Gündem

İHD ve LGBTİ dernekleri: Valilik iktidardan güç alıyor, ayrımcılık meşrulaştırılıyor

"OHAL rejimi oluşturuldu ve kimse buna itiraz edemiyor. Ankara Valiliği iktidardan aldığı güçle istediği gibi bu tip yasaklamalar getiriyor"

20 Kasım 2017 13:17

Ankara Valiliği’nin yasak kararını değerlendiren LGBTİ dernekleri, hak ihlalleri ve ayrımcılığın meşrulaştırıldığını belirterek, karara karşı yasal süreç başlatacaklarını duyurdu. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Valiliğin iktidardan güç aldığını belirterek, “Burada da özellikle iktidar partisinin LGBTİ’ye olan yaklaşımı söz konusudur” dedi.

Ankara Valiliği, 16 Kasım’da Alman LGBTİ Film Günleri’ni yasaklamasının ardından, 19 Kasım’da Ankara’daki “LGBTİ sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilen etkinlikleri” süresiz olarak yasakladığını açıklamıştı. Valilik karara gerekçe olarak, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”nı göstermişti.

Ankara’daki LGBTİ dernekleri ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Valiliğin kararına tepki gösterdi.

TIKLAYIN - Ankara Valiliği, LGBTT ve LGBTİ etkinliklerini süresiz yasakladı

LGBTİ dernekleri: Hak ihlalleri ve ayrımcılık meşrulaştırılıyor

Gazete Karınca'nın haberine göre, Pembe Hayat ve Kaos GL, kararının hukuka aykırı, ayrımcı ve keyfî olduğunu söyleyerek, bu karara karşı yasal süreci başlatacaklarını duyurdu. Pembe Hayat ve Kaos GL’nin açıklaması şöyle:

"Valiliğin bu hukuka aykırı, ayrımcı ve keyfî yasak kararının yasal takibini yapacağız. Böylesi toptan ve hakkın özüne dokunan yasaklama kararının hiçbir meşru ve yasal gerekçesi olamaz.

Torba bir yasak ile kapsamı son derece geniş, LGBTİ varoluşunun kendisini kriminalize eden, geniş yorumlamaya ve hak ihlallerine açık, muğlak bir durumla karşı karşıyayız. LGBTİ sivil toplum örgütleri eşit yurttaşlık için ayrımcılığa ve nefrete karşı senelerdir mücadele eden saygın kuruluşlardır. Bu kuruluşların faaliyet alanlarını daraltmanın dahi ötesine geçen, çalışamaz hale getiren yasaklar demokratik bir toplumda asla ve asla kabul edilemez.

Ankara Valiliği’nin bu torba yasağa gerekçe gösterdiği “genel sağlık ve ahlakın korunması”, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ifadeleri apaçık ayrımcılıktır. Bu karar ile LGBTİ’lere yönelik hak ihlalleri ve ayrımcılık meşrulaştırılmaktadır.

Bu karar ve bu karara gerekçe gösterilen hukuka aykırı ve muğlak kavramlar ile çok temel bir hak olan ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve diğer temel hak ve özgürlüklerimiz ihlal edilmektedir. Bu karar ile temel hakların özüne ayrımcı saikle müdahale edilmiştir.

Ankara Valiliği’nin yasak kararı Anayasa’mızın eşitliği düzenleyen 10. maddesine yine düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenleyen 26. maddesine; Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

Bu açıklama ile aynı zamanda yerel mülki idare; kamu güvenliğini sağlama görevini icra etmek yerine kamunun önemli bir parçası olan LGBTİ’ler ve sivil toplum kuruluşlarını hedef haline getirerek kamu güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.

Bu kararın en kısa sürede yeniden düşünülmesini ve geri alınmasını bekliyoruz. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık ve nefretin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde ulusal ve yerel idarelere düşen bu ayrımcılık ve nefrete karşı mücadele etmektir."

İHD: Kararda iktidar partisinin LGBTİ’ye olan yaklaşımı söz konusu

Ankara Valiliği’nin ayrımcı yasağına ilişkin İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Valiliğin iktidardan güç aldığını belirterek, “Burada da özellikle iktidar partisinin LGBTİ’ye olan yaklaşımı söz konusudur” dedi. BirGün’e konuşan Türkdoğan’ın değerlendirmesi şöyle:

"Ankara Valiliği iktidardan aldığı güçle istediği gibi bu tip yasaklamalar getiriyor. OHAL rejimi oluşturuldu ve kimse buna itiraz edemiyor. Keyfilik en baştan başlıyor. Keyfi bir rejim kuruldu ve bu keyfi rejimin adı da OHAL rejimi. Ankara Valiliği iktidardan aldığı güçle istediği gibi bu tip yasaklamalar getiriyor. Bu bağlamı iyi kurmak gerekiyor. Çünkü bir Vali ancak arkasında hükümet politikası olursa bu tip keyfi yasaklamaları getirebilir. O da buna uygun davranıyor.

Önce sokak etkinlikleri yasaklanmıştı, şimdi de salon etkinlikleri yasaklanıyor. Salon etkinliklerinin OHAL ile kamu güvenliği ile hiçbir ilgisi yok. Eğer bir grup vatandaş LGBTİ bireylere saldıracaksa onların güvenliğini almak pekâlâ devletin görevidir.

Burada da özellikle iktidar partisinin LGBTİ’ye olan yaklaşımı söz konusudur. Cinsel yönelim ve cinsel kimliği kabul etmemesi, bunlara yönelik ayrımcı politikalar izlemesi ve bunlara karşı bir nefret söylemi içerisinde bulunması Valilik’e de cesaret veriyor. Valilik de buradan aldığı cesaretle keyfi yasaklar getirebiliyor."