07 Şubat 2024 12:18
T24 Haber Merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhur İttifakı'nın İBB adayı Murat Kurum'a gönderme yaparak, "Her projemizi kopyalayıp, kendi projeleriniz gibi ballandıra ballandıra anlatabilirsiniz." dedi. İmamoğlu, hedeflerinin 50 bin konutu güçlendirmek olduğunu belirterek, "2024-2029 arasında ilk etapta 22 bin konutu dönüştürmek için açıkçası gaza basacağız" açıklamasını yaptı. Kentsel dönüşümde en fazla mağduriyeti emeklilerin yaşandığını aktaran İmamoğlu, "Dar gelirli emeklilerimizin inşaat maliyetlerinin yüzde 65’ini biz karşılayacağız." sözünü de verdi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tepki gören Hatay'daki sözlerine ilişkin de konuşan İBB Başkanı, "Yerel idare genel diye hiç ayrım yapmadık. Devletin bütün kurumları kimin ihtiyacı varsa onun yanında olmak zorundadır" dedi.
“İstanbul Yenileniyor” kapsamında dar gelirli vatandaşlara ait 50 bin riskli konutun inşaat maliyetlerinin yüzde 60’ının İBB tarafından karşılanacağını duyuran İmamoğlu, “Bu yapılarda bulunan emeklilerimize ayrı bir avantaj daha sunacağız. Birileri emeklilerimizi unutmuş olabilir, biz elbette unutmayacağız. Emeklilerimizin o statülerine güçlü bir şekilde bakarak bu ülkenin taşında, toprağında, kalkınmasında emeği olan vatandaşlarımıza vefa örneği göstereceğiz. Emekli ikramiyesiyle ev alıp başını sokacak bir yere kavuşmuş emeklilerimiz, bugün ne yazık ki geçinme sıkıntısıyla mücadele ediyor, ikramiye ile ev alma işi ise tümden hayal olmuş durumda. Kentsel dönüşümde en fazla mağduriyet yaşayan kesimin emeklilerimiz olduğunu tespit ettik. Dar gelirli emeklilerimizin inşaat maliyetlerinin yüzde 65’ini biz karşılayacağız. Dar gelirli emeklilerimizin inşaat maliyetlerini bu şekilde destekleyerek, zor günlerinde emeklilerimizin yanında olup onların binalarını yenilemelerine güçlü bir katkı sunacağız” ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Afetlere Karşı Dayanıklı İstanbul Proje Tanıtım Toplantısı”nı Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdi. İBB’nin 5 yılda depreme yönelik yaptığı çalışmaları paylaştı. Yeni dönem için projelerini duyurdu. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir, CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, CHP Parti Meclisi Üyeleri Bedirhan Doğru, Cem Aydın ve Mahir Yüksel ile Prof. Dr. Naci Görür ve çok sayıda akademisyen katıldı.
İmamoğlu şöyle konuştu:
İstanbul’un vizyonunu oluşturacak ve dönüştürecek projeler için tematik toplantıların ilkini İstanbul için tam yol ileri başlığıyla gerçekleştiren İmamoğlu, “Depremle mücadele, afetle mücadele bizim en önemli konularımızın başında. Afetlere dayanıklı bir İstanbul sürecini özenli bir biçimde takip edeceğiz, zorlayacağız. Çok paydaşı olduğunu bilerek, bütün paydaşlarını meselenin içinde tutmaya gayret edeceğiz. Gelmek istemese de, olmak istemese de çağrılarımızı yapmaya ısrarla devam edeceğiz. Ama aynı zamanda yapılan her çağrıya da eşlik konusunda ‘amasız’, ‘fakatsız’ koşa koşa gideceğiz. Çünkü bu mesele gerçekten ülkemiz için çok önemli bir mesele”dedi.
“Bugünden başlayarak 10 ayrı temada İstanbul'u geleceğe taşıyacak ve kentimizi dönüştürecek projeleri sunacağım” diyen İmamoğlu, “ Sunumlarımız tamamlandığında göreceksiniz ki 10 x 10= 100 başlıkta vizyoner projelerimizle biz bu sürece hazırız. 10 temada hazırlığımız var ve bu 10 temada 10 önemli maddenin her birisini sizlerle paylaşıyor olacağım ”şeklinde konuştu.
“Bizim projelerimizin her biri iyi düşünülmüş, özellikle finansal karşılıkları iyi hesaplanmış ve mevzuat altyapısı detaylıca düşünülmüş, çözülmüş işlerdir” şeklinde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu özetle şunları söyledi:
“Bizim projelerimizin tamamı halkçı, adil, herkesi kapsayan, şehrimizi dönüştürecek ve ileriye taşıyacak projelerdir. Bizde öyle ‘yok mu arttıran’ mantığıyla hazırlanmış insanları kandırmak için günü idare etmek için ne vade edersen et mantığı asla olmadı, olmaz. Bugünden itibaren her hafta yapacağımız tematik proje sunumlarımızda sizlere tanıtacağım yüzlerce projeyi 2019 seçim kampanyasında vaat edip çok büyük bir bölümünü hayata geçirdiğimiz projelerimizde yaptıkları gibi açıkçası kopyala yapıştır yaparak kendi projeleri gibi sunmak isteyecek rakiplerimize de hatırlatmak isterim. İnanın çok rahatlıkla ifade ediyorum; her projemizi hiç çekinmeden kopyalayabilirsiniz. Burada kaygımız, tereddüdümüz yok. Kendi projelerinizmiş gibi ballandıra ballandıra da anlatabilirsiniz. Bunda da içimiz çok rahat. Çünkü her projemizde çok çok fazla güveniyoruz. Ama şunu da belirteyim dünyaya bizim baktığımız gibi bakmadığınız sürece, bizim anlayışımızı kopyalayamadığınız sürece ne yazık ki bir sonuç almanızı beklemiyoruz. Çünkü sizlerle bizim aramızda çok net bir fark var. Proje deyince siz hesap kitaptan uzak yapılar, beton ve rant anlıyorsunuz... Biz ise insan odaklı ve yerinde hizmeti, bu aziz şehri tüm değerleriyle korumayı, liyakat ve özellikle bereketi anlıyoruz.
