27 Ocak 2025 10:02
Güncelleme: 27 Ocak 2025 16:59
T24 Haber Merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, basın toplantısının adını "turpun büyüğü" olarak açıklayarak kendisi, Esenyurt ve Beşiktaş Belediyesi hakkında raporlar yazan bilirkişi raporlarındaki isme işaret etti. İmamoğlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a "Yargı bağımsız öyle mi?" diyerek yargıdaki usulsüzlüklere karşı harekete geçmeye çağırdı ancak Tunç'un "İstanbul'da sözünün geçmediğini" söyledi. İmamoğlu, "Siyaset bugün hepimizin yaşadığı gündelik olaylarla görüyoruz ki siyaset köküne kadar yargıya karışıyor. Bu net! Vazgeçmeyecekler, Erdoğan diyor. 'Turbun büyüğü heybede' diyor. Dosya gizli deyip avukatlara dahi bilgi verilmiyor ama cumhurbaşkanı her detaya vakıf. Neredeyse sabahından akşamına bu işin içinde olan insanlarla irtibat kuracak kadar bu işlerin içinde mi diye düşünmeden insan edemiyor. Sayın Adalet Bakanı, yargı bağımsız öyle mi?" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu'nun basın toplantısının bitiminden dakikalar sonra hakkında soruşturma açtı. Yapılan açıklamada, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında bugün düzenlediği basın toplantısında Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen bir kısım soruşturmalar ile kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı, soruşturma şüphelileri lehine sonuç doğuracak karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstermek suretiyle, ayrıca bu amaçla ismini de açıklayarak yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği tespit edildiğinden Türk Ceza Kanunu’nun 277 ve 288’nci maddeleri uyarınca resen soruşturma başlatılmıştır" denildi. |
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, T.C. İBB Saraçhane Başkanlık Binası Fuaye Salonu'nda "yaşanan hukuksuzluklara ilişkin" kamuoyunun ilk kez duyacağı önemli ve çarpıcı bilgileri, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. Konuşmasına Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluğuna tepki göstererek başlayan İmamoğlu, şöyle konuştu:
"Yarattıkları derin rejim sorunu, sistem sorunu her yetkiyi, izni ve talimatı merkeze devşirme çabası ortaya sorun çıktığında bunu hemen başka başka kurumlara pas etmeye, yetkiyi başkalarına yıkma çabası tam da bugün ülkemizde yaratılmış olan sistemin milletimizi getirdiği acı durumdur. Bir yanda yangın faciasının acılarını yaşarken öyle yandan siyasallaşmış yargı eliyle siyasete şekil verme çabasını da yaşadık. Ümit Özdağ her nedense gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesinin dışında bir iddia ile de tutuklandı. Darbeden bu yana iki genel başkan cezaevinde. Bir akıl tutulmasının yaşandığını görüyorum."
İmamoğlu, adını "Turbun büyüğü" koyduğu basın toplantısında CHP'li belediyelerin soruşturmalarına atanan ve aleyhte raporlar veren bilirkişinin adını açıklayarak şunları söyledi:
"Bugün çok çarpıcı bir tezgahı sermek için sizi davet ettik. 31 Mart seçimlerinden milletimizin birinci partisi olarak çıkan CHP'ye ve belediyelerine yönelik hukuksuz operasyonlar devam ediyor. Türkiye'de bağımsız özerk kurum kaldı mı diye gidin sorun, vatandaşlarımız kalmadı diyecektir. Başkanı ve yardımcısı cumhurbaşkanı tarafından atanan kurum hakim ve savcıların geleceğine karar vermiyor mu? Hal böyle olunca atananlar yüzünden kanundan gelen güç kişiselleştiriliyor. Siyaset bugün hepimizin yaşadığı gündelik olaylarla görüyoruz ki siyaset köküne kadar yargıya karışıyor. Bu net! Vazgeçmeyecekler, Erdoğan diyor. 'Turbun büyüğü heybede' diyor. Dosya gizli deyip avukatlara dahi bilgi verilmiyor ama cumhurbaşkanı her detaya vakıf. Neredeyse sabahından akşamına bu işin içinde olan insanlarla irtibat kuracak kadar bu işlerin içinde mi diye düşünmeden insan edemiyor. Sayın Adalet Bakanı, yargı bağımsız öyle mi? Basın toplantımızın adı 'turbun büyüğü.'
