Yaşam

Korhan Gümüş: İlber Hoca'nın yeri doldurulabilir mi?

İTÜ öğretim üyesi Korhan Gümüş, İlber Ortaylı'nın Topkapı Sarayı'ndan ayrılmasını değerlendirdi

07 Temmuz 2012 18:38

Korhan Gümüş

(Taraf - 7 Temmuz 2012)

 

İlber Hoca'nın yeri doldurulabilir mi?

 

İlber Ortaylı Topkapı’dan ayrıldı. Ayrılacağını zaten yıllardır söylüyordu. İlber Hoca’nın en sevdiğim tarafı düşündüğünü açık açık söylemesidir. Karşısındaki kim olursa olsun, hiç farketmez. Belki bazıları onun Topkapı Sarayı Müzesi’nin başkanlığını kabul ederek kendine prestij sağladığını düşünebilir. Ben tersini düşünüyorum.

O Müze’ye değer katıyordu. Ancak, gördüğüm kadarıyla, işleyişten hiç memnun değildi. Şöyle bir düşünün: Müze’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir bürokrasisi var. Onun üstünde atanmış bir müdürü var. Uygulama sorumlulukları, harcamalar onun elinde. Bugün bu yeterli olmadığı düşünüldüğü için bir de özel sektör var, Turizm ve Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB). Bilet gelirleri de, yönetim hizmetleri de onun elinde.

Peki Müze nasıl yönetiliyor? Müze Başkanı çok yetenekli bir kişi olsa da ne yapabilir? Ziyarete gelen yabancı üst düzey konuklara teşrifatçılık mı? Yönetimin tepesine, Bakan’a fikirlerini mi sunar? Böyle bir yönetim modeli içinde Müze’den kim sorumludur? Çok şükür İlber Hoca kimselere pabuç bırakacak cinsten biri olmadığı için hiç şüphesiz bu zor durumu en iyi kıvıracak kişiydi. Ayrılmasına üzülmemin nedeni de bu. Sistemde temel bir bozukluk var. Onun yerinin kolay doldurulabileceğini zannetmiyorum.


Havagazı fabrikası gibi


Bugün bir müzenin her şeyden enerji üretici, etkinlik temelli bir yer olması lazım. Oysa ki Topkapı Sarayı çalışanlarının bütün iyi niyetli gayretlerine rağmen tıpkı bir havagazı fabrikası gibi işlevsiz kalmış durumda. Bu söylediğime bazıları şaşıracaktır, biliyorum. Ancak Topkapı Sarayı’nın bir müze olması bu boşluğu doldurmuyor, tam tersine gizliyor. Çok şükür ki Topkapı Sarayı Müzesi’nde hayatını işine adamış çok değerli uzmanlar var. Ama onların varlığı ve sayısı hiç yeterli değil.

Her ne kadar bir başkanı da olsa, devlet müzelerinin kurumsal bir bütünlüğü yok. Yalnızca Saray’da yapılan restorasyon çalışmalarının ya da sergilemelerin proje tasarım işlerinin ayrı bir kamu işlevi olarak başka bir yönetimin elinde olması bu tuhaflığı ortaya koyuyor. Eğer bir müze başkanı kendisi bağımsız bir danışma organı oluşturamıyorsa, sergilerini etkinliklerini, bütçeleri ile birlikte bağımsız olarak planlayamıyorsa, küratör atayamıyorsa, kendi bünyesinde uzmanlar alamıyorsa ve yönetemiyorsa, o zaman adının ne önemi kalır?

Bürokratlar, atanmış uzmanlar böyle bir yönetim modelinde kimden görev alır? Gelen giden her üst düzey bürokrat yapılan işlere karışırsa?


Topkapı Sarayı’ndan geriye bir şey kalmayacak


Bazı bilim çevreleri, örneğini biliyorum ki Süleymaniye gibi bazı semtlerde, 20’nci yüzyıl başından kalma sivil mimarlık eserlerinde, restorasyon adı altında yapılan rekonstrüksiyon işlerinden son derece rahatsızlar. Ama aynı işler Topkapı Sarayı’nda yapılınca herkesin ayağa kalkması lazım. Benim gördüğüm kadarıyla Topkapı Sarayı Müzesi’nde bugünkü devlet ihale sistemi ve bürokratik yönetim modeli ile yalnızca rekonstrüksiyon yapılıyor. Zaten başka türlüsü de yapılamaz. Gidip Kutsal Emanetler Bölümü’nü bir gezin. Neler yapıldığını görseniz, dudaklarınız uçuklar. Yıllardır süren inşaatlar da felaket durumda. Çok şükür ki devlet bürokrasisi içinde işini bilen son derece bilgili uzmanlar var. Yoksa Topkapı Sarayı’ndan geriye bir şey kalmayacak.


İlber Ortaylı neden ayrıldı


Yeni bir model bulunması lazım. Değil müzeler, hiçbir kamu işlevi böyle yönetilemez. Bazıları üniversitelerin YÖK’e bağlı olmasını eleştiriyorlar. Araştırmaya, incelemeye ve etkinlik temelli organizasyonları gerçekleştirmeye dayanan müzelerin üniversitelerden ne farkı var? Müzelerde YÖK sonrası üniversitelerdeki kadar bir özerklikten dahi söz edilebiliyor mu? Bilim kurulları, bağımsız çalışan yönetmenleri, araştırmacıları, iletişimcileri, sanatçıları, tasarımcıları var mı?

Bu yüzden İlber Hoca’nın ayrılmasına çok üzüldüm. O Topkapı Sarayı’na çözüm bulmak için dışarıdan taşınmış olağan dışı bir değerdi. Korkarım yeri doldurulamayacak. Ama neden ayrıldığı anlaşılırsa, belki onun yokluğu sistemi düzeltmeye bir vesile olur.