Bugün en ağır konudan başlıyoruz. Kahramanmaraş depreminde kaybettiğimiz on binlerce canımızın acısı yüreğimizde olanca acısıyla dururken İstanbul’un deprem tehdidi altında olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bunu biliyoruz. 1999 Gölcük depreminden gerekli dersler çıkarılmış, önlemler alınmış olsaydı, inanın ki bugün daha güvenli ve daha dayanıklı bir İstanbul konuşuyor olurduk.
“Göreve geldiğimizde gördük ki İstanbul’un bir yol haritası oluşmamış. Bu konuda düzenli bir çalışma yapılmamış. Açıkçası ne başarı test edilmiş bir modeli düşünmüşler ne de uygulama örneği hazırlanıp sürecin önüne konulmuştu. İBB kentsel dönüşümden resmen çekilmişti. Sorumluluk bakanlığa ve ilçe belediyelerine bırakılmıştı... Yıllarca şehrin en büyük yerel yönetiminin bu hayati tehdit karşısında hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi hareket etmesi çok üzücü bir tercihtir. Hiçbir şey yapmamışlar demek elbette haksızlık. Elbette yapılanlar var. Ama yapma işinde özellikle bu kurumun dışına bu işi itmeleri çok kötü bir sonuca vesile oldu. Yapılan başka işler var başka kurumlarla süreçler var. Bunları elbette saygıyla karşılıyoruz ama ne yazık ki büyükşehir belediyesi kendi bünyesinde bu süreçte iyi bir sınav vermemiş. Mesela deprem toplanma alanlarını imara açmışlar. İmara açtıkları alanların bir kısmı yeşil alan, bir kısmı spor alanı ve çeşitli kamusal alanlardan oluşuyordu. Mesela belediyenin elinde rezerv olarak kullanılabilecek alanları özelleştirdiler.”
“İstanbul'daki sosyal konut ihtiyacını görmeyip, KİPTAŞ eliyle lüks konutlar, rezidanslar ürettiler. Bugün yaşadığımız konut ve kira krizinin temelinde tüm o yanlış politikaların olduğunun altını çizmek isterim. Konut stoku problemlerinin yanı sıra, altyapı da yıllarca ihmal edilmişti. Denizle birleşen kıyı semtlerimiz, Ayamama felaketi gibi ihmaller sonucu, hayatların söndüğü afetler ne yazık ki hala hafızalarımızda. Görevi devralır almaz İstanbul’u deprem ve diğer afetlere karşı daha dayanıklı hale getirmek için bir güçlü seferberlik başlattık. Bu büyük ulusal sorunun çözümü için, devletin, kamu kurumlarının, özel sektörün, sivil toplum örgütlerimizin, bilim insanlarımızın ve vatandaşlarımızın tam bir işbirliği içerisinde olması gerektiğini her ortamda defalarca vurguladık ve her kesimi sürecin içine dahil etmeye davet etmeye gayret ettik. İstanbul Deprem Konseyi kurulması için çağrıda bulunduk. Maalesef bu çağrılarımız ‘çok güzel çok değerli’ denmesine rağmen karşılıksız kaldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin davetli olmadığı afet koordinasyon toplantıları organize edildi.”
“Bütün bu ötekileştirici tablo ve gidişata rağmen umudumuzu, heyecanımızı ve kararlılığımızı kaybetmeden kollarımızı sıvadık. Konuyu tüm boyutlarıyla ele almak üzere ilgili tüm taraflarla çalıştaylar düzenledik. Konunun uzmanı akademisyenlerle güçlü bilim kurulumuzu oluşturduk. Hazırladığımız ‘Deprem Seferberlik Planımızı’ kamuoyuyla şeffaf bir biçimde paylaştık.”
“Öncelikle İstanbul’un jeoloji ve hidroloji haritalarını hazırladık ve yarım kalmış mikro bölgeleme çalışmasını deprem riski altındaki tüm ilçelerimiz için tamamladık. Bir taraftan bilimsel altlıklarımızı oluştururken, diğer taraftan uzmanlarımızla, bilim insanlarımızla, sivil toplum örgütlerimizle ve halkımızın katılımıyla İstanbul’u krizlere ve afetlere dayanıklı bir kent haline getirmek üzere Vizyon 2050 planımızı hazırladık. İstanbul’u geleceğe güvenle taşıyacak bir rehber ve rotayı katılımcı bir süreçle oluşturduk. Bir tarafta kamu arazileri imara açılırken, diğer tarafta vatandaşın 40-50 yıldır çözüm bekleyen imar planı ve mülkiyet sorunları olduğunu görüyorduk. Bu şehirdeki tüm unutulmuş ve çaresiz bırakılmış kesimlerin temsilcisi olarak çözümler bulmak için büyük bir planlama atılımını yaptık. 39 ilçede siyasi ayrım yapmadan… Şehrin dört bir yanında 90’dan fazla bölgenin Nazım İmar Planını meclisten geçirdik.”
“Ardından İstanbul Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi ve kentsel dönüşüm portalını tamamlayarak yol haritamızı hep birlikte netleştirdik. Bu çalışmalarla İstanbul’un gerçekten riskli ve öncelikli alanlarını tespit etmiş olduk. Bakanlık tarafından ilan edilen kentsel dönüşüm alanları ile taşıdığı risk bakımından öncelikli alanları karşılaştırdığımızda gördüğümüz fotoğraf bizi bir yandan üzdü, diğer yandan da açıkça söylemek gerekirse fazlasıyla kızdırdı. Çünkü bakanlığın riskli ilan ettiği 69 alandan sadece ikisi gerçek riskli alanlarla çakışıyordu. Bu çok vahim bir durum. Ortaya konulan bir yasal düzenlemeyi ortaya konan bir sözüm ona güçlü iradenin kullanılacağı sahayı siz gerçek anlamda çözüme değil de başka düşüncelerinize kullanmak üzere tabiri caizse görevi kötüye kullanıyordunuz. Adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olan bakanlık olaya başka bakıyordu. Yani bir tarafta büyük hasar ve can kaybına yol açacak alanlar varken, onlar rantın yüksek olduğu, kentin daha kuzey bölgelerinde, daha az riskli ama kat sayısı düşük olduğu için daha avantajlı alanlara yönelmişti.”