Yargılandığım bir dosya var. Danıştay karar verdi, buna rağmen bana dava açıldı. Danıştay'ın beş yüksek yargıcının benimle ilgili görüşünü yeterli bulmayan mahkeme konuyu bilirkişiye emanet etti. bilirkişi raporunu sundu, bu sıradışı bilirkişi Danıştay'ın beş yüksek yargıcının kararını yeterli bulmadı. bu ihalede sorumluluğum olduğunu iddia etti. Bu ifadeler iddianameye de girdi. İç denetçi raporlar hazırlamış, bana sunmuş ve ben de gereğini yapmamışım. yalnız ortada böyle bir rapor yok. olmayan bir rapor bana sunulamayacağı için de sorumluluk ihmali yapmam söz konusu değil. peki olmayan rapor savcı iddianamesine nasıl girdi? Bunu önce bir mülkiye müfettişi yazdı. Bugün tek bir isme odaklanacağımız için başka isim vermeye gerek yok. O da meşhur bir mülkiye müfettişi, her yerden çıkan... Avukatlarımız böyle bir rapor olmadığını mahkemede kanıtladı ve buna rağmen mahkeme kabul etti. Bu sıradışı kişinin adı Satılmış Büyükcanayakın. Bu ismi aklınızda tutun. Akılda kalıcı bir yanı var zaten. Olmayan raporu varmış gibi göstererek sunan kişiyle ilgili suç duyurumuzu mahkemeye ilettik, mahkeme cevap bile vermedi. Korunaklı bir yerde bu kişi. Mahkeme yeni bir bilirkişi heyeti oluşturdu. Yeni rapor tümüyle benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Üç emekli Sayıştay denetçisinden oluşan devlet ciddiyetini bilen kişiler hazırladı bu raporu. Mahkeme üçüncü bilirkişi raporu istedi. Yeni bilirkişi raporu geldi, rapor yine benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. 'İmamoğlu'nun ihalede bir sorumluluğu olmadığı gibi ihalede yanlış bir işlem yapılmamış ve kamuyu kara geçiren işlem yapılmıştır' denildi. Bir tek Satılmış Bey bizi haklı bulamadı. Adam mahkemeyi aldatacak kadar cesur. Bu cengaverliği nedeniyle de ödüllendirildi. Verilen görevler de ne büyük tesadüf ki hep bizimle ilgili. Varan biri anlattık, şimdi varan iki!
Bize karşı Satılmış Bey 'in bariz artniyetli var. 2 Şubat 2024 İETT hakkında yürütülen soruşturmaya yine Satılmış Bey atandı. İETT avukatları itiraz etti. Savcı yanıt vermeden tam 6 ay bekledi. Beklendiği ve istendiği gibi Satılmış Bey İETT aleyhine rapor hazırladı. Savcı başka bilirkişi kabul etmeyince bilimsel uzman görüşü talep edildi. Satılmış Bey 'in raporunun hukuki uygun olmadına dair rapor gönderildi. Bitmedi, varan üç var! Resmen özel olarak bu bilirkişi bize özel konularda atandı. Asfalt firmamızla ilgili soruşturmaya da yine Satılmış Bey tercih edildi. Tahmin ettiğiniz gibi kısa sürede raporunu hazırladı, çok pratik! Şirketimiz ve çalışanları aleyhine rapor düzenledi. Emekli Sayıştay denetçilerinden bilimsel uzman görüşü talep ettik ve yine bu raporla Satılmış Bey 'in raporu hukuksuz bulundu. Ne güzel operasyon, al gülüm ver gülüm! Bitmedi, varan dört geliyor.
