İbrahim BAYTAK

Mersin Başsavcısı'ndan açıklama

'FETÖ soruşturmalarında ‘derin’ kuşkular var’ başlıklı dünkü yazıda CHP Hatay milletvekili Mevlüt Dudu’nun Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a yönelttiği soru önergesinde, Mersin’de iki savcının çocuklarının FETÖ’nün okullarında burslu okudukları belirtiliyordu. Soru önergesini içeren yazımızda, adı geçen Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yıldırım bir açıklama gönderdi. Diyor ki: “Çocuğumu FETÖ okulu olan Yıldırımhan’da burslu olarak okuttuğumdan bahsedilmektedir. Burada ismi geçen, İhsan Görkem Yıldırım benim oğlum değildir. İsmi geçen İhsan Görkem Yıldırım, daha önce Mersin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan, şu anda da Antalya hâkimi olan Adnan Yıldırım’ın çocuğudur.

Benim iki çocuğum vardır. Bunlardan birinin adı Bilal Kağan Yıldırım olup, 13.08.2014 tarihinde AÜ Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisidir. Diğer oğlum olan Ömer Faruk Yıldırım ise 13.08.2014’te Mersin Sabancı Anadolu Lisesi (devlet lisesi) 10. sınıf öğrencisidir.

Bu konuda daha önce ‘Osmanlı Torunları’ isimli bir internet sitesinde aynı konuda yapılan haberle ilgili, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2016/47132 soruşturma numaralı evrakta ilgili internet sitesi hakkında suç duyurusunda bulundum. Bu nedenle haber asılsız olup, gerçeği yansıtmamaktadır.”

(Savcı Talip Akgedik’in hazırladığı, 11’i tutuklu 32 sanıklı Mersin FETÖ davası ile iddianamesi Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 120 sayfalık iddianamede adı çeşitli tartışmalarda geçen Erkan Karaaslan hakkında “terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet, silahla terör örgütüne üye olmak” iddiası yer alıyor.)

Biliyor musunuz?

- MÜLKİYE’nin İstanbul’dan ayrılışının 80. yılı için 28 Aralık Çarşamba AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, Ankara’ya taşınma sırasında Siyasal Bilgiler Okulu’nun müdürü olan Prof. Emin Erişirgil’in anısına, kızı Prof. Özden Uzunalimoğlu’nun da katılımıyla etkinlik gerçekleştirileceğini; ‘2016 Mülkiye Büyük Ödülü’nün Prof. Nermin Abadan Unat’a İstanbul Yıldız Amire-i Manej Konferans Salonu’nda 24 Aralık Cumartesi 15.00’te takdim edilip ardından Prof. İlber Ortaylı’nın, ‘Mülkiye’den Siyasal Bilgiler Fakültesine’ konulu konuşma yapacağını...

- ATAŞEHİR Belediyesi’nin düzenlediği ‘Sarıkamış Şehitlerini Anma Etkinliği’nin, Prof. Bingür Sönmez’in katılımı ve TRT sanatçısı Tekin Büyükküyü’nün ağıtlarıyla 24 Aralık Cumartesi 19.00’da Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde yapılacağını...

Rahibe Teresa ve Büyükelçi’ye suikast

BM’deki toplantıda, bir kaç gün önce, ABD daimi temsilcisi bayan, üsten bir tavırla, Rus temsilcisine “Suriye’de/Halep’te yaptıklarınızdan biraz olsun utanmıyor musunuz?” mealinde ithamda bulunmuş. Rus tarafı da, “bu kadın kendini Rahibe Teresa mı zannediyor?” cevabını vermişti.

‘Rahibe Teresa’ göndermesiyle kastedilen, ABD’nin Ortadoğu politikaları olduğu açık, koca bir bölgeyi kan gölüne çeviren, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olmasına, yüz binlerce insanın ölmesine, çoluk-çocuk binlerce insanın Akdeniz’e, Ege’ye gömülmesine neden olan koalisyonun başı ABD değilmiş gibi, sağa-sola ahlak, utanma dersi veren, ülke temsilcisine Rusya’nın verdiği cevap tarihi nitelikte.

Hatırlanırsa, benzeri bir tavrı Kuruşçv, yine BM Genel Kurulu’nda, göstermiş ve protesto için ayakkabısını çıkarıp masaya vurmuştu.

3. dünya ülkelerinin durumu tartışılırken, (SSCP, kolonilere bağımsızlık verilmesini teklif ediyordu) kendisine söz verilmemesine sinirlenen Kruşçev önce saati ile akabinde de, ayakkabısının ökçesiyle masaya vurarak zorla söz hakkı almıştı. Önerisine karşı çıkanlara ‘geri zekalılar’ ‘holuy’ demişti, bugünün Rus temsilci, Rahibe Teresa ironisiyle, daha sofistike ve olabildiğince sarkastik bir tanımlama yapıyor.

Halep’in tahliyesinde, Türkiye inisiyatif aldı; Rusya’yı ikna etti, İran ile işbirliği yolları aradı. İnsanlık trajedisi yaşanan bölgede bulunanların tahliyesinde, koalisyon güçleri yok, yeni bir ittifak/eksen üzerinden, insani müdahale yapılıyor.

Srebrenitsa’da, Boşnaklar’ın katledilmesini film seyreder gibi izleyenlerin (BM, sözde güvenli bölge ilan etmişti), yaşanan beşeri trajedi de herhangi bir hassasiyet göstereceklerini beklemenin de bir mantığı bulunmuyor.

Ama dışarıda kalmış olmanın getirdiği hayal kırıklıklarının da yabana atılmaması, teyakkuzda olunması gerekiyor.

Ortadoğu politikasında sürekli hata yapan iktidar, ilk defa, insancıl hukuk adına olumlu bir hamle yapıyor, ama ne yazık ki, ülke, sürekli yanlışlarla, teröre açık bir alan haline getirildi.

24 Kasım’da uçağını düşürdükleri Rusya’nın itirazları üzerine, kasım-kasım kasılarak, ‘emri biz verdik’ diyenler, yere çakılmak üzere olan Rusya ilişkilerinde, rotayı tutturmaya başlarken, bu esrarengiz suikast oldu... Failin kimliği hakkındaki bilgiler, devlet kadrolarındaki ağır zafiyet halinin bir başka örneği değil midir?

Kazım Karakazan