“Bu tabloyu görünce sahadaki durumu daha da netleştirmek için hızlı tarama projemizi kurumumuz olarak başlattık. Vatandaşlarımız binamız yıkılır korkusuyla özellikle binalarından karot aldırmak istemiyorlardı. Bundan çekiniyorlardı. Bu durum maalesef 6 Şubat depremine kadar devam etti. Felaketten sonra büyük bir başvuru patlaması yaşadık. Toplamda 35 bin binamızda yaptığımız hızlı tarama tespitlerimiz sonrası, 15 bin binamız ‘D’ ve ‘E’ sınıfı riski yüksek kategoride yer aldı. Yeni dönemde hızlı tarama sürecine ilçe belediyelerimizi de dahil ederek tüm İstanbul için tamamlayacağız. İstanbul’un röntgenini çekmek zorundayız.”
“Deprem konusunda en hayati mesele, niteliksiz konut stokunun dönüşümüdür. İstanbul’da 1,3 milyon konuta denk gelen yaklaşık 200 bin yapının 7 ve üzeri şiddetindeki depremlerde ağır hasar göreceğini veya kullanılamaz hale geleceğini hesaplıyoruz. Bu kötü bir manzara… Peki, niteliksiz 200 bin konut stoku neden hızla dönüşmüyor? Bunun en temel sebebi özellikle 3-4 yıldır yaşadığımız ekonomik koşullar, artan maliyetler, düşen kişi başı gelir. İkinci bir sebebi daha var ve bu da en az birincisi kadar önemli. Kentsel dönüşüm uygulamalarında, son 20 yılda yaşatılan büyük mağduriyet!”
“Son 20 yılda, insanları evlerinden ve semtlerinden ettiler... Yarım kalan projelerle vatandaşlarımızı evsiz bıraktılar. Bina bazlı yerinde dönüşümde ise vatandaşla müteahhidi kısır alana sıkıştırarak baş başa bıraktılar. Sonuçta kimsenin kimseye güvenmediği bir ortam oluştu. Kentsel dönüşüm denildiğinde ya da bina dönüşümü konuşulduğunda toplumun büyük bir kısmı bu tarifi ya da cümleyi duymak bile istemiyordu. Vatandaşla konuştuğumuzda özellikle kentsel dönüşümle inanılmaz bir önyargı oluşmuştu. Einstein’ın dediği gibi: ‘Önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordur.’ Miseli insanlarımızda bu kötü algı belki de sürecin işlemesindeki en önemli engellerden birisi haline dönüştü. Tabii biz ne yaptık? Bu algıyı dönüştürmekle mükellef olduğumuzu gördük.”
“Yıllar boyunca çözümsüz kalmış alanlarda umutsuz vatandaşlarımızla anlaşarak dönüşüm projelerini tamamlamanın yeni bir etkin dönemi bizlere yaşatacağını gördük. Örneğin Eyüpsultan Yeşil Pınar Evlerinde yıllardır adım atılmamış mülkiyet sorunlarını çözdük, vatandaşımızla %100 uzlaştık. Yine yıllardır kangren olmuş Fikirtepe’de bakanlıkla protokol yaparak iştirak şirketimiz KİPTAŞ üzerinden sürece müdahil olduk. Keza, 115 milyon liralık borcu nedeniyle başka bir bölgede sorun haline dönüşmüş olan Zeytinburnu Locamahal Kentsel Dönüşüm Projesi’nin teknik, finansal ve mülkiyet sorunlarını çözerek zafiyetleri ortadan kaldırdık. Bu ve buna benzer birçok projede hızla adım atarak binlerce konutu hak sahiplerine teslim ederek bir kısım kötü anıları zafiyetleri gidermenin süreçlerini hızla organize ettik.”
“Bunları yaparken, bizden önceki dönemlerde lüks konut imalatına yöneltilmiş KİPTAŞ’ı, nitelikli sosyal konut alanında odakladık. ‘İstanbul Yenileniyor’ markasını ortaya koyduk ve bu sistemini kurarak; vatandaşla müteahhidin baş başa kaldığı modelden İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kiptaş’ın sorumluluk aldığı, çözüm ürettiği, garantör olduğu yeni modele geçiş yaptık. Kiptaş ilk defa sokak arası demeden, tek konut demeden, kâr kaygısı gütmeden büyük bir ekip kurarak, İstanbul Yenileniyor ile sahaya çıktı. Arkadaşlarıma söyledim her sokağa gireceksiniz vatandaşlarımızla bu ağı büyüteceksiniz ama yapacaksınız ama aracı olacaksınız ama garantör olacaksınız biz İstanbul’u binaların olduğu yerlerde imarına çevreye estetik kaygılar da gidererek bir dönüşüm sürecine sokmadığımız müddetçe biz 22 yıl olduğu gibi aynı şeyleri konuşur dururuz. ‘İstanbul Yenileniyor’ ve diğer kentsel dönüşüm projeleri kapsamında toplam 5.925 konutu sahiplerine teslim ettik. Mart ayına kadar bu rakam 7.375 konut olacak.”
“Mevcut konut imarlı arsalarımızda İBB Meclisinde plansız alana çevrilen bir sürü trajikomik durumlar yaşadık. Buna rağmen, dönüşüm projesini bizimle yapmak isteyen vatandaşımıza, kamu bankalarından 1 lira kredi verilmemesine rağmen, hiçbir katkı sunulamamasına rağmen, imar artışına sebebiyet vermeden biz süreçlerini tamamladık. Tam hızla İstanbul Yenileniyor markasıyla yolumuza devam ettik. O yüzden inanın böylesi bir zaman diliminin ileride şunu görüyorum: Başarılarımız büyüdükçe bu iş bütün İstanbul’a daha da etkin yayılacak. Bizi örnek alan ilçe belediyelerimizler bu süreci dana da güçlendireceğiz ve göreceksiniz bu süreci ayağa kaldıran dostlarımızın kitabı yazılacak. Bu dönemde çok sayıda yeni konut projeleri de ürettik. Sadece sokak arasında sorun çözen, İstanbul Yenileniyor markası ile kalmadık. Silivri’de örnek bir sosyal konut projesine imza attık. Tasarımı ile çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül kazandı, inanıyoruz ki bundan sonra da birçok projeye ilham kaynağı olacak bu ve buna benzer adımları atmaya devam edeceğiz. Proje kapsamında toplam 1.446 konutun anahtarlarını teslim ettik. Hem de Kiptaş tarihinde ilk kez bir sosyal konut projesini taahhüdümüzden 5 ay erken teslim ettik.”
