Sivas İl Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan yazılı Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) açıklamasında, Sivas’ta potansiyel tehlikenin bulunduğu, ancak gündelik işlerin devamında ve mesire alınlarının kullanılmasında kısıtlamaya gerek olmadığı belirtildi.
Sivas’ta son günlerde kene’nin neden olduğu KKKA tedirginliği sonrası İl Sağlık Müdürlüğünden yazılı bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada günledik ilerin devamında ve mesire alanlarının kullanımında kısıtlamaya gidilmesine gerek olmadığı belirtilip, "İlimiz kırsal ve otlak alan bakımından geniş bir coğrafyaya sahip olup çiftçilik ve hayvancılık oldukça yoğundur. Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler yavaş hareket edebilen, uçmayan, zıplamayan yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Bağ, bahçe, orman, orman kenarı, tarım arazisi gibi yerlerde bulunur. Kene tutulması dışında KKKA hastalığı enfekte hayvanların kan ve dokularıyla temas yoluyla bulaşmaktadır. Halkımızın kendi işleriyle uğraşmakta yada mesire alanlarına gitmelerinde herhangi bir kısıtlama olmamakla beraber koruyucu önlemlerini akmaları gerekmektedir" denildi.
"Ölümlere neden olabilir"
Yapılan açıklamada kene ısırmalarının ölümcül sonuçları olabileceği belirtilip “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık ülkemizde başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaşmaktadır.Bunun yanı sıra hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir” Denildi.
"Keneyi biran önce çıkartın"
Yapılan açıklamada kene ve KKKA’ya karşı alınması gereken tedbirler ise şu şekilde sıralandı:
“Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini almalıdır. Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler. Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır.”