Satılmış Bey , şaşıracaksınız bu kez İBB lehine rapor verdi. Ama ince detayı var, nasıl? Bu iktidar inatla yargı bağımsız diyor ya, gerçekten edep ve utanma duygularını kaybetmişler. Hikaye gibi anlatıyorum ama bunlar skandal. Bizim soruşturmalar ne tesadüfse Satılmış Bey 'e denk geliyor. İstanbul'da sekiz bin 800 bilirkişi var. Ne hikmetse o bir kişi yani eşittir Satılmış Bey hep bizim dosyalara bakıyor. bu tesadüf olabilir mi? Bu kez kurum lehine rapor verdi, şaşkınız. Göreve geldiğimizde geçmişte yapılan usulsüz iş ve işlemlerin tespiti için talimat verdim. Teftiş kurulumuz çok sayıda dosya buldu, suç duyurusunda bulundu. Bu dosyaların tamamına İçişleri el koydu. O günden bugüne buzdolabında İçişleri'nde. Biri de 2018'de İSPARK'ta yapılan bir ihale. Mahkemeye verdik, 2023'te ne tesadüf ki ünlü bilirkişi Satılmış Bey tercih edildi. Satılmış Bey usulsüzlük var dediğimiz dosyaya yok dedi. Satılmış Bey maşallah 2019'dan sonra cengaver oldu, şahin kesildi. Hani siyaset yargıya müdahale etmiyordu?"
İsmini açıkladığı Bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın'ın Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında da "usulsüz" rapor yazdığını belirten İmamoğlu, şu şekilde devam etti:
"Nedir bu Satılmış Bey sevdası? Tabii ki durmadık araştırmaya başladık. Bu arkadaşa nedense hep CHP'li belediyelerin dosyaları düşüyor. İnsanların hayatını, haysiyetini perişan edecek boyutta. Şimdi bu varan beş! Bu maharetli kişi son olarak geçtiğimiz hafta yapılan Beşiktaş ve Esenyurt'ta karşımıza çıktı. Bir konu İBB ve İmamoğlu'nu ilgilendiriyorsa Satılmış Bey kesin dosyayla ilgileniyor. Beşiktaş ve Esenyurt operasyonları ile İBB şirketlerinin bağı şöyle; bu dosya bu arada gizli ama aynı zamanda İETT, İSPARK2ı da ilgilendiriyor. Düşünün savcı yeni bir soruşturma numarası bile almadı. bizim dosyamıza Beşiktaş ve Esenyurt'u dahil etti. Öğrendik ki bir bilirkişi ekibi kurulmuş. Bu kez heyet 3 kişi. Biri tanıdık tabii ki Satılmış Bey . Diğeri iki kişinin adını etik olmadığı için vermiyorum. Bu kez istediği gibi at koşturamaz diye insan seviniyor. Peki öyle oluyor mu? Sayın bakan iyi dinleyin çünkü sizden yanıt bekleyeceğim. Bakalım yargı ne kadar bağımsız... Bilirkişilerin kurul halinde görevlendirilmeleri durumunda bir araya gelerek müzakerede bulunmaları ve bilirkişi raporunu beraber, kurul halinde hazırlamaları gözardı edilmemeli. Karşı oy belirten kişi imza attıktan sonra ayrı bir rapor verebilir.
Şimdi size 3 Ocak tarihli raporun mucizesini söyleyeyim mi? Diğer iki bilirkişinin imzası yok. Sadece Satılmış Bey 'in var. Yazılı tüm yasalara aykırı bir durum var. Üçünün de imzası olmalı. Diğer iki bilirkişiye rapor gidiyor ama onlar imzalamıyor. Heyet olarak bilirkişi atayan savcılık ne yapıyor? Geçerliliği olmayan raporu baz alıp Beşiktaş ve Esenyurt'a operasyon yapıyor. Hiçbir hükmü olmayan rapor Ahmet Özer'i şüpheli yapıyor. Diğer iki bilirkişi kendi raporlarını savcıya sunuyor. Sorumluluk sahibi iki bilirkişi hemen gidip raporu veriyor. İşte o raporun ilk sayfası burada. Şüpheliler arasında Ahmet Özer yok. Savcılık, belediye başkanını itham etti ve bir kez daha tutuklama kararı verdi. Olacak iş değil! Sorun yok herkes ayrı rapor vermiş olabilir diyen savcı gerçeklerle hareket etmiyor. Bütün bu usulsüzlüklere ve hedef odaklı bilirkişi raporu üstünden çoklu bilirkişi raporu ya ortak çıkar ya da karşıt görüş gerekçesi yazılır detayını görmüyor. Savcılara 100 gün önce cezaevine attıkları belediye başkanımızı suçlamak için bir gerekçe lazımdı ve sahte raporla bu sağlandı. 