“Tuzla’da Meydan Evler ve Aydınlık Evler projelerinde toplam 501 bağımsız birim teslim ettik. Tuzlaya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bir tarafta 2019’da başlayan TOKİ konutları, diğer tarafta 2020’de başlayan KİPTAŞ projesi. Biz söz verdiğimiz gibi, projemizi 2 yıl içerisinde tamamladık ve vatandaşlarımıza teslim ettik. TOKİ projesiyse 4. yılında ve hala tamamlanmayı bekliyor. Geçenlerde ziyaret ettim, tamamladığımız bu projemizle de açtığımız kreşte de minik çocuklarımızla neşeli dakikalar geçirdik. Yeni konut üretiminde 16 farklı noktada 10.039 konutu teslim ettik. Mart ayında tamamlayacağımız projelerle toplam 22 projeye, 12 bin konuta ulaşmış olacağız. Ayrıca 5951 konutun inşasına da devam ediyoruz. Bu ay içerisinde 1.250 konutun daha temelini atacağımızı duyurmak isterim.”
“Biz bu işi biliyoruz. Bu işi halkçı, çevreci ve aynı zamanda sorun çözen anlayışla yaptığımızın da altını çiziyorum. Bir konuya da açıklık getirmek isterim. Bunu çokça gezdiriyorlar, konuşturuyorlar. Hakikat ötesi kampanya yapmayı da marifet sayan bazı kişiler, son zamanlarda sözüm ona bize hesap soruyor: ‘100.000 konut yapma sözü verdin neden yapamadın?’ diye bir takım yanlış ve asla doğru olmayan vaat seti olduğu iddiasını ortaya koyuyorlar.
O işin aslı da şudur: Ekim 2019’da Meclis’teki bir sunumumda deprem seferberliği kampanyamızı AK Parti grubuna da anlatırken, bir açıklama yaptım. Amacımızın şu olması gerekir dedim: 1 yılda 20 bin bağımsız birimi 5 yılda 100 bin bağımsız birimi afetlere karşı güçlendirmeliyiz.’ dedim. Ekim 2019’da yaptığım konuşmada bir seferberlikten bahsediyordum. Bunun içinde sadece İBB yok. Bakanlıklar, kamu bankaları, özellikle müteahhitler, yapı sektörü, ilgili kurum ve kuruluşlar var. Ben bir idealden olması gerekenden bahsediyorum. Yoksa 2020 yılı bütçesinin tamamı 21 milyar iken o zaman bu vaadi söylemiş olduğumda sadece o sete 44 milyar ayırmam gerekirdi. Böyle bir şey yok. İBB’nin zaten böyle bir vaadi olmayacağını ifade edeyim. Bizim bütünlükçü çağrılarımıza ne bakanlık ne ilgili kurum ve kuruluşların ne de özellikle İstanbul’da iş birliği yapması gereken birçok birimin bu işin dışında kaldığını da göstermek isterim.”
“Biz bu sürece ne kadar 10 bin demişsek de 100 bin değil yaklaşık 20 bin bağımsız birim üretebilirdik. Bu nasıl yapılamadı? Kötü ekonomik koşullar bu sektörde iş üretmeyi ciddi anlamda engellemiştir. Net eleştirecekleri şey vardır, o da kendilerini eleştirsinler. Ortak bir fikir çıkması lazım, birlikte hareket etmemiz gerektiğini söylemiştim. Bunun bir seferberlik olduğunu dile getirmiştim ve ısrarla da altını çizmiştim.”
İmamoğlu, hakkında “Senede 20 bin konut yapmaya söz verdi,100 bin konut yapacaktı…” vaadi olduğu iddialarını yalanlayarak, “Böyle bir şey yok. 2019 vaatlerimizde de yok. Yalanlarına hiç cevap vermedim ama bugün buna cevap vermeyi uygun gördüm zira o gün mecliste yapmış olduğum kelimeyi de arkadaşlarıma söyledim bir kez de buradan dinleteyim” dedi. İBB Meclisi Ekim Ayı Oturumu’nda konuya ilişkin yaptığı konuşmayı dinletti.
Daha sonra konuşmasına devam eden İmamoğlu, “Ben yılda 20 bin konut yapacağım, 5 yılda 100 bin konut yapacağım sözünü nasıl çıkartır ve söylerler inanın aklı sığmıyor. Böyle garip bir anlayışla karşı karşıyayız. Böyle uydurma bir takım şeylerle bizi zor durumda bırakmaya çalışıyorlar. Bizi zor durumda bırakamazlar ama İstanbul’u zor durumda bırakıyorlar.”
“İstanbul’un depreme dayanıklı ve bütüncül bir planlama anlayışına, konut politikasına ve özellikle kentin paydaşları ile tartışılıp, İBB meslek odaları sektörler hep birlikte konuşularak yapılmasına dönük bir vizyona sahip çıkmak gerekir. Ama inanın devletin en yetkili ağzında İstanbul’da sürece talip olduğunu söyleyen arkadaşların ağzından ortada sayılar uçuyor. Borsa gibi bir ara 500 bin duyuyorum bir ara 650 bin sayısı duyuyorum. 500 bin diyen bakan çıkıyor Mecliste 300 bin diyor… Yeni İstanbul’da üretilecek konuttan bahsediyor. Şaka gibi. Sonra TOKİ Başkanı çıkıyor açıklama yapıyor. Kanal İstanbul havzası başta olmak üzere İstanbul’un Silivri ve Çatalca ilçelerine doğru büyümesi gerektiğini ve özellikle buralara yayılması gerektiğini ifade ediyor. Yani afaki konut rakamları ile karşı karşıyayız. Bu rakamların gerçekleştirilebilir olmadığını bütün vatandaşlarımız biliyor.”
