01 Nisan 2024 15:00
Tarihi bir geceye tanık olmak, bir olayın, yaşandığı anda yıllar sonra hatırlanacağını bilmek; hatta belki de bir kırılma noktası olarak anılacağını düşünmek insanların kafasında kontrolsüz şekilde sonsuz olasılıkların hesaplanmasına sebep oluyor. Pazar akşamı CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki partililerin ve Saraçhane’deki binlerce İmamoğlu destekçisinin de mutluluktan tarif etmekte zorlandığı his belki de önemli ölçüde buydu.
Saat 17.00’de sandıklar kapandığında Sarıyer’deki CHP İl Başkanlığı’nda İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanacağına dair temkinli bir iyimserlik vardı. İmamoğlu’nun anketlerde farkı iyiden iyiye açmış görünmesine rağmen ilk etapta partililer, seçim sonuçları hakkında gazetecilere konuşmama eğilimini belli ettiler. CHP’nin ülke genelinde seçimden birinci parti çıkacağına dair ise, herhangi bir parti temsilcisinden tek bir tahmin bile ne seçim gününde ne de öncesinde duyuldu.
CHP’nin İstanbul’da kurduğu sistem de aslında gazetecilerin partililerle temasını kısıtlamak istiyor hissi veriyordu. Yeni il başkanlığı binasında takip edilen ilk yerel seçimlerde gazeteciler binanın içine alınmadı. Basın için il başkanlığı binasına bağlı bir çadır kuruldu. CHP yoğun akreditasyon talebini kapasite kısıtı sebebiyle karşılamakta zorlanırken, çadırda parti temsilcileriyle iletişim kurmakta sıkıntı çeken gazeteciler, bilgi almak için binanın 1. katındaki “kaynaklarına” başvurarak şanslarını denemek zorunda kaldılar.
Medyanın İmamoğlu’na ilgisi yoğundu. Seçimin tartışmasız en ilgi çeken yarışını CHP’nin karargâhında izlemek için akredite olan gazeteciler arasında bağımsız ve muhalif yayınların temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yabancı gazeteci de vardı. Yunan kamu yayıncısı ERT, Britanya kamu yayıncısı BBC, Britanya’nın önde gelen ekonomi yayınlarından Financial Times, İtalya’nın yüksek tirajlı gazetelerinden Corriere della Sera, Alman kamu yayıncısı ZDF CHP İstanbul İl Başkanlığı’na muhabir gönderen uluslararası yayınların arasındaydı. CHP İl Başkanlığı’nda, Yüksek Seçim Kurulu’nun yayın yasağını kaldırdığı 19.20’ye kadar gazetecilerle hiçbir veri paylaşılmadı. Belediyenin basın sorumlularından İmamoğlu’nun odasındaki atmosfere veya sonuçlara dair bilgi almaya çalışan gazeteciler, “Başkan açıklama yapacak” benzeri ifadelerle geçiştiriliyordu.
İl başkanlığının içinde ıslak imzalı tutanaklar sisteme girildikçe, telefonların ucundaki sesler daha rahat konuşmaya başladı. Yayın yasağının kalkmasıyla birlikte İmamoğlu’nun siyasi danışmanı Necati Özkan’ın sadece “Tsunami”den ibaret ancak çok şey anlatan tweeti, sandıklardan gelen ilk yüzde 10’luk sonuçlarda görünen kırmızı dalganın kalıcı olabileceğine dair CHP’den gelen ilk net sinyaldi. Kısa süre sonra da T24’e gecenin İstanbul’la ilgili ilk net bilgisi geldi; CHP’nin projeksiyonlarına göre İstanbul sabah 08.00 ile akşam 17.00 arasında verdiği oylarla İmamoğlu’na, “daha da kuvvetli bir destekle devam” demişti.
