Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türkiye-ABD İş Konseyi’nin başkanlığını yapan Ekim Alptekin'in kendisine yolladığı Başkan Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn'in düzenlediği toplantıyla ilgili mektubu yayımladı. Bu toplantıda Fethullah Gülen’i gizlice kaçırılıp Türkiye’ye getirmenin mümkün olup olmadığının konuşulduğu hakkında ileri sürülen iddialara değinen Alptekin, "16 Eylül günü yapılan görüşmeyi ben ayarladım. O toplantıda bulunan iki Türk bakan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’tı. Böyle bir şey konuşsaydık bir şey söylemem sessiz kalırdım. Ama deli saçması bir şey bu. Kesinlikle böyle bir şey konuşmadık" açıklamasında bulundu.
Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinin bugünkü (4 Haziran 2017) nüshasında yayımlanan "O gün o odada kimler vardı, Fetullah Gülen’i kaçırmayı konuştuk mu" başlıklı yazısı şöyle:
Amerikan basını günlerdir bir “Flynn skandalları”nı konuşuyor.
Olay şu:
Başkan Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn seçimden önce bir Türk lobi şirketi ile anlaştı.
Anlaşmanın amacı Fetullan Gülen ve 15 Temmuz darbesini Amerikan kamuoyuna anlatmaktı.
***
Ancak seçimden sonra Amerikan basını Flynn’in Ruslarla ilişkisi bulunduğunu ortaya çıkardı.
Bu arada Flynn’in Türk lobi şirketi ile yaptığı anlaşma da bu skandalın bir parçası oldu.
Çünkü, Flynn’in Türk lobicisi ile 19 Eylül günü yaptığı bir görüşmede, 2 Türk bakan ve CIA’in eski başkanı James Woolsey da bulunuyordu.
***
ABD basınında çıkan haberlere göre, CIA Başkanı o görüşmede konuşulan bir konudan çok rahatsız olmuş ve gidip bunu Amerikan yönetimine anlatmıştı.
Konuşulan konunun da şu olduğunu iddia etmişti:
“Fetullah Gülen’i ABD’den Türkiye’ye kaçırmak mümkün olabilir mi.”
***
Tabii bu olay bomba gibi patladı.
Geçen hafta da Wall Street Journal gazetesi yeni bir iddia ortaya attı.
Buna göre Washington’a götürülen iki Türk gazetecisi bir butik otelin odasında, propaganda filmi hazırlayan iki Amerikalı ile görüştürülmüştü.
***
Bu soruşturmanın başına FBI’ın Bush dönemindeki eski başkanlarından Robert Mueller getirildi.
Bu da olayın büyüyeceğinin bir işareti.
***
Geçen hafta “Devletin lobicisi Nedim Şener’i aldattı mı” diye bir yazı yazmıştım.
Devletin lobicisi dediğim kişi bütün o toplantıları düzenleyen ve 19 Eylül gecesi o toplantıyı da düzenleyen kişi Ekim Alptekin’di...
***
Bana uzun bir mektup gönderdi.
Bugün onu yayınlıyorum.
Ara başlıkları ben koydum.
Solcu babanın oğlu
Olayın Türkiye boyutunun merkezinde ise Ekim Alptekin var.
Solcu bir babanın oğlu.
Babası Ekim adını “Sovyet Ekim Devrimi”nden esinlenerek vermiş.
Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü gün hüngür hüngür ağlayan bir babanın oğlu.
Türk-Amerikan İşadamları Derneği’nin başkanlığını yaptı.
Türkiye-ABD İş Konseyi’nin başkanı.
Odada iki Türk bakan ve CIA eski başkanı da vardı
Sayın Özkök...
Ben Ekim Alptekin...
Ben konumum ve şahsi ilgi alanım olması gereği yıllardır Türk-Amerikan ilişkilerine faydası olacak bu tarz angajmanlar içine giriyorum.
ABD’de Lobicilik veya PR faaliyetleri yapmaya da gayret ediyorum.
Biz Amerika’yı Türk gibi okuyoruz. Koca bir Washington lobicilik üzerinden geçiniyor, tüm sistem bu yasal yapı üzerinden dönüyor. Biz genelde dışardan izlemeyi tercih ediyoruz.
Ne örtülü ödeneği bütün para cebimden
Teknik olarak konu şu: Ben gerek ticari çıkarlarım, gerekse şahsi görüşlerim doğrultusunda, Türk-Amerikan ilişkilerinin iyi gitmesinin önündeki engellerin, ABD nezdinde kredibilitesi olan bağımsız uzmanlar tarafından araştırılmasını sağlamak istedim.
Bunun için Flynn İntel Grubu ile anlaştım.
Önemli bir ayrıntı.
Ağustos 2016’da 3 aylık bir anlaşma yaptım. Anlaşmayı şirketim adına yaptım ve tüm masraflarını ben karşıladım.
