Yaşam

İlhan Selçuk 85 yaşında hayatını kaybetti

Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, 85 yaşında hayatını kaybetti.

21 Haziran 2010 03:00

T24 - Türk basın tarihinin en önemli isimlerinden Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı, Başyazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk 85 yaşında hayata veda etti. Beyin kanaması geçirdikten sonra uzun süredir Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi'nde tedavi gören Selçuk'a 11 Mart'ta kaybettiğimiz ağabeyi Turhan Selçuk'un ölüm haberi verilmemişti. 

Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, 85 yaşında hayatını kaybetti.

Cumhuriyet okurunun "Aydınlanma Bilgesi" adıyla andığı İlhan Selçuk 11 Mart 1925'te İzmir'de doğdu (Nüfus kayıtlarında Aydın yazılı). Selçuk, babasının subay olması nedeniyle Aydın'da başlayan, Yıldızeli ve Keskin’de süren, Şişli 43. İlkokul’da tamamlanan ilköğreniminin ardından, ortaokul ve liseyi İstanbul Taksim, Silifke ve Adana’da okudu.

1950'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kısa bir süre avukatlık yaptı. Ardından ağabeyi Turhan Selçuk’la birlikte 41 Buçuk ve Dolmuş mizah dergilerini yayımladı. İlk yazıları bu dergilerde yayımlandı. 1958’de Karikatür, 1959’da Taş_Karikatür dergilerinin yayıncıları arasına katıldı. Semih Balcıoğlu ile birlikte Ulus’un mizah sayfasını düzenledi.

1961’de Akşam Gazetesi’nde yazarlığa başladı. Aynı yıl Tanin’e oradan da Vatan’a geçti. 1962’de Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Cemal Reşit Eyüboğlu’yla birlikte Yön’ün kurucuları arasında yer aldı ve burada da yazılar yazdı.


Cumhuriyet'e ilk adımını 1962'de attı


1962’de Nadir Nadi’nin çağrısı üzerine Cumhuriyet’te köşe yazarlığına başladı.

12 Mart 1971 öncesinde Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim dergisinde de yazan İlhan Selçuk, bu tarihlerde, geniş bir kesimin büyük ilgi duyarak okuduğu bir yazardı.

12 Mart sonrasında “Hoş Geldin Tanzimat Kafası” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhuriyet kapatıldı. İlhan Selçuk tutuklandı. Açılan davada aklandı.


Ziverbey’de işkence ve akrostiş


Çok geçmeden sıkıyönetimce yeniden gözaltına alındı. “Ziverbey Köşkü”nde işkence gördü. “Madanoğlu Davası”ndan Sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı ve aklandı. Yazdığı “Ziverbey Köşkü” kitabıyla, Ziverbey’deki işkence iddiaları ilk kez anlatılmış oldu. İlhan Selçuk, Ziverbey’de işkence altındayken verdiği ifadede akrostiş yöntemini kullanmıştı. İfadesinde, her tümcenin sondan ikinci sözcüğünün baş harfi yukarıdan aşağı sıralandığında “işkence altındayım” tümcesi çıkıyordu.


Demokrasi ödülü


1991’de Nadir Nadi'nin ölümünden sonra gazetenin iflasa sürüklendiği, bazı yazarlarının uzaklaşmak zorunda kaldıkları dönemde İlhan Selçuk, Berin Nadi ile birlikte Cumhuriyet yazarlarının bir arada tutulmasında önemli rol üstlendi. Ardından Berrin Nadi ile birlikte Cumhuriyet gazetesinin bağımsızlığını koruyarak sürdürebilmesi için Cumhuriyet Vakfı’nı kurdu.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesi olan İlhan Selçuk, “Türk basınında demokrasi için verdiği savaşımdan” ötürü 1997’de Sertel Demokrasi Ödülü’ne değer görüldü. 1989’da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin “Onur Ödülü”ne, 1994’te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Özgürlüğü Ödülü”nü aldı.