65 yaşındaki profesörü bir gecede terörist deyip cezaevine attılar ya... Ellerine yüzlerine bulaştırdılar iddianame bile yazamıyorlar. Şimdi Ahmet Özer'e tutuklama talep eden savcı ve hakime soruyorum... İhalede sorumluluğu olmadığı iki bilirkişi imzasıyla belirtilen belediye başkanımızı yasal hiçbir hükmü olmayan bir rapora göre nasıl tutuklarsınız? Sayın Adalet Bakanı bunları duydun ya da duyacaksın, bunları kelime kelime incelet... Umarım bu yargı mensuplarının incelenmesinin sorumluluğu boyunuzu aşan bir sorumluluk değildir. Hızla HSK'yı harekete geçirmelisiniz. Sakın bana 'bağımsız yargı' diye tweet atmayın! Sizi görevinizi yapmaya çağırıyorum ama gücünüz yetmez. Sözünüz İstanbul'da geçmez. Çünkü milletin bağlı olduğu hukuk kuralları değil, hukukun yürütülmesiyle ilgili ülkemizin en üst yargısından en ücra köşesine kadar sistemli yürümesi gereken sistem değil farklı bir bağlılık var. Adliyede 'Bakan bize karışamaz' diyenlerin olduğu bir yerde siz sadece tweet atıyorsunuz. Onun da metni belli. Hukukun üstünlüğünü bu millet adına namus sayıp dert edinmek lazım. ne güzel söz değil mi? Sırtını ona yasla ve dünyanın en mutlu insanı ol. Devletin dini adalet! Keşke bütün bu sözlerimi yanıltsanız da ben de sizden özür dilesem."
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Turbun büyüğü heybede" sözlerine erken seçim çağrısıyla yanıt veren İmamoğlu, "Sayın cumhurbaşkanı... Sizde böyle maharetli bilirkişi Satılmış Bey oldukça, nokta atış bu kişiyi bulan yargı mensupları oldukça heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz. Sizin turp sandıklarınız bu milletin gönlünde zerre yer etmez. Yargıyı kumpaslarla siyasi emeller için kullanmak sizden önce ve döneminizde nasıl ayağına dolaştıysa yarın da emin olun sizin ayağınıza dolaşacak. Böyle yaparsanız millet size hakkım haram olsun der. Kul hakkı yemeyin, günahtır. Turbun büyüğü senin heybenden çıktı. Aslında işin çok kolay. Bu kadar heybeyi sırtında taşımana gerek yok. Bu kadar yük taşıyacağına kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet ettiğin an rahatlayacaksın. Ben geceleri Allah'ıma bin şükür huzurla uyuyorum. Bunu da huzurla uyuyamayan düşünsün. Allah size de nasip etsin" dedi.
İmamoğlu, açıklamalarının sona ermesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Esenyurt ve Beşiktaş Belediyeleri'nin ardından kendisine de gözaltı veya tutuklama yapılması ihtimaline dair endişesi olup olmadığına dair soruya İmamoğlu, şöyle yanıt verdi:
"Endişeniz var mı sorusu çok soruluyor. Yıllar öncesinden bir karar verdim. Bir iş insanıyken, halim vaktim yerindeyken ah vah diyerek günlerimi geçirebilirdim ama sorumluluk üstlenip yola çıktım. Bu kutsal yolculukta kararlı ve açıkçası endişeyi ruhumdan söküp atmış yol yürüyen bir insanım. 2019 itibarıyla yolculuk başka bir evreye ulaştı. Açıkçası özellikle ilk başta bir ilçede bir kamu yöneticisinin hukuksuzluğuyla mücadele etme adımım Allah nasip etti başka bir boyuta ulaştı. 2019 hayatımdan kaygıları silme yılıdır, milattır. O seçimi elimizden alma çabalarını gösterirken verdiğimiz mücadeleyi ve 6 Mayıs 2019'da gemileri yakmak diye tarifleyeceğim bir yolculuğun adımını attım. Benimle yürüyen her arkadaşımın da böyle bir kararlılığı ve yol haritası vardır. Bugün adaletsizliği yapan insanların ailelerini bile korumak adına yol yürüyoruz. Kaygı ve korku yok, bizim yolculuğumuz öyle bir yolculuk."
Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin soruyu İmamoğlu, "Bugünün çok önemli bir yargı konusu var. Bu sorulara verilecek cevaplarla baskılamak istemiyorum. siyasetin bu tarafına girme konusunda bugün özür dileyerek cevap vermeyeceğim. CHP ve sayın genel başkan çalışmaları yapıyor. Bugün bu siyaset ve yargı meselesinin içinde kalmak istiyorum" diyerek yanıtladı.
Geçen haftalarda katıldığı bir panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e seslenen İmamoğlu'na jet hızıyla soruşturma başlatılmıştı. İmamoğlu, konuya ilişkin olarak ifadeye çağırılıp çağırılmadığına dair soruyu Erdoğan'ın "Partinin genel başkanı da olsanız yargıya parmak sallayamazsınız" sözlerini de hatırlatarak şu şekilde yanıtladı:
"Hakkımda bir soruşturma var. Bu hafta bir çağrı bekliyoruz ya da ona göre bir ortam oluşacak diye duyuyoruz. bu konuda hassas biriyim. Geriye dönün belki 10-20 konuşmamda bu cümlenin aynısını kurdum. İhtiyaç duyduklarında onlara da lazım olacak olan bağımsız yargıyı biz inşa edeceğiz. Şimdi de söylüyorum. Cumhurbaşkanı mı bana soruşturma açacak? Aile, çoluk çocuk hayatımda en hassas olduğum şey. Kim oy vermiş, vermemiş bakmadan... Toplumsal eşitsizliği ortadan kaldırmaya dönük, anne kartta, kreşlerde görürsünüz. O bakımdan burada uydurma bir zihinle iş yapılmış. Umarım hatalarını biz ifadeye gidene kadar görürler. Sayın Cumhurbaşkanı, AYM'yi tanımıyorum ve uygulamıyorum diyen kişi. İki gazeteciyle ilgili hak ihlali kararı verildi, tanımıyorum dedi. Can Atalay olayı aynı şekilde. Yargıya dönük bir uyarıda bulunuyorsa Erdoğan kendisini uyarıyor olabilir. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ı uyarmış olabilir."
Bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın ile ilgili olarak avukatlarının Yüksek Kurul'a başvurusu olduğunu vurgulayan İmamoğlu, "Hangi aşamada ne gerekiyorsa birçok müdahale olacaktır, başvuruyu hukukçularımız devrede olacak ve gerekli başvuruyu yapacaktır" dedi.
Erdoğan'ın "turbun büyüğü heybede" sözlerinde "heybedeki" kişinin kim olduğunu bilip bilmediğine ve menajer Ayşe Barım'ın 12 yıl sonra Gezi Davası nedeniyle yargılanmasına dair soruyu ise İmamoğlu, şöyle yanıtladı:
"Heybe iddiası kendisine ait ama ben heybede bulduğum ne varsa milletime açıklıyorum zaten. Çıktıkça da açıklarım. Ülkede yargıya duyulan güvenin azaldığı noktada bir meseleyi ifade ettiniz. Sektördeki bir konuyu Gezi'ye götürüp oradan da İmamoğlu'na bağlamak... Olmaz diyemiyorum artık."
Kayyım ve baskı rejimine karşı yeni bir politikanız var mı sorusuna İmamoğlu, "İlk kez 10-11 siyasi partinin ve Meclis'te grubu olanların da imzasıyla bir mutabakat var. 15 Temmuz'da ortaya çıkan detayın kaldırılmasını talep ettik. TBMM tarihinde yok böyle bir şey. Buna benzer faaliyet ve çalışmalarımız devam edecek. Adalet mücadelesi veriyoruz ki vermeye de devam edeceğiz" diyerek yanıt verdi.
T24'ten Candan Yıldız'ın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile ilgili iddialara dair ise sorusuna ise İmamoğlu'nun cevabı şu oldu:
"Ben karnımdan konuşmam bunu yargı mensupları konuşuyor. Konuşmayan yok. Ankara'daki duymayacak ve ben de duyduğumu söylemeyeceğim... 'Kimsenin lafı geçmez' deniyor. Bu kadar aleni konuşulan cümleleri bile duyup işlem yapması gerek Adalet Bakanı'nın. Ben onun bile hakkını savunuyorum şu an."
© Tüm hakları saklıdır.