“Çarpıcı bir örnek vereyim: TOKİ’nin son 21 yıllık karnesi… İktidarın 21 yılında bu karneye baktığımızda TOKİ’nin açıkladığı resmi verilere göre 2002’den bu yana İstanbul’da toplam konut projesi 98 bin 246 adet ve bunun da sadece yüzde 60’ı tamamlanmış durumda. Emlak Konut ise son 21 yılda 80 bin civarında konut üretmiş ama bunun da 69 bini lüks konut statüsünde. Özellikle altını çizmek istiyorum. Bu dilinizle anlayışınızla elinizi İstanbul’dan çekin. İstanbul plansız, programsız, adeta yağmacı bir zihniyetle bahsettiğiniz üslupla İstanbul diye bir şehir kalmaz. Düşünsenize Silivri’nin, Çatalca’nın o canım tarım alanlarına bile göz koymuş durumdalar. Bunlar şehircilik bilmediklerini bir kentin öncelikleri ile uzaktan yakından ilgisi olmadıklarının göstergesidir. Özellikle Kanal İstanbul meselesinin ilk günden beri bir emlakçı projesi olduğunu her yerde dile getirmiştim. Zaten faydasının olmadığı bir işte böylesi bir sürecin aslında orada bir emlakçılık yaparak konut arsası pazarlamak olduğunu hep dile getirmiştim. Şu anda da ortaya konan rakamlara baktığınızda atılan adımlara baktığınızda ama Tuzla’da ama İstanbul’un Avrupa yakasında diyerek Arnavutköy, Çatalca, Silivri’yi hedef gösteren anlayışla burada bu tür alanlara yaygınlaşan yağmacı zihniyetin net olduğunu görebilirsiniz.”
“Şu an ilan edilen rezerv alanların toplamında 2 milyon 800 bin nüfusun yaşayacağı öngörülüyor. Bu yetmiyor birçok ilçede yeni yeni adımlar atılıyor. Tuzla’da Piyade Okulu’nda imara açılmasıyla ilgili ve orada bir konut alanı tasarlanmasıyla ilgili projede 250 bin konutun tasarlanacağını yazıyla bize de bildiriyorlar. 250 bin konutta yaşayan insan sayısına bakınca 1 milyon insandan bahsediyoruz. Havada uçuyor. Öbür tarafta 450-500 bin konut yani 2 milyon 800 bin var olan rezerv alanlarındaki yaşayacak nüfusun tasarımı üstüne 3, 3 buçuk milyon daha koyun. Şaka gibi… Seçim öncesi yaşayan milyonlarca insanımızı aldatmaya dönük bu sayıların yalan ifadeler olduğunun altını çiziyorum. Biz bu iradeyle 4 yıldır yoğun bir mücadele verdik, vermeye devam edeceğiz. Doğasına, tarihine, kültürüne sahip çıkan bir anlayışın temsilcisi olmaya ve bu kentin muhafızlığını yapmaya devam edeceğiz.
“İstanbul deprem konusunda oldukça kırılgan, ancak kırılgan olduğu kadar yine de tek afet meselesi olmadığı da bir gerçek. Üsküdar'da denizle birleştiği günleri, Eminönü’nde alt geçitte bulunan işletmelerimizin her yağmurda yaşadığı su baskınlarını, ya da canları yitirdiğimiz Ayamama’yı unutmak mümkün değil. Pandemi döneminde İstanbul tarihinde çok önemli adımlar attık. 130 kronikleşmiş noktada sorunları çözdük ve İstanbul’u afetlere karşı daha dirençli bir kent haline getirdik. Vatandaşın ve esnafın yıllardır yaşadığı mağduriyeti giderdik. Diğer taraftan altyapının depreme dayanıklı hale getirilmesi kapsamında barajlarımızı da odağımıza aldık. İçme suyu Boğaz Geçiş Hatlarında iyileştirme ve güçlendirme yaptık.”
“Tam 56 kilometre dere ıslah çalışmasını bitirdik. Yeni alternatif acil ulaşım yollarını belirledik. Halen acil ulaşım yollarımızı deprem sonrasında aktif tutabilmek için güzergâhtaki yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesi meselesini ele aldık ve hızlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 138 bölgede güçlendirme ve yenileme projesini tamamladık ve bunların 52 adedini güçlendirdik. Geri kalan 86 yapıda ise imalatlarımız devam ediyor. Buna ilave olarak Ferhatpaşa Lojistik Merkezimizi, Alibeyköy Lojistik Merkezi ve Sultangazi Cebeci Lojistik Merkezlerini de hayata geçirdik. Yine Sultangazi’de açılışını yaptığımız Ahmet İsvan Halk Ekmek Fabrikamız ve inşaatına devam ettiğimiz Tuzla Hali Projemiz ile herhangi bir afet durumunda yaşanacak gıda krizinin önüne geçecek güçlü bir lojistik hazırlığımızı oralarda yürütüyoruz. Bilişim verilerimizin afet anında güvenliğini sağlamak üzere Ankara’da Felaket Kurtarma Merkezi projesini hayata geçirdik.”
“İstanbul’da olası bir afet durumunda herhangi bir veri kaybına uğramayacağımız gibi internete dayalı hizmetlerimizde de bir kesinti yaşamamanın garantisini Ankara’da yaptığımız bu çalışma ile sağlamış olduk. Yanı sıra 33 semtte Deprem Dirençli Park uygulaması gerçekleştirdik. Enerji sürekliliğini sağlamak için çeşitli servis birimlerimizin üstüne 78 adet Güneş Enerji Santrali kurduk.
Böylece afet durumunda parklarımızda herhangi bir elektrik sıkıntısının da yaşanmamasını sağladık. Göreve geldiğimizde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin elinde doğru dürüst bir envanteri yokken, şu anda kentin her noktasında en ince ayrıntısına kadar ölçüp biçebildiğimiz dijital ikizimiz var. Yaptığımız bütün simülasyonları bu dijital ikiz modelleri üzerinden yapıyoruz. Dijital ikiz derken, öyle kutu kutu binalardan değil, cephesiyle, kaldırımıyla, cephesindeki tüm ince işçiliğiyle, tüm detaylarıyla kanlı canlı bir dijital ikizden bahsediyorum. Böylesine bir teknolojiyi de İstanbul’a kazandırmanın keyfini yaşıyoruz.”
“Afetlerle mücadelenin önemli bir adımını ise çocuklarımızdan başlayarak farkındalığı arttırmak olarak görüyoruz ve burada bilinçli nesiller oluşturma konusunda son derece güçlü eğitim programları yapıyoruz. Bu dönemde yaklaşık 185 bini çocuk olmak üzere 220 bin kişi farkındalık eğitimlerinden faydalandı.
Burada özellikle açtığımız kreşlere özel bir yer vermek istiyorum. İnanılmaz değerli çocuk eğitim sürecimizin son derece güçlü yürütüldüğünü ve artık 100 yapıya ulaşan kreşlerimizin, İstanbul’un farklı noktalarında, afet anında özellikle çocuk ve anne noktasında çok özel birimlere dönüşecek bir mekanizmanın oluşmasıyla ilgili arkadaşlarıma talimat verdim.”
