Gündem

İmamoğlu, Erdoğan’ın yokluğunu değerlendirdi: Sesim kulağına gitmişse, tavsiyem karşılık bulmuşsa mutlu olurum

11 Haziran 2019 14:10

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal kararı ile mazbatası elinden alınan Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart seçimlerine kıyasla 23 Haziran öncesinde Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’ın seçim çalışmalarına daha az katılmasıyla ilgili olarak, "Ben daha önce de, ‘Keşke Sayın Cumhurbaşkanı işine baksa, bu ülkenin genel sorunlarıyla ilgilense’ demiştim. O zaman öyle davranmamışlardı. Şimdi sesim kulağına gitmişse Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve tavsiyem karşılık bulmuşsa mutlu olurum" yorumunda bulundu. 


Türkiye gazetesinde bugün yayımlanan haberde, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın tekrarlanan İstanbul seçimi için miting yapmayacağı, Yıldırım’ın ise mitinglerini son hafta gerçekleştirmeyi planladığı kaydedilmişti. Erdoğan’ın programı ile ilgili mayıs ayı başında çıkan haberlerde, Cumhurbaşkanı’nın 45 günde 39 miting yapmayı planladığı ifade edilmişti.

TIKLAYIN - Erdoğan, İstanbul seçimi için miting yapmayacak

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet de, pazartesi günkü köşe yazısında AKP’li bir yetkilinin “Hareket noktamız şu şekilde: Bu seçimi kazanırsa Binali Bey kazanacak. Kaybederse yine o kaybedecek” sözlerini alıntılayarak, ’39 ilçede miting’ planının ‘şimdilik’ rafa kaldırıldığını aktarmıştı.


İstanbul'da düzenlediği basın toplantısının sonundaki soru-cevap bölümünde; yabancı basında kendisinin rakibi olarak Binali Yıldırım yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gösterilmesiyle ilgili de konuşan İmamoğlu, "Bu bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimidir. Rakibimiz bellidir, ama evet rakibimizin olduğu alanda çok sesli şahsıma dönük bir propaganda süreci yapılmaktadır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sahadan çekilse de, çok sayıda bakanın düzenli olarak İstanbul'da toplantı ve görüşme düzenlemesiyle ilgili de İmamoğlu, "Bakın ülkenin güvenlik sorunu var, dış politika sorunu var, ekonomi sorunu var; bakanlar bunlarla, kendi işleriyle uğraşsa daha iyi olur" diye konuştu. 

“O kadar çok konuşan var ki, bazen rakibimizin kim olduğunu biz de şaşırmıyor değiliz”

İmamoğlu, BBC’den Mark Lowen’in “Dikkate değer bir ‘seçim galibi’ olan Cumhurbaşkanı’na karşı da mücadele ediyorsunuz. Son 16 yılda girdiği her seçimi kazandı ve İstanbul seçimlerinin yenilenmesine dair bir kumar oynadı, ancak anketler onun kaybettiğini gösteriyor. Bu sefer nerede yanlış bir hesaplama yaptığını düşünüyorsunuz? Kaybetmemekte kararlı olduğu bu şehri almak için başka bir planı olmadığını nereden biliyorsunuz” sorusuna şu cevabı verdi:

“Başkalarının hatalarıyla ilgilenecek kadar zaman fakiri bir insan değilim. Onları kendileri düşünsünler, ben elbette ki topluma karşı yapılan yerel yönetimle ilgili eksiklikleri ve benim çözümlerimi anlattım. Konumuz Sayın Cumhurbaşkanı değil, İBB seçimi.

Sayın rakibimizin hataları neler ya da eksiklikleri neler diye soruyu beklerdim ama Türkiye’nin bu konuda aksı biraz kaymış durumda, -yabancı bir ülkenin basın mensubu olarak bunu sormanızı haklı buluyorum- çünkü o kadar çok konuşan var ki, bazen rakibimizin kim olduğunu biz de şaşırmıyor değiliz."

