Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı araştırma, Diyarbakır'da iletişim problemini en çok kadın hekimler ve kadın hastaların yaşadığına dikkat çekerken, ilaç prospektüslerine Kürtçe özet eklenmesi dahil bir çok öneri de getiriyor.
Araştırma yaklaşık üç ay sürdü. 59’u kadın toplam 270 hekim ile 7’si kadın, 42 eczacıya 70 soru soruldu. Araştırmada, hekimlerin yüzde 17.7’si, eczacıların ise yüzde 26.2’si hastalarıyla “her zaman ve sıklıkla” iletişimde dil sorunu yaşadıklarını belirtti.
Hekimlerin yüzde 25’i öykü alırken sorun yaşadığını belirtirken, yüzde 25,3’ü tanı koyarken zorlandığını, yüzde 12,2’si gerekenden fazla tetkik istediğini, yüzde 3,6’sı yanlış tanı koymuş olabileceğini, yüzde 21,3’ü hastaların önerilerini doğru anlamadığını, yüzde 21, 6’sı ise danışmanlıkta sorun yaşandığını dile getirdi.
Diyarbakır’da görev yapan hekimlerin yüzde 49.3'ünün anadilinin Türkçe, Yüzde 47.5'inin Kürtçe olduğu, yine eczacıların yüzde 21.4'ünün anadilinin Türkçe, Yüzde 73.8'inin ise Kürtçe olduğu vurgulandı.
Hekimlerin yüzde 28.5'i anadili olmamasına rağmen Kürtçeyi kısmen anladığını, yüzde10’unun Kürtçe’yi hiç anlamadığı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
En büyük iletişim sorununu kadınlar yaşıyor
“Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu ise hekimlerin hastalarıyla dil sorunu yaşama durumunun yaş ve cinsiyete göre farklılaştığıdır. Hekimlerin yaş grubuna göre iletişim problemi yaşama durumlarına bakıldığında öne çıkan bir sonuç, 30 yaş altındaki hekimlerin yüzde 72.5'i dilden kaynaklanan iletişim problemi yaşadığını söylerken, 30-39 yaş grubunda bu oran yüzde 62.5'e, 40-49 yaş grubunda yüzde 68,3, 50 yaş üzerinde ise yüzde 27,3'tür. Bu oranlar hekimlerin anadili Kürtçe olan hekimlerle anadili Kürtçe olan hastalar arasında da bir dil sorunu yaşandığını göstermektedir. Başka bir deyişle daha genç yaştaki hekimlerin anadilleri Kürtçe olsa da hastaların kullandığı Kürtçe'yle sağlıklı iletişim kuramadığı görülmektedir. En önemli farklılaşma ise hekimlerin cinsiyetine göre iletişim problemlerinin dağılımında görülmektedir. Kadın hekimler arasında iletişim problemi yaşayanların oranının yüzde 84.7 olduğunu görmekteyiz. Bu oran erkek hekimlerde yüzde 58.7’dir. Eczacılar arasında da kadınların daha yüksek oranda iletişim problemi yaşadığını görmekteyiz.
Anadili Kürtçe olan hekimlerin yüzde 79.3’ü, hastalarının bunu anladığında güvenlerinin arttığını belirtmiştir. Eczacılarda da bu oran yüzde 71.4’ü bulmaktadır. Bu sonuç hastayla hekimin aynı etnik grupta olmasının hasta üzerinde güven arttırıcı bir faktör olarak olmaktan çok hastanın kendisini daha iyi ifade edeceği ve dolayısıyla daha iyi tedavi alacağı şeklinde yorumlanabilir. Bu durum hasta-hekim ilişkisindeki
iletişimin önemini ortaya koymaktadır.Anadili Türkçe olan hekimlerin de Kürtçe olan hekimlerin de kadın hastalarla iletişim problemi yaşama oranı erkek hastalarla problem oranından ciddi ölçüde yüksektir. Anadili Türkçe olan hekimlerin yaklaşık yüzde 63'ü kadın hastalarla iletişim sorunu yaşadığını belirtirken yalnızca yüzde 18'i cinsiyetler arasında bir fark bulunmadığını söylemiştir. Anadili Kürtçe olan hekimlerin
de yaklaşık yüzde 69'u daha çok kadın hastalarla iletişim sorunu yaşadığını belirtmiştir..Yine ilçe ve köylerden gelen hastalarla iletişim problemi yaşama oranı il merkezinden gelen hastalarla karşılaştırıldığında oldukça yüksektir.”