Ergenekon’dan gözaltına alındı, 40 saat sorgulandı


21 Mart 2008 günü saat sabah 04:30 sıralarında Ergenekon davası operasyonları kapsamında gözaltına alınan Selçuk, 40 saat sorgulandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

30 Mart akşamı, göğüs ağrısıyla Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’ne getirildi. 15 Nisan’da yaklaşık 6 saat süren bir by-pass ameliyatı geçirdi. Selçuk’un ameliyatını gerçekleştiren ekibin başı Doç. Dr. Atıf Akçevin, ameliyatın ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İlhan Selçuk’un 1978 ve 1984 yıllarında kalp krizi geçirdiği belirterek, hastalığın son seneye kadar tıbbi tedaviyle sabit seyrettiğini söylemişti. İlhan Selçuk’un doktorlarından Oryal Gökdemir ise gazetecilerin “İlhan Selçuk’un şu anki durumunda gözaltına alınmasının bir etkisi var mıdır?” sorusuna “Etkilememiş diyemeyiz, ama ‘tek neden budur’ demek de yanlış olur” karşılığını vermişti.

25 Mayıs’ta hastaneden taburcu olan Selçuk, 14 Ağustos 2009 günü yeniden rahatsızlanarak Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. Selçuk’a ilk müdahaleyi daha önce kalp rahatsızlığı sırasında da tedavisini yapan ekipteki doktorlar Doç. Dr. Atıf Akçevin, Dr. Genco Yücel ve Dr. Zekiye Kural yaptı. İncelemeler sonucunda, Selçuk’un beyninin sağ tarafına bir kan pıhtısı gittiği ve bunun damarlarda beslenme bozukluğuna neden olduğu saptandı.

İlhan Selçuk, hastanede kaldığı süreçte okurlarıyla bağını sürdürdü. Hikmet Çetinkaya, 26 Kasım’dan başlayarak her hafta “Pazar Sohbetleriyle” Selçuk’un görüşlerini Cumhuriyet okurlarına aktardı.

Selçuk’u Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde tedavi gördüğü süreçte kardeşi Ülfet
Ertel hiç yanından ayrılmadı. Ağabeyi Turhan Selçuk ve Cumhuriyet çalışanlarının yanı sıra, aralarında politikacı, gazeteci, yazar, sanatçıların da olduğu pek çok kişi ve sivil toplum örgütü Selçuk’un ziyaretine geldi. Tarık Akan, Rutkay Aziz’in yanı sıra 14 Şubat’ta o sırada CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal da Selçuk’u ziyaret edenler arasında yer aldı.


'Çocuklarımı çok özledim'


Selçuk hastanede kaldığı sürede sıkça gazeteye gelmek istediğini söylüyordu. Hikmet Çetinkaya ile sohbetinde, “Gazetedeki çocuklarımı çok özledim. Tümünün gözlerinden öperim... Türkiye’nin önünde başka bir dönem var. Demokrasi ve temel hak ve özgürlükler mücadelesi. Onun için Deniz Baykal’ı eleştirin ama vurmayın! Bu dönemde yol haritamız demokrasi, temel hak ve özgürlükler olacaktır. Atatürk milliyetçiliği de budur zaten.” diyordu.

Selçuk, son olarak 23 Mart Salı günü Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret etti. Yedişer sekizer kişilik gruplar halinde Selçuk’un odasına gelen Cumhuriyet çalışanlarıyla sohbet etti, şakalaştı. Bu İlhan Selçuk'un Cumhuriyet’i son ziyareti oldu.


Amerikan Hastanesi'nin açıklaması


Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi, İlhan Selçuk'un, uygulanan tüm tedavi ve girişimlere karşın ''çoklu organ yetmezliği'' nedeniyle vefat ettiğini bildirdi. Amerikan Hastanesinden yapılan yazılı açıklamada, ''24 Ocak tarihinde 'iskemik beyin hastalığı' nedeni ile yoğun bakım ünitesine yatırılan gazeteci yazar İlhan Selçuk, uygulanan tüm tedavi ve girişimlere karşın çoklu organ yetmezliği nedeni bugün saat 13.15'te vefat etmiştir'' denildi.


Selçuk'un vefatı sonrası kim ne dedi?


Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya:

Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusuydu. Yazılarında sermaye-emek çelişkilerini ortaya koydu. Güneydığu sorunlarına yazılarında yer vermiş biridir. Denokrasiden, özgürlüklerden, Atatürk devrimlerinden yana olan yurtsever bir yazardı. Sabaha karşı polisler evine geldiğinde onlara kendi elleriyle çay yapmış biridir. (Videoyu izlemek için tıklayın...)


Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ali Sirmen:

Aydınlanmanın önde gelen isimlerindendi. Hapishanelerde büyük mücadeleler vermek zorunda kaldı. Hiçbir dayanağı olmayan iddialarla Ergenekon'dan gözaltına alındı. Emekleri ve yaptıkları kolay kolay silinmeyecek. İlhan Selçuk bizim önde gelen idol yazarlarımızdan biriydi. (Videoyu izlemek için tıklayın...)


Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet Faraç:

Onunla aynı gazetenin sayfalarında yazı yazmanın onurunu ve şerefini yaşadım. İlhan ağabey çok sağlıklı bir şinsandı. Fakart bu Ergenekon adı verilen organizasyon yapılmadan önce ben İlhan ağabeyin gazetenin merdivenlerini ikişer ikişer çıktığını gördüm, canlılıkla yürüyen, hareket eden bir insandı. İlhan Selçuk gibi bir aydınlanma abidesini bu sürecin içine çekerek sağlığını bozan hangi kurum varsa buradan esefle kınıyorum. Böyle bilge bir insanı terör örgütüyle ilişkilendirenleri burada şiddetle protesto ediyorum. Belki yaşılıktan bugün bunu yaşadı ama aynı zamanda öldürülmüştür de. İlhan Selçuk'tan kalemimi namuslu tutmayı öğrendim. (Videoyu izlemek için tıklayın...)


Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız:

İlhan Selçuk çok çok önemli bir gazeteci olmasının yanısıra çok da önemli bir yazar kimliği vardır. Hem gazetecilik hem de siyaset anlamında bu işlerin içinde olmuştur. Çok uzun işkenceler görmüş ancak demokrasiye olan inancını hiç kaybetmemiştir. Çok üzgünüz. O herkes için bir yol göstericiydi. Çok kırgın da gitmemiştir. Çok sevecen bir kişiydi. Çok farklı bir kişiliği olan bir yazardı. (Videoyu izlemek için tıklayın...)


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

İlhan Selçuk benim kuşağım açısından derin izler bırakan bir isim. Onun Cumhuriyet'te açtığı pencere toplum açısından çok önemliydi. İdeallerinden vazgeçmeyen, yılmaz, yiğit bir insandı. Son Ergenekon sürecinde büyük haksızlığa uğradığı kanısındayım. O kararı alanlar umarım şimdi vicdanlarıyla yüzleşiyorlardır şimdi. Ergenekon'da kendisine uygulanan muamele ve sonra sağlığının bozulması tüm bunlara baktığımızdı bir aydının haketmediği bir süreçti. (Videoyu izlemek için tıklayın..)


DSP Genel Başkanı Masum Türker:

Türker, "Selçuk'un vefatı, Türkiye için önemli bir kayıptır ve üzüntümüz sonsuzdur. Kendisine rahmet ailesine ve basın camiamıza başsağlığı diliyoruz. Selçuk'u her zaman sevgi ve saygıyla anacağız" açıklamasında bulundu.


Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ataol Behramoğlu:

Selçuk'un ölümü beklenen bir olaydı. Ama yine de içimizde bir umut vardı. Yeniden İlhan Ağabey ayağa kalkacak yeniden penceresini açacak diye düşünüyorduk, umut ediyorduk. Ama maalesef olamadı. Ben gelirken aklımdan kurduğum cümle şuydu: Türk aydınlanması önderini yitirdi. Çünkü gerçekten de Selçuk, Namık Kemallerden başlayarak Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla zirveye çıkan, bir milletin doğuşu demek olan Türk aydınlanmasının 20. yüzyıldaki hiç kuşkusuz en önemli bir kaç önderinden biriydi. Tabi çok üzgünüz ama yine onun yeri kalbimizdedir. İlhan Ağabeyin bayrağını bizler de bütün yaşamımız süresince yüksekte tutacağız.


Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi:

Cumhuriyetin temel değerlerine bağlılığı ve onları savunma amacıyla verdiği mücadeledeki kırılmaz azmiyle, tüm Atatürk kuşaklarına örnek teşkil eden bir isim oldu.


Cumhuriyet Gazetesi'nde anı defteri


İlhan Selçuk'un ölümü nedeniyle, gazetede anı defteri oluşturuldu. Şişli'deki Cumhuriyet Gazetesinde oluşturulan anı defterine, taziyeye
gelenler duygularını yazıyor.

Gazeteye gelen CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, CHP Milletvekilleri Çetin Soysal ve Mehmet Sevigen, ressam Bedri Baykam, gazeteci yazarlar Mehmet Faraç ile Ümit Zileli, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'a taziyede bulundular.


