CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne katılan İnşa Yayınları kurucusu, ilahiyatçı, yazar İhsan Eliaçık yürüyüşü neden desteklediğini ve hayalindeki devleti anlattı. 28 Şubat döneminde de yürüdüğünü belirten Eliaçık, “herkes için adalet” diye böyle bağıra bağıra yürüdük. Yine devran döndü, yine herkes için adalet diye bağırıyoruz. Ve biri diğeri için adaleti istemeye zorlanıyor" ifadelerini kullandı. Hayalindeki devletin nasıl olması gerektiğini de söyleyen Eliaçık "Devletin mezhebi eşitliktir, meşrebi özgürlüktür. Tarikatı medeniyettir. Irkı da insanlıktır. Ben böyle bir devlet istiyorum" dedi.
Sözcü gazetesinden Özlem Gürses'e konuşan İhsan Eliaçık'ın açıklamalarının tamamı ise şöyle:
- Birkaç gündür yürüyorsunuz…
Biz bu yürüyüşü önemsiyoruz. Nerede adalet varsa, şartsız koşulsuz gidiyor destekliyoruz. Nereye kadar giderlerse de oraya kadar yanlarındayız. CHP kitlesi için de gayet güzel olmuş. Ankara'nın salonlarından, kurultay tartışmalarından, hizip gerginliklerinden bir an için sıyrılarak yollara dökülmüşler. Gayet dinç ve hevesli gördüm insanları.
‘Bize düşman diyorlar'
- Adalet meselesi aslında İslamiyet'in de temel bir konusu. Türkiye'de “Müslüman bir Cumhurbaşkanı seçin” diyen bir iktidarın döneminde 14 yıl sonra adalet diye niye yollara düşülmüş olabilir?
İslam'da adalet o kadar önemli ve değerli ki, Kur'ân'da Allah'ın bir ismi de Hak. Hak, adalet demek aynı zamanda. Konuşurken “Cenâb-ı Hak” diye konuşuruz, Cenâb-ı Hak, Cenâb-ı Adalet demektir. Yani bir din ki Tanrısına ‘Adalet' diyor, ‘Hak' diyor. Eğer siz, ‘Cenâb-ı Hak' diyorsanız, adalet konusunda kılı kırk yarmanız lazım, en hassas sizin olmanız lazım. Yok eğer hak ve adalet konusunda duyarsızlık varsa bu bir Müslüman açısından inançsızlıkla ilgilidir. Yani sen hak ve adalete yeterince duyarlılık göstermiyorsan, yeterince Allah'a inanmıyorsun demek ki. Ayrıca, bir yerde eğer ‘adalet istiyoruz' diye bir ses yükseliyorsa bakın; orada muhakkak bir eşitsizlik vardır.
- Rabia işareti yapan bir insan, barış içinde yürümekte olanlara “Allah belanızı versin” diye bağırabilir mi?
Kışkırtılmış bir kitle var. Cumhurbaşkanı bu kitleyi her gün kışkırtıyor. Bunlar şunu düşünüyorlar: “Bizim dışımızda bize düşman olan bir dünya var.” Yani Avrupalılar, Batılılar gavurdur, Türkiye'nin yükselmesini istemiyorlar, Osmanlı'yı çökerttiler, şimdi tekrar bu toprakların güçlenmesini, yükselmesini istemiyorlar. Buna inandırılmışlar.
- Mustafa Kemal de vatan haini oluyor, bu düşünceye göre…
Evet öyle. Ben o zihniyetin içinden geldiğim için ne olduğunu çok iyi bilirim, Mustafa Kemal'i de öyle görürler. Düşman yani, bu memleketin insanı değil. Halbuki hepimiz bu toprakların insanlarıyız. Hepimiz mensubuyuz, kimse sahibi değil.
- Anladığım şu; iyi insan olmak için Müslüman olmak gerekmiyor. Müslüman olmak için iyi insan olmak gerekiyor…
Bravo, aynen öyle, Müslümanlık iyi insan olma okulu. Aslında bir mektep. Herkesin bu okula girmesi, herkesin bu okuldan mezun olması gerekmiyor. Ama şimdi İslamiyet'te yetişen insanlara bakalım, mesela IŞİD, bunlara bakarsak, Müslümanlıktan fersah fersah kaçmamız lazım. Ama tam tersi de söz konusu. Peygamber zamanında çok güzel insanlar yetişmiş. Mustafa Kemal'in din hakkında bir sözü var, Balıkesir Hutbesi'nde diyor ki, “Cami böyle olmaz. Siz camiyi ne sanıyorsunuz, Namaz kılıp çekip gidiyorsunuz” diyor. “Cami savaş kararlarının alındığı, sosyal toplantıların yapıldığı, hatta kongrelerin olduğu, yardımlaşmanın, dayanışmanın olduğu bir yerdir” diyor. Ve diyor ki “Gerçek İslam'ın ne olduğunu insanlara anlatmak zorundayız.” Atatürk dinsiz falan biri değil.