Araştırmada sorunun çözümü için şu öneriler getirildi;
“1- Hasta-Sağlık çalışanı iletişiminde dilden kaynaklanan sorunların ayrıntılı olarak ortaya çıkarılması için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
2. Bölgede başta Kürtçe olmak üzere diğer dilleri konuşabilen sağlık çalışanlarının istihdamı ekonomik ve sosyal politikalarla teşvik edilmeli.
3. Bölgede görev yapacak sağlık personelinin başta Kürtçe olmak üzere konuşulan dilleri öğrenmesi teşvik edilmelidir. Bu doğrultuda Üniversite, Sağlık Müdürlükleri, Meslek Odaları ve diğer sivil toplum kuruluşlarının ve Sendikaların iş"birliği sağlanmalı ve Kürtçe eğitimi görev olarak üstlenmelidirler.
4. Özellikle yaşlı ve kadın hastalara hizmet vermek üzere sağlık kuruluşlarında tercüme yapacak sağlık çalışanı bulundurulmalı.
5. Sağlıkta dil sorununun kalıcı çözümü için sağlık eğitimi veren kuruluşların (Tıp, eczacılık, diş hekimliği fakülteleri, sağlık meslek yüksek okulları ve diğer sağlık eğitimi veren kuruluşların) eğitim süreçlerinde Kürtçe ve diğer konuşulan dillerin öğrenilmesi kolaylaştırılmalıdır.
6. Sağlık hizmeti sunan kurumlarda bütün tedavi süreçlerinde alınan bilgilendirilmiş
ONAM formlarının Kürtçe ve diğer konuşulan dillerde hazırlanıp, hastalara istedikleri ve anladıkları dilde imzalatılması sağlanmalıdır.
7. Başta eczaneler olmak üzere, sağlık alanında kullanılabilen –her yerde okuma-yazma ve Türkçe bilmeyen nüfusa yönelik olarak piktogramlar (resimli anlatımlar) geliştirilmeli ve iletişim sorununun çözümü için geçici bir alternatif olarak başta meslek örgütleri tarafından gündeme alınmalı ve Sa#lık Bakanlı#ı tarafından bu piktogramların geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
8. Sağlık Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan ve Türkiye’de kullanımda olan ilaçların kullanıma ile ilgili olan prospektüslere Kürtçe özet eklenmelidir.”
Sağlık hizmetinin bölge insanına ulaşmasında alt yapı yetersizliği, saglık personeli azlığı gibi sorunlar olduğunu belirten DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, anadil ile sağlık hizmeti alamamanın önemli bir sorun olarak karşılarına çıktığını söyledi. Kaya, şöyle dedi:
“Gunümüz tip dunyasında hastalıkların teşhis ve tedavisinde gelişen tanı aygıtlarına rağmen, birincil derecede etkili faktörün anamnez denen hasta öyküsü olduğu bugün tüm tıp ve saglık çevrelerince kabul edilen bir gerçektir. Aynı sekilde tedavi hizmetlerinin yüzde 80’i hekim tarafından yazılan reçete ile sağlanmaktadır.
Aynı zamanda bir zehir olan ilacında; tam ,doğru bicimde , doğru zamanda , doğru dozda kullanılması da tedavinin tamamlanması icin son derece kritiktir. Bu anlamda eczacının danışmanlık hizmeti tedavinin gerçekleşmesi icin son derece elzemdir. Kürtlerin yogunluklu yaşadıkları bölgelerde 2 milyon insan Türkce bilmemektedir.Her gün bu 2 milyon insanın onemli bir kısmı anadillerini bilmeyen insanların olduğu kurumlara giderek nüfus islerini yapmakta, tapu çıkarmakta veya satmakta ,noter işlemi yapmakta, ifade vermekte ve tedavi olmaya çalışmaktadır.Bunları yaparken anlamadığı bir dilde cevaplar alarak sorununu çözmeye çalışmaktadır. Anadilde egitim alamamanın yarattığı bu sorunların ve bağlı travmaların bir an önce ortaya konması ve çözümcu yaklaşımlar üretilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.Biz bugün bunların en önemlisi olan saglık sorununu nasıl çözmeye çalıştığını ve ne tür sorunlarla karşılaştığını bu çalışmayla ortaya koymaya çalıştık.”
Amaçlarının hekim ve eczacının dilden kaynaklanan iletişim sorunlarının yaygınlığını tespit etmek ve dilden kaynaklanabilecek iletişim sorunlarının, saglık hizmetlerinin sunumuna ve bu hizmetlere erişime etkilerini incelemek olduğunu dile getiren Kaya, çalışmayı Sağlık ve Milli eğitim bakanlıklarına da göndereceklerini söyledi.