Gazeteciler, haber merkezlerine bilgi aktarma yarışına girerken İmamoğlu’nun İstanbul’da iftardan 10 dakika sonra, 19.48’de gecenin ilk açıklamasını yapacağı duyuruldu. İl başkanlığında niyetli olanlar oruçlarını hızla açtıktan sonra İmamoğlu sahneye çıktı; yüz ifadesi çok olumlu görünmese de “fotoğrafın” kendilerinin lehine olduğunu söyledi.
Gazetecilerin bir bölümü “İmamoğlu’nun yüz ifadesini” tartışırken, CHP İstanbul’un beyin takımının seçimi takip ettiği salondan bir anda çok yüksek sesli bir alkış koptu. Kafalarını yukarı kaldıranlar, CHP’nin amblemi Altı Ok’un gökyüzüne lazer ışıklarıyla yansıtıldığını gördüler. CHP’li ağızlar temkinli olsa da, aksiyonlar “fotoğrafın” iyiden daha iyi olduğuna işaret ediyordu.
Fark açılmaya devam ederken içeriden gelen bir telefondan, İmamoğlu’nun 2019 seçim kampanyasında kullandığı ve siyasal literatüre geçen sloganına atıfla “Her şey çok güzel oluyor” ifadesini duymamızla CHP’nin kısa süre içinde zafer ilan etmeye hazırlandığını anladık. Kısa süre sonra İmamoğlu’nun seçimleri takip ettiği kapalı salonun perdeleri de, çadırdaki gazetecilerin içeriyi görebileceği şekilde açıldı.
İl Başkanlığı’nın önünden gelen davul-zurna seslerine doğru yürürken, binanın içini gösteren pencerelerden partililerin sevinci gözlenebiliyordu. Açılan sandık sayısı artarken artık rahatlayan bir grup partilinin balkona çıkarak, binanın önünde büyüyen kalabalığı izleyerek sigara arası verdiği görülüyordu.
Parti binasının içindeki takım elbiselilerin içinde ilk bakışta dikkat çekenler ise Fenerbahçe formalılardı. Fenerbahçe’nin Trabzonspor maçında yaşadığı olaylardan sonra AKP Trabzon Büyükşehir belediye başkanı adayı Ahmet Metin Genç’in söylediği sözler, taraftarlar arasında bir rahatsızlık yarattı. Başkan Ali Koç’un “Ben buradayken bizim şampiyon olmamıza izin vermezler” sözü de bazı Fenerbahçeliler tarafından iktidara yönelik bir sitem olarak yorumlanmıştı. Bu sebeple Fenerbahçe forması, 31 Mart’ta birçok taraftar için bir sembol olarak da kullanıldı. Sandıklarda sıkça 10 Tadic, 7 Kadıoğlu formaları görsek de, CHP İl Başkanlığı içinde seçim gecesi çubukluyu görmek gecenin sürprizlerindendi.
CHP İl Başkanlığı’nın önünde büyüyen kalabalık çoşkuluydu. Yarışın kopmasıyla parti binasının ilerisine kurulan seçim izleme alanından insanlar barikatların önüne yığılmaya başladı. İhtimal, İmamoğlu’nu kutlamaya koşan kalabalık içinde, CHP’nin bir seçim sandığından birinci parti olarak çıktığını görenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Yanında mobil hoparlör getiren bir vatandaş, İmamoğlu’nun beş yıldır eskimeyen “Her şey çok güzel olacak” sloganının şarkılaştırılmış versiyonlarını çalıyordu. Kalabalık, yıllar yıllar yıllar boyunca yolu gözlenen, nihayet pek de beklenmedik bir pazar akşamı gelen kutlama için heyecanlıydı, partinin müzik yayını konusundaki isteksizliğine de sitemkârdı:
“Açın müziği Halay çekelim…”
“Adam 17 bakanı tek başına yendi, ne bu ruhsuzluk!”