- Anlatamadık galiba…
Onun zamanında Osmanlı Medrese mollasıydı çoğu. Ben bazen onun zamanında yaşasaydım diye düşünürüm, çok yalnız kalmış. Mustafa Kemal diyor ki, “İnsanlar cehaletten kurtarılıncaya kadar ve dinin tasallutu insanlar üzerinde onlara zarar verecek şekilde devam ettiği sürece din hakkında konuşmak zorundayız.” Yani “din o değil” demek zorundayız. Benim yaptığım da bu.
'Kitle kışkırtılmaya hazır'
- Cumhuriyet'le aranız nasıl?
Cumhuriyet'in din politikası başarılıydı. Ama tek eksik şey şu: Devlet eliyle yapılması yanlıştı, ana dilde ibadet, Türkçe ezan. Bunları böyle devlet eliyle yapmaya kalkınca dindar muhafazakar halk öfkelendi. Bunun yerine denmeliydi ki, Türkçe ibadet yapan, Türkçe ezan okunan camilerin açılmasına izin verilecektir. İsteyen varsa, ihtiyaç hissediyorsa bu da olsun. Hâlâ böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Yapılmalı.
- Bir de “Biz milliyiz, onlar değil” meselesi var…
Köyle kent arasında sıkışmış bir kitle var, kasabalı bir düşünce kalıbı. Bunlar basmakalıp düşünüyor. Namaz kılanlar, oruç tutanlar, başını örtenler. Bunlar var. Bir de tam tersi var. Bunlar iki ayrı dünyadır diye gayet basmakalıp bakıyorlar. Ağzınla kuş tutsan ikna edemiyorsun. Tabi bu çok tehlikeli, bunu mutlaka çözmek lazım. Bu kitle kışkırtılmaya hazır… Bu kitleyi çözmenin tek yolu dini düşünce ve zihniyet devrimi yapmaktır.
- Kim yapacak onu?
Diyanet yapamaz. Tek tek benim gibi insanlar yapacak.
- Yürüyüşü neden destekliyorsunuz?
Şu anda adliye teşkilatı çökmüş vaziyette. İlk başlaması gereken yer orası. Orada Adliye Sarayı yazıyor, başımıza bir iş geldi mi hemen oraya koşuyoruz, mahkeme orada, savcı orada, hakim orada, ama orası çöktü. İnsanlar çeşitli gülünç iddialarla mahkemelerde yargılanıyor.
‘Suçlu ve suçsuz vardır'
- Sizin de davanız var mı ?
Olmaz mı! 5-6 davam var yargılandığım. Ben 28 Şubat'ta 35 tane davadan yargılandım. Aynen böyleydi. Devlet değişmiyor, bu çok zoruma gidiyor. 28 Şubat'ta böyle yollara döküldük, el ele eylemler yaptık. Aynen buradaki gibi. “herkes için adalet” diye böyle bağıra bağıra yürüdük. Yine devran döndü, yine herkes için adalet diye bağırıyoruz. Ve biri diğeri için adaleti istemeye zorlanıyor.
- Nasıl bir ülke, nasıl bir devlet istiyorsunuz?
Devletin dini adalettir, başka bir şeye gerek yok. Devletin mezhebi eşitliktir, meşrebi özgürlüktür. Tarikatı medeniyettir. Irkı da insanlıktır. Ben böyle bir devlet istiyorum. Yazdım da bunu, Adalet Devleti isimli kitabımda anlattım. 80 milyonun içinde hain olduğunu düşünmüyorum. Suçlu ve suçsuz vardır, vatandaşlara böyle bakmak zorundayız. “Hain” hukuki bir tabir değildir. Şimdi herkes birbirini hain ilan ediyor.
- Umutlu musunuz?
Tabii ki. Türkiye'nin Mısır'dan, Suriye'den, Irak'tan, Suudi Arabistan'dan, hatta İran'dan farklı olarak Cumhuriyetçi ve aydınlık birikiminin birçok şeye müsaade etmeyeceğini düşünüyorum. Bak burada bir Adalet Yürüyüşü oluyor, koşan geliyor. Bir umut için geliyor… Yatıp kalkıp burayı düşünüyorlar. Korkuyorlar, endişeleniyorlar. Ben Türkiye'de Ak Parti iktidarının veya Cumhurbaşkanı'nın sanıldığı kadar güçlü olmadığı kanaatindeyim.