“Bu bir İstanbul seçimidir ve rakibimiz bellidir”

Fin Haber Ajansı’ndan Mesut Duran da, Millet İttifakı adayına “Vaatleriniz arasında işsizlik ve yoksulluk konularında çok fazla madde vardı. Bunlar normalde belediye başkanının değil, iktidar adayının vaatleri gibi. Finlandiya’da 31 Mart’tan sonra ‘Erdoğan kaybetti, İmamoğlu kazandı’ dendi. Avrupa’daki birçok kişi Binali Yıldırım’ı tanımıyor, sizin rakibinizin Erdoğan olduğunu düşünüyor, hatta sizin iktidara aday olduğunuzu sananlar var. Buna neyin sebep olduğunu düşünüyorsunuz” sorusunu yöneltti. Cevabına, espirili bir dille, “Belki de onlara sormalısınız” diyerek başlayan İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Birincisi, Türkiye’nin en önemli sorunu şu anda yoksulluk ve ekonomi ve işsizlik. Son 6 aydaki rakamlar da çok çarpıcı ve can yakıyor. Biz de Türkiye’nin hükümet olarak makroekonomi konusunda yapması gereken çok şey olduğunu biliyoruz, esas sorumlu onlar ama her yerel yöneticinin ekonomi ile istihdama katacağı birtakım pratik çözümler ve katkılar vardır. Benim açıkladıklarımın tamamı İBB’nin kendi bütçesi ve kabiliyetleriyle ortaya koyacağı politikalar. 31 Mart öncesi rakibimizin dediği gibi,  yoksulluk ve ekonomi konusunda ’Bu belediyelerin işi değil’, diyemeyiz. Demedik de zaten, politikalarımızı açıkladık ve karşılık buldu. Görüyorum ki, rakibimiz de benzer politikaları açıklamaya başladı bizim politikalarımızı kopyalayarak.

"Dışarıdaki ülkelerde siyaset yorumu biraz daha üst ölçekten yapılıyor olabilir ama bir kez daha hatırlatmak isterim ki, bu bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimidir. Rakibimiz bellidir, ama evet rakibimizin olduğu alanda çok sesli şahsıma dönük bir propaganda süreci yapılmaktadır. Bu durum dışarıda böyle bir algı oluşturmuş olabilir.

İmamoğlu'nun rakibi kim? | "Israrla önümdeki rakip sayısını artırmak istiyorsunuz, ben de teke indirme çabası içindeyim”

İstanbul’da yenilenen yarışta İmamoğlu’nun rakibinin Erdoğan olarak görüldüğünü dair ne düşündüğüyle ilgili soruların ardından İmamoğlu’na Cumhurbaşkanı’nın 23 Haziran öncesindeki ‘yokluğu’ da soruldu. Amerika’nın Sesi’nden Hilmi Hacaloğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Haziran öncesinde İstanbul’da miting yapmayacağı yönündeki haberleri hatırlatarak, “Siz sadece Binali Yıldırım’la yarışmıyorsunuz; bakanlar da İstanbul’da her gün toplantılar yapıyor ancak 31 Mart’tan önce ilçe ilçe gezen Cumhurbaşkanı’nın bu seçimde çok da ortada olmadığını gördük. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sahadan çekilmesini siz nasıl yorumluyorsunuz” diye sordu.

Sözlerine gülerek, “Siz ısrarla önümdeki rakip sayısını artırmak istiyorsunuz, ben de teke indirme çabası içindeyim” diye başlayan İmamoğlu, cevabında şunları söyledi:

“Ben seçimden önce, herkesi görevine davet etmiştim. Bu ülkenin cumhurbaşkanı, -haziran ayında yetki almış, 5 yıl bu ülkeyi yönetecek- kendi işiyle uğraşsa; bakın ülkenin güvenlik sorunu var, dış politika sorunu var, ekonomi sorunu var; bakanlar bunlarla, kendi işleriyle uğraşsa…

"Ben daha önce de, ‘Keşke Sayın Cumhurbaşkanı işine baksa, bu ülkenin genel sorunlarıyla ilgilense; bu sorunlarla ilgilenecek kadar vakti olduğunu düşünmüyorum’ demiştim. O zaman öyle davranmamışlardı. İlçe ilçe, hatta bazen sıkıştırılmış iki turlu mitingler yapmışlardı. Benim sesim kulağına gitmişse Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve tavsiyem karşılık bulmuşsa mutlu olurum. Çünkü gerçekten Cumhurbaşkanı’nın yoğun işleri var, ülkenin yoğun gündemi var. O sebepten de sözlerimin karşılık bulması beni mutlu eder ama yokluğunun stratejik bir sebebi varsa da bilemiyorum.”