“Şimdi de yeni dönem için bir kısım projelerimizden bahsetmek istiyorum. İstanbul’un ve Türkiye’nin en büyük ve en hayati sorununu kökünden çözebilmek için devlet, hükümet, belediye, iş dünyası ve sivil toplumun uzun vadeli güçlü, kalıcı, kurumsallaşmış iş birliğine ihtiyacı var. Ancak bu şekilde, kalıcı ve kapsamlı çözümler üretebiliriz. Biz, İBB yönetimi olarak yeni dönemde şehrimizi dönüştürmek için 10 alanda vizyoner işler yapacağız.”
“İstanbul için özellikle altyapı yatırımlarımıza devam edeceğiz. İSKİ yetkisinde bulunan Pabuçdere, Kazandere, Sazlıdere, Terkos ve Elmalı Barajlarının güçlendirme ihtiyaçlarını tespit ettik. Bu yönde hocalarımızın çok kıymetli raporlarıyla, süreci başlattık ve önümüzdeki dönem bunları güçlendirmenin hızlıca adımlarını atacağız. Biliyorsunuz yine bahsetmek isterim bir de Melen Barajı meselesi var, bu çok önemli bir mesele. Ne yazık ki liyakatsiz ellerde ve düzensiz karar alma metotlarıyla birlikte heba edilen milyarlarca kaynakla bir türlü tamamlanamayan bir baraj meselesi. 2016’da açılışı yapılacaktı. Hatta 2019 seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanımız meydanlarda, “2050’ye kadar, İstanbul’un su sorununu çözdüm, barajı bitirdim” ifadeleriyle anlaşılıyor ki barajın hizmete alınamadığından onun bile haberi yoktu. 2050 yılına kadar su sorunu çözdük yerine aslında, yine bir bakan eşlik etmişti, ‘2071 yılına kadar çözdük’ demişti. Ama ne yazık ki burada, temeli 2014’te atılan yapı, şu anda çözümsüz durumda. O sebeple barajları söylemişken burada da ifade edeyim, Melen Barajı konusunda sesleri çıkmıyor. Buradan samimi bir çağrıda bulunmak istiyorum: Elinizde bu barajı tamamlayacak teknik ortamı ya da bir kısım bilir kişileri ve insanları bir araya getiremiyorsanız, teknoloji sağlayamıyor ya da kaynak bulamıyorsanız bize verin, kısa sürede bütün altyapısını toparlayalım. Kamu yatırımını heba olmaktan kurtaralım, süreci projelendirelim ve süreci birlikte ele alalım. Gerekirse biz yapmaya talibiz, onun da altını çiziyorum, samimi bir çağrıda bulunuyorum. Yazıktır, günahtır.
M1 Hattı üzerindeki tüm viyadükleri güçlendiriyoruz. Tüm raylı sistem hatlarımızı depreme dayanıklı olarak inşa ediyoruz. Hatlarımız afet anında, acil durumda farklı ihtiyaçların giderilebilmesi için aktif olarak kullanılabilecek hale getiriyoruz. Tahliye koridorlarımız öncelikli olmak üzere yaklaşık 250 riskli karayolu, köprü, viyadük, alt ve üst geçitlerden oluşan sanat yapılarını güçlendirmeye devam edeceğiz ve yenileyeceğiz. Şehrimizin dört bir yanındaki 32 deniz yapısını hızla güçlendireceğiz. Yok olmaktan kurtardığımız Haliç Tersanemizde, İstanbul’da tahliye koridorlarıyla entegre etmek ve deniz yolunu kullanmak üzere afetle müdahalede kullanmak üzere 8 yüzer iskele üreteceğiz. Yine Haliç Tersanemizde modern ve güçlü bir acil durum kurtarma gemisi de inşa edeceğiz.”
“Özellikle İstanbul, Marmara Bölgesi ve diğer kentlerde yaşanacak acil durumlarda destek ve yardım organizasyonlarını yapabileceğimiz 10 adet afet lojistik merkezi için yerlerimiz hazır, önümüzdeki dönem hızla bu süreçte hayata geçireceğiz. Ayrıca, inşa edeceğimiz yeni raylı sistem hatlarında istasyon alanlarımızda hazır edeceğimiz alanlarla da afet lojistiğine güçlü bir hizmet sahası oluşturmuş olacağız.”
“Yeni dönemde de öncelikli hedefimiz niteliksiz konut stoğunu dönüştürmek olacak.
Tespit ettiğimiz yaklaşık 200 bin yapı yani 1.3 milyon konut biriminin dönüşümü için, olmayacak vaatler içerisinde değil, uygulanabilir, ayakları yere basan bir model sunuyoruz. Bakınız, 6306 sayılı yasa 2012 yılında yürürlüğe girdi. 11 yıl oldu, riskli alanlardan çok, rantı yüksek olan alanlarda dönüşme yapabildiler. Şimdi yine bir takım yuvarlanmış ve arkasına sıfır eklenmiş hayali rakamlar telaffuz edildiğini sizinle paylaştım. Nerede yapılacakları da açıkça söyleyemiyorlar, insanlardan korkuyorlar çünkü. Vatandaşlarımızın da bizlerin de bu boş vaatlere artık karnı tok, bu sayıları daha önce de duyduğumuzu hepimiz biliyoruz. Biz adımlarımızı sağlam atacağız. Gerçekleştiremeyeceğimiz sözler verip bu sözlerin altında asla kalmayacağız. Geçtiğimiz dönem göreve başlarken 2019’da 10 bin konut sözü vermiştik. Mart sonuna kadar tamamlayacaklarımızla 12 bin konutu teslim etmiş olacağız. İstanbul Yenileniyor ve diğer kentsel dönüşüm projeleri kapsamında önümüzdeki dönem 22 bin konut biriminin yeri ve projesi hazır. Müthiş bir altyapı organize ettik. 2024-2029 arasında ilk etapta 2/3 uzlaşma sağladığımız, projesine çalıştığımız her şeyi hazır olan 22 bin konutu dönüştürmek için gaza basacağız. Hedefimiz bu şehirde 50 bin konutu dönüştürmek olacak.”