Eserleri


İlk iki kitabı gittiği yerler üzerine bir incelemedir: Güzel Amerikalı (1976), Uzak Komşu Rusya'dan Gezi Notları (1967). Mustafa Kemal'in Saati'nde (1969) belgesel yazılarını derledi, bir de roman yayımladı: Yüzbaşı Selahatti'nin Romanı (iki cilt, 1973/75).

Diğer kitapları: Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976), Yeni Kırallar, Yeni Soytarılar (1976), Atatürkçülüğün Alfabesi (1982), Ağlamak ve Gülmek (1982), Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984), Görülmüştür (1986), Ziverbey Köşkü (anı, 1987), Japon Gülü (1988), Duvarın Üstündeki Tilki (1994), İskele Sancak (1996), Enel Hakk'ın Hakkı (2005).


Selçuk'un penceresinden son yazısı


İlhan Selçuk hastaneye yatmadan önce Cumhuriyet Gazetesi'ndeki Pencere adlı köşesinden okurlarına 'Mim Noktası...' başlıklı yazısıyla seslenmişti.


İşte İlhan Selçuk'un kaleme aldığı 15 Ağustos 2009 tarihli son yazısı...

Mim Noktası...

Özgen Acar’ın dünkü yazısını okudunuz mu?..

Okumadınızsa okuyun derim...

Cumhurbaşkanı Gül Kürt açılımına Norşin’den başladı...

Neden?..

Özgen Acar yazısında nedenleri bilimsel kaynaklara dayanarak sayıp döküyor...

*

Önce Norşin Kürtçe değil, Ermenice...

Sonra Norşin Feto’nun kâbesi...

Vakti zamanında Saidi Nursi’nin karargâhı imiş...

Yetmez mi?..

*

Peki, Abdullah Gül neden Norşin’le yakından ilgili?..

Anadolu çeşitli uygarlıkların beşiği, Osmanlı’dan beri de Rum, Ermeni, Kürt, Zaza, Arap, Türk vesaire bu topraklarda al gülüm ver gülüm yaşamışlar...

Bu coğrafyada isim bolluğu doğal ve ibadullah...

Norşin’i öne çıkarmak neden?..

Gül zaten tarafsız değil, AKP’nin ikinci başkanı gibi çalışıyor, siyaset yapıyor...

RTE ile Gül’ün son zamanlardaki derdi gücü Kürtlerle, Ermenilerle Obama’nın istediği gibi hemhal olmak...

Kolay iş değil, ama iktidarda kalabilmek için AKP Amerika’nın talimatına uygun politikaları uygulamak zorunda...

*

Bugün Türkiye’de oy toplamı AKP’yi aşan iki muhalefet partisi var...

Bunlardan biri AKP’nin son günlerdeki “açılım” stratejisi üzerine kısaca dedi ki:

“- Vatan ihanetidir...”

Şaka değil...

MHP düpedüz AKP’yi vatan ihanetiyle suçluyor...

Gerekçeleri bu yazıda irdelemeyeceğim; ama olayın, üzerinde durulması gereken yanı şu:

- MHP liderinin, Kürt sorunu üzerinde anlaşılmaz manevralar yapmaya çalışan AKP’yi vatan ihanetiyle suçlamasının toplumdaki yankıları nedir?..

Siz yalaka medyaya bakmayın!..

Bu konuda elimizde bir ölçü var mı?..

*

Cumhurbaşkanı’nın AKP’nin açılımına AKP’liden daha çok sarılması; ama, bu işe Norşin’in adından başlaması ilginçtir...

MHP’nin bu işe girişenleri vatan ihanetiyle suçlaması da ilginçtir...

Türkiye olağanüstü bir döneme doğru sürükleniyor...

Vaktiyle Anglo-Amerikalılar ülkedeki Ermeni ve Rumları kışkırtıp kullanarak Sevr’i tezgâhlamak istediler...

Bu kez de Kürtleri kullanmak üzerine bir strateji göze çarpıyor, Anadolu’yu bölen haritalar elden ele dolaşıyor...

*

İşte bu ortamda MHP’nin AKP’yi vatan ihanetiyle suçlaması siyaset hayatında, demokratik düzende ve partiler rejiminde ilginç bir dönüm noktası oluşturuyor...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir noktaya mim koydu...