Politika

'İftira atmanın da bir namusu var ya!'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun okullardaki süt krizine dair eleştirilerine ilginç bir cevap verdi

16 Mayıs 2012 21:49

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile arasındaki süt polemiğine değinerek, "Hep yandaş yandaş yandaş söylediği hep bu. İftira atmanın da bir namusu var ya. Onlar sadece İzmir'de süt dağıtıyor. Biz tüm Türkiye'ye dağıtıyoruz" dedi.

Erdoğan , AK Parti'nin il kongrelerinde kardeşlik, dayanışma ve paylaşma tablosu sergilendiğini, diğer partilerde sandalyeler ve koltukların havada uçuştuğunu belirterek, “Makam peşinde olanlar fikirlerini değil, yumruklarını konuştururlar. Bir dava peşinde olanlar ise fikirlerini konuştururlar” dedi. Başbakan Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, Engelliler Haftası'nın tüm engelliler için hayırlı olmasını diledi.  AK Parti olarak 9,5 yıllık süreçte engelliler için tarihi nitelikte, hiçbir dönemde olmadığı kadar önemli düzenlemeler yaptıklarını anlatan Erdoğan, şu an yürürlükte olan Özürlüler Kanunu'nun adının değişeceğini belirtti. 
 
İlgili mevzuatı çıkararak, anayasanın 10. maddesini değiştirerek, yasal ve anayasal altyapıyı güçlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın engellileri kapsayacak şekilde kurulduğunu söyledi. Özel eğitim okullarında 17 bin engellinin öğrenim görürken, bu sayının 40 bine çıktığını vurgulayan Erdoğan, özel eğitim sınıflarında eğitim gören engelli sayısının da 2002'de 7 bin iken, bugün bu sayının 19 bine ulaştığını kaydetti. Engellilerin anne ve babalarına destek olmak amacıyla her ay asgari ücret tutarında ödeme yaptıklarını belirten Erdoğan, 372 bin engelli ailesinin bu yardımdan yararlandığını, özel bakım merkezlerinde de 7 bin 789 engellinin bu şekilde desteklendiğini söyledi. Engelli istihdamını kararlı ve samimi şekilde teşvik ettiklerinin altını çizen Erdoğan, Devlet Memurları Kanunu'nu değiştirerek, engelliler için ayrı bir sınav sistemi getirdiklerini anlattı. Engelli kontenjanında 2002 yılında 5 bin 800 olan memur sayısının bugün 21 bine çıktığını belirten Erdoğan, kamu ve özel sektörde çalışan engelli sayısının toplam 102 bin 744'e ulaştığını kaydetti. Erdoğan, son bir yılda 38 bin 500 engellinin istihdam edildiğini ifade ederek, bu konuda hiçbir taviz ve yavaşlama olmayacağını söyledi. 
 
Erdoğan, şöyle konuştu: 
 
“Hükümet olarak da AK Parti olarak da engelli kardeşlerimizi desteklemeye, onları sokakla, okulla, işle buluşturmaya, hayatla kucaklaştırmaya devam edeceğiz. Her türlü ayrımcılığı kesin bir şekilde reddettiğimiz gibi, bedensel olarak, zihinsel olarak farlı yaratılmış her kardeşimize karşı ayrımcılığa müsaade etmeyecek, var olan ayrımcı yapıyı ortadan kaldıracağız.” 
 
Saray'daki merkezin lisanslı sporcusu Ayşegül Tahtakale'nin, Hırvatistan'daki atletizm şampiyonasında gülle atma dalında ikinci olarak, gümüş madalya aldığını anımsatan Erdoğan, Tahtakale'nin Londra Paralimpik olimpiyatlarına katılmaya hak kazandığını söyledi ve başarılı sporcuyu kutladı. 
 
