Gündem

İlker Başbuğ: Bu hakimlerde hiçbir vicdan yok

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ Silivri cezaevinden evinden tahliye oldu

07 Mart 2014 22:37

Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon davası kapsamında müebbet hapis cezasına çarptırılarak gönderildiği Silivri cezaevinden tahliye edildi. Cezaevi çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbuğ, “Muzaffer Tekin, Kemal Alemderoğlu, Levent Doğan Temel, Serdar Öztürk, bunlar hastadır. Morale ihtiyacı vardır. Bu hakimlerde vicdan yok. Sizde hiç Allahtan da mı korku yok” dedi.  

Başbuğ Ergenekon davasından halen tutuklu bulunan, “Adalet istiyoruz. Unun gerçekleşmesi için, iki yıl boyunca nasıl mücadele ettiysem, devam edeceğim. Ta ki son arkadaş çıkana kadar” dedi.

Başbuğ’un tahliye edilmesi süreci Anayasa Mahkemesi’nin hakkındakişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin haklarının ihlal edildiği” hükmüne varması ile başlamıştı. Anayasa Mahkemesi tahliye kararını Ergenekon davasına bakan ancak Özel Yetkili Mahkeme statüsünde olduğu için kapatılan İstanul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesine yolladı. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin hak ve hürriyet ihlali olduğu yönündeki kararına uydu ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tahliyesine karar verdi. Mahkeme kararını alan Silivri cezaevi yönetimi de Başbuğ’u tahliye etti.

İlker Başbuğ’un Silivri cezaevi çıkışında gazetecilere yaptığı açıklama şöyle:

 

'Nefret ve intikam duyguları ile hareket edenler bizi burada tuttu'

 

"6 Ocak 2012 günü hatırlarsınız şöyle demiştim. 26 genelkurmay başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak tutuklandı. Takdir yüce Türk milletine aittir. Aradan tam iki sene 2 ay, 26 ay geçti toplam. Bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duyguları ile hareket edenler bizi burada tuttu. 26 ay hayatımdan çaldılar. Benim 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, yüce Türk milleti oynanan oyunu, iddiaların geçersizliğini bir genel kurmay başkanın ve karargâhının terör örgütü olarak suçlanmamızın kabul edilmez bir durum olduğunu. Bizlerin darbecilikle hiç bir alakamız olmadığını yüce Türk milleti kısa zamanda anladı.

İşte ben bugün buradaysam milletimin bizlere gösterdiği sevgi ve destek sayesinde buradayım.

 

'Serbest bırakılmam bir başlangıçtı'

 

Bugün benim serbest bırakılmam, bir başlangıçtı. Bütün kalbimle ve yüreğimle inanıyorum ki, Silivri’de, Hasdal’da Sincan da, Maltepe’de Mamak’ta, Hadımköy’de benim gibi tutuklu tutulanlar de dışarı çıkacak.

Bugün benim serbest kalmamın hiçbir önemi ve anlamı olmaz eğer arkadaşlarım da çıkmazsa. Çünkü ben ne kadar suçsuz isem,bugün geride bıraktığım Tuncel Kılıç paşa, Hurşit Tolon paşa, Bilgin Balanlı paşa, Hasan Iğsız paşa… Bir yanda da Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek'ler de içerdeler.

Ayrıca bugün benim serbest bırakılmamda kullanılan gerekçe hepsi için de geçerlidir. Dolayısı ile onların da en yakın zaman hepsinin bu zindanlarda tutsak tutulan ve son günlerin deyimiyle kumpaslarla burada tutulanlar en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Bunu hiç bir güç engelleyemez.

 

'Cezaevi acı, ızdırap çile çekmek demek'

 

Bu tarihin garip bir cilvesi midir? 26. genelkumay başkanı 26 ay tutuldu. Cezaevi ne demek? Cezaevi acı, ızdırap çile çekmek demek.

Bütün bunlara rağmen şu an içimde nefret ve intikam duyguları taşımıyorum. Çünkü inanıyorum ki nefret ve intikam duyanlar kendilerini de felakete sürükler.

Türk milletinin yürekleri, elleri tertemiz. Bunu için tüm arkadaşlarım adına şunu ifade ediyorum. Tek isteğimiz var: Adalet. Ve bu adaletin gerçekleşmesinin takipçisi olacağız. Adalet deyince şunu demek istiyorum. Ümraniye’de bulunan birkaç el bombasıyla sanal bir Ergenekon terör örgütü yaratma projesini kimler yapmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devleti olmak durumundaysa bu sorunun cevabı mutlaka bulunmalıdır. Bu projeleri yapanlar ve uygulayanlar, adil yargılama ile adaletin karşısına çıkarılmasıdır.

 

'Mehmet Ali Çebi'ye kumpas kuranlar belli'

 

Danıştay cinayetini, sanal Ergenekon terör örgütü ile ilişkilendirmek, kime aittir? Bunlar da ortaya dökülmelidir, hesap sorulmalıdır. Adil bir şekilde, Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti olmak istiyorsa, Teğmen Mehmet Ali Çebi’ye kumpas kuranlar mutlaka cezalandırılmalıdır. Kuranlar belli. Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devleti olmak istiyorsa.

Hanefi avcı daha ne kadar içeride tutulacak. İnsafsızlıktır, ayıptır. Bunu kimler istemektedir. Yeter artık.

Değerli sınıf arkadaşım, Hurşit Tolon, sadece bir gizli tanığın ifadesine dayandırılarak zirve cinayetini bağlayarak uygulayan kişiler kimdir? Tesadüf de ne ilginçtir ki Tuncay Güney’e benzemektedir.  Silahlı kuvvetlerden atılmış bir uzman çavuş. O da mı papaz olur. Bu kadar mı tesadüf? Türkiye Cumhuriyeti tekrar hukuk devleti olacaksa bunun da cevabı verilmeli.  

 

'Bu hakimlerde vicdan yok'

 

Bilirkişi raporunun niçin önü kesilmiştir. Kimler bunun arkasında. TC tekrar hukuk devleti olmak istiyorsa. Bugün çeşitli arkadaşlarla Muzaffer Tekin, Kemal Alemderoğlu, Levent Doğan Temel, Serdar Öztürk, bunlar hastadır. Morale ihtiyaç vardır. Bu hakimlerde vicdan yok. Bu hasta insanların morale en ihtiyacı olduğu anda, vicdan olur mu? Sizde hiç Allahtan da mı korku yok?

Dün Özel Yetkili Mahkemeler bir çukura gömülmüştür. Bu Özel Yetkili Mahkemeler’in bu çukura gömülmesi. Elbette Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokrasi yönünde bir adım öne gitmesine adım olmuştur. Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti devleti cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır.

 

'Mücadeleye devam edeceğim, son arkadaş çıkana kadar'

 

Anayasa Mahkemesi doğru karar alarak tarihe geçen durumu ile Türkiye’nin demokrasiye dönmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

Solumda Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu, sağımda avukatım İlkay Sezer. Bize destek verdiler. Onlara da sonsuz şükranlarımı ve desteklerimi sunuyorum .

Biz tek bir şey istiyoruz. Adalet istiyoruz. Unun gerçekleşmesi için, iki yıl boyunca nasıl mücadele ettiysem, devam edeceğim. Ta ki son arkadaş çıkana kadar.