Van'da akrabasının hamile bıraktığı engelli kız savcı izniyle kürtaj oldu. Ama tecavüzcünün yakalanması için aylardır işlem yapılmadı.
İsmi “Ayşe” olsun... 16 yaşında, zihinsel ve bedensel engelli. Babası ölmüş, annesi başkasıyla evlenip gitmiş. Van’ın bir mezrasında yaşıyor, kendisi ve iki engelli kardeşine yengesi bakıyor.
Geçen yaz, başka bir şehirde yaşayan annesinin amcaoğlu, hamile karısına bakması için Ayşe’nin yanına gönderilmesini istiyor. Ayşe gidiyor, üç ay sonra döndüğünde pek konuşmuyor, “merdivenden düştüm” diyor. Hastalanıp doktora götürüldüğünde ise gebe olduğu ortaya çıkıyor. Ayşe yaşadıklarını sonunda anlatmak zorunda kalıyor: Kendisini gebe bırakan yazın yanında kaldığı akrabası. Hem “Birisine söylersen seni doğrar, torbaya koyar, denize atarım” diyen akrabasından, hem de köydekilerden korktuğu için durumu kimseye anlatamamış. Gebelik 10 haftayı geçtiği için savcılık izniyle aralık ayında kürtaj gerçekleştiriliyor. Aynı ay savcılığa, tecavüzle ilgili başvuru da yapılıyor. Soruşturmada DNA testi için Adli Tıp Kurumu devreye giriyor. Ancak aradan geçen dört aya rağmen, tecavüzcüyle ilgili herhangi bir hukuki işlem yapılmıyor. Dosya bir türlü, tecavüzün yaşandığı şehre gitmiyor.
Sadece gıda yardımı
Bize Ayşe’nin yaşadıklarını anlatan vasisi, kürtajla ilgili “Ben de iyi görmüyorum, ama mecbur... Doğsa kim bakacaktı bu çocuğa” diye soruyor. Kızın ve kardeşlerinin, yardımlarla yaşadığını söyleyen vasi, devleti kastederek “Hiç destek mestek görmedik” derken, tecavüzcünün elini kolunu sallayarak dolaşmasına “Bu nasıl devlet, nasıl adalet, ben anlamadım” diye tepki gösteriyor. Ayşe’nin evden çıkmadığını, utandığını ve hırçın davrandığını söyleyen vasi bir umut bize soruyor: “Siz bu kız için bir şey yapamaz mısınız?” Van Kadın Derneği’nden Zozan Özgökçe ise Ayşe’yi hastanede gördüğünü söyleyerek “Çok çok kötü durumdaydı, siz hiç engelli bir kızı bağırırken gördünüz mü” diyor. Bunca aydır tecavüzcünün tutuklanmamış olmasını eleştiren Özgökçe, Aile Bakanlığı yetkilileriyle de temasa geçtiklerini ancak hukuki süreçte ilerleme olmadığını, Ayşe’ye destek için gıda yardımı dışında hiçbir şey yapılmadığını anlatıyor.
Diyarbakır’da 16 yaşındaki genç kadına babası gizlice kürtaj yaptırdı. Çünkü olay duyulsa ağabeyleri tecavüze uğrayan kızı öldürecekti.
Kaçırılıp tecavüz ediliyor. Henüz 16 yaşında... Tecavüz şokunun ardından hamile de kalınca, belki de yaşamını kurtaracak adımı atıp babasına anlatıyor her şeyi. Baba duyduklarıyla yıkılıyor ama aklına törenin kanlı kuralları gelmiyor, kızının yaşamının tehlikede olduğunu düşünüyor yalnızca. Onun elinden tutup avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir’in ofisine geliyor. Her şeyi anlatıyor gözyaşlarıyla. “Yardım edin bize. Ağabeyleri, yeğenleri bu durumu öğrenirse kıyarlar kızıma. Onun ne günahı var. Koruyalım, öldürtmeyelim kızımı” diyor. Gebelik 10 haftayı geçtiği için kürtaj yasal olarak mümkün görünmüyor ama pes etmiyor avukat Baydemir. Baba ve kızını yanına alıp savcılığa gidiyor. Öncelikle tecavüzcüler hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar. Mahkeme “Tecavüze uğrayan mağdure, doğurması halinde öldürülebilir. Doğum halinde çocuğun sağlıklı gelişimi tehlikeye girer” diyerek yaklaşık 12 haftalık gebeliğin sonlandırılmasına karar veriyor. Kürtaj olan genç kadın travmayı atlatamasa da namus cinayetinden kurtuluyor, babasının güvencesinde yaşamını sürdürme şansını elde ediyor.
Ancak kürtajla hayatta kalabilir
Olayı Taraf‘a değerlendiren avukat Baydemir bölgede, tecavüz sonucu hamile kaldığklarında kadınların ancak kürtajla hayatta kalabildiğini söyleyerek şunları anlatıyor: “Bu yüzden aileler özellikle anneler, ailenin erkek fertleri öğrenmesin diye bir çaba içerisine giriyor. İnanın kürtaj yasasına ilişkin tartışmalar başladığından beri kara kara düşünüyorum. Tecavüze uğrayan bu küçük yaştaki çocuklar ne olacak.”
Siyasetçilerin “Tecavüze uğrayanın bebeğini doğurmasını bekleyelim. Sonra sosyal hizmetlere veririz” demecini de şaşkınlıkla izlediğini belirten Baydemir şöyle bitiriyor sözlerini: “Zaten tecavüze uğrayan kadınlar, bebekleri doğurana kadar öldürülürler. Elbette doğmamış bebeğin hayat hakkı var. Ama 12-17 arası kız çocukları ile cenininkini bir teraziye koysanız, yaşamda öğrendiklerimiz bizi zorla da olsa bir tercih yapmaya sevk ediyor." (Taraf, Bahar Kılıçgedik ve Tuğba Tekerek)