 

'Kıskananlar var'

 
 
AK Parti il kongrelerinin tüm hızıyla devam ettiğini dile getiren Erdoğan, 60 il kongresinin tamamlandığını, gençlik kollarının olağan kongresini yaptığını, kadın kollarının da olağan kongreye hazırlandığını söyledi. Erdoğan, 60 ilin kongresinde sergilenen heyecan, coşku, disiplin ve demokrasi atmosferinden dolayı parti yöneticilerini, milletvekillerini, il yönetimlerini ve tüm parti mensuplarını kutlayan Erdoğan, seçilen ve seçilecek yönetimlere başarılar diledi. AK Parti 'nin her alanda olduğu gibi kongrelerde de farklılığını ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, Rize ve Kahramanmaraş il kongrelerini şehir statlarında yaptıklarını, İstanbul il kongresini de Arena Stadı'nda yapacaklarını söyledi. 
 
Erdoğan, şunları kaydetti: 
 
“Sabahın ilk saatlerinde başlayan coşku ve heyecan bu statlarda son saniyeye kadar hiç dinmedi. Allah'a hamd olsun 14 Ağustos 2001'de hangi duygularla yola çıktıysak bugün de tüm teşkilat olarak aynı duygularla, hatta daha fazla heyecan, daha fazla coşku, daha fazla azimle yollardayız. 'Allah nazardan saklasın, maşallah' diyorum. 
 
Bu manzarayı ciddi şekilde kıskananlar var. Kendi partilerinin il kongrelerinde AK Parti 'nin statta yaptığı kongreleri örnek gösterip, salonu sükunete davet etmek isteyenler var. Biz il kongrelerimizi statta yaparken, hınca hınç dolu dev spor salonlarında yaparken, bazı partiler büyük kongrelerini, kurultaylarını bile küçük salonlarda yapıyorlar. Buna rağmen yeteri kadar partiliyi toplayamıyor, hiçbir heyecan sergileyemiyorlar. 
 
Biz kongrelerimizde bir kardeşlik tablosu, dayanışma, paylaşma sergiliyoruz, hoşgörü ve demokrasi dersi veriyoruz. Ama diğer partilerde maazallah sandalyeler, koltuklar havada uçuşuyor. Hakaretler, küfürler, yumruklar konuşuyor. Makam peşinde olanlar fikirlerini değil, yumruklarını konuştururlar. Bir dava peşinde olanlar ise fikirlerini konuştururlar. Biz bir dava peşindeyiz. Biz millete hizmet etme davasının peşindeyiz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Biz makam kapma yarışı değil, hizmette bayrak yarışı yapıyoruz. Biz 'Kim var?' denildiğinde, üstadın ifadesiyle sağına soluna bakmadan 'ben' varım diyerek öne atılan gençlerle, kadınlarla, tüm yol arkadaşlarıyla büyük bir Türkiye'nin mücadelesini veriyoruz. Bizim yol arkadaşımız, bizzat ve bizzat milletin ta kendisidir. Biz seçkinlerle, belli sınıflarla, zümrelerle değil, bizatihi milletimizle yürüyoruz. Yola kiminle çıktığınız çok önemli. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Yine eskilerin çok güzel bir sözü var: Evvela refik sonra tarik. Yani önce yol arkadaşı, sonra yol. İşin aslı bu. Yol arkadaşını, onunla birlikte kılavuzunu iyi seçmeyen yolda kalır, hedefe varamaz.” 
 
 

'Muhalefetin yol arkadaşı çeteler'

 
 
Muhalefetin bu sıkıntıyı yaşadığını ve yol arkadaşı olarak çeteleri, belli sınıfları ve zümreleri, sadece belli etnik kökenleri seçtiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: 
 
“Onlar yol arkadaşı olarak kendilerine milli irade düşmanlarını seçtiler. İşte şimdi de o yol arkadaşlarıyla sürekli tökezleyerek yola devam ediyorlar. Millete 'bidon kafalı, aptal, beyinsiz, göbeğini kaşıyan adam' diyenlerle el ele, kol kola aynı yolda yürüyorlar. Millete hakaret etmekle yetinmeyip şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dahi dil uzatacak kadar ölçüyü kaçıranlarla bunlar yol arkadaşlığı yapıyorlar. Aynı konuşma içinde bir yandan Kuvayi Milliye'den bahsedeceksin, bir yandan da paşalara dil uzatan yazara, yazarlara sahip çıkacaksın. Esasında buna yol arkadaşlığı denmez. Buna, olsa olsa 'tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş' denir. Bize düşen de nedir? Hayırlı yolculuklar olsun. Bu kafayla nereye gideceksiniz? Biz de merakla bekleyecek, sizi seyretmeye devam edeceğiz.” 

