İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, İBB'ye alındığını ileri sürdüğü 33 bin kişiden bir kısmının terör kaydı olduğu açıklamasına sert bir dille tepki gösterdi. İşe alınan ve iş akdi fesih edilen çalışan sayılarını açıklayan İBB Başkanı, "İstanbul’daki temsilcileri de yalan konuşuyor, bu sayıyı veren Sayın bakan da yalan konuşuyor" dedi.
İmamoğlu, "Meclisteki tutumu tavrı, davranışlar, kavga etme biçimi, psikolojik ruh hali, yüz ifadeleri açısından ben gerçekten çağrı yapıyorum, ciddi bir öneride bulunuyorum, bağımsız sağlık kuruluşları gelsinler bu psikolojisi ciddi şekilde bozulmuş sayın bakanla ilgili bir analiz yapsınlar. Çünkü bu psikolojisi ciddi şekilde bozulmuş sayın bakanla ilgili bir analiz yapsınlar. Türkiye’nin bu kadar önemli bir kurumunun başındaki insanın psikolojisi bu haldeyse bizim kadim kurumumuz, İçişleri Bakanlığımız tehlike altında demektir” sözlerini kaydetti.
"Sayın bakanın itibarı beni itibarsızlaştırmaya asla yetmez ama ben kanunda hakkımı arayacağım. Kişisel haklarıma saldırı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne saldırı üzerinden hukuk önünde hakkımı arayacağım" diyen İmamoğlu, "Toplumun ruh halini bozacak, toplumu daha da karamsarlığa itecek tavırları gösteren bir bakanla karşı karşıyayız. Allah milletimizi de onun gibi yöneticilerin karşısında korusun" diye konuştu.
İmamoğlu, Soylu'nun 33 yolsuzluk dosyasından 21'inde hukuka aykırılığa rastlamadıklarına ilişkin açıklamasına da şöyle yanıt verdi:
"Ona bırakır mıyım ben onu? 33 tane dosyamız var, bu dosyaları bakanlık usulsüz bir şekilde elimizden almıştır sindirmeye çalışmıştır, bir yılı aşkın süredir ellerinde tutuyorlar şimdi de efendim 21'inde hiçbir şey bulunamadı, hadi oradan her birini takip edeceğiz. Her biri takibimizdedir. 33 dosyanın hiçbir tanesinden bile gözümüzü ayırmıyoruz."
İçişleri Bakanı Soylu, "İstanbul'a yaklaşık 33 bin kişi alındı ve bu 33 bin kişiden ancak 14 bin kişinin bilgisi bize intikal ettirildi ve 33 bin kişiden 12 bin kişiye ancak bakıldı, 455'inin PKK ve KCK kaydı var, 80'inin DHKP-C kaydı var, 20'sinin de MLKP kaydı var, 2'sini MKP kaydı var ve diğerlerinin de kayıtlarını her birinize gönderebilirim" demişti. Soylu ayrıca İBB'nin el konulan 33 yolsuzluk dosyasından 21'inde de hukuka aykırılığa rastlamadıklarını açıklamıştı.
TIKLAYIN - Soylu, İBB’nin hazırladığı yolsuzluk dosyalarının akıbetini açıkladı
|
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu’nun açıklamalarından önce çıkanlar şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal bütçesini gazi meclisimizde hep beraber izledik. Ne yazık ki hafta başından beri TBB’de Türkiye’nin bütçesi konuşulacağına İBB’nin bütçesi ve İBB’nin konuları konuşulur oldu. Bunlar sadece bir konuşma değil akıl dışı ithamlar içerdi. Bu anlamda size bahsedeceğim birkaç. Başlık var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bütçe ile ilgili konuşması esnasında gerçekten akla, edebe sığmayan, hem benim şahsıma dönük İBB de dahil olmak üzere iktidar üyelerince özellikle bir borçlanmayla suçlandı. İBB borçlanıyor şu oluyor bu oluyor. Evet borçlanıyoruz çünkü İBB 10 tane metro yapıyor. Borçlanıyoruz çünkü İBB yönetimi değişir değişmez tek bir devlet bankasının tek bir İller Bankası’ndan tek bir kuruş dahi kredi kullandırılmayan bir kurumuz. Ne devlet bankaları ne kamu kurumları üzerinden bir borçlanma bir kredi imkânı sağlanmamıştır. Hani seçimde kimin parasını kime harcıyorsunuz diyorlardı ya bu da şöyle bir soruyu gerektiriyor, kimin kaynağını devletin bir başka kuruluşundan esirgiyorsunuz sorusunun sorulacağı bir yer burası. Bu akıl kötü bir akıldır. Bu akıl hani seçim iptal edildiği için ben bu siyasi akla bir terim kullanmıştım, bu akıl aynı yanlışı yapamaya devam ediyor. Ne yazı ki bizi mağdur ediyor. İstanbul kaderine terk edilmişti, biz geldik toparladık. 10 tane metro hattında birden çalışan bir şehir olduk, durmadan yolumuza da devam ediyoruz. İBB’nin bütçesini kasım ayında sundum üstünden 15 gün geçti ve sunduğumuz bütçeye kur farkının getirdiği fark 5 milyarın üzerinde. Yani bir metro hattı kadar İBB para kaybetti. Bunlar konuşulacağına 10 metro yapan İBB’ye İmamoğlu’na laf atmayı, Türkiye’nin bu bütçesinde bu başlarını öne eğip utanç duyacaklarına İstanbul’a laf atmayı kendilerine vazife kıldılar.
