İlk Türk-Alman Üniversitesi eğitime başladı. İstanbul Beykoz'daki üniversitede 120 öğrenci lisans eğitimi alıyor. Üniversitede hukuk, işletme ya da mekatronik bölümlerinde eğitim veriliyor.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, mekatronik mühendisliği bölümünde okuyan 18 yaşındaki Murathan Bağcı da üniversitenin öğrencilerinden biri. Bağcı Almanlardan öğreneceği çok şey olduğu görüşünde: "Yüksek nitelikli bir mühendis olmak istiyorsan, bence Almanca çok önemli. Çünkü Almanya mühendislik alanında dünya genelinde bir numara."
Bağcı üniverstiye yeni başlayan birçok öğrenci gibi hiç Almanca bilmiyor. Bağcı ve arkadaşları bu nedenle ilk bir yıl Almanca öğrenecekler. Dil eğitiminden sonra mühendislik eğitimine başlayacaklar. Çünkü dersler Almanca.
Bazı öğrencilerse hazırlık okumaya gerek duymadan eğitimlerine başladı. Üniversiteye yeni başlayan bu 20 genç ya Almanya'da büyümüş ya da Türkiye'de Almanca eğitim veren liselerden mezun olmuşlar.
Hukuk bölümü öğrencisi Günhan Küçükıssız, "Dürüst olmak gerekirse Alman standardına saygı duyuyorum. Almanya'da herşeyin bir sistemi var. Her şey gerçekten bir sisteme ve kurallara göre işliyor. Türkiye'de ise durum böyle değil" diyor.
Hukuk okuyan bir başka öğrenci Samet Yılmaz ise "Başka bir ülkede, daha doğrusu geldiğim ülkede yaşamak istiyordum. Burada, yani Türkiye'de daha fazla yükselme fırsatlarına sahip olacağımı düşünüyorum" diye konuşuyor.
'Alman hocalar Türkiye'de yaşamıyor'
Türk-Alman Üniversitesi'nde (TAÜ) dokuz Türk, dokuz Alman profesör ders veriyor. Alman hocalar Türkiye'de yaşamıyorlar. Ders vermek için Türkiye'ye geliyor, sonra Almanya'ya, asıl çalıştıkları üniverstilere dönüyorlar. Maaş ve masrafları ise Alman Akademik Değişim Servisi'nce karşılanıyor.
Şu an ders verilen üniversite binası sadece geçici olarak kullanılıyor. Asıl inşaat gelecek yıl başlayacak ve 2017 yılında tamamlanmış olacak. Şimdiye dek üniversiteye 35 milyon euro harcandı. Bunun büyük bölümü Türkiye tarafından karşılandı. Almanya üniversiteye bundan sonra yılda 4 milyon euro mali destek sunacak.
Berlin'deki Türk Büyükelçiliği'ne göre Türk-Alman Üniversitesi'nde geç bile kalındı. Çünkü Almanya Türkiye'nin en önemli partnerlerinden biri. Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu şunları söylüyor: "Amerikan Üniversitesi yüz yıldan fazla bir süredir Türkiye'de, Fransız üniversitesi ise yaklaşık 50 yıldır. Türkiye'de yüz yıldan fazla bir süredir lisesi olan Almanya'nın bir üniversitesi olmaması bizim açımızdan pek anlaşılır bir durum değildi. Bu nedenle nihayet bir Türk-Alman Üniversitesi'nin hayata geçirilmesine çok seviniyorum."
Üniversitenin kurulmasında büyük payı olan isimlerden birisi de Hrıstiyan Demokrat Birlik partili eski Federal Meclis Başkanı Rita Süssmuth. TAÜ Alman Konsorsiyumu Başkanı Rita Süssmuth, "Çok uzun sürdü çünkü Türkiye 'Ah bizi Avrupa Birliği'ne istemiyorsunuz' dediği siyasi anlarda, biz de üniversite konusunda gecikme yaşadık" diyor.
Almanya bu üniversite ile Türkiye'de sivil toplumun gelişim sürecine de önemli bir işaret vermeyi umut ediyor. Türkiye'de Haziran ayındaki Gezi Parkı protestolarında polis Taksim'deki göstericilere sert müdahale etmişti. Protestolar yeni üniversitenin öğrencilerini de harekete geçirmiş.
Mekatronik mühendisliği öğrencisi Murathan Bağcı, "Taksim Meydanı'nda olup bitenler hoşuma gitmedi. Bence bunlar olmamalıydı" diyor.
İşletme bölümü öğrencilerinden Hakan Fazlıoğlu, "Eksiksiz, işleyen, yüzde yüz bir demokrasimiz olduğunu söyleyemeyiz. Ancak insanların düşüncelerini söylemek için artık sokaklara çıkması, ihtiyacımız olan, harekete geçirici bir başlangıçtı" diye konuşuyor.
'Müfredat konusunda sorun çıkmaz'
Üniversite yönetimi, eğitimin içeriği, müfredat konusunda Alman ve Türk tarafı arasında bir sorun yaşanacağına inanmıyor. Her iki ülkenin demokrasi anlayışı konusunda da...
TAÜ Koordinatörü İzzet Furgaç, "Siyaset bilmi konusunda neden farklı görüşler ortaya konulmasın ve doğru sonuçlar çıkartmak üzere tartışılmasın?" diyor.
TAÜ Alman Konsorsiyumu Başkanı Rita Süssmuth ise "Biz görevimizi, misyonerler gibi ülkeyi gezmek olarak algılamıyoruz. Görevimiz ülkede yapılan tartışmaları dinleyip kulak vermek ve nelerin olup bittiğini sormak olarak görüyoruz" diye konuşuyor.