“Kutlama yapmak bizim de hakkımız değil mi, adam sekizde balkon konuşması yapıyordu…”
“Siz gazetecisiniz bilirsiniz, İmamoğlu hâlâ içeride mi?” Evet İmamoğlu içerdeydi. Ancak henüz partili kalabalığın ve gazetecilerin karşısına çıkmak istemiyordu. Yine de İl Başkanlığı önündeki sitem kısa sürdü; parti, müziği açmasa da kalabalık kendi başının çaresine davul ve zurnayla baktı.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Her şey çok güzel olacak”, “Halkın umudu İmamoğlu” sloganları atıldı. Kapıda bir kişi, Erdoğan’ın daha önceki seçimlerdeki sözlerine gönderme yaparak, “Sayın Erdoğan, atı alan Üsküdar’ı geçti” diye bağırdı. Parti binasının önünden geçen sivil araçlar ve halk otobüsleri kornalarıyla kutlama havasına destek verdi.
Seçim sonucunun netleşmesiyle birlikte, “İmamoğlu halkı kutlama için Saraçhane’ye davet edecek” bilgisi kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Gazetecilerin büyük bir bölümü Saraçhane’ye hareket etti. CHP sonuç belirgin olmasına rağmen temkinli davrandı, İmamoğlu zafer ilanını bizim bu bilgiyi almamızdan yaklaşık 1,5 saat sonra yaptı.
Saat 21:00 sularında sonuçların belirginleşmeye başlamasından itibaren Fatih Saraçhane’de bulunan İBB Sarayı’nın önünde vatandaşlar kutlamalar için hazırlıklara başlamıştı bile. 2023’te yapılan genel seçimlerde büyük hezimet ve hayal kırıklığı yaşayan muhalif tabanın sandığa küstüğü ve CHP’yi boykot edebileceğine dair yorumlar da, İstanbul’da yüzde 79’u geçen katılım oranı ve erkenden başlayan kutlamalara bakıldığında pek tutmamış görünüyordu. Nitekim sonuçlar geldikçe, daha iyi bir gelecek umudunu dile getiren “adaletsizliğe milletçe son vereceğiz, İmamoğlu bu enkazı kaldıracak” benzeri cümleler kulaklara çalınıyordu.
İstanbul’un dört bir yanından ellerinde Türk bayraklarıyla zafer sloganları atarak alana gelen vatandaşların arasında kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk her kesimden insan, danslar ederek, geçen yıl yaşamayı umdukları seçim zaferinin acısını çıkarıyordu.
“Burası Mustafa Kemal’in ülkesi, laiklik kazandı” diye hızlı adımlarla bağırarak Saraçhane’ye yürüyen bir vatandaşa, bir başka vatandaş, “Bu düzeni değiştireceğiz, Erdoğan’ı göndereceğiz” diye karşılık veriyordu.
İmamoğlu destekçileri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ve 17 bakanı sahaya indiren İstanbul seçimlerinin, basit bir yerel seçim olmadığının farkındaydı. Seçmenin, bilhassa Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybından sorumlu tuttuğu CHP’ye kırgınlığını sandıkta göstermemesinin sebebi bu yüzdendi. Zira Amerika’dan oy vermeye gelen bile vardı.
“Benim için bu bir final seçimi” diyerek İstanbul için oy isteyen ve kent için “benim aşkım, sevdam” diyen Erdoğan’ın İmamoğlu’na bir kez daha kaybettiği yorumları çoğunluktaydı.
Konuştuğumuz vatandaşlar, İmamoğlu’nun yalnızca Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu korumadığının, İBB Meclisi’nde de çoğunluğu almasının öneminin bilincindeydi ve CHP’nin başına geçmesini umduklarını / beklediklerini söylüyorlardı.
Ailesiyle birlikte seçim kutlamalarına gelen bir vatandaş, “Yol, su, kaldırım için sevinmiyoruz. Bu zafer, Türkiye’nin laikliğe geri döneceğinin işareti olduğu için seviniyoruz. Türkiye, Erdoğan’a ders verdi. İlk genel seçimlerde cumhuriyetçi, laik, demokratik düzene geri döneceğiz” diyerek umudunu hiçbir zaman kaybetmediğini söylüyor, eşi ise arkadan cümlesini bölerek, “İmamoğlu, Cumhurbaşkanı olacak” diyerek heyecanını gizleyemiyordu.