 

'Belediyecilik iktidarın bir nevi provasıdır'

 
 
Başbakan Erdoğan , hafta sonunda temel atma törenine katıldığı Ovit Tüneli'nin de Karadeniz Bölgesi'ni Doğu Anadolu Bölgesi'ne bağlayacak dünyanın en uzun tünelleri arasında yer alacağını kaydetti. AK Parti iktidarının israf kültürünü, israf ekonomisini ortadan kaldırdığını, verim ekonomisine geçen iktidar olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: 
 
“Yatırım ekonomisini biz hayata geçirdik. İşte şu anda Avrupa'nın, dünyanın hali ortada. Yatırımlar durdu mu? durmadı. Neden? Eğer yatırımlar durmuş olsaydı Türkiye dururdu. İstihdam aynı şekilde İspanya'nın uğradığı duruma uğrardı. Hamd olsun 'durmak yok yola devam' dedik ve yatırımlara devam ediyoruz. Biz eserlerimizle, hizmetlerimizle konuşuruz, ama diğerleri sadece bu işin lafını yaparlar.”
 
Muhalefet partilerinin de işbaşında oldukları belediyeler üzerinden ürettikleri hizmetlerle konuşması gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan , şunları söyledi: 
 
“Buyursunlar onlar da belediyelerinin hizmetleriyle konuşsunlar. Buyursunlar 2009 Mart'ından bugüne kadar Diyarbakır'da, Antalya'da, Mersin'de Van'da diğer yönettikleri belediyelerde neler yaptıklarını neler inşa ettiklerini anlatsınlar. Kale olarak gördükleri on yıllardır idare ettikleri belediyelerde, büyükşehirlerde hangi hizmeti, hangi eseri ürettiklerini buyursunlar anlatsınlar. Daha önce de ifade ettim. Belediyecilik iktidarın bir nevi provasıdır. Belediyecilikte başarılı ol; iktidarı al. Biz bunu böyle yaşadık. Bu kardeşiniz de bunu yaşamış birisidir. Çünkü belediyecilik Ru be ru'dur, yüzyüzedir. Böyle olduğu için halk, belediyede sizi başarılı gördü mü iktidara taşır. Bunların yönettikleri belediyelere bakın iktidarlarını tahayyül edin. Onun için bunların iktidar olma gibi bir hevesi yok. Çünkü yapamayacaklarını biliyorlar. Onun için de böyle bir dertleri yok. Sadece 'Acaba şu andaki iktidarı biz nasıl engelleriz' dertleri bu. İşte Diyarbakır 'a, Mersin'e, Antalya'ya, Hakkari'ye bakın. Bunların millete nasıl baktıklarını görürsünüz. Bugün yönettikleri belediyelerde bunlar vatandaşa tozu toprağı, çukuru hatta sokak ortasından akan lağımı reva görenler, yarın eskaza, farzı muhal iktidara gelseler işte Türkiye'ye, 75 milyona bunu reva görürler.” 
 
 

'Bizim işimiz başımızdan aşkın'

 
 
Tüm anne ve babalara seslenen Başbakan Erdoğan , şunları kaydetti: 
 
“Süt konusu geleceğimiz için, sağlıklı nesiller için önemli bir konu. Bunun daha birçok boyutu var. Tarım, hayvancılık boyutu var. Süt üretim sektörüyle, taşımacılık sektörüyle ilgili boyutu var. Benim hayvancılıkla uğraşan çiftçi kardeşimle ilgili boyutu var. Süt konusu, Türkiye'de nasıl bir muhalefet zihniyetinin var olduğunu göstermesi açısından da önemli bir konu.” 
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, CHP 'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin her gün süt dağıttığını söylediği, ancak haftada bir gün bardak şeklinde basit ambalajlarda süt dağıtıldığının ortaya çıktığını anımsatan Başbakan Erdoğan , şöyle konuştu: 
 
“Ayrıca, 'Hafta sonları da 1 litre süt veriyor' dedi. O 1 litre sütün de pastörize süt değil, UHT süt olduğu ortaya çıktı. 'Sen çocuklarımızı zehirledin' dedi. Şahsıma bunu dedi. Bilimsel raporlar bilim insanları bunun yalan olduğunu, tek bir zehirlenme vakasını bulunmadığını, dağıttığımız sütte tek bir zehirleyici madde bulunmadığını ortaya koydu. Ben bu zatı milletimize ifşa ediyorum tekrar. Milletim iyi biliyor, ama yüzde 25 de iyi bilsin istiyorum. Türkiye'deki 17 süt firmasının 17'si de ihaleye katılmıştır. Evrakları eksik olan biri dışında hepsine ihale verilmiştir. Ayıptır ya, ayıptır, nasıl bunu söylüyor. Her zaman yaptığı iş bu, hep komplo. Ne inceleme, ne araştırma öyle bir şey yok. 'Yandaş, kadrolaşma, yandaş' söylediği tek şey bu. Ayıptır, insan biraz edep eder, iftira atmanın da bir namusu var ya. 
 
İzmir Belediyesi'nin süt temin ettiği firma da ihaleye katılmış ve almıştır. Pınar, biz Pınar'dan alıyoruz. CHP'de 2 dönem milletvekilliği yapan, kendi yol arkadaşlarının firması da ihaleye girmiş ve kazanmıştır. Başka bir iddiası da şu: İzmir pastörize sütü 37 kuruş'a alıyor, bunlar 53 kuruş ödüyor. İzmir 'deki süt sadece İzmir içinde dağıtılıyor, biz 780 bin kilometrekareye dağıtıyoruz. Nakliye masrafı maliyete ekleniyor. İzmir 'de bir gün bardakta, bir gün UHT kutuyla dağıtılıyor. Biz her gün UHT kutu, daha kaliteli, onunla dağıtıyoruz. Sütlerin terkipleri farklı. Sadece bir süt konusunda, sadece birkaç cümle içinde bu kadar yalanı arka arkaya sıralıyor.” 
 
 

'Biz senin pisliğini mi temizleyeceğiz, bu nasıl siyasettir?'

 
 
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan , Dünya Çiftçiler Günü'nde yaptığı konuşmanın ardından Kılıçdaroğlu'nun da bir konuşma yaptığını ve konuşmasında “Ben öyle demek istemedim, süte karşı çıkmadım, daha kaliteli sütten bahsettim” dediğini anımsatarak, “Biz zaten ne var ne yok bütün sütü topluyoruz. Bu ifadeleri, yalanları kullanmakla milyonlarca çocuğun zihninde, ailelerinde tereddüt oluşturdun. Yazık değil mi? Sen ortaya atacaksın pisliği, biz de senin pisliğini mi temizleyeceğiz. Ayıptır, bu nasıl siyasettir?” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 'nun konuşmalarını ve iddialarının ardından “çark ettiğini” belirten Başbakan Erdoğan , şöyle devam etti: 
 
“Arkasında bıraktığı enkazdan her zamanki gibi haberi yok. Çünkü tarzı bu. Çamur at arkasından da çark et. İftira at, pişkinliğe vur. Karala, kaç. Bunu siyaset zannediyor. Belki ağır olur, ama söylemek zorundayım: Çocukların eline taş verip askere, polise taş attırmak, çocukların eline molotof tutuşturup dershaneye, yurda, hatta belediye otobüsüne saldırtmak, o çocukların arkasına sığınıp siyaset yapmak nasıl bir vicdansızlıksa, sütün arkasına sığınıp siyaset yapmak da o kadar vicdansızlıktır. Bu kadar ağır söylüyorum. Çünkü biri gidiyor Doğu'da, Güneydoğu'da o masum çocukların arkasına saklanıp siyaset üretiyor. Bunlar da gidiyor, 7 milyon 200 bin öğrenciye ulaştırılan süt üzerinden siyaset yapıyor. 
 
12 Haziran seçimleri öncesinde CHP Genel Başkanı, hayatını kaybeden bir bebeği tamamen çarpıtarak, yanlış bilgilerle aylarca siyaset malzemesi yaptı, siyasi istismar malzemesi yaptı. Bebeğin annesi çıktı, adeta yalvardı, 'Benim yavrumu artık rahat bırakın, televizyonda duydukça acım daha da büyüyor' dedi. 12 Haziran seçimleri sürecinde meydanlarda bizzat ben de CHP Genel Başkanından ricacı oldum. Annenin acısını, feryadını hatırlattım, ama duymadı, duymazdan geldi. Aynı şekilde üniversite sınavına girecek milyonlarca gencin duygularını, eline tutuşturulan sahte bir e-posta ile istismara kalkıştı ve bakanıma iftira attı. Aynı duyarsızlığı bugün süt konusunda gösteriyor, aynı duyarsızlığı bugün yine Güneydoğu 'daki terör olaylarıyla ilgili takındığı tavırda gösteriyor.” 
 
 

'Biz, toplumsal uzlaşıdan kaçmıyoruz ki buradayız'

 
 
Başbakan Erdoğan , Kılıçdaroğlu'nun, terörle mücadele konusunda da “toplumsal uzlaşma” konusunu dile getirdiğini belirterek, “Tutturmuş, 'terörle mücadele toplumsal uzlaşmayla olur'. Buyurun biz, toplumsal uzlaşıdan kaçmıyoruz ki buradayız. Toplumsal uzlaşma adına ne söyleyeceksen söyle, senin ağzını, dilini tutan mı var. Ne söyleyeceksen söyle, iki de bir 'toplumsal uzlaşma, uzlaşma'. Tamam da toplumsal uzlaşma nedir? Toplumsal uzlaşma adına ne söyleyeceksin bunu söyle, ama söyleyeceği bir şey yok” dedi. “Dün de söyledim, Hakkari'ye gittiğinde orada bir Türk bayrağını mitinginde kullanamayacak kadar bu toplumun değerlerinden uzak bir insansın sen” diyen Başbakan Erdoğan , şunları belirtti: 
 
“Uzak bir insansın. Çünkü orada özel anlaşmayla o mitingi yaptın. Yoksa oraya gidemezsin sen. Anamuhalefet partisi genel başkanının muhalefet etme tarzı, dili, söylemi bu şekilde olmaz, olmamalı. Gazete kupürünü eline alıp, gazetedeki yandaş yazarı okuyup, delilsiz, belgesiz, mesnetsiz muhalefet yapılmaz. Söylediğin sözün nereye gideceğini bileceksin, göreceksin. Ortaya bir iftira atıp namuslu insanları lekeleyip, çocukların, gençlerin zihnini bulandırıp, pişkince geri çekilmeye hakkın yoktur, bu siyaset değildir. AK Parti olarak bizim çok işimiz var, çok iş yükümüz var. Biz Türkiye'yi büyütmeye çalışıyoruz. Türkiye 'nin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Bizim işimiz başımızdan aşkın. CHP Genel Başkanına bir de muhalefet etme dersi veremeyiz. Arzu ederse AK Parti Siyaset Akademisi'nin kapısı ardına kadar açıktır. Kendisine tavsiye ediyorum, buyursun seminerlerimize katılsın, mutlaka istifade eder. Çünkü buraya gelen, buradan boş dönmez.” 
 
 

'AK Parti dünyanın partisidir'

 
 
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan , temmuz ayının ortasında büyük kongreye hazırlandıklarını dile getirerek, “Durmak, duraklamak, mola, rehavet yok. Millet bizden hizmet bekliyor, hizmet üretmeye devam edeceğiz. Hem içeride, hem dışarıda. Çünkü AK Parti dünyanın partisidir. Bizim Türkiye sorumluğumuz gibi dünya sorumluluğumuz var. Sadece kendi insanımız için değil, insanlık için sorumluluğumuz var” dedi. 2014'teki yerel seçimlere çok fazla gayret göstererek hazırlanacaklarını ve iktidarda büyümeyeme örnek olarak bütün teorileri, tezleri, ön yargıları yıkacaklarını söyleyen Başbakan Erdoğan , konuşmasının ardından, AK Parti AR-GE Başkanlığı'nın düzenlediği Sosyal Bilimler Teşvik Ödülleri Yarışması'nda dereceye girenlere ödüllerini ve plaketlerini vererek, fotoğraf çektirdi. Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ; Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları ve milletvekilleri de katıldı.