"İBB’den bilgi aldıkları kişiler Ankara’daki milletvekillerini, hem de bakanları fena halde kandırmış"
İkinci mesele İBB’nin 150 yıllık kurumu İETT. İETT’nin 2 milyar liralık ihalesinde 700 milyon liralık yolsuzluk varmış. İhale adrese teslim yapılmış, bir şeyler daha ilave ettiler. Müfettişler görevlendirilmiş, vergi daireleri görevlendirilmiş, MASAK görevlendirilmiş, ben ilave edeyim FBI’ı CIA’i görevlendirdiler. Bizim bu ihaleleri kontrol edeceklermiş. Allah bunların hepsine akıl versin. Öncelikle buyursunlar bekliyoruz bütün kamu kurumlarını denetlesinler. Özellikle İBB’den bilgi aldıkları kişiler Ankara’daki milletvekillerini, hem de bakanları fena halde kandırmışlar. Birçok konuda kandırdıkları gibi. İETT’de bizden önce yapılan açık ihale oranı yüzde 74, biz İBB’yi teslim aldıktan sonra bu oran yüzde 91’e çıkmış. 8 tane araç bakım ihalesi yapmışız bunları 4 farklı şirket kazanmış. Kıyameti kopardılar 4 ihale de açık ihale olarak yapılmamış vesaire. Hepsi açık ihale ile yapılmış. Buna nasıl bir hükümde bulunabiliyorlar. Gözlerini ne karartmış emin değilim.
Mercedes'e çağrı: Bu iftiraya müsaade etmemeliler, açıklama yapmaya davet ediyorum
Yok efendim biz Mercedes firmasını ihaleye almamışız. Mercedes firması ihaleye girdi, teklif de vermiş. Dolayısıyla Mercedes’e çağrı yapmak zorundayım. Karşısında 150 yıllık İETT firması var. İETT ile çalışan bir kurumdur Mercedes. Şu anda bile bizde otobüsleri var. Dolayısıyla 150 yıllık İETT’ye kendi markaları ve firmaları üzerinden iftira atılıyor. Bu iftiraya müsaade etmemeliler. Mercedes’i açıklama yapmaya davet ediyorum. Bu iftiraya seyirci kalmasınlar ayıptır. Karşısında 150 yıllık İETT firması var. Bir avuç yalan ve iftirayla konuşan insanlara müsaade etmeyecek.