(Örtülü ödenekten verildi demişlerdi.)
Gizlisi saklısı yoktu açıkça kaydettirdik
İkinci önemli ayrıntı. Bu olayın gizlisi saklısı da yok.
Yasal yükümlülüğü olan taraf olarak Flynn Intel Group gitti bunu Lobicilik yasası gereği kaydettirdi.
Herkesin öğrenmesi de bizim gönüllü olarak kaydetmemiz çerçevesinde olmuştur.
Sanki gizli bir şey ortaya çıkarılmış gibi yapılıyor. Sanıldığı gibi saklanan bir şeyin keşfi yoktur.
Amerika da kutuplaşınca kabak bizim başımıza patladı
Şahsi fikrim ABD siyasi ortamının Türkiye’dekinden daha fazla kutuplaştığı ve gerildiğidir.
Trump’ın seçimi kazanması, Mike Flynn gibi ihtilaflı bir ismin Milli Güvenlik Danışmanı olması bu konunun bu kadar büyümesine ve gündemde kalmasına yol açıyor.
E lobiciliğe ve PR’a onlarca milyon dolar harcayan FETO yapısı da boş durmuyor.
FBI, FETÖ iftarına gidiyor biz öyle oturacak mıyız
Düşünün Erdoğan Washington’a indiği gün Washington Post gazetesinin başyazısı Fetullah Gülen imzasıyla oped olarak çıkabiliyor ve FBI, FETÖ derneği iftar ziyaretine katılıyor.
Ancak onların harcadığı milyonları sorgulanmazken, benim şahsen verdiğim yüzler sorun oluyor. FETÖ’nün varmayı umduğu noktayı anlıyorum, ancak yıllardır FETÖ belasından kurtulamamış olan ülkemin insanlarının neden karanlık iş yapılıyor muamelesi yaptıklarını anlayamıyorum.
Kaçırmayı konuşsaydık emin olun sessiz kalırdım
16 Eylül günü yapılan görüşmeyi ben ayarladım. O toplantıda bulunan iki Türk bakan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’tı.
Michael Flynn’in dışında toplantıya CIA’in eski başkanlarından James Woolsey de katıldı.
7 ay sonra bu toplantıda Fetullah Gülen’i gizlice kaçırtıp Türkiye’ye getirmenin mümkün olup olmadığını konuştuğumuz iddia edildi.
Böyle bir şey konuşsaydık bir şey söylemem sessiz kalırdım. Ama deli saçması bir şey bu.
Kesinlikle böyle bir şey konuşmadık.
(Tabii bu bir mektup olduğu için, FBI başkanının niye ABD yönetimine gidip bu olayı anlattığını, neden böyle bir şey konuşulduğunu iddia ettiğini soramadım. Ama öyle sanıyorum ki, ABD’deki soruşturma sırasında bu da ortaya çıkacak.)
O belgesel için o iki gazeteciye neden gidildi
Belgesel konusuna gelince, bir kuruluş almış Nedim Şener’i İsmail Hakkı Pekin’i FETO’yu Amerikalılara anlatsınlar diye götürmüş.
Bu insanların Silivri davalarında neler çektiği herkesin malumu. Onlar da tüm açıklığıyla yaşadıklarını anlattılar her yerde.
Basın kuruluşlarına da konuştular.
Benim amacım da bu zaten.
Amerika’daki yapılanmalarının fotoğrafını çekmek ve bu örgütün Amerikalıların vergileriyle hangi illegal işlerin içine girdiklerini deşifre etmek var.
Ben de bu fırsattan yararlanarak bir röportajı da bu belgesel için vermeleri adına devreye girdim.
Ne yanlış var bunda...
Gördüklerini anlatmalarına vesile olmak ne zamandan beri suç oldu?
Washington'a İlker Başbuğ'u da götürdük
Ayrıca sadece Nedim Şener ve İsmail Hakkı Pekin’i götürmedim.
İlker Başbuğ ziyaretine de destek oldum ve bundan ötürü şeref duyuyor yanlış bir şey yaptığımı kesinlikle düşünmüyorum.
Yani Amerika’nın kendi iç meseleleri nedeniyle sanki bir skandal varmış gibi büyütülen olay bundan ibarettir.
Düzeltme: Belgesel konusunda ilk metinde, tamamen benim hatamdan dolayı yanlış anlamaya yol açacak bir yanlışlık olmuş. Ben, Nedim Şener’I iki gazeteciye anlatmayı yapan lobi şirketinin önerdiği şeklinde anlamıştım. Oysa Nedim Şener’i, Washington’a davet eden lobi şirketi değil, Turkish Heritage Organisation’muş. İki gazeteciyle görüşmeyi de onlar düzenlemiş. Tamamen benden kaynaklanan bu yanlış anlamayı düzeltiyorum.
Bu yazının tamamı hurriyet.com.tr'de yayımlanmıştır