Bir başka vatandaş, genel seçim sonrası umudunun kırıldığını, ancak İmamoğlu’nun onu sandığa gitmeye ikna ettiğini dile getiriyordu: “Bu sonuç, ümit demek bizim için. AKP’nin psikolojik üstünlüğünün kırılması demek. Ekrem Başkan ve Mansur Başkan bu düzeni değiştirecek.”
Erdoğan’da olan “liderlik kumaşının” İmamoğlu’nda da olduğunu, onu şu ana dek üç kez mağlup edebilen tek CHP’li olmasının da bunun en büyük kanıtı olduğunu söylüyorlardı. Üstelik 22 yıldır ülkeyi ‘tek başına’ yöneten Erdoğan da Ankara’ya çıkan yola İstanbul’da ‘statüko’ haline gelen ‘düzen’i baş aşağı ederek girmişti.
Yabancısı olduğu seçim zaferinin coşkusunu hiç çekinmeden yaşayan muhalif seçmenin saatler süren bekleyişi, 31 Mart 1 Nisan’a dönerken, gece yarısı 00:30’da son buldu. İmamoğlu’nun Saraçhane’ye geldiği anons edildiğinde sevinç çığlıkları ve sloganlar büyük bir coşkuyla yeri göğü inletti. İmamoğlu, ailesi ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile birlikte çıktığı seçim otobüsünden halka seslendiğinde meydandaki on binlere dalga dalga insan seli katılıyordu.
2019’dan beri “pozitif” kampanyalar yürüten İmamoğlu’nun konuşması bir kez daha “birlik ve beraberlik” temasına odaklanmıştı. Hiç kimsenin kaybetmediğini, 16 milyonun kazandığını, bütün vatandaşların eşit olduğunu vurguluyordu.
Tek tek etnik kökenleri, dini inançları saydı ve “Hepsi kazandı” dedi İmamoğlu. Ancak bütün mensubiyetleri selamlarken “Kürtler de kazandı” dediğinde yükselen coşku, 2019’daki Kürt tabanından aldığı desteği, DEM Parti’nin aday çıkarmasına rağmen koruduğunu gösteriyordu.
“Ceketi çıkar, kolları sıva” sloganları sonrası İmamoğlu, 2019’da iptal edilen 31 Mart İstanbul seçimlerinin sembolü haline gelen hareketini bir kez daha tekrarladı; ceketini, kravatını çıkardı, gömleğinin kollarını sıvadı ve beş yıl önceki cümlesini tekrar etti: “Biz, demokrasiye inancı tam, Türk gençliğiyiz.”
Kampanyada sesi yorulmuş İmamoğlu’nun kurduğu her cümle, kalabalığın coşkusunu daha da artırıyordu. Konuşmasının bir bölümünde Cumhurbaşkanı’nın adını geçirince, “Tayyip istifa” sloganları yükseldi ve yuhalama başladı. İmamoğlu, “Yuhalamak yok” diyerek itidal istese de sloganlar devam etti.
İmamoğlu, 2019’dan bugüne etkisini kaybetmeyen “Her şey çok güzel olacak” ve 31 Mart 2024 kampanyasını temasını oluşturan “Tam yol ileri” sloganlarını halkla birlikte haykırarak konuşmasını sonlandırırken, bağırmaktan sesi kısılan kalabalık, konvoylarla kutlamalara devam etmek üzere alandan ayrılmaya başlamıştı.
Evet bugün 1 Nisan. Şaka değil; 47 yıl* aradan sonra CHP sandıktan birinci parti olarak çıktı…
* 12 Eylül 1980 darbesinden sonra diğer partilerle birlikte kapısı kapatılan CHP, 9 Eylül 1992’de tekrar açılmadan önce yapılan 1989 yerel seçimlerinde yüzde 28,7 oranında oy alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti-SHP, sandıktan birinci parti olarak çıkmıştı.
© Tüm hakları saklıdır.