"Türkiye’nin bu kadar önemli bir kurumunun başındaki insanın psikolojisi bu haldeyse bizim kadim kurumumuz, İçişleri Bakanlığımız tehlike altında demektir”
Gerçekten psikolojik analize ihtiyaç olan bir konuya geliyorum. Bu konu da TBMM'de konuştuğunu, tavırlarını bilimsel olarak, tıbbi olarak incelenmesi gereken İçişleri Bakanı ile ilgili. Ne demiş İBB'de çeşitli terör örgütlerine mensup 557 kişi çalışıyor. Bak, bak, bak. 86 bin İBB çalışanını zan altında bırakıyor. Bu sayın bakanın yaptığı ilk değil, onlarcasını yaptı. İlk gün bile cevap vermeyi düşündün yok dedim bekleyeyim. Ülkede sokakta gezen bir kurumda çalıştığınızı bildiğiniz 557 tane terör örgütü üyesi var diyeceksiniz, bekledim ki herhalde gelip onları alacaklar. Yalanı konuş, iftirayı at köşene çekil! Hem meclisteki tutumu tavrı, davranışlar, kavga etme biçimi, psikolojik ruh hali, yüz ifadeleri açısından ben gerçekten çağrı yapıyorum, ciddi bir öneride bulunuyorum, bağımsız sağlık kuruluşları gelsinler bu psikolojisi ciddi şekilde bozulmuş sayın bakanla ilgili bir analiz yapsınlar. Çünkü bu psikolojisi ciddi şekilde bozulmuş sayın bakanla ilgili bir analiz yapsınlar. Türkiye’nin bu kadar önemli bir kurumunun başındaki insanın psikolojisi bu haldeyse bizim kadim kurumumuz, İçişleri Bakanlığımız tehlike altında demektir”
"İstanbul’daki temsilcileri de yalan konuşuyor, bu sayıyı veren Sayın bakan da yalan konuşuyor"
"45 bin dediğinde yalan konuşuyorsunuz dedim, aradan bir ay geçmedi İçişleri Bakanı 33 bin kişi aldı dedi. Ne oldu en azından 12 bin kişi yalan konuşulduğu ortaya çıktı. Sadece o değil. Bizim günlük tablomuz var kurum kurum, 20 bin 958 işe giriş. Bunun içinde de farklı farklı işe giriş modelleri var. Taşeronda çalışan elemanların, 3 bine yakın insan buradan otomatikmen işe alındı. Örnek veriyorum. 45 bin nerede, 33 bin nerede, 20 bin nerede. İstanbul’daki temsilcileri de yalan konuşuyor, bu sayıyı veren Sayın bakan da yalan konuşuyor. Az önce attığı rakamlar gibi. Buna karşılık 15 bin çıkış yapıldı. Sadece tarafımızdan yapılan akit fesih 3 bin 376’dır. Yani biz 15 bin kişiyi çıkarmadık. Zaten 3 bin 17’si kendi ayrılmış. 3 bin 770’in emekliliği gelmiş. 20 bin kişinin içinde yüzlerce hatta binlerce kurumlardan bize nakiller var. Bizde sayılar net. Günü sonunda şunu söyleyeceğim, Anayasa’da güvence altına alınan “mecliste söz söyleme hürriyetini koruma” diye bir kural vardır. Son mecliste yapılan tavırlar ortaya atılan yalan ifadeler, karalamalar, tabii sayın bakanın itibarı beni itibarsızlaştırmaya asla yetmez ama ben kanunda hakkımı arayacağım. Kişisel haklarıma saldırı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne saldırı üzerinden hukuk önünde hakkımı arayacağım. TC yakışmayan, İçişleri Bakanlığı’na yakışmayan ve ne yazık ki şu kötü ve zor günlerde bir de böyle toplumun ruh halini bozacak, toplumu daha da karamsarlığa itecek tavırları gösteren bir bakanla karşı karşıyayız. Allah milletimizi de onun gibi yöneticilerin karşısında korusun.
İnsanları bölüştürmeye bölmeye uzaktan sokakta yürüyen vatandaşları terörist ilan etmeye, kurumda çalışan insanları terörist ilan etmeye devam ediyorlar. Bağımsız tıp kuruluşlarını buradan tekrar davet ediyorum göreve, tıbben bu beyefendiyi analiz etsinler incelesinler ülkemize daha fazla zarar vermesin diye."
Soylu'nun İBB dosyalarına ilişkin açıklamalarına: Hadi oradan; ona bırakır mıyım ben onu!
Az önce söylediğim analizleri yapan bir insanın 21 dosyanın hiçbirinde bir şey yoktur demesine inanmamız mümkün mü? Ona bırakır mıyım ben onu? 33 tane dosyamız var, bu dosyaları bakanlık usulsüz bir şekilde elimizden almıştır sindirmeye çalışmıştır, bir yılı aşkın süredir ellerinde tutuyorlar şimdi de efendim 21'inde hiçbir şey bulunamadı, hadi oradan her birini takip edeceğiz. Her biri takibimizdedir. 33 dosyanın hiçbir tanesinden bile gözümüzü ayırmıyoruz. Görev yapmamız engelleniyor. İller Bankası'nın bir lira bile vermemesi gibi. Bizim yolsuzluklarla ilgili derinlemesine araştırma yapmamız engellenmektedir."