“Bu alanlardan biri de yıllardır çözümsüz kalan Karanfilköy mahallemizdi. Boşuna demiyoruz, önyargıları yıktık diye. Öyle Fikirtepe gibi yüksek imar rantlarıyla değil, çevresini mahveden bina yığınına dönüşen alan değil, sağlıklı ve yeşil bir Karanfilköy projesi üzerinde vatandaşlarımızla uzlaştık. Yıkımları bitirdik, geçtiğimiz aylarda temelimizi attık, göreceksiniz çok kısa bir süre içerisinde İstanbul’un en keyifli yaşam alanlarından birisi burada bitirmiş olacağız.”
“Yine bilimsel verilerle, vatandaşlarımızın can güvenliğini ve gerçekten riskli alanları belirleyerek önceliklendirdiğimiz 10 bölgede planlama çalışmalarımızı önümüzdeki aylarda Meclis’imizde hızla getireceğiz. Bu 10 öncelikli alandaki 125 bin konutta dönüşümün önünü açacağız, bu alanlarda yaşayan vatandaşlarımızı deprem ve diğer afetlere karşı dirençli konut stokuna ve yaşanabilir kentsel çevreye kavuşturmak için planlarımızı hazırladık.”
“İstanbul Yenileniyor kapsamında dar gelirli vatandaşlarımıza ait 50 bin riskli konutun inşaat maliyetlerinin %60’ını dar gelirli insanlarımız için biz karşılayacağız. Bu yapılarda bulunan emeklilerimize ayrı bir avantaj daha sunacağız. Birileri emeklilerimizi unutmuş olabilir, biz elbette unutmayacağız. Emeklilerimizin o statülerine güçlü bir şekilde bakarak bu ülkenin taşında, toprağında, kalkınmasında emeği olan vatandaşlarımıza vefa örneği göstereceğiz. Emekli ikramiyesiyle ev alıp başını sokacak bir yere kavuşmuş emeklilerimiz, bugün ne yazık ki geçinme sıkıntısıyla mücadele ediyor, ikramiye ile ev alma işi ise tümden hayal olmuş durumda. Kentsel dönüşümde en fazla mağduriyet yaşayan kesimin emeklilerimiz olduğunu tespit ettik. Dar gelirli emeklilerimizin inşaat maliyetlerinin yüzde 65’ini biz karşılayacağız. Dar gelirli emeklilerimizin inşaat maliyetlerini bu şekilde destekleyerek, zor günlerinde emeklilerimizin yanında olup onların binalarını yenilemelerine güçlü bir katkı sunacağız.”
“İstanbul Yenileniyor kapsamında kentsel dönüşüme giren tüm vatandaşlarımıza sabit taksitle 2 yıl vadeli, faizsiz ödeme desteği sunacağız. Uzun vadeli taksitlendirme isteyen vatandaşlarımız ise yine sabit taksitle Kiptaş kefaleti ile ödemelerini gerçekleştirebilecekler. Hibe desteği sağladığımız dar gelirli vatandaşlarımız ve emeklilerimiz de kalan miktarlarını sabit ödeme desteklerimizden yararlanarak tamamlama fırsatlarına sahip olacaklar.”
“Hızlı tarama ile tespit ettiğimiz, ‘D’ ve ‘E’ grubuna giren ve riskli bina ilan edilen yapılarımızda bakanlığın verdiği 5500 TL’nin üzerine 7000 TL ekstra kira desteğini sadece ev sahiplerini değil, kiracıları da kapsayacak şekilde biz sağlayacağız. Bunu biz başlattık daha da güçlendirerek devam ettiriyoruz. Emeklilerimiz, eriyen maaşlarıyla geçim sıkıntısı yaşayınca haklı olarak kentsel dönüşüm süreçlerinden kaçınıyorlar. Dar gelirli emeklilerimize hibe yardımının yanı sıra riskli yapılarda yaşayan tüm emeklilerimize bakanlık kira yardımının üzerine 9 bin TL kira desteği de biz sunacağız. Toplamda 80 bin ev sahibi ve kiracımıza kira desteğinde bulunmanın hedefini önümüze koyduk. Bütçemizde bu kapsamda değerlendirmek üzere 8 milyar TL kaynak ayırdık. Merkezi yönetime de asında bu yöntemle destek oluyoruz.
Zaten biz meseleye başından beri hiçbir zaman, merkezi idare yerel idare diye bakmadık, eşgüdümlü birbirini nasıl destekleriz diye baktık. Bakanlığın verdiği kira yardımının üstüne hem maliklere hem kiracılara destek vermemiz tam da böyle bir davranış. Senden, benden diye bir kavramla hareket etmedik, etmiyoruz. Bu işin partisinin, bakanlığının, belediyesinin olmadığını, bu şekilde haykırarak bir kez daha dile getiriyoruz. Devletin bütün kurumları el birliğiyle, kimin ihtiyacı varsa onun yanında olmak zorundadır, hele ki deprem konusunda olmak mecburiyetindeyiz. Biz bu anlayışla çalışmaya, o ayrımcı zihniyete doğru yolu göstermeye devam edeceğiz.”
“İBB mülkiyetindeki konutları yeni dönemde kentsel dönüşüm alanlarımızdaki vatandaşlarımıza kullandırmak üzere rezerv konut olarak ayıracağız. Yine kentsel dönüşüm bölgelerinde vatandaşlarımıza tahsis etmek üzere boş ve sağlam konutları tespit ederek kiralamaları KİPTAŞ eliyle biz yapacağız. Bu konutları satmayacağız, iştirakler marifetiyle kiralayıp vatandaşımıza tahsis edeceğiz. Vatandaşımız isterse bu konutu kullanabilecek, isterse kendi bulduğu bir yere taşınıp kira yardımını alacak.”
“Binasını yenileyecekler kadar, güçlendireceklerin de yanında olacağız. Bu amaçla, güçlendirme sistemimizi kurduk. Bu kapsamda yönetmeliğimizi de biz hazırladık. Meclis’te çoğunluğu aldığımız anda hızlı taramayla ilgili tespitlerimize göre güçlendirme yapılabilecek 60 bin konutu sisteme dahil edeceğiz. Talep gelmesiyle birlikte İstanbul Yenileniyor ve diğer teşviklerimizle kentsel dönüşüme hız verirken yeni konut üretimi projelerimize de hız kesmeden devam edeceğiz.”
“Yeni konut üretimi kapsamında 17 farklı noktada 12.000 yeni ödenebilir konut üretim sürecini hızla başlatacağız. Bazı alanlarda özellikle anlaşmalarımızı tamamladık, yeni konutlarımızın temellerini bile attık, önümüzdeki günlerde yeni temel atma törenlerimize de bütün vatandaşlarımızı bekliyoruz.
Bu kapsamda yeni dönemde projesi hazır 12 bin konutu, yeni projelerle 25 semtte 30.000 konuta tamamlayıp İstanbul halkının hizmetine sunuyor olacağız. 3’ünün temelini önümüzdeki günlerde atacağız. 2’si Eyüpsultan, 1 tanesi Sultangazi ilçemizde, temel atma törenlerimizi de birlikte yapacağız. 50 bin kentsel dönüşümden, 20 bin yeni konut projelerinden, 70 bin konutu önümüzdeki dönem hep birlikte tamamlayacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Öncelikli bölgelerimizde yapacağımız planlama ve dönüşüm destek paketlerimiz aracılığıyla 125 bin konutun dönüşümüne de hep birlikte hız vereceğiz. Yani, başta ifade ettiğimiz 200 bin riskli konuta, ama güçlendirmeyle ama dönüşümle ama planlamayla ve diğer teşviklerimizle mutlaka güçlü bir şekilde dokunacağız.
Yıllarca ihmal edilmiş ilçelerimizden biri olan Sultangazi’ye bu dönemde önemli hizmetlerde bulunduk, bulunmaya da devam edeceğiz. Temel atma törenimizi Mart ayı içerisinde gerçekleştireceğimiz 509 konut birimi Sultangazi ilçemize ve Yunus Emre Mahallemize değer katacak bir proje olacak.”
“70 ayrı semtte Deprem Dirençli Parkın da içinde olduğu Afete Hazır İstanbul için Güvenli Yeşil Alanlar ve Yeşil Koridor Projesini de kademe kademe hayata geçiriyor olacağız.”
“İstanbul Deprem Acil Müdahale ve Erken Uyarı Sistemi ile birlikte Marmara Bölgesi Deprem Erken Uyarı ve Acil Müdahale Sistemini de hayata geçiren biz olacağız. Raylı sistem metro hatlarında deprem erken uyarı sistemini kuracağız.”
“Son olarak, en önemli husus. Hocalarımız hep söylüyor, insanlarımızın bu konuda eğitimli olmaları ve her konuya hazırlıklı olmaları meselesi. Afet farkındalık eğitimlerimize aktif bir biçimde devam edeceğiz. Yeni dönemde de her yıl 250 bin kişiye daha afet farkındalık eğitimi vereceğiz.”
“10 temel başlıkta açıkladığımız bu projeler, İstanbul’da deprem seferberliğimiz, kazandığımız yeni ilçelerle ve İBB Meclis çoğunluğuyla göreceksiniz çok daha aktif ve hızlı bir döneme girecek. Depreme ve tüm afetlere karşı dayanıklı bir İstanbul için hep birlikte Tam Yol İleri diyeceğiz! 5 yılda yaptıklarımıza ve önümüzdeki 5 yılda yapacaklarımıza bir bütün olarak baktığınızda, net bir tablo görürsünüz: Biz, İstanbul’u depreme ve tüm afetlere karşı dirençli bir hale getirmeyi özenle, sorumlulukla, ciddiyetle ele alan bir yönetimiz. Bizim geçmişimizde tutulmamış sözler olmadı, olmayacak.”
“Seçime endeksli hayali projeler, boş vaatler sunmadık, sunmuyoruz. Biz ne yapacağını, nasıl yapacağını çok iyi bilen ve onu muhakkak yapan bir yönetim olduk, olmaya da devam edeceğiz. Göreceksiniz, aynen daha önce yaptığımız gibi bugün burada ne söylediysek, hepsini tek tek yapacağız ve 5 yıl sonra yine, yaptığımız işlerin üzerine yeni işleri sizlere anlatıyor olacağız. Hiçbir zaman, tek bir şaibe, tek bir gölge olmayan bir biçimde, yeni bir modeli İstanbul’da hep birlikte var edeceğiz.
2019’dan bu yana İstanbul, afetlere hazırlık konusunda büyük bir atılım içinde. İstanbul’un artık, doğruluğu ve geçerliliği sınanmış, kendisine özgü güçlü bir modeli vardır. Bizi, depreme dirençli İstanbul’a ulaştıracak yol haritası belirlenmiş, hedefler görünür hale gelmiş ama İstanbul’u da daha ileri taşımak yolunda güçlü adımlar atıyor durumundayız. Bu hedeflere özellikle sadece pusulası halk olanlar ulaştırabilir. Bizim pusulamız net olarak halkımız. İstanbul’u bu hedefe sadece ve sadece israfı bitiren, hizmeti getiren kadrolar ulaştırabilir. İstanbul ancak, imar ve rant lobilerini yenerse depreme hazır olabilir. İstanbul ancak, ihanet ve israfa geçit vermezse depreme hazır hale gelebilir.”
“İstanbul’un depremle sınavı 16 milyon İstanbullunun bir avuç insanla sınavıdır. Onlara bir kez daha diz çöktüreceğiz ama İstanbul, depremde diz çökmeyecek. İstanbul, hayatta kalmak, ayakta durabilmek için ne yazık ki zamanla yarışıyor. Durmaya, yalpalamaya, yoldan çıkmaya hakkımız yok. Yoldan çıkarmak isteyenlere de fırsat vermeye tahammülümüz yok. Geriye asla dönmeyeceğiz. Hep ileri gideceğiz. Depreme ve tüm afetlere karşı dayanıklı bir İstanbul var ederek, çocuklarımıza ve gençlerimize güçlü bir geleceği hep birlikte hazırlayacağız, aklın ve bilimin ışığında…
Başta değerli hocalarımız, akademisyenlerimiz, teknik insanlarımız ve değerli yol arkadaşlarımız, şehrin bütün paydaşlarıyla birlikte yol almaya, herkesin sesini dinlemeye, ama aklın ve bilimin ışığından asla ve asla sapmamaya devam edeceğiz. Tam da bu yolculuk, dayanıklı bir İstanbul için, ‘Tam Yol İleri’ yolculuğudur. Yolumuz açık olsun.”
